Deraa’da savaşın eli kulağında: Hizbullah’ın Özel Rıdvan Kuvvetleri de buna katılacak

Deraa’da savaşın eli kulağında: Hizbullah’ın Özel Rıdvan Kuvvetleri de buna katılacak
Suriye komutası, ABD ve İsrail tarafından yapılan “Hizbullah ve İran müttefiklerinin Deraa’da yer almamaları” taleplerini de dikkate almadı. Dahası Suriye Başkanı Beşar Esad Hizbullah’ın Özel Rıdvan Kuvvetlerinden Deraa ve çevresinde pozisyon almalarını ve önümüzdeki çatışmaya katılmalarını istedi.

 

 

 

Elijah J. Magnier

 

 

Ejmagnier.com

 

 

IŞİD (Halid b. Velid Ordusu adı altında), el-Kaide ve “Özgür Suriye Ordusu”na yönelik çatışma hiç şüphesiz gerçekleşmek üzere. Suriye yönetimi ABD'nin Suriye Ordusunu bombalama ya da İsrail'in -yıllardır cihatçılara finansal, istihbari ve tıbbi yardım sunuyor- Şam kuvvetlerinin sınıra varmasını engelleme tehditlerini dikkate almayacak. Şam ayrıca Rusya-ABD ve Ürdün arasında gerçekleşen, çatışmadan arındırılmış bölgeyi koruma ve saygılı olma anlaşmasını da göz ardı edecek.

 

Şam, “Çöl Kaplanı” olarak bilinen General Süheyl Hassan komutasındaki özel harekât güçlerinin Deraa'ya ilerlemesini emretti. Bu kuvvetler tüm Suriye coğrafyasında sadece Rus ordusunun komutasında faaliyet yürütmektedir. Suriye hükümeti ayrıca uçaksavar füze birimlerini Deraa ve Şam etrafındaki cephe ardına yığarak stratejik füze birimlerine kara kuvvetlerini korumak için müdahaleye hazır olma emri verdi. Bu durum gelecek çatışmanın çok şiddetli olacağının beklendiğini ve Suriye'deki bölgesel güçlerin müdahalesini hariç tutmayacağını gösteriyor.

 

Suriye komutası, ABD ve İsrail tarafından yapılan “Hizbullah ve İran müttefiklerinin Deraa'da yer almamaları” taleplerini de dikkate almadı. Dahası Suriye Başkanı Beşar Esad Hizbullah'ın Özel Rıdvan Kuvvetlerinden Deraa ve çevresinde pozisyon almalarını ve önümüzdeki çatışmaya katılmalarını istedi.

 

Sahadaki kaynaklar ABD'nin Suriye ve Irak sınırı arasındaki Tenf geçidinden çekilmesinin -Şam'ın; Hizbullah ve İran'ın Deraa sahnesinde yer almama teklifi karşısında sunduğu önerisi- de beklenmediğini kaydediyorlar. Zira İsrail Deraa'da bir çatışma beklemiyor. Bu nedenle Suriye hükümeti Deraa çatışmasını başlatarak güneydeki tüm cihadistleri uzaklaştırıp bölgenin kontrolünü tamamen ele almayı ve böylelikle ABD kuvvetlerinin Tenf'den çekilmesini sağlamak üzere güç kullanımı yoluyla bir pazarlık dayatmayı planlıyor.

 

Suriye Ordusu ayrıca güneydeki çatışmaları bitirerek tüm hücum kuvvetleri ile kuzeye ve sonrasında el-Badiye'ye, Suriye'nin bu kısmındaki geride kalan IŞİD güçlerine saldırmayı hedefliyor.

 

ABD, Suriye ve Irak arasındaki sınır bölgesinde yer alan, eğitilip desteklenmiş ve finanse edilmiş binlerce Suriyeli vekil militan yüzünden de bir ikilemle yüz yüze. ABD eğer geri çekilme kararı alırsa bu militanlar kendisine yük olabilir, zira Araplardan ve Kürt olmayan güçlerden müteşekkiller. Bu nedenle el-Tenf'i merkezi hükümete döndürecek bir anlaşma, söz konusu binlerce militanın Kürt güçlerin ve Amerikalıların kontrolünde yer alan kuzeydeki Haseke'ye geri çekilmesi anlamına gelecek. Bu durum bölgedeki Kürt hâkimiyetini reddeden Arap kabileleri ile Kürtler arasında etnik çatışmalara yol açabilir, özelikle de Ankara ve Şam'ın işgalci güçlerle yapılan Kürt işbirliğini çok düşmanca bir yaklaşım olarak değerlendirdikleri göz önünde bulundurulduğunda. Dahası, hiçbir işgalci gücün işgal edilmiş bir ülkede sonsuza kadar kalamayacağı açıktır ve işgalciler tarihsel olarak er ya da geç bir halk direnişiyle karşılaşacaklarını bilirler.

