Dr. İsam el-İmad ile Yemen Zeydilerinin tarihi ve İmamiyye Şiası ile ilişkileri hakkında röportaj

Dr. İsam el-İmad ile Yemen Zeydilerinin tarihi ve İmamiyye Şiası ile ilişkileri hakkında röportaj
Aşağıda okuyacağınız Yemen Şiilerinin politik ve kültürel durumu hakkındaki röportajı, İran’da yayımlanan aylık Mevud dergisi Dr. İsam el-İmad ile gerçekleştirdi. Dr. İmad aslen Yemenli ve daha önce Sünni mezhepli olup sonradan Şiiliğe dönen bir âlimdir.

 

 

 

Erfan.ir

 

 

Yemen yaklaşık 22 milyon nüfusa sahip olup bunun %30'unu (yaklaşık 5-6 milyon) Zeydi Şiiler teşkil ediyor. İstatistikler daha önceki tarihlerde Şii nüfusu daha yüksek gösteriyordu. Zeydi hâkimiyeti döneminde bu oranın nüfusun %40'ına tekabül ettiği belirtiliyor.

 

Aşağıda okuyacağınız Yemen Şiilerinin politik ve kültürel durumu hakkındaki röportajı, İran'da yayımlanan aylık Mevud dergisi Dr. İsam el-İmad ile gerçekleştirdi. Dr. İmad aslen Yemenli ve daha önce Sünni mezhepli olup sonradan Şiiliğe dönen bir âlimdir. 1968 doğumlu olan İsam el İmad bir Suudi üniversitesinde hadis doktorası yaptı. Şu an ise Kum şehrinde ictihad seviyesinde fıkıh ve usul ilmi tahsili ile meşgul.

 

(Röportaj 2014 yılında yapıldı.)

 

 

Sayın İsam el İmad, bize nasıl Şii olduğunuzu anlatır mısınız?

 

Evet, Suudi Arabistan'da hadis ilimleri tahsil ederken Ehl-i Sünnet'in ricâl ilmi âlimlerinden biri tarafından yazılmış el-Atabu'l-Cami ala Ehli'l-Cerh ve't-Tadil isimli bir kitap okudum. Kitabın iddiası şuydu: Ehl-i Sünnet'in dini ve tarihi eğilimleri ricâl ve hadis ilimlerindeki rivayet seçimlerini de etkilemekteydi. Bu kitabın basımı ve dağıtımı Suudi Arabistan'da büyük bir gürültü kopardı ve aleyhinde on kitap yazıldı. Bunların da bir kısmını okudum ve sonrasında Ehl-i Sünnet âlimlerinin söylediklerine asla güven duymamaya başladım. Nebevi rivayetlere göre yazılmış bazı akide kitapları okumaktaydık. Bildiğiniz gibi Hz. Peygamber'in hadisleri, biyografileri ricâl ilminin kitaplarında bulunabilecek raviler zinciri aracılığıyla nakledilmiştir. Eğer hadis ilminde bir şüphe doğarsa bu durumda Muhammed Abdulvehhab tarafından yazılmış olan el-Tevhid türünden itikad kitaplarından da şüphe edilmeye başlanabilirdi, çünkü bu inançlar hadisler aracılığıyla doğrulanıyor ve bu rivayetler de ricâl ilmine dayanıyor.

 

Önde gelen Sünni âlimlerinden İbn Hacer el Askalani'nin ise şöyle dediği rivayet edilmektedir: "İlk dört asırda yaşayan kadim Sünni ulemanın kadim ravilerden sayılması gereken her Şiiyi yalancı addederek her Ehl-i Beyt ve Şia karşıtı raviyi de güvenilir ve mümin saydığını görmekten gerçekten çok üzgünüm." Askalani ayrıca şöyle der: "İlk dönem ulemasının Peygamber'in sözü karşısında niçin böyle bir duruş sergilediğini merak ediyorum. Hz. Peygamber şöyle demiştir: Kim Ali'yi veli edinirse mümindir ve kim de Ali'ye düşmanlık ederse o münafıktır. Bu hadis sahihtir ve ben onun sıhhatine eminim." ve ekler: "Bizim âlimlerimizin bu hadise aykırı davrandıklarını fark ettim. Onlar İmam Ali'nin dostlarını yalancı ve düşmanlarını da güvenilir sayıyorlar."

