Trump yönetimi Halkın Mücahitleri Örgütü ve Arnavutluk'u İran ve Avrupa'ya karşı gelecekteki saldırıları için bir fırlatma rampası olarak kullanıyor

Trump yönetimi Halkın Mücahitleri Örgütü ve Arnavutluk'u İran ve Avrupa'ya karşı gelecekteki saldırıları için bir fırlatma rampası olarak kullanıyor
Güvenlik yetkilileri ve analistlerin korkusu, şayet Trump yönetimi isterse, örgütün Arnavutluk veya Avrupa'da büyük bir sahte bayrak terör eylemi gerçekleştirmesi ve bu saldırının Trump-Pompeo yönetimine İran ve Avrupa Birliği ile büyük bir çatışma için bahane olmasıdır.

 

 

 

Olsi Jazexhi

 

 

iranian.com

 

 

Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı Mike Pompeo 12 Temmuz 2018 tarihli, İran karşıtı bir twitter mesajında partnerlerini ve Birleşik Devletleri'nin müttefiklerini İran rejimine karşı ekonomik baskı kampanyasına katılmaya çağırdı. Pompeo devamla şöyle dedi: "Bu rejimin terörizm ve vekalet savaşlarını fonlamak için kullandığı bütün kaynakları kesmek zorundayız. İran bize yakın ülkelerden birinde terörizm, şiddet ve istikrarsızlığı teşvik etmeyi ne zaman deneyebilir tahmin etmek mümkün değil."

 

İran'ın terörizmdeki müdahalesini sergilemek için Pompeo Birleşik Devletler Anti-Terör Bürosu'ndan bir linke yer verdi. Bu linkte 22 Mart 2018'de Arnavutluk yetkililerinin Arnavutluk'ta terörizm suçlamasıyla iki İranlı ajanı tutukladığı gösteriliyordu. Arnavutluk'un iki İranlı teröristi tutukladığına dair haber ilk olarak Halkın Mücahitleri isimli terörist organizasyonun web sitesinin sayfalarında görüldü. Bu haber daha sonra Halkın Mücahitleri'nin ödeme yaptığı bazı haber sitelerinde tekrarlandı ama Wall Street Journal ve Fox News siteleri tarafından bile alıntılandı.

 

Bununla birlikte, iki İranlı gazetecinin 22 Mart 2018'de Arnavutluk'ta gözaltına alınmasını takip eden Arnavut gazeteciler, Dışişleri Bakanı Pompeo, Amerikan medyası ve Halkın Mücahitleri'nin gösterdiğinden farklı bir hikaye ortaya koydular. İranlıların gözaltına alınması olayını takip eden Arnavut araştırmacı gazeteci Gjergji Thanas, Halkın Mücahitleri ve Amerikan Dışişleri Bakanının terörist olmakla itham ettiği İranlıların aslında Dünya Bektaşi Merkezi tarafından Tiran'daki Nevruz Bayramı törenlerine davet edilen ve İmam Ali hakkındaki bir İslami konferansa katılan iki İranlı gazeteci olduklarını açığa çıkardı. Bu kişilerin vizeleri İstanbul'daki Arnavutluk konsolosluğu tarafından verilmişti ve kimlikleri onları gerçek gazeteciler olarak gören Arnavut anti-terör polisi tarafından incelenmişti. Ne var ki, bu iki gazeteci Halkın Mücahitleri'nin sahte bir ihbarıyla Arnavut anti-terör polisi tarafından Nevruz günü gözaltına alındılar. İki İranlı "terörist"in Tiran'da gözaltına alındığı haber verildiğinde, Priştine'deki Arnavutluk elçisi yabancı bir diplomat tarafından ileri sürülen bu iddiaları reddetti.

