Suriye rejim değişikliği: 70 yıllık proje

Suriye rejim değişikliği: 70 yıllık proje
Ben Suriye’de şiddet olayları baş göstermeden iki yıl önce İngiltere’deydim. Üst düzey İngiliz görevlilerle buluştum, bana Suriye’de bir şey için hazırlandıklarını söylediler. Bu ABD’de değil İngiltere’de oldu. İngiltere, Suriye’yi istila etmek için silahlı adamlar eğitiyordu.

 

 

Washington's Blog / Global Research

 

 

“Suriye diktatörü” Beşşar Esad'ın iktidardan uzaklaştırılma düşüncesinin onun 2011 yılında patlak veren protestolara katılanlara karşı vahşi bastırma eylemlerinden kaynaklandığını düşünebilirsiniz.

 

Ancak gerçek ise bu uzaklaştırılma eyleminin 70 yıllık bir plan olduğu…

 

CIA Suriye'de 1949 yılında sağ kanat bir darbeyi destekledi. Bir CIA ajanı, hakkında birçok kitap yazdığı darbeye bilfiil katıldı.

 

Clark Üniversitesi, Tarih profesörü Douglas Little şunları söylüyor:

 

Son olarak gizliliği kaldırılan kayıtlar, 30 Kasım 1948'de, CIA ajanı Stephen Meade'nin ordu destekli bir diktatörlüğün imkanını tartışmak için gizlice Albay Zaim'le en az 6 kez irtibata geçtiğini teyit ediyor.  [“Cold War and Covert Action: The United States and Syria, 1945-1958,” Middle East Journal, Kış 1990, s. 55]

 

***

 

1949 gibi erken bir dönemde bu yeni bağımsızlığını kazanmış Suriye Arap Cumhuriyeti, CIA'nin örtülü operasyonlardaki ilk deneyim duraklarından biriydi.  

 

CIA gizlice 1949 yılında sağ kanat askeri darbeyi teşvik etti.

 

ABD'nin darbe girişiminde bulunmasının nedenleri nelerdi? Biraz açıklayalım:

 

1945 yılının sonlarına doğru, ARAMCO (Arap Amerikan Petrol Şirketi) S. Arabistan'dan Akdeniz'e doğru giden boru hattı TAPLINE (Trans Arabian Boru Hattının) inşasıyla ilgili planlarını açıkladı. ABD'nin yardımıyla ARAMCO; Lübnan, Ürdün ve S. Arabistan üzerinden geçecek hattın güvenliğini garanti altına almıştı. Suriye üzerinden geçiş ise Parlamentoya takılmıştı.

 

Bir başka ifadeyle Suriye, karlı petrol boru hattı yatırımının önündeki en tek engeldi.

 

(Gerçekte CIA, bu tür bir örtülü operasyonu en başından beri gerçekleştirme peşindeydi.)

 

1956 yılında NSA ve CIA görevlileri Suriye'de ABD Destekli anti-komünist bir darbeyi hayata geçirmek için “Dağılma Operasyonu” adlı bir harekâtı başlattıklarını duyurdu.

 

1957 yılında CIA, kod adı “Arma Operasyonu” olan başka bir darbe planladı. Darbe komplosu ortaya çıktıktan sonra ABD, Suriye hükümetini devirmek için başka araçlara başvurdu.

 

Darbe komplosu ortaya çıkarıldıktan sonra ABD yönetimi ve ana akım medya, Suriye hakkında “Sovyet uydusu” ifadesini kullanmaya başladı. Bir istihbarat raporu, Sovyetler Birliği'nin 120 üçten fazla Mig savaş uçağının Suriye yönetimine teslim ettiğini iddia etti. Raporu hazırlayan Kennet Love adlı istihbarat görevlisi, daha sonra aslında 123'den fazla uçağın söz konusu olmadığını hatta hiç Mig uçağının teslim edilmediğini itiraf etti. Eylül 1957 yılında Amerika Birleşik Devletleri, Akdeniz'e donanmasını gönderdi, arkasından Suriye'nin birkaç komşusunu silahlandırdı ve Türkiye sınırlarına 50.000 askerden oluşan birlikler yerleştirerek Türkiye'yi kışkırtmaya çalıştı. Dönemin Dışişleri Bakanı John Foster Dulles, provokasyonlara karşı intikam almak için Eisenhover Doktrini'ni yardıma çağırdı ve onun bu niyeti daha sonraki bir askeri raporda teyit edildi. Hiçbir Arap ülkesi Suriye'yi provokatör olarak tanımlamıyor ve bu askeri konuşlandırmaları çekilme olarak görmüyordu.