 

Şüphesiz o pek çok argüman geliştirmiş fakat yıllar süren araştırmaları sonucunda Sünni ulemanın İmam Ali (a.s.) hakkında söylediklerinin doğru olmadığı sonucuna varmıştı. Fakat İbn Hacer Askalani'nin sözleri de benim için ikna edici değildi zira sadece bir şüpheyi dillendirmekle yetinmiş, ne araştırmasını sonlandırmış ne de bu şüphesine ikna edici bir cevap vermiştir.

 

Askalani'nin Tehzib el Tehzib'inde okuduğum ilk cümlesi buydu. İmam İbn Akil Şafii'nin de Sünni âlimlerin İmam Ali (a.s.) karşısındaki adil olmayan bu tavırları hakkında benzer sözleri vardır.

 

Yemen'de ünlü âlimlerin, milli ve kültürel şahsiyetlerin katıldığı pek çok programa iştirak ettim. Ramazan ayında düzenlenen bu programlara yaklaşık 40 kişi katılıyordu ve ben konuşmalarımda Hz. Ali'nin Ebu Bekir ve Ömer'e biat etmemesi ve hükümet merkezini diğerleri O'nu Medine'de kalmak için iknaya çabalarken Kufe'ye nakletme kararı alması gibi akidevi meselelere odaklanıyordum. Diğerleri niçin İmam Ali'nin (a.s.) Basra'ya gitmesine engel olmak istediler ve oraya gidince de bir savaşa neden oldular? Demek istediğim suçu her zaman İmam Ali'nin üstüne atmak istiyorlardı. Niçin savaştı? Hilafeti niçin kabul etti? Ben bu soruları dillendirmekle birlikte İmam Ali'ye (a.s.) haksızlık ettiğimin farkında değildim. Eğer biri bana "Sen İmam Ali karşısında adil değilsin" deseydi "Bu doğru değil, bu sadece senin bana ithamın” derdim.

 

Fakat el-Atabul Cemil ala Ehli'l-Cerh ve't-Tadil kitabını okuduğumda bunun doğru olduğunu anladım. Eğer biri gerçek bir Sünni ise İmam Ali hakkında bir pozisyon belirlemeliydi, çünkü ya İmam Ali'yi, ya da Ömer'i kınamak zorundaydı. Bu nedenle Askalani buna açıkça değinmiştir.

 

Ardından hayat yolunun benim için daha açık bir hale büründüğünü fark ettim. Uzmanlığımın da hadis üstüne olduğu düşünüldüğünde bu durum anlaşılırdır; sadece ben değil pek çok başka kişinin de bu kitabı okuduktan sonra Şii olduğunu biliyorum. Yazarı Sünni olmasına rağmen çok önemli bir noktaya değinmiş, Ehl-i Sünnet ulemasının İmam Ali'ye karşı haksız davrandıklarını ve bununla da övündüklerini göstermiştir.

 

Şiilerin halifeler karşısındaki tavrını haklı mı çıkarır sizce bu?

 

Şiilerin bazı Ehl-i Sünnet önderlerine duydukları hoşnutsuzluklarının Sünnilerin Şia İmamları karşısındaki tavırlarından tamamen farklı olduğuna inanıyorum. Şunu söylemek zorundayız, Sünniler arasındaki memnuniyetsizlik politik nedenlerden doğdu, dini nedenlerden değil. İmam Ali'ye duydukları kayıtsızlık tarihteki adil olmayan devlet ve iktidarların etkisiyle şekillendi fakat aynı durum Şiiler için geçerli değildir. Zira Şiilerin Sünni liderlere tavrı Kuran ve Hz. Peygamber'in (s.a.a.) hadislerinden kaynaklanmaktadır.

 

Şiilerin tavrına politika müdahil değildir. Yok eğer Şiilerin kayıtsızlığı da siyasi saiklerden kaynaklanıyorsa bu da kınanmıştır. Dolayısıyla Şiilerin Kuran ve hadislere dayanan dini bir prensibe dayandığını, Sünnilerin duruşunun arkasında ise böyle bir esasın olmadığını söyleyebiliriz. Sünnilerin İmam Ali'ye olan rağbetsizliklerinin arkasında başka ne olduğunu düşünüyorsunuz? Bunun arkasında dini bir saikin olmadığı kesindir. Sünnilerin İmam Ali'nin (a.s.) tüm erdem ve üstünlüklerini kabul ettiği düşünüldüğünde bunun arkasında siyasi bir etken olduğu açıkça belli olmaktadır. Şiilerin halifeler karşısındaki tavırlarına gelince bu dini bir delile dayanmaktadır.

