El-Celil ve sonrası: Üçüncü ve son kurtuluş

El-Celil ve sonrası: Üçüncü ve son kurtuluş
Çünkü güney Suriye cephesi, İsrail varlığı için gelecekte cehennemin kapısı olacaktır. Bu zaferi Lübnan, Suriye, Filistin ve tüm Arap halkları için kutlu olsun! Direniş savaşçıları ise, büyük savaşın hazırlıklarını tamamlamadan önce güç toplamak üzere dinlenme dönemindeler. Yani üçüncü kurtuluş savaşından önce…

 

 

Alwaght

 

Lübnanlılar için 25  Mayıs birinci, 28 Ağustos 2017 ikinci kurtuluş gününün tarihidir… Üçüncü kurtuluş savaşı ise, Lübnan'ın geçtiğimiz hafta tekfirci grupları bölgeden temizleyerek ikinci kurtuluş savaşı sayfasını kapatması ile başlamış oldu.

 

Evet, üçüncü kurtuluş savaşı… Lübnan halkının ve devletinin egemenliğini yeniden sağlaması için,  Lübnanlılar, Araplar ve tüm Müslümanlar tarafından sabırsızlıkla beklenen, Şeba çiftlikleri, Kafr  Şuba tepeleri ve yedi köyün özgürleştirileceği üçüncü kurtuluş savaşı.

 

Savaş bu kez el-Celil'den girilerek gerçekleşecek ve ardından üçüncü ve (umulur ki) son kurtuluş savaşı denklemi kurulacak.

 

17 yıl önce işgal edilmiş topraklarını Lübnan halkına geri vermeyi başaran Direniş, bugün de işgal altındaki Lübnan ve Suriye topraklarını halkına geri vermeyi başarırsa, Filistin topraklarını da kurtarmış olur.

  

Suriye savaşına giren Hizbullah, ilk günden bu yana cephelerin ve güçlerin ayrılması ilkesine dayandı. Yani, Suriye'de terör ile mücadele eden Hizbullah, diğer taraftan İsrail varlığı karşısında savaş yeteneklerini güçlendirmeyi de ihmal etmedi. Hizbullah lideri Seyyid Hasan Nasrallah, konuşmalarının birçoğunda tekfirciler ile olan savaşın, İsrail ile olan savaşın bir devamı olduğunu vurguladı. Bu açıklama, Netanyahu'nun Suriye ve Irak topraklarındaki IŞİD için döktüğü gözyaşlarını, Mossad başkanı Yossi Cohen'in önce Trump yönetimine ve ardından Moskova yönetimine koşmasını açıklıyor.

 

 

El-Celil denklemi

 

"El-Celil, el-Celil..  Onlar el-Celil'in kurtuluşunu bekliyor ve Hizbullah'ın el-Celil'i ele geçirmesine hazırlanıyorlar."  Bu sözler, İsrail'de korku uyandıran el-Celil denklemi üzerine konuşma yapan İsrailli haham Amnon Shahaki'ye ait. Hahamın bu sözlerinin sebebi ise Seyyid Hasan Nasrallah'ın el-Celil denklemi üzerine verdiği bir demeçte saklı. Zira Nasrallah, 15 Ocak 2015 tarihinde Gassan bin Jiddo'ya verdiği bir röportajda, İsrail'in tehditlerine karşı Hizbullah'ın cevabı hakkında: "Lübnan Direnişi, İsrail'in saldırılarına sadece el-Celil'e girerek değil, el-Celil'in ötesine geçerek cevap verecektir" ifadelerini kullanmıştı.

 

Seyyid Hasan Nasrallah, birinci kurtuluştan bugün sevincini yaşadığımız ikinci kurtuluşa kadar geçen dönemde İsrail ile caydırıcılık denklemi kurdu. Bu denklem, Temmuz Savaşı ve el-Celil denklemi ile başlayarak ve Kuneytera operasyonuna karşılık olarak askeri bir mevkinin hedef alınması ile devam etti. Ardından gelen Amonyak denklemi ise son olmadı.