 

Deraa çatışması hakkındaki Rus pozisyonuna gelince; Suriye'nin güneyindeki askeri kaynaklar Suriyeli Tuğgeneral Süheyl Hassan'ın Rusya'nın özel isteği olmaksızın bölgede yer almayacağını belirttiler. Kaplan Kuvvetleri, Başkan Esad'ın onayı ve rızasıyla Rusya'nın komutası altında savaşan özel harekât güçleridir.  Bu nedenle Moskova, İsrail ya da ABD ile birlikte çalışan herhangi bir cihadist gücün Suriye'de toprak kazanmasını istemiyor. Dahası Rusya, Suriye'nin kuzey hariç kullanışlı bölgeleri (ülkenin en kalabalık nüfuslu kısımları) özgürleştirildiği için Levant bölgesinde artık kısmi bir zafer de hedeflemiyor. Güneyin kurtarılmasının zorunluluk kazanmasının nedeni budur.

 

Rusya'nın Levant bölgesinde daha büyük planları var. Palmira şehri ve civarına yaptığım ziyarette binlerce Rus askerinin varlığına şahit olmam çok şaşırtıcıydı. Bu durum Moskova'nın bölgeye çok sayıda yeni piyade ve özel güç unsuru yollamakta olduğunun işareti. Bu kadar çok askerin varlığı ise henüz resmen ilan edilmiş değil.

 

Bu durum aynı zamanda Rusya'nın ABD'nin Suriye'de uzun dönemli bir etki alanı elde etmesini istemediğini ve Suriye'de etkili tek güç olarak kalmayı hedeflediğini gösteriyor. Rusya'nın Suriye'nin müttefikleri karşısındaki yaklaşımı çok karışık ve kavranması bugünlerde çok zor. Moskova Suriye'de kimin kalıp kimin gideceğinin nihai kararını verebilecek konumda değil. Bununla birlikte, Rusya şimdilik tüm müttefik güçlerin -Hizbullah, İran ve bağlaşık güçleri dahil- mevcudiyetini, ülkedeki işgalci Amerikan varlığı sürdükçe mutlak zorunluluk saymaktadır.

 

Türkiye, Rusya için tehdit ya da ikilem arz etmiyor. Moskova ve Ankara Halep, Guta ve sonrasındaki Afrin çatışmaları ve Türkiye'nin el-Kaide'yi vurup bölmek için (radikal “Hurras ed-Din”, Ebu Muhammed Culani'nin yönetimindeki Heyet Tahrir el-Şam'dan Türkiye'nin isteğiyle koparıldı) İdlip ve çevresine uzanmasından bu yana pek çok konuda anlaşmaya varmış durumda.

 

Rusya ve Türkiye ABD'yi rejim değiştirme hedefi, yürüttüğü bölme projeleri ve Kürtler için özel bir yönetim yaratma arzusu yüzünden -elbette Kürtlere olan aşkı nedeniyle değil Ankara ve Şam'ı baskı altında tutmak için- Suriye'deki en büyük tehdit olarak görüyor.

 

Bu nedenle güney savaşının vakti, İsrail'in Albukemal'de IŞİD ile savaşan İran'ın müttefik güçlerini taciz ederek vurmasına ve Hizbullah'ın Deraa'dan uzak tutulmasını boşuna istemesine rağmen giderek yaklaşıyor. İsrail Suriye'deki istikrarı bozmaya çalışıyor fakat şimdiye kadar ciddi bir şekilde dikkat çekmeyi başaramadı. Çünkü bugünün stratejik hedefi güneyin özgürleştirilmesidir. Esad İsrail'in endişelerini umursamıyor ve İsrail'in sınır güvenliğine ve Golan Tepelerindeki 1974 sınır hattına saygı duymaktan çok uzakta.

 

Şam, müttefikleriyle birlikte güneyin kurtarılması için hiç tereddüt göstermeden çalışıyor ve hiçbir etki ve tehdidi umursamıyor. Zira el-Kaide ve IŞİD'in varlığına ilk önce güneyde son verme zamanı geldi. Ordunun doğudaki çöllük bölgeye ve kuzeydeki Amerikan ve Türk işgalci güçlerine yönelebilmesi için önce bunu yapması gerekiyor.

 

 

Çeviri: Medya Şafak