 

Yemen'in tüm nüfusuna vurulduğunda İmamiyye Şiilerinin oranı nedir?

 

İşin gerçeği, özel anlamıyla İmamiyye Şiiliği Yemen'e İran İslam Devrimi sonrasında gelmiştir. Devrimden önce İmamiyye Şiisi yoktu, Zeydi Şiiler vardı. Yemen'de ne kadar 12 İmamcı Şii olduğu hakkında kesin istatistikler yok, çünkü bu toplumumuzda çok yeni bir fenomen.

 

Zeydi Şiilerin sayısı ve nüfusa oranı nedir?

 

Yemen'in tüm nüfusunun yaklaşık %30'unu Zeydiler teşkil etmektedir, çünkü Zeydiler Yemen'de 1200 yıldır yaşıyorlar. Yemenli seyyidlerin çoğu Yahya el-İmam el-Hadi b. el- Hüseyn b. el-Kasim el Rassi'nin -ki kendisi İmam Hasan Mucteba'nın (a.s.) torunlarından biridir ve kardeşi de Yemen'de idi- neslindendir. Hicri 260 tarihinde Abbasi hükümetinin zulmünden kaçarak Medine'den Yemen'e gitmişti. O tarihten önce Yemen halkının tamamı Sünni idi. Sünni tarihçiler Yemen'deki Şiilerin gelişimini incelemiş ve Şiiliğin Yemen'de bu kişiden sonra yayılmaya başladığını söylemişlerdir. Bu tarihten önce halifelerin isimleri ülkenin tamamında cari idi fakat Yahya el-Hadi Yemen'e vardığında üç halifenin ismine yasak koyarak sadece İmam Ali'nin adını anmaya izin vermiş.

 

Yemen'in bugünkü nüfusu ne kadar?

 

Yemen'in yaklaşık 20 milyonluk bir nüfusu var ve bunun yüzde 30'u Zeydi Şiisidir. Bu da yaklaşık 5-6 milyon kişi eder. Önceki istatistikler daha yüksek bir Şii nüfusu oranını gösteriyordu, Zeydi hükümeti döneminde nüfusun yaklaşık %40'ını oluşturuyorlardı.

 

1962 yılında, yaklaşık 42 sene önce Abdulnasır 6 bin Mısırlı askeri Yemen'e gönderdi ve iktidarı Zeydilerin elinden alarak laik şahıslara teslim etti. Aynı yıl içinde dini okullar yasaklandı, din adamları tutuklanıp öldürüldü. Aynı dönemlerde ben de Yemen'de Vehhabi bir okula başladım. 5-6 milyon Şiiden sadece 500 bininin bilinmesinin nedeni devletin tüm dini merasimleri yasaklamasıydı. Bu törenler onların saf Ehl-i Beyt (a.s.) aşkını yansıtıyordu. Düşmanları iktidara geldiği için Şiileri ve âlimlerini katliama uğratmaya başladılar. Geçmişi bin yıldan önceye dayanan kültürel ve dini sembolleri, törenleri değiştirdiler. Mesela cenaze törenlerinde halk Ehl-i Beyt'in  (a.s.) hatıralarını diri tutmak için onların menkıbelerini okurdu fakat birden bu durum değişiverdi ve rejim bunları yasakladı. O günden bu yana resmi ve gayrı resmi okullarda Ehl-i Beyt'in (a.s.) anılmasının izine rastlanmıyor.

 

Nehcul Belağa ve Sahife-i Seccâdiyye gibi kitaplar yasaklıdır. Okul kitaplarında Ehl-i Beyt'e atıf yapılmaz. Bunların hepsi devlet tarafından yasaklanmıştır. Daha geçenlerde hükümet otoriteleri tüm Yemen'deki Nehcul Belağa nüshalarının toplanmasını emretti.

 

İran İslam Devrimi'nden sonra İmamiyye Şiası'na geçen Şiiler Gadir Bayramı ve Aşura törenleri gibi merasimleri icra ediyorlar mı?

 

Zeydi Şiiler ve İmamiyye Şiileri bugünlerde Gadir Bayramı gibi dini törenlerin düzenlenmesi amacıyla belli yerlerde toplanıyorlar. İmam Ali'nin (a.s.) hilafete nasbı hakkında sohbet etmesi için bir din âlimini çağırıyor, bu mutlu günlerde tatlı ve meyve dağıtıp İmam'ı öven şiirler okuyorlar. Ayın birinden on sekizinci güne kadarki Zilhicce ayını Gadir Bayramı olarak kutluyorlar.

