İsrail Hizbullah karşısında sıcak savaşa giremez

İsrail Hizbullah karşısında sıcak savaşa giremez
İsrail Ulusal Güvenlik Konseyinin sabık başkanı Yaakov Amidror İsrail Ordu Radyosuna verdiği demeçte (Eylül 2017) bunu bir şekilde ifşa etmiş, “Biz Şam’ı kimin yöneteceği sorusuna karışmıyoruz, bizim derdimiz İran ve Hizbullah’ın bölgede ne kadar güçleneceği” demişti.

 

 

 

Tahir Mahmoud

 

 

Crescent-icit.digital.org

 

 

 

Şirket medyası son birkaç haftadır Lübnan İslami Direnişi Hizbullah ile Siyonist rejim arasında doğrudan bir savaş çıkacağı spekülasyonlarıyla çalkalanıyor. Hizbullah ile Siyonist rejim arasında gerçekleşecek savaşın cinsinin sahadaki verilere dayalı bir değerlendirmesinden önce bazı kesin gerçeklerin açıklığa kavuşturulması önem arz ediyor.

 

Her şeyden önce kati suretle bilinmelidir ki İsrail Hizbullah ile doğrudan çatışmaya giremez. Bugün en inatçı emperyalistler bile Hizbullah'ın 2006'dan çok daha güçlü olduğunu kabul ediyorlar. Mayıs 2017 tarihinde, İsrail'in eski Birleşmiş Milletler elçisi Ron Prosor The Wall Street Journal'da “Hizbullah'ın bugün 2006'daki halinden 10 kat daha güçlü olduğunu” ve “askeri altyapısının tüm Lübnan'a nüfuz ettiğini” yazmıştı. 2006'da Siyonist ordu, Hizbullah karşısında başlattığı savaşta amaçladığı askeri ve politik hedeflerin çoğuna ulaşmada başarısız olmuştu.

 

İkinci olarak bilinmelidir ki tüm bu “Suriye devrimi” denen tiyatro İslami İran'ı ve onun işgal edilmiş Filistin'in sınırlarına dayanan müttefiklerini zayıflatma amacıyla sahnelenmişti. İsrail Ulusal Güvenlik Konseyinin sabık başkanı Yaakov Amidror İsrail Ordu Radyosuna verdiği demeçte (Eylül 2017) bunu bir şekilde ifşa etmiş, “Biz Şam'ı kimin yöneteceği sorusuna karışmıyoruz, bizim derdimiz İran ve Hizbullah'ın bölgede ne kadar güçleneceği” demişti. Bugün ise bu Suriye tiyatrosu, düşmanlarının da şimdilerde açıkça itiraf ettikleri üzere Hizbullah'ı bölgesel bir askeri ve siyasi güce dönüştürdü.

 

Yukarıdaki gerçekler dikkate alındığında Siyonistler için Hizbullah karşısında bir savaş provokasyonuna girişmenin hiçbir yolu bulunmuyor. Bununla birlikte Siyonist rejim, yegâne başarılı bu Arap-İslami direniş hareketi karşısında baskı yapmayı sürdürecektir. Bu baskı ağırlıklı olarak Hizbullah karşıtı politik PR (kamuoyu algısı yaratmaya dönük faaliyet) sabotajı ve Suriye'de itibarı kurtarmaya dönük göstermelik hava saldırılarından ibaret olacaktır, fakat bunlar bile nihayetinde çok uzun müddet sürdürülebilir olmayabilir.

 

İsrail ve NATO Suriye'deki vekâlet savaşını kaybettiğinden, İsrail'in Hizbullah'ın bu politik ve askeri yükselişini durdurabilmek için yapabileceği stratejik ve somut hiçbir şey yok. Mesele, direniş hareketinin Siyonist provokasyonlara nasıl cevap vereceğidir. Hareketin dışındaki hiç kimse gerçek cevabı bilmiyor elbette, bununla birlikte bazı tahminlerde bulunulabilir.

 

2015'in Ocak'ında İsrail Golan Tepeleri'nde birkaç Hizbullah savaşçısına suikast düzenlediğinde, Direniş de Siyonistlerin işgali altında bulunan Lübnan toprağı Şeba Çiftlikleri'ndeki bir İsrail devriyesini yok ederek misillemede bulunmuştu. Siyonistler buna cevap vermeye cesaret edemediler. Bu durum açık bir şekilde Hizbullah ile doğrudan bir savaşı artık göze alamadıklarını göstermişti.

 

İsrail o günden bu yana Suriye'deki Vehhabi vekillerine birkaç kez hava desteği sağladı ve Hizbullah karşısında yaptığı göstermelik hava saldırılarını kamuoyuna ciddi darbeler olarak sunmaya çalıştı. Bu hamle sahada çok az şeyi değiştirdi ve bugün Siyonist rejim politik bir bilmeceyle yüz yüze gelmiş durumdadır.

 

Eğer Direniş'in kırmızıçizgilerinin ötesine geçerse Filistin'deki sömürgeci altyapısı için yıkıcı sonuçlar doğuracak bir savaşı kucağında bulacak. Yok eğer statükoyu koruyayım derse bu durumda da Direniş'in kapasitesi artmaya devam edecek.