 

Nevruz günü iki İranlı gazetecinin gözaltına alınmasını takip eden ve Tiran'daki 1 numaralı polis merkezini ziyaret eden Gazeta İmpakt, bu kişilerin gözaltına alınmasının Bektaşi Toplumu ile Arnavutluk hükümeti arasında nasıl bir diplomatik skandala yol açtığını gösterdi. Dünya Bektaşi Merkezi Büyük Dedesi (Derviş) Baba Mondi bu gazetecileri Arnavutluk'a bizzat davet etmişti ve saygıdeğer misafirlerinin serbest bırakılması için İçişleri Bakanı ile Cumhurbaşkanı İlir Meta'ya bizzat telefon etmişti. Gazeta İmpakt gazetecilerin gözaltına alınmasının Halkın Mücahitleri'nin Arnavutluk'taki askeri komutanı tarafından yapılan ve Arnavutluk'u ziyaret eden her heyet veya diplomatı hedef alan sahte iddialara dayandığını açığa çıkardı. Kısacası, Arnavut anti-terör polisi bu gazetecileri gözaltına alıp Tiran'ın bir numaralı polis merkezinde sorguladı ve onların masum olduklarını görünce, kendilerini serbest bırakıp özür diledi.

 

İranlı gazetecilerin gözaltına alınması ve Arnavutluk'ta yakalanan veya suçlanan İranlı teröristler olmadığı açıklığa kavuşmuş olsa da, Amerikan hükümet yetkilileri ve onların müttefiki Halkın Mücahitleri halen 22 Mart 2018'de Arnavut yetkililerin iki İranlı ajanın terörizm suçlamasıyla tutuklandığını iddia etmekteler.

 

"İranlı teröristler"in gözaltına alınmasına dair tekrarlanan sahte haberi Halkın Mücahitleri tarafından kendi yayın organlarında yaratılan diğer sahte haberler takip etti. Halkın Mücahitlerince ileri sürülen bir diğer iddia Arnavut Diaspora Bakanı Pandeli Majko'nun İranlı ajanlar tarafından tehdit edilmesi ve İran'ın, şu an kendisini İranlı demokratik muhalefet olarak gösteren Halkın Mücahitleri terör örgütüne saldırmak için ajanlar göndermesiydi.

 

Birleşik Devletler hükümetinin koordinasyonu ile Halkın Mücahitleri tarafından İran'a karşı üretilen bu sahte haber, Halkın Mücahitleri örgütünün Arnavutluk'ta karıştığı bazı skandallarla aynı zamana denk geldi. Birleşik Devletler'in 2016'da Arnavutluk'a getirdiği, 400 kadarı artık terk edilmiş/boşta kalmış milis kuvvet olan, 3 binin üzerindeki Halkın Mücahitleri üyesi savaşı bırakmış ve bunların pek çoğu Almanya, İtalya, Yunanistan ve diğer Avrupa ülkelerine geçirilmiştir.  Üyelerini Arnavutluk'un Manza köyündeki Eşref 3 kampına taşıyan örgüt, militanları arasındaki bu büyük kopuştan dolayı panik halindedir ve onların dışarı çıkmasına izin vermemektedir. Halen Arnavutluk'ta olan ve kaçmayı başaran bazı eski militanlar şimdilerde medyaya gelmekte ve Halkın Mücahitleri örgütünün kendi üyelerine yaptığı korkunç işkenceler, köleleştirme ve beyin yıkama faaliyetlerinden bahsetmektedir.

 

Birkaç hafta evvel, Arnavut kamuoyu Kanadalı Muhammedi ailesinin hikayesini öğrenmekle sarsıldı. Halkın Mücahitleri, kızları Sümeyye'yi o henüz 17 yaşındayken, Toronto'daki Etobicoke Collegiate Institute'de bulunurken kaçırmıştı ve şu an Manza milis kampında bulunan Sümeyye'nin ailesi ile görüşmesi için dışarı çıkmasına izin vermiyordu. Sümeyye'nin umutsuz anne-babası Arnavut yetkililere kızlarının terör örgütünden kurtarılması ve Kanada'ya dönüşünde yardım etmeleri için başvuruyor ancak örgüt Sümeyye'yi bırakmayı kızın ailesinin onu bir köle olarak Tahran'daki molla rejimine göndereceğini iddia ederek reddediyordu.