 

Zeydilerin Gadir Bayramı dışında hangi dini merasimleri oluyor?

 

Başka dini törenleri de var, mesela İslam Devrimi'nin zaferi sonrasında İmamiyye Şiilerinin Zeydi toplumuna dahil olmasının ardından Aşura Hadisesini anmaya başladılar, bu tarihten önce bunu yapmıyorlardı.

 

Bu süreçte pek çok Zeydi Şii İran ve Iraklıların Aşura törenlerini nasıl icra ettiklerini öğrendi; göğüslerine vuruyor, Kerbela'daki üzücü hadiseleri anlatıyor ve Kumeyl Duası okuyorlar. Bunların tamamı Yemen'e 12 İmam Şiası kültüründen geldi. İslam Devrimi'nden sonra Kumeyl Duası, Mefatihul Cinan duaları ve diğer Şii dualarının okunması eğilimi güçlendi, zira Zeydi toplumunun çoğu adaletsizliğe ve zulme maruzdu. Neredeyse yok olmak üzereydiler ve itiraf ediyorum ki İran'da İslam Devrimi gerçekleşmeseydi eğer -kültürel saldırı ve medya etkisini dikkate alırsak- Zeydi mezhebi tamamen ortadan kalkmıştı. Mısır ve bazı Arap ülkeleri tarafından üretilen filmler Sünni mezhebi ve Arap milliyetçiliğinin propagandasını yapıyorlar. İşte tüm bunlar Zeydilerin 5-6 milyonunun Zeydi kalmasına neden oldu. Ancak İslam Devrimi'nden sonradır ki Şii kitapları Yemen'e girmeye ve Zeydiler Zeydiliğe dönmeye başladılar. Bazılarına niçin Zeydi olmaya karar verdiniz dediğimde, “Allame Şerefüddin'in el-Müracaat kitabını okuduk” diyorlardı. Muhammed Mansur adlı Zeydi liderlerinden biri “Eğer İran'daki İslam Devrimi olmasaydı Zeydilik ortadan kalkmıştı. İran'da bir Şii devletinin mevcut olması sayesinde bizler hala Şiiyiz. Bir Şii devletinin kurulmasıyla bizim geleneğimiz de dirildi ve Şii kalmayı sürdürebilme umudu elde ettik” demişti. Zeydi âlimleri “Eğer İslam Devrimi gerçekleşmeseydi Yemen'de tek bir Şii bile kalmayacaktı” diyorlar. Çok şükür ki Yemen'de 12 İmam Şiiliğinin yayılmasına neden olan kişilerin çoğu Zeydilerin arasından çıkmıştır.

 

Yemen'e davetçi olarak giden çoğu kişi ünlü Zeydi şahsiyetler tarafından desteklenmiştir. Sadece desteklenmekle kalmadılar, okul açıp tebliğ faaliyetlerinde bulunmalarına da izin verilmiştir. Kendi çocuklarının İmamiyye Şiiliğine dönmelerine bile engel olmadılar. Hatta Zeydilerin Allame Muhammed Zubara isimli müftüsü “Gerçek Şiiler Kum'dakiler” demişti.

 

Şiiler İmam Ali'nin (a.s.) şehadetinde özel törenler düzenliyorlar mı, ya da Aşura günü dini merasim oluyor mu?

 

Evet, bu günlerde az çok bazı merasimler icra ediliyor fakat bunlar daha önceden yoktu, Zeydi mezhebince son dönemde benimsendiler. Zeydi olmalarına rağmen On İki İmam Şiisi gibi amel ediyorlar. Zeydi şehirlerine gittiğinizde kitaplarının yüzde 90'ının On İki İmam Şiilerine ait olduğunu görürsünüz.

 

Yemen ulemasının durumu nasıl? Öne çıkan meşhur âlimleri var mı? Nerede tahsil görmekteler?