 

1957 yılında da Amerikan Başkanı ve İngiliz Başbakanı kendi aralarında Suriye'de rejim değişikliğine karar verdi. Tarihçiler darbe girişiminin deşifre edildiğini ve durdurulduğunu belirtiyor.

 

12 Ağustos 1957 yılında Suriye ordusu, Şam'daki ABD elçiliğini kuşattı. Suriye, tarafsızlık siyaseti güden Cumhurbaşkanı Şükrü Kuvvetli'yi devirmek ve yerine Batı yanlısı bir kişiyi getirmek için başlatılan bir darbe girişimini başarısızlığa uğrattığını öne sürüyordu. Suriye karşı istihbarat birimi şefi Abdülhamid Sarrac, üç ABD diplomatının bu işe karıştığını ifade etti. 12 Ağustos'ta Sarrac, hızlıca Stone ve diğer CIA ajanlarını sınır dışı etti, işbirlikçilerini tutukladı, ABD elçiliğini gözetim altına aldı.

 

***

 

Daha da önemlisi Suriye, Batı yanlısı yönetime sahip Irak'ın petrol sahalarını Türkiye'ye bağlayan Ortadoğu'daki en önemli petrol ana arterlerinden birini kontrol altına aldı.  

 

***

 

Rapor, gerekli olan korku miktarının bir kez yaratıldığında, Irak ve Ürdün'de askeri müdahaleye bahane yaratmak için sınır çatışmaları ve olayları düzenleneceğine dair bilgileri içeriyordu. Raporda Suriye, “Komşu ülkelere yönelik komploları, sabotaj ve şiddet olaylarını destekleyen taraf olarak sunulmalı” deniyordu.  “CIA ve SIS (İngiliz istihbaratı), gerilimi tırmandırmak için psikolojik ve eyleme dönük alanlarda bütün kapasitesini kullanmalı” ifadesi de raporda yer alıyordu.

 

***

 

Plan, Özgür Suriye Komitesi (Hmmm…. Bu isim hiç yabancı gelmiyor) adlı yapıyı fonlamaya, Suriye içerisinde paramiliter uzantıları olan siyasi grupların hareket kabiliyetini artırmak için silahlandırmaya çağırıyordu. CIA ve M16 istihbarat örgütleri, Güney'de Şiilerin bir kolu olan Dürziler[1] tarafından gerçekleştirilecek iç ayaklanmaları teşvik edecek, Mezze hapishanesinde bulunan siyasi tutukluların serbest bırakılmasına ve Müslüman Kardeşlerin Şam'da bir ayaklanma gerçekleştirilmesine katkı sağlayacaktı.

 

1983 yılında yayınlanan CIA belgeleri, ABD'nin şu eylemlere giriştiğini gösteriyor:

 

Gizlice Suriye'ye karşı, Suriye yönetimine düşman olan komşuları Irak, İsrail ve Türkiye tarafından eşzamanlı askeri tehditleri organize etmek.

 

***

 

En azından Suriye yönetiminin izlediği politikalarında ılımlı da olsa bir değişiklik meydana getirmek için Suriye'ye karşı sıkı bir askeri tehdidin gerçekleştirilmesi meselesine dikkat edilmesi gerekiyor.

 

CIA belgeleri, CIA'in 1986 yılında ülke içerisinde mezhebi gerilimi tırmandırarak yönetimi devirme planları içerisinde olduğunu gösteriyor.

 

Neo-conlar bir kez daha 1991 yılında Suriye'de rejim değişikliği planları yapıyor. General Wesley Clark -ki kendisi Kosova'da NATO'nun bombardıman kampanyasına kumanda eden kişidir- şunları söylüyor: “İş yine bana düştü, 1991'de Paul Wolfowitz'le bir görüşme yaptım.”