 

El-Celil denklemi çok sayıda anlam barındırıyor. Seyyid Hasan Nasrallah, gelecek savaşın senaryosu olarak bu denklemi çizdi. Nitekim biz bu senaryoyu, Direnişin 2019 yılında el-Celil'i ele geçirdiğini kurgulayan "The Day" filminde izledik. Bugün ikinci kurtuluştan sonra bu zafer bize her zamankinden daha yakındır. Düşman İsrail'e karşı gerçekleşecek zaferin coşkusunu yaşamayanlar ise, Filistin'in kurtuluşunu hayal bile etmiyordur.

 

 

Üçüncü kurtuluş

 

Birinci kurtuluşun sevincini en çok Güney halkı yaşadı, çünkü en çok acıyı onlar çekmişti. İkinci kurtuluşun sevincini de en çok Bekaa halkı ve Suriye'nin bazı köylerinin halkı yaşadı. Çünkü toprakları ve çiftlikleri işgal edilen bu halklar savaşın en çok acı çekenleriydiler. Her iki durumda da İsrail-IŞİD kâbusu topraklardan ve kalplerden sökülüp atıldı. Bu, tüm Lübnanlıların zaferiydi.

 

Üçüncü kurtuluşa gelirsek, işgal altındaki Filistin topraklarının özgürleştirilmesi ile birlikte İsrail varlığının sonu için geri sayım başlayacak. Bunun sevinci, Lübnan ve Filistin sınırlarını aşarak Arap ve İslam topraklarının en uzak noktasına kadar yayılacaktır. Filistin'in kurtuluşu Lübnan için de bir zafer niteliğindedir. Çünkü Şeba çiftlikleri ve Kafr Şuba tepeleri de özgürleştirilecektir. Burada 120 kilometre karelik bir alana uzanan Lübnan toprakları vardır. Bu toprak parçası Malikiya, Kudüs, en-Nebi Yuşa, İbl el-Kamh, Salha ve Tebriha köylerinin yanı sıra,  1920 yılından bu yana Lübnan'dan alınan birçok çiftliği barındırıyor. Bunlar işgal edilmiş Filistin topraklarına eklenmiştir.

 

İsrail, Hizbullah'ın Suriye'de edindiği savaş tecrübesinden endişe duymakta da, Hizbullah'ın sahip olduğu gelişmiş deniz komando birimlerinden dolayı endişelenmekte de haklıdır. Seyyid Husi'nin Seyyid Hasan Nasrallah'a verdiği "Filistin ve Hizbullah'a destek" sözünden korkmaya hakkı olan İsrail'in bu korkusu, Golan Tepelerinden Tibaris'a kadar uzanan kurtuluşa Suriye ordusunun katılması konusu için de geçerlidir.  Haaretz gazetesine göre, İsrail halkının Hasan Nasrallah'ın elinde rehin olduğu günler görülecektir. Çünkü gelecek savaş, tüm Arap ve Müslümanların özlem duyduğu Filistin toprakları üzerinde meydana gelecektir.

 

Amerika'nın eski Şam büyükelçisi Robert Ford'a göre Suriye, savaşı kazandı. Bu görüş bizim de saha da şahit olduğumuz gerçeklerin ta kendisidir. Hizbullah ise, sadece tekfircilerle olan savaşı değil, aynı zamanda İsrail ile olan savaşını da kazandı. Çünkü güney Suriye cephesi, İsrail varlığı için gelecekte cehennemin kapısı olacaktır. Bu zaferi Lübnan, Suriye, Filistin ve tüm Arap halkları için kutlu olsun! Direniş savaşçıları ise, büyük savaşın hazırlıklarını tamamlamadan önce güç toplamak üzere dinlenme dönemindeler. Yani üçüncü kurtuluş savaşından önce…

 

www.medyasafak.net