 

Onların çoğu Zeydilerin ilmi merkezi Saada'da toplanmıştır. Saada'da dini okullar mevcuttur ve yaz tatillerinde orada 18 bin talebe toplanır. Burada bir süre önce tamamen dini sebepli bir savaş patlak verdi. Aralarında 80 yaşında Zeydi âlimlerin de olduğu insanlar bu çatışmalarda öldürüldü. Bu gerçekte hükümet güçlerince düzenlenen bir Şii katliamı idi. Zeydi âlimlerle irtibatı olan Ayetullah Muhammed Rıza Celili “Pek çok cinayet işlendi, 1962 yılından bu yana en az 50 bin erkek ve kadın, Şii âlimi katledildi. Yaklaşık her hafta bir cemaat imamı ya da ünlü bir dini figür ve âlim katlediliyor” demişti.

 

Yemen'de 12 İmam Şiilerinin ünlü âlimleri var mı?

 

Evet var fakat yeni ortaya çıktıkları için Yemen'de tam olarak kökleştikleri söylenemez.

 

Kum'da Yemenli dini ilim öğrencileri var mı peki?

 

Evet ve tahsillerini bitirdikten sonra doğal olarak tebliğ için Yemen'e dönecekler.

 

Yemen'de ziyaret edilen türbeler ve makamlar mevcut mu?

 

Var ve bunların çoğu İmam Ali (a.s.) tarafından ziyaret edilmiş yerler. Hz. Peygamber (s.a.s.) Hz. Ali'yi (a.s.) Yemen'e gönderdiği zaman O burada bir cami inşa etmişti. Bu cami hala duruyor ve çok kutsal kabul ediliyor. Aynı şekilde “Şahideyn” adlı başka bir cami daha var.

 

Zeydilerin İmam Mehdi (a.s.) hakkındaki inancı nedir?

 

Zeydiler Âl-i Aba'yı (Hz. Muhammed, Hz. Fatıma, Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hüseyin -a.s.-) masum kabul ederler. Zeyd, İmam Bakır, İmam Cafer gibi şahsiyetleri masum olmamakla birlikte mübarek kişiler sayar ve İmam Hüseyin'in (a.s.) şehadetinden sonra masumiyetin son bulduğuna ve nas ile tayinin bittiğine inanırlar.

 

İran İslam Devrimi ile tanıştığınızda kaç yaşındaydınız?

 

İslam Devrimi'ni ilk duyduğumda 10 yaşında idim. Devrim küresel etkileri olan bir hareketti ve İran karşıtı propaganda devlet radyo televizyonu ve gazeteler aracılığıyla yayılmaktaydı. Irak'ın İran'a saldırısında Kuzey Yemen zalim Saddam Hüseyin rejimine destek vermek amacıyla Irak'a askeri güç yollamıştı. Bunun nedeni Zeydilerin İran İslam Devrimi'ni desteklemeleriydi. Yemen hükümeti bundan çok rahatsızdı. Yemen istihbaratı Irak'ınki ile ortak çalışıyordu ve İran'daki Yemen büyükelçisi aynı zamanda da Irak'ı temsil ediyordu.

 

Yemenli Zeydilerin İran'daki Şiilere benzer dini bir merciliği var mı?

 

Evet, takip ettikleri kişilerin dini otoritesine kailler. Tüm diğer Şii düşüncelerini de benimsiyorlar. Taklidin geçerliliğine inanmamalarına rağmen, kültürel ve ideolojik olarak zalim devletlere karşı oldukları için kendi dini otoriteleri var. Hatta öyle ki Zeydiler zekâtlarını bir kez devlete, sonra da kendi dini otoritelerine vermek zorundalar.

 

Size göre Kum İlimler Havzası ya da Şii âlimler Yemen'de kültürel olarak neler yapabilirler?

 

Yemen'de Şiilik Vehhabilerin iktidara gelişine dek, yani 1200 yıl boyunca hâkim idi.

 

