Suriye Krizi Orta Bir Çözüm Yoluna Doğru İlerliyor

Suriye Krizi Orta Bir Çözüm Yoluna Doğru İlerliyor
Öte taraftan yabancı hükümetler sadece bölgesel ve uluslararası dengeler içerisinde kendi konumlarını korumayı düşünürler ve bir anlaşmaya vardıklarında, Esed muhalifleri marjinal bir konum alacaktır.
 

Mohyeddin Sajedi

Geçenlerde bir analizde, bir Arap gazetecisi, BM ve Arap Birliği’nin Suriye özel temsilcisi Kofi Annan’ın gerçekten BM’yi temsil ettiğini söylüyor ve Suriye muhalefetine bu gerçeği dikkate almalarını tavsiye ediyordu.

Galiba bu abartılı bir görüş ancak daha dengeli bir yaklaşımla, Annan Suriye krizine orta bir çözüm yolu arayan kesimlerin temsilcisi olarak düşünülebilir ve bazıları Washington ve Moskova’nın krize dair düşüncelerinde söz konu olacak bir yakınlaşmanın, krizi sonlandıracağını düşünüyor.

Annan görevine, krize politik bir çözüm aradığını iddia ederek başladı. Bu da demek oluyor ki, onun hedefi şimdilik Hums kentini muhalif güçlerden temizleyen ve kırsala, İdlib kentine odaklanan Beşar Esed’i iktidarı bırakmaya zorlamak değil.

Suriye muhalifleri Annan planına ve krize politik bir çözüm bulmaya ta en başından karşı çıktılar ve Esed ile görüşmeyi tamamen reddettiler. Kendi başına karar alacak kadar kuvvetli olmayan muhalifler yine de bu kararı bölgesel ve uluslararası güçlere kabullendirmeye çalışıyor. Muhalif gruplar asla bir araya gelemediler ve sadece bir kısmı Şam’da Annan ile görüşmelere katıldı.

Suriye muhalefetinin, özellikle de askeri kanadının, yabancı hükümetlere aşırı güveni kendilerini söz konusu hükümetlerin çıkar nesnesi haline getirdi, böylece onlardan bağımsız karar alabilme gücünü çekti aldı ellerinden. Öte taraftan yabancı hükümetler sadece bölgesel ve uluslararası dengeler içerisinde kendi konumlarını korumayı düşünürler ve bir anlaşmaya vardıklarında, Esed muhalifleri marjinal bir konum alacaktır.

Orta bir çözüm yolu bulununcaya kadar tüm cephelerin baskısı devam edecektir. Tıpkı, Suriye hükümetinin anlaşma sağlanmadan tüm silahlı grupların güçlerini yok etmeye çalışması gibi, muhalefet de benzer şekilde Suriye ordusuna en fazla zararı vermeye çalışıyor.

Muhalefeti destekleyen bölgesel ve uluslararası kuvvetler tehditlerini artırmayı sürdürüyorlar. Aynı şekilde muhalefete silah desteğinde bulunuyorlar. Batı medyasında ABD’nin Suriye’ye karşı savaşı genişleteceğine ve Türkiye, Ürdün ve Lübnan sınırlarında güvenli bölge oluşturacağına veya Şam’a baskı yapmak istediklerine dair birçok şey yazılıp çizildi şu ana kadar.

Beşar Esed ile toplantısında, Kofi Annan, çatışmaların bitmesine, hasarlı bölgelere yardıma izin vermeye ve iç müzakerelerin başlamasına şiddetle ihtiyaç duyuyoruz dedi. Rusya dışişleri bakanı da Kahire’de Arap mevkidaşlarıyla görüşmesinde aynı konuda bir anlaşmaya vardı. Anlaşmanın en önemli sonuçlarından biri, önceki Arap Birliği planında vurgulanan iktidarın Esed’den yardımcısına geçmesini öngören maddenin kaldırılması oldu.

Öyle görünüyor ki, Esed büyük bir güvenle, Annan ile görüşmeyi BM temsilcisi olduğu için kabul etti, Arap Birliği temsilci olduğu için değil. Şam aynı zamanda yakın bir geçmişte Suriye hükümetine karşı sert bir tutum gösteren BM İnsani İşler ve Acil Yardım Koordinatörlüğü Genel Sekreteri Valerie Amos’u da kabul etti.

Arap Birliği Suriye’deki krizi çözüme ulaştırmak üzere tarihi bir fırsatı heba etti. Bugün ise, başlangıç adımı Suriye devlet başkanını yerinden etmek ve ülkedeki en acil çözümün askeri müdahale olacağını iddia etmek olmayan bir çözüme ulaşıldı.

Her halükarda, bu istekler hem Suriye içerisinde hem de dışarıda hoş karşılanmadı. Hiçbir Batı ülkesi Suriye’ye askeri bir müdahaleye yanaşmadı. Muhalefeti silahlandırmak ve Suriye’yi El-Kaide için ikinci bir Afganistan haline getirmek, kimsenin çıkarına değil. Başlangıçta reddedilmiş olsa da, Arap Birliği, devam eden krizin arkasındaki bir numaralı sebebin silahlı muhalefetin varlığı olduğunu kabul etmeye zorlanıyor.

Arap Birliği, Suriye’de herhangi bir rejim değişikliğine ve askeri müdahaleye karşı olan Moskova ve Pekin ile görüşmeye zorlanıyor. Alman meslektaşıyla Riyad’daki görüşmesinden sonra, Suudi Dış İşleri Bakanı Suriye konusunda Arap Birliği’nin başarısızlığından duyduğu üzüntüyü ve sinirini izhar etmişti.

Kim Kofi Annan’ın planına karşı çıkabilir? Beşar Esed’le Şam en olumlu cümlelerini etmekte. Başarısızlığın sorumlusu olarak gösterileceklerinden Arap Birliği ve silahlı muhalifler bu planı sorgulayamazlar. Kimse de Annan’ın Esed ile yaptığı üç toplantıyı ateşkes ilan etmek, insani yardım ve diplomatik müzakere başlıklarıyla basitçe özetleyemez. Annan gibi tecrübeli bir diplomat asla tüm kartlarını açık etmez ancak ateşkes sağlamak zor bir mesele. Bir anlaşma sağlamak için, gerekli anlaşmalar sağlanıncaya kadar görüşmeler yapılmalıdır. Bu da Suriye rejiminin de, muhaliflerin de, güvenecekleri gözlemcilere ihtiyaç duyacaklarını gösterir. Arap Birliği ise bir kez gözlemcilerini geri çağırdı artık.

BM’de yeni bir gözlemci kurulu oluşturmak için Güvenlik Konseyinin daimi üyelerinin bir uzlaşı sağlamaları gerekli. Onlar arasındaki bir uzlaşı ileriki anlaşmaların önünü açacak ve dolayısıyla Suriye krizi bu beş ülkeye bağlı olacaktır. Bu çok uzun ve çalkantılı bir yol olduğundan Annan’ı ateşkes ilan etme konusunda ümitsizlik kaplıyor olabilir.

presstv.ir’de yayınlanan bu makale Hüseyin Beheşti tarafından medyasafak.com için tercüme edilmiştir.