 

İşgal edilmiş Filistin'deki Siyonistlerin çoğunun çifte vatandaşlığı bulunuyor ve bu yasadışı işgalin sunduğu konforu yitirdiklerinde Filistin civarında dolaşmaları çok muhtemel görünmüyor. Bu faktör İsrail'in Hamas ve İslami İran gibi zorlu düşmanlar karşısında savaşma yeteneğini ciddi oranda sınırlıyor.

 

Siyonist perspektiften bakıldığında en iyi seçenek politik PR sabotajını göstermelik hava saldırıları eşliğinde sürdürmektir. Bununla birlikte Suriye tiyatrosundaki patırtı dindiğinde -hatta şimdiki düzeyde kalması durumunda bile- Siyonistler ve vekillerinin işportacılığı ile yürütülen Hizbullah karşıtı mezhepçi propagandanın etkisi azalacaktır.

 

Hizbullah içinse bugünkü askeri öncelik Suriye'deki Vehhabi teröristleri yok ederek Siyonistlerin bu beşinci kolculara verdiği desteği engellemek ve Suriye-Filistin sınırında bir lojistik ve savunma altyapısı kurmaktır.

 

Suriye hükümetinin son birkaç ay içerisinde elde ettiği dikkat çekici askeri ve politik kazanımlar İsrail'i Suriye'deki Hizbullah karşıtı aktivitelerini azaltmak zorunda bırakacaktır. Rusya ABD müttefiki İsrail'in kendi stratejik müttefiki Suriye'yi zayıflatmasına izin vermeyecek. Washington ve Moskova bugünlerde Suriye'de açık bir rekabet içerisinde olduğundan, kendi stratejik çıkarlarının dikkate alınmadığını düşünen taraf diğerini küçük düşürmeye çalışacak. Aradaki fark Rusya'nın Suriye'deki çıkarlarını koruma kapasitesinin ABD'den çok daha gelişkin olmasıdır. Rusya'nın Suriye'deki müttefikleri birlik ve eşgüdüm içerisinde davranabildiklerinden politik olarak çok daha iyi bir şekilde konumlanmışlardır.

 

Suriye'deki IŞİD teröristleri dikkate değer bir oranda zayıflatıldığında Hizbullah, Suriye-Filistin sınırında İsrail'i Lübnan'a saldırıdan caydıracak bir lojistik ve savunma altyapısını kurabilecek. İşin doğrusu açık kaynaklar da hâlihazırda zaten bununla meşgul olduklarını gösteriyor. Eğer Siyonistler yanlış bir hesap yapar ve Lübnan'a saldırırlarsa Siyonist rejim iki cepheden tazyike maruz kalacak: Suriye ve Lübnan. İsrail'in Hizbullah'ın Suriye-Filistin sınırında daimi bir üs kurmasını engellemesi için yapacağı hiçbir şey yok.

 

Hizbullah'ın başlıca politik önceliği Suriye Savaşı'nın başlangıcından bu yana sürdürülen uğursuz propagandadan kaynaklı mezhebi gerginlikleri yatıştırmak gibi gözüküyor. Bugün çoğu Müslüman için, Suriye muhalefetinin en başından itibaren İsrail-NATO vekil gücü olduğu ve Hizbullah'ı politik yönden durdurmanın hedeflendiği açıklık kazandı. Şii / Sünni kavgası söylemi Suriye sahnesinde artık inandırıcı değil. Suriye'nin resmi ordusunda çok sayıda Sünni olduğu gibi Suriye'de Hizbullah'ın tarafında olan pek çok Sünni Müslüman da var.

 

Suriye'nin çakma muhalefetinin NATO uşakları olduğu bugün ifşa oldu, dolayısıyla hakikat Hizbullah'ın tarafında. Onlar bu gerçekliğe Suriye krizinin ilk gününde işaret etmişlerdi, fakat o dönemin hayli elektrikli havasında bunu dinlemek isteyen çok kulak yoktu. Hareket şimdilerde bu doğru anlatıyı başarılı bir medya kampanyasına dönüştürmeyi hedeflemelidir.

 

Başka bir gerçeklik de Lübnan dışında, özellikle de Suriye'de Hizbullah-İsrail arasında bir soğuk savaşın meydana gelme ihtimalidir. Michel Aoun'un 2016 yılında Lübnan cumhurbaşkanı oluşundan bu yana İsrail yanlısı Lübnanlı politik aktörler Hizbullah karşısındaki baskı unsurlarının çoğunu kaybettiler. Askeri açıdan da Şeba Çiftliklerinin dışındaki her eylem Hizbullah'ın kırmızıçizgisidir ve İsrail bunu mecburen kabul edilmiş bir gerçeklik saymaktadır.

 

Hiç şüphesiz sürprizler de mümkün, özellikle de İsrail'in yanlış bir hesap yaparak Donald Trump rejiminin, askeri maceracılığını destekleyeceğini sanması gibi. Fakat Siyonist rejimdeki derin devlet kadroları ahmak bir dostun akıllı düşmandan çoğunlukla daha kötü olduğunu iyi biliyorlar. Bu nedenle Siyonistlerin cahil ve kabadayı bir piyonun önderlik ettiği çöküşteki bir imparatorluğa güvenerek böylesine çok riskli bir maceraya atılmaları pek muhtemel görünmüyor.

 

 

Çeviri: Ozan K. Sarıalioğlu

 

 

www.medyasafak.net