Vehhabiler kütüphanelere saldırarak yaktılar ve Yemen'in bin yıllık kültürünü tahrip ettiler. Zeydi Şiilerin kültür mirasının daha fazla tahribinin engellenmesi için Ayetullah Muhammed Rıza Celali'nin uyguladığı metot iyi sonuçlar vermektedir. Kendisi Zeydi Şiiler hakkında pek çok kitap yazmış bir şahsiyettir. Zeydiler ve Yemen Şiileri hakkında geniş bir malumatı vardır ve Zeydi el yazmaları ve kitaplarını Kum'a getirip orada yayımlamak için uğraş vermektedir. O, “Yemen kültürünün orijinal olarak Şii bir kültür olduğunu ispat etmemiz gerekmektedir” diyor. Fakat Yemen idaresi Şii karşıtı ve Vehhabilik yanlısı olduğundan Şia kitaplarının yayımlanmasına engel olmaya çalışıyor ve hasbelkader bir Şii kitap bastıklarında da içinden Şia lehindeki tüm cümleleri çıkarıyorlar. Yemen'de bu zamana kadar basılan tüm kitapların tahrif edildiği bile söyleniyor, bunlardan biri de Nehcu'l-Belağa. Şimdi eğer bu kitaplar İran'da basılsa ve mesela 100 dolar etse, Vehhabiler 2000 dolar verip bunları satın alarak yakmaya hazırlar. Hatta bir Vehhabi 4 ciltlik bir kitap yazmış ve orada Yemen kabilelerinin Yemen'de Şiiliğin yayılmasında herhangi bir rollerinin olmadığını, daha çok Sünniliği yaydıklarını, Şiiliğin ise sadece İran'da mevcut olduğunu ispata çalışmıştır. Çok şükür ki İsfahan Üniversitesi Tarih Bölümünde bir akademisyen olan Dr. Asgar Muntazer Kaim, Yemen kabilelerinin Ehl-i Beyt davasını desteklemedeki rolleri hakkında ilginç bir kitap kaleme aldı. Bu önemli kitap eşim tarafından Arapçaya tercüme edildi. İran'da yazılmış bu kitap Yemen'de alanında tektir.

 

Vehhabi unsurlar TV aracılığıyla Yemenlilerin aslen Sünni olduğunu ve Şiiliğin Yemen'de kökünün bulunmadığını söylemektedirler. Öte yandan Yemen'deki Sünnilerin lideri Allame Şeyh Mukbil Varai “Yemen'de Şiiler mevcuttur ve Yemen halkının kalpleri Ehl-i Beyt sevgisi ile doludur. Fakat bizim bu sevgiyi onların kalplerinden çıkarmamız gerekiyor” demiştir. Bugün biz Yemen Şiilerinin bin yıllık kültürlerini İran'a aktarıp, orada yeniden basıp tekrar Yemen'e döndürebiliriz. Bunun çok önemli olduğuna inanıyorum.

 

Hâlihazırda bu işlerle kim ilgileniyor?

 

Bu vazifeyi ifa eden iki dini figür var; Ayetullah Celali ve büyük bir araştırmacı olan Ayetullah Hüseyin Eşkeveri. Yaklaşık 70 kitap yazdı ve defalarca kez Yemen'i ziyaret etti. Tüm dünyadaki Zeydiler için pek çok kitap kaleme aldı. O kitaplarının birinin önsözünde “Şiilerin tüm mirasını -genel anlamda- bir araya getirmeliyiz, özellikle de yok olma tehlikesiyle yüz yüze olan Zeydi mirasını” diye yazmıştır.

 

İran'ın Yemen'de kültürel aktiviteleri var mı?

 

Yemen hükümetinin Şia karşıtı politikaları nedeniyle İranlıların kültürel faaliyetleri sınırlıdır. Daha çok hastane vs. gibi kurumlar inşa ediyor ve ticari faaliyetlerle meşguller. Bir defasında Yemen'de “İmam Humeyni” adıyla bir kütüphane tesis etmek istediler fakat devlet buna izin vermedi. Yemen devleti ayrıca Şiilerin büyük sanayi firmalarına sahip olmalarına, ya da hava ve kara kuvvetlerinde ve diğer önemli resmi görevlerde yer almalarına izin vermiyor.

 

İran'daki dini mercilerden beklenen bir şey de Zeydi Şiilerin İmamiyye Şiası ile ortak olan eserlerini basmalarıdır, mesela Hz. Ali, Hz. Zehra ve İmam Hüseyin (a.s.) hakkındaki kitaplar. Çok şükür ki Zeydi kitaplarının çoğu bu gibi konular hakkındadır. Onlar Zeydiler evet ama Zeyd'in imametine inanmıyorlar. Zeyd'in diğer dini şahsiyetler gibi olduğuna inanıyor ve sadece Âl-i Aba'yı, yani 5 kişiyi masum sayıyorlar. Zeyd'e bağlı olmalarının nedeni de zamanının zalim hükümetine karşı ilk silahlı ayaklanmayı gerçekleştiren kişi olmasıdır. Bu nedenle onu masum olmamakla birlikte fedakâr ve adanmış Şiilerden biri sayıyorlar.

 

 

Çeviri: Ozan Kemal Sarıalioğlu

 

www.medyasafak.net