İran’ın Amerika’ya ölümcül bir savaş açmasının 4 yolu

İran’ın Amerika’ya ölümcül bir savaş açmasının 4 yolu
Chris Harmer’ın bana 2013’te dediğine göre “Dünyadaki en sessiz denizaltı kumlu bir deniz tabanında yatan denizaltıdır. İranlılar bu denizaltıları işte böyle kullanacaklar: Limandan çıkar, Fars Körfezi’nin sığ dibine çökert, kumlu yüzeyde oturup hedefin gelmesini bekle.”

 

 

 

4 öldürücü silah

 

 

Zachary Keck

 

 

National Interest

 

 

23 Temmuz 2018

 

 

Hürmüz Boğazı'nı kapatmayı denerse denizaltılar İran için paha biçilmez bir rol oynayacak. Savaş Araştırmaları Enstitüsü'nün (ISW) açıkladığı gibi “Arap (Fars) Körfezi'nin kapalı ve sığ sularında denizaltı kullanma yeteneği, dar deniz nakliyat hatlarına kanalize olan yüzey gemilerini etkili bir şekilde tehdit ediyor.” Bu dar deniz hatları savaş ve nakliye gemilerini tahmin edilebilir bir rotada harekete zorluyor ve bu durum onları denizaltılar için kolay av haline getiriyor.

 

Soğuk Savaş sonrası dönemde muhtemelen Kuzey Kore hariç hiçbir ülke ABD'ye İran kadar meydan okumuş değildir. Tahran, Ortadoğu'dan Orta Asya ve Latin Amerika'ya dek ABD'ye karşı çıkmak ve etkisini sınırlandırmak için hiçbir fırsatı kaçırmadı.

 

Bu, niteliği gereği çok riskli bir stratejidir. ABD İran'ı tüm yönlerden askeri üslerle çevirmekle kalmadı, Amerika'nın son yıllardaki askeri harcamaları da İran'ın tüm gayrisafi yurtiçi hasılasının iki katını buldu. Herhangi bir konvansiyonel askeri çatışmada İran'ın Amerikan silahlı kuvvetleri karşısında bir şansı yok.

 

İran bunu telafi etmek için üç çeşit kapasiteye dayanan caydırıcı bir askeri doktrin takip ediyor: giderek büyüyen balistik füze cephaneliği, asimetrik deniz savaşı (özellikle Hürmüz Geçidi'ni kapatma tehdidi) ve devlet dışı askeri gruplarla ilişkiler. Bu doktrinde pek çok silah sisteminde yararlanılmakla birlikte 5 kapasite özellikle çok hayati önemdedir:

 

 

Siccil füzeleri

 

İran'ın askeri doktrinindeki en keskin unsuru geniş balistik füze envanteri oluşturuyor. Bunlar arasında Kuzey Kore tasarımlarını modelleyen Şehab balistik füze ailesi en çok bilinenleri.

 

Siccil-1 (ve onu takip eden Siccil-2) füzesi bunlar arasında en korkunç olanları. Siccil-1 iki aşamalı, orta menzilli karadan karaya balistik bir füze olup İran tarafından ilk testi 2008'de gerçekleştirildi. Şehab füzelerinin aksine Siccil-1 füzeleri katı yakıtlı olduğundan bu özellik fırlatılma sürelerini çok kısaltıyor ve dolayısıyla hareketlilik kapasitesini artırıyor. 

 

Aralık 2009 tarihli bir Kongre bildirisinde dönemin Amerikan Savunma Bakanı Sekreteri Robert Gates “Siccil füzelerinin yaklaşık 2000-2500 kilometre menzile sahip olduğunu” söylemişti. Bu rakam Savunma Bakanı Tuğgeneral Mustafa Muhammed gibi İranlı yetkililerin verdiği menzillerle de uyuşuyor. Bu menzille Siccil-1 füzesi İsrail'e hatta güneydoğu Avrupa'ya 750 kg savaş başlığı fırlatabilir.

 

Siccil-2 füzesi ilk olarak 2009 yılında test edildi ve muhtemelen geliştirme süreci hala devam ediyor. Global Security'ye göre “Siccil-2 füzesinin 650 kiloluk üç-konikli çok başlıklı tasarımıyla 2510 kilometre menzile ulaşabileceği ispat edilmiştir. Ayrıca 2000 kilometre menzile 1000 kg savaş başlığı da taşıyabiliyor.” Siccil-2'nin en büyük avantajı hedefi tutturmadaki dakikliğidir, İran'ın balistik füzeleri geleneksel olarak bu özellikten yoksundurlar. İranlı savunma yetkilileri Siccil-1 ile karşılaştırıldığında Siccil-2'nin “yeni bir navigasyon sistemi ve dakik ve sofistike sensörlerle mücehhez olduklarını” belirtiyorlar.

 

Gadir-sınıflı cep denizaltıları

 

İran'ın dünya pazarlarına açılan küresel petrol sevkiyatının kabaca yüzde 20'sinin geçtiği Hürmüz Boğazı'ndaki petrol akışını tehdit etme imkânı muhtemelen en büyük caydırıcı kozunu oluşturuyor. Bazı tahminlere göreyse ABD 1976'dan beri Hürmüz Geçidi'ni korumak için yaklaşık 8 trilyon dolar harcadı.