 

Halkın Mücahitleri, örgütü kızlarını kaçırmaları sebebiyle mahkeme önünde dava eden Kanadalı ailenin Arnavutluk'taki varlığından çılgına döndü ve 27 Temmuz 2018'de baba Mustafa Muhammedi'ye Tiran sokaklarında saldırdı. Mustafa hastanelik oldu ve daha sonra Tiran'daki 4 numaralı polis merkezini kuşatan, askeri komutanları Behzad Saffari, Jila Deyhim ve Ahmed Taba liderliğindeki Halkın Mücahitleri'nden 50 kişilik bir grup tarafından taciz edildi. Kendi web sitelerinde Halkın Mücahitleri Mustafa'yı ajan olarak ilan ettiler ve babasının bir İran ajanı olduğunu duyan Sümeyye'nin bu sebeple onunla görüşmek istemediğine dair Sümeyye'nin adına bir deklarasyon yayımladılar. Halkın Mücahitleri örgütü 10 Ağustos 2018'de Eşref 3 kampını ziyaret etmeye giden Channel 4'ün İngiliz gazetecisine de saldırdı. Arnavut anti-terör polisi tarafından Arnavutluk Başbakanı Edi Rama'ya rapor edilen bu şiddet eylemi şayet Halkın Mücahitleri örgütüne karşı hareket ederlerse Trump hükümetinin öfkesinden korkan Arnavut yetkililer tarafından henüz cezalandırılmadı.

 

Birleşik Devletler hükümetinden korkan Arnavut yetkililer kanunu, bu günlerde Arnavutluk'taki Arnavutluk, İngiliz, Hollanda ve Kanada vatandaşı gazetecilere saldıran ve hakaret eden Halkın Mücahitleri'ne karşı uygulamakta kararsızdır. Arnavutluk Ceza Kanunu madde 231 ve 265 terörizme katılmayı, terörizmi teşvik etmeyi, terörizm için eleman toplamayı ve diğer ülkelerde rejim değişikliği çağrısı yapmayı yasaklasa bile, Halkın Mücahitleri Arnavutluk'tan İran'a karşı terör çağrısı yapmaya devam ediyor. Bunlar ülkede askeri bir çete gibi davranıyorlar. 27 Temmuz 2018'de Halkın Mücahitleri Mustafa Muhammedi'ye saldırdığında ve Arnavut polisi saldırganları yakaladığında, örgüt Tiran'daki 4 numaralı polis merkezini kuşattı ve saldırganların serbest bırakılması için polise şantaj yaptı. Avukat olmayan ve yasal kurumlara müdahale hakkı bulunmayan Behzad Saffari zorla polis merkezine girip Arnavut kanunları hilafına, polisten önce örgüt üyelerinin itiraflarına/ifadelerine katıldı.

 

Halkın Mücahitleri Arnavutluk'ta kendilerine karşı olan herkese saldırıyor. Örgütün son saldırısı İngiliz Channel 4'ten bir grup gazeteciye yönelikti ve örgütün medyaya karşı saldırganlığını sorgulayan Arnavutluk'taki medya tarafından büyük bir kınama ile karşılaştı. Ne var ki, öncü Amerikalı politikacılar ve Trump'un Rudy Giuliani ve John Bolton gibi danışmanları örgütü İran'a demokrasi getirecek muhalifler olarak resmediyor.

 

Halkın Mücahitleri örgütünün aşırılık yanlısı davranışlarını takip eden birçok Arnavut güvenlik yetkilisi ve analist gelecekte örgütün Arnavutluk'u Batı ve İran arasında büyük bir olay çıkarmak için bir fırlatma rampası olarak kullanmasından korkuyor. Böylelikle kendilerini örgüte karşı gelen üyelerini elimine eden, adam kaçıran ve rehin alan, kaçırılan çocuklarını kurtarmak isteyen aileleri döven, medyayı ve sivil toplumu tehdit eden, yerel polise şantaj yapan ve günlük olarak sahte haberler yayan bir örgüt olmaktan uzak gösterecekler. Güvenlik yetkilileri ve analistlerin korkusu, şayet Trump yönetimi isterse, örgütün Arnavutluk veya Avrupa'da büyük bir sahte bayrak terör eylemi gerçekleştirmesi ve bu saldırının Trump-Pompeo yönetimine İran ve Avrupa Birliği ile büyük bir çatışma için bahane olmasıdır.

 

 

 

Çeviri: Gürkan Biçen

 

www.medyasafak.net