 

***

 

“1991'de Wolfowitz, Petagon'un üçüncü adamı olarak Savunma Politikalarından sorumlu yardımcılık görevini yürütüyordu. Ulusal Eğitim Merkezi'nin komutanlığını yaptığım sırada onu görmeye gittim.

 

Ve ona ‘Sayın Bakan, Çöl Fırtınası Operasyonu'ndaki birliklerin performansından mutlu olmalısınız' dedim. 

 

O da bana ‘Evet, ama tam değil. Zira Saddam Hüseyin'i devirme görevimiz olduğu halde bunu yapmadık. Ama Fars Körfezi krizinden bölgede yani Ortadoğu'da ordumuzu kullanabileceğimizi ve Sovyetler'in bizi durduramayacağını öğrendik. Önümüzde, bir sonraki süper güç gelip bize meydan okumadan önce Ortadoğu'yu Suriye, İran, Irak gibi Sovyet yanlısı rejimlerden temizlemek için yaklaşık 5-10 sene var.'”

 

Aşağıdaki videoyu 3.07'den itibaren dinleyin.

 

https://www.youtube.com/watch?time_continue=2&v=TY2DKzastu8

 

 ***

 

1996'da ABD ve İsrailli neo-conlar Suriye'ye karşı uygulanması gereken eylemler sadedinde şunları savundu:

 

Zayıflatma, kuşatma ve hatta Suriye'yi eski haline geri götürmek...

 

General Clarke, 2001 yılında Pentagon'un Suriye'de rejim değişikliğini yeniden planladığını söyledi:

 

11 Eylül olaylarının ardından Pentagon'a uğramıştım. 11 Eylül'den yaklaşık on gün sonra Pentagon'a gittim ve Savunma Bakanı Rumsfeld ve müsteşar Wolfowitz oradaydı. Genelkurmay'da daha önce benim için çalışan bazı personele selam vermek için merdivenleri inerken generallerden biri beni odasına davet etti. Bana “Efendim, biraz gelirseniz sizinle bazı şeyler konuşmak istiyorum” dedi. Ben de onlara “Siz çok meşgulsünüz” dedim. O, “hayır, hayır” dedi. “Irak'a girmeye karar verdik” şeklinde konuştu. Bu, yaklaşık 20 Eylül civarıydı.

 

***

 

Sonra aynı şahsı birkaç hafta sonra yeniden görmeye gittiğimde Afganistan'ı bombalıyorduk. Ona “Hala Irak'a girme kararı geçerli mi?” diye sordum. O da bana “Bundan da kötü” dedi. Masasına uzanmıştı. Birkaç kağıt aldı ve Savunma Bakanı'nın ofisini kastederek “Bunları bugün yukardan aldım” dedi. Ve “İçinde bulunduğumuz an beş yıl içerisinde 7 ülkeyi nasıl aldığımızı anlatıyor. Irak'la başlayacağız ardından Suriye, Lübnan, Libya, Somali, Sudan gelecek. Finali de İran'la yapacağız.” Dedi.

 

https://www.youtube.com/watch?time_continue=2&v=9RC1Mepk_Sw

 

***

 

Michel Chossudovsky'nin notu:

 

Irak ve Suriye'nin yeniden bölünmesi önerisi, geniş ölçekte yedi bağımsız devlete bölünen Yugoslavya Federasyonunu model almaktaydı: Sırbistan, Hırvatistan, Bosna Hersek, Makadenyo (FYRM), Slovenya, Montenegro, Kosova. Mahdi Darius Nazemroaya'ya göre Irak'ın üç ayrı ülkeye bölünmesi, Ortadoğu haritasını yeniden çizme sürecinin parçasıydı. 

 

Bölünme haritası Yarbay Peter tarafından hazırlandı. Bu harita 2006 Haziranı'nda Silahlı Kuvvetler Dergisi'nde yayınlandı. Peters, Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Savaş Akademisi'nden Albay rütbesi ile emekli oldu.