 

Hürmüz Boğazı'nı kapatmayı denerse denizaltılar İran için paha biçilmez bir rol oynayacak. Savaş Araştırmaları Enstitüsü'nün (ISW) açıkladığı gibi “Arap (Fars) Körfezi'nin kapalı ve sığ sularında denizaltı kullanma yeteneği dar deniz nakliyat hatlarına kanalize olan yüzey gemilerini etkili bir şekilde tehdit ediyor.” Bu dar deniz hatları savaş ve nakliye gemilerini tahmin edilebilir bir rotada harekete zorluyor ve bu durum onları denizaltılar için kolay av haline getiriyor.

 

İran'ın elinde değişik sınıflardan başka denizaltılar da var, fakat giderek büyüyen 150 tonluk Gadir cep denizaltı filosu her hangi bir çatışmada özellikle ölümcül olabilir. Kuzey Kore'ye ait Yugo ve Sango sınıflı denizaltıların farklı bir versiyonu olan Gadir denizaltılarının küçük ebatları ve akustik imzaları farkına varılıp izlenmelerini güçleştiriyor. Her bir denizaltının torpido ateşlemek için iki adet 533-mmlik tüpü var ve mayın da döşeyebiliyorlar. İran medyasına göre özel operasyon güçlerinin düşman bölgesine taşınıp bırakılmasında da kullanılabiliyorlar.

 

Bu denizaltıların çok üst düzey niteliğe sahip olmamaları mümkünse de İran donanma kapasitesinde çoğunlukla geçerli olduğu üzere (bizim için) nicelik daha büyük problem doğuruyor. İran'ın elinde, diğer sınıflardan bir avuç denizaltının dışında en az 20 adet Gadir denizaltısı bulunuyor.

 

Bu sayılar İran'ın bu denizaltıları muhtemel bir çatışmada nasıl kullanacağında hayati rol oynuyor. ISW'de çalışan bir İran ordusu uzmanı Chris Harmer'ın bana 2013'te dediğine göre “Dünyadaki en sessiz denizaltı kumlu bir deniz tabanında yatan denizaltıdır. İranlılar bu denizaltıları işte böyle kullanacaklar: Limandan çıkar, Fars Körfezi'nin sığ dibine çökert, kumlu yüzeyde oturup hedefin gelmesini bekle.”

 

 

Halic-i Fars Füzesi

 

Halic-i Fars gemisavar balistik füzesi (ASBM) İran'ın asimetrik deniz kapasitesinin diğer bir unsurudur.

 

Genellikle “İran'ın nakliye gemisi katili” olarak adlandırılan Halic-i Fars katı yakıtlı, süpersonik bir gemisavar balistik füzedir. 300 km menzile sahip olup 650 kg savaş başlığı taşıyabilir. İran'ın ilk olarak 2002'de test ettiği tek aşamalı katı roket yakıtlı karadan karaya füze Fatih-110'nun gelişmiş versiyonudur. (Fatih-100 ise Çin malı DF-11A'nın taklididir.)

 

İran medyası Halic-i Fars'ı “İslam Devrimi Muhafızları Ordusu Donanması'nın en gelişmiş ve en önemli füzesi” olarak tanımlamış ve “füzenin en çok öne çıkan özelliğinin sesten hızlı olması ve seyir yörüngesinde yattığını, diğer füzelerin sesten yavaş ve seyir tarzlı hareket etmesine rağmen Halic-i Fars füzesinin fırlatıldıktan sonra dik olarak hareket ettiğini, ses hızını aştığını ve akıllı bir program yardımıyla hedefi bulup kilitlendikten sonra isabet ettiğini” yazmıştı.

 

Halic-i Fars ilk olarak 2011 yılında test edilmiştir ve o günden bu yana da düzenli olarak test edilmektedir. İran bu füzenin 2012 Temmuz'undaki ikinci testinde hareket eden bir gemiyi 30 metrelik isabet derecesi ile vurduğunu iddia etmiştir. Sonraki yıl da İslam Devrimi Muhafızları Hava ve Uzay Birimi Komutanı Tuğgeneral Emir Ali Hacızade İran'ın isabet oranını 30 metreden 8.5 metreye yükselttiğini iddia etmiştir.

 

 

İran'ın bu “nakliye gemisi katilleriyle” hedeflediği şey çok açıktır: Devrim Muhafızları'na yakın Far News Haber Ajansı açık bir şekilde bu füzenin “denizdeki hedefleri ve düşman güçlerini yok etmek amacıyla dizayn edildiğini” ilan etmişti. Savunma Bakanı Yardımcısı General Macid Bukayi de benzer bir şekilde “Bu füzenin ilk testinden sonra Amerikan deniz güçlerinin Fars Körfezi'nden geri çekildiğine tanık olduk” diye övünecekti.

 

 

Hizbullah

 

 

 

 

Hizbullah, İran'ın cephaneliğindeki en çok yönlü, sofistike ve kullanılabilir silah olduğunu defalarca kez ispatlamıştır.

 

Hizbullah'ın İran için faydası klasik terör saldırıları düzenlemenin çok ötesine ulaşıyor. İran, ABD'nin 2003'teki Irak işgali sonrasında Hizbullah'ı Iraklı Şii militan grupları eğitmekte kullandı. Hizbullah militanlarının Yemen'deki Husi isyancıları da eğittikleri yönünde haberler var. Bunlar arasında en çok dikkat çekeni, Hizbullah'ın Beşar Esad yönetimini 2011'den bu yana kaçınılmaz olarak desteklemek zorunda kaldığı Suriye'dir.

 

 

Çeviri: Medya Şafak