Mescid-i Aksa operasyonunun mesajları

Mescid-i Aksa operasyonunun mesajları
Umm el-Fecm kentinden ve Fethu’l İntifada grubuna mensup olan bu gençler, bu operasyonu çok özel siyasi şartlarda ve özel bir zamanlama ile yaptılar. Fethu’l İntifada, Suriye destekli bir örgüttür ve onların güçlerinden bir kısmı Suriye topraklarında tekfircilere karşı savaşıyor.

 

 

Hadi Muhammedi

 

 

Fars News

 

 

 

Filistinli iki gencin Mescid-i Aksa'da otomatik silahlarla yaptığı ve iki siyonist askerin ölümü ve çok sayıda askerin de yaralanmasıyla sonuçlanan istişhadi operasyon, Mescid-i Aksa intifadasında yeni bir dalga yarattı.

 

Umm el-Fecm kentinden ve Fethu'l İntifada grubuna mensup olan bu gençler, bu operasyonu çok özel siyasi şartlarda ve özel bir zamanlama ile yaptılar. Fethu'l İntifada, Suriye destekli bir örgüttür ve onların güçlerinden bir kısmı Suriye topraklarında tekfircilere karşı savaşıyor.

 

Bu iki gencin şehit olduğu operasyon, hem zamanlama hem de Filistin içinde ve dışında yaşanmakta olan gelişmelere verilen bir tepki olması bakımından son derece önemlidir.

 

Gerçi Kudüs'te Siyonistlerin askeri ve güvenlik sistemleri ve toplumsal unsurları yeni intifada çerçevesinde aylardır Filistinli grupların baskısı altında bulunuyordu; ancak 1948 topraklarındaki gençlerin Mescid-i Aksa'daki silahlı bir şekilde gerçekleştirdiği askeri operasyon, büyük bir değişim olarak algılanıyor ve şunu gösteriyor ki işgal altındaki topraklarda Filistinlilerin sokaklarda açıkça katledilmesi, intifada sürecini durdurmaya yetmemiş ve Siyonistlere karşı operasyonlarda yeni bir düzeye geçilmiştir.

 

Bu operasyon ayrıca Siyonistlerin Kudüs'e ve Mescid-i Aksa'ya yönelik tehditleri karşısında, İslam dünyasına Filistin ve Müslümanların ilk kıblesi karşısındaki tarihi sorumluluklarına bağlı kalmaları konusunda bir uyarı olmuştur. Çünkü Siyonistler, Mescid-i Aksa'yı yıkmak ve heykeli dikmek için Mescid-i Aksa'nın altında kazılar yapıyor ve Mescid-i Aksa içinde ve Bab el-Rahme'de bir Yahudi mabedi yapmayı gündemlerinde tutuyorlar.

 

Mescid-i Aksa'da bu yıkıcı adımlar atılırken İslam dünyasında Bahreyn Dışişleri Bakanı Siyonist askerlerin öldürülmesini yasadışı diye niteledi; Amerika ve Filistin Özerk Yönetimi ile birlikte operasyonu kınadı. Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan, Siyonist rejimle ticari ve siyasi alanda olduğu gibi medya ve güvenlik alanında da kapsamlı bir işbirliği içindedir.

 

Bahreyn Veliahdı, son barış planında Filistinlilere Akdeniz'de bir ada verilmesini ve tüm Filistinlilerin Filistin'den çıkarılmasını önerdi ve Filistin'i de Siyonistler için ‘'ilahi bir hak'' olarak niteledi.

 

Suudi Arabistan, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri, Siyonist rejimle birlikte Filistinli grupları terörist olarak tanımlarken; Suriye, Irak ve Yemen'de ise IŞİD, Nusra ve el-Kaide'yi desteklemektedir.

 

Siyonistler, IŞİD ve Nusra teröristlerine dayanarak Golan çevresinde ve Kuneytra'da tıpkı Güney Lübnan'da Antuan Lahd ordusuyla yaptıkları gibi bir güvenlik kuşağı oluşturmaya çalışıyor ve Golan'da Nusra'nın Suriye ordusuna yönelik saldırılarına ateş desteği veriyorlar.

 

Şu noktaya da dikkat çekmek gerekiyor: Bahsi geçen ülkeler, Birleşmiş Milletlerde Amerika ile birlikte Siyonist rejimi desteklemek ve bu rejime meşruiyet vermek için ciddi bir çalışma başlattılar.

 

Fars Körfezi'ndeki Suudi ekseni, Siyonistlerle birlikte Trump'ın desteğiyle İran'a karşı bir koalisyon kurmaya ve İslam dünyasının en temel sorunu olan Filistin sorununu bir kenara itmeye çalışıyor.

 

Siyonistlerin Batılı ve Arap destekçileri bu adımları atarken, Siyonistlerin Suriye ve Irak'ta IŞİD ile Suudi Arabistan, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından desteklenen diğer terörist grupların yok edilmesinden ve Suriye'de direniş söyleminin güçlenmesinden kaygı duyduklarına tanık oluyoruz.

 

Operasyonunun özellikleri, zamanlaması ve bölgede yaşanan gelişmeler, Kudüs'teki bu büyük olayı son derece seçkin kılıyor.

 

Bölgedeki güç dengesinde yaşanan değişim,  Amerikan hegemonya şebekesinin çöküşü, bölgede Direniş Ekseninin güçlenmesi, Siyonist rejimle müttefik olan Arap ülkelerinin nifak maskesini kaldırması, Kudüs ve Filistin'i savunma bayrağının Direniş Ekseninin elinde olması Siyonistleri ve onların destekçilerinin içindeki korkuyu birkaç kat arttırmıştır.

 

İki Filistinli gencin, Hizbullah'ın 2006'daki 33 günlük savaşta kazandığı zaferin yıldönümü öncesinde yaptığı bu istişhadi operasyon, şunu gösterdi ki Siyonistler karşısındaki direniş dalgası durdurulamamıştır. Siyonistler bugün direniş hareketine karşı caydırıcılık arayışına girmiş, Gazze'den Batı Şeria'ya kadar Filistin direnişi karşısında zafer kazanma gücünü kaybetmiştir. Arap diktatörlerinin desteği de onları kurtarmaya yetmeyecektir; çünkü bu uğursuz diktatörlerin gölgesi Siyonistler açısından en zayıf sığınaktır.

 

 

Çeviri: Hüseyin Mahir

 

www.medyasafak.net