 

Her ne kadar harita, Pentagon'un doktrinini resmi olarak yansıtmasa da NATO Savunma Koleji'nde üst düzey askeri görevliler için verilen eğitim programında kullanılmıştır. (Bkz. Ortadoğu'yu Yeniden Çizme Planları: Yeni Bir Ortadoğu Projesi- Mahdi Darius Nazemroaya- Global Research Kasım 2006). (Harita'nın telif hakları Yarbay Ralph Peters'a aittir, 2006).

 

13 Aralık 2006'da ABD diplomatik yazışmaları Amerika Birleşik Devletleri hükümetinin, Suriye yönetimini devirmede bir fırsat olarak kullanmak için nasıl Esad yönetiminin zayıf olduğu bir anı kolladığını aktarmaktadır. Amerikan elçiliğinde maslahatgüzarlık görevini yürütmekte olan William Roebuck sızıntıyı şöyle özetlemekte:

 

Biz, (Suriye Lideri) Beşşar Esad'ın zayıf noktalarının -ister gerçek isterse algısal olsun- ekonomik reform adımları arasındaki çelişkiler, yolsuzluklar, Kürt sorunu, rejime yönelik İslami aşırılıkçıların giderek artan varlığından kaynaklanan tehditler gibi bazı sorunlara karşı nasıl yanıt vereceği noktasında yattığına inanıyorduk. Bu sızıntılar söz konusu zaaf noktalarının kullanılmasına yönelik ilişkin değerlendirmelerimizi ve bu fırsatların ortaya çıkma ihtimalini güçlendirebilecek şekilde ABD yönetiminin gönderebileceği sinyaller, yapabileceği açıklamalar ve icraatlar olabileceğine ilişkin önerilerde bulunuyordu.

 

Roebuck, ABD'nin S. Arabistan ve Mısır'la daha koordineli bir şekilde Sünnilerle Şiiler arasındaki mezhebi gerilimi tırmandırarak Suriye hükümetini istikrarsızlaştırması gerektiğini ileri sürüyordu.   Camii inşası ve iş aktivitesi şeklinde Suriye'de İran nüfuzunun arttığına ilişkin ilgiler ve Sünnilerin Şiileştirilmesi konusundaki abartılı korkuların teşviki de buna dâhildi. 

 

ABD Suriye muhalefetini fonlamaya 2006'da, muhalefeti silahlandırmaya ise 2007 yılında başladı.

 

Fransa Dışişleri eski Bakanı Roland Dumas İngiltere'nin Suriye'de 2009 başlarında gizli eyleme geçtiğini aktarıyor. Fransız TV'sine konuşan bakan şunları söyledi:

 

Ben Suriye'de şiddet olayları baş göstermeden iki yıl önce İngiltere'deydim.

 

Üst düzey İngiliz görevlilerle buluştum, bana Suriye'de bir şey için hazırlandıklarını söylediler. Bu ABD'de değil İngiltere'de oldu. İngiltere, Suriye'yi istila etmek için silahlı adamlar eğitiyordu.

 

https://www.youtube.com/watch?v=jeyRwFHR8WY

 

Nafeez Ahmed şunları ifade ediyor:

 

Özel istihbarat şirketi Stratfor'dan sızan ve içinde Pentagon görevlileriyle buluşma kayıtlarını içeren e-mailler, 2011 yılı itibarıyla İngiliz özel kuvvetlerinin Suriyeli muhaliflere verdiği silahlı eğitimin iyiden iyiye başlatıldığını gösteriyor. Amaç Esad rejiminin “içerden” “yıkılması”nı sağlamaktı.

 

Bir de buna bakın..

 

Gerçekte ABD, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da rejim değişiklikleri gerçekleştirmeye çalıştı ve bunun için eyleme geçti.

 

 

Çeviri: Hüseyin Şahin

 

www.medyasafak.net



[1] Yazar her ne kadar Dürziliği Şiiliğin bir kolu olarak dile getirse de bunun gerçeklikle ilgisi zayıftır. Zira Dürzilik Mezhepler tarihinde Gulat (aşırıya giden) olarak nitelendirilmekte İsnaaşeriyye olarak nitelendirilen Caferilikten çok Nusayrilik gibi mezheplere daha yakın durmaktadır.