Dolar İmparatorluğu çöküyor mu?

Dolar İmparatorluğu çöküyor mu?
Bugün Çinli ve Rus ekonomistler ruble ve yuan ile ticareti yapılabilecek ürünlerin listesini hazırlıyorlar. Petrol bunun başında geliyor. Petrol ticaretinden doların kovulmasının hemen ardından -yılda 14 trilyon doları bulan hacme sahip- ABD doları ağır bir şekilde yara alacaktır.

 

 

 

Alwaght

 

 

Amerikan doları yaklaşık 70 yıldır küresel egemen para birimi konumundadır. Tüm dünyadaki merkez bankalar rezervlerinin önemli bir bölümünü dolar olarak tutuyor ve şirketler uluslararası mübadelelerini bununla yapıyorlar. ABD Hazine Bakanlığı bonoları dünya pazarındaki en büyük tahvil miktarını oluşturuyor. Amerikan ekonomisi bu hâkimiyetten ciddi fayda sağlıyor. Fakat dolar hegemonyasına karşı direniş de yükselişte.

 

Rusya Başkanı Vladimir Putin geçtiğimiz haftalardaki (13 Eylül) Doğu Ekonomik Forumu'nda doları ticaretten uzaklaştırmaya dönük büyümekte olan küresel bir eğilime işaret etti. Bugünlerde 20 trilyon doları aştığı söylenen birikmiş Amerikan borçlarına işaret ederek, bu ülkelerin kendi ulusal paraları ile ticaret yapmak için her hakka sahip olduklarını belirtti. Putin bu durumun, küresel pazarlardaki mevcut riskler altında ithalat ve ihracat işleriyle uğraşan bankaların istikrarlarını artıracağını vurguladı.

 

Rus lider tarafından dillendirilen bu cümleler son birkaç aydır ABD dolarının küresel finans sistemi üzerindeki hâkimiyetinin sonlandırılması çağrısında bulunan bazı ülke liderlerinkiyle birleştiğinde, bu ülkelerin kendi ticaretlerinde Amerikan parasını devre dışı bırakıp bırakamayacakları hakkında sorular doğuruyor.

 

 

Ulusal para birimlerinin kullanılması önündeki engeller

 

En büyük engel ABD dolarının ülkelerin merkez bankaları tarafından anahtar rezerv para olarak kullanılmasıdır. ABD, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Bretton Woods para yönetimi sistemi altında küresel finansın liderliğini eline geçirdi. Fakat 1970'lerde ekonomik bir krizin sonucu olarak Amerikalılar kendi taahhütlerini azaltmak için sistemde bazı değişiklikler yaptılar. Buna rağmen dolar dünya ticaretinin ve banka rezervlerinin temel parası olarak kalmayı sürdürdü. Bu durum, doların yeri ve gücünün birden kaldırılmasını ya da ulusların kendi para birimleriyle kolayca değiştirilmesini zorlaştıracak biçimde çok kuvvetli olduğu anlamına geliyor.

 

Dahası, çift taraflı parasal anlaşmalar iki aşamalı olarak da kendi problemlerine sahipler: İlk aşamada sorun anlaşmanın imzalanmasından önce başlıyor. Müzakereler, anlaşmalar ve işadamlarının iki tarafı arasında güven sağlanması temel meselelerdir. İkinci bölümdeki problemler ise anlaşmanın imzalanıp iki tarafça hesap açılmasından sonra beliriyor. Asya-Pasifik Programı Moskova Merkezi Başkanı Alexander Gabuev geçenlerde yaptığı açıklamada Çin-Rus ulusal parasının swap-trampa mekanizmasını kaç şirketin kullandığının açık olmadığını belirterek, ticarette bu mekanizmanın kullanılması riskli ve bedellidir demişti. Gabuev, işadamlarının bu swap sistemini kullanmaktan uzaklaştıran en büyük etkenin Rus rublesinin istikrarsızlığı olduğunu da kaydetti.

 

İki ülke arasındaki ticaret dengesinin yokluğu da başka bir engel olabilir. Eğer ticaret kesesi bir tarafta daha ağır gelirse, yani bir ülkenin ihracatı diğer taraftan daha ağır ise günün sonunda zayıf taraf merkez bankası borçların tamamını ödemek zorunda kalıyor.

 

 

Amerikan dolarının değerini düşürme imkânları

 

ABD parasından kurtulmak için tüm dünyada hızlıca güçlenen bir istek şekilleniyor, özellikle de ABD'nin kendi parasını politikalarına boyun eğmeyen ülkeler karşısında baskı uygulamakta kullanması yüzünden. Şimdilerde Amerikan Başkanı Donald Trump Amerikan müttefikleri de dahil büyük ekonomiler karşısında bir ticaret savaşı yürütüyor. Trump tarafından yapılan baskı diğer güçler arasında Washington karşısında direnmek için bir konsensüs yaratıyor. Bu uzlaşma bazıları kendi içinde çelişkili çıkarlara sahip farklı tarafları bile bir araya getiriyor. Çin, Rusya, Avrupa Birliği, İran ve Türkiye dolar hâkimiyetine antipatileri giderek büyüyen asli taraflar.

 

Finansal krizler ayrıca ülkeleri kendi ticaretlerinde ulusal paralarını kullanmaya sevk ediyor. Mesela Güneydoğu Asya'daki 1997 ekonomik krizi sonrasında bölge ülkeleri ilerideki benzer sorunlardan sakınmak için gerekli yolları tartışmak amacıyla birkaç kez bir araya geldiler. Bunun sonucunda 2000 yılında ASEAN üyesi ülkeler arasında para mübadelesi (swamp) anlaşması doğdu. Bu anlaşma Güneydoğu Asya para bölgesinde büyük değişimlerin temeli oldu. Chiang Mai İnisiyatifi olarak adlandırılan anlaşmada, dolar ve avro gibi küresel paraların etkisini azaltmak amacıyla üye ülkelerin karşılıklı ticaretinde ikili para mübadelesi geliştirilmesi çağrısında bulunuldu. Dünya benzer bir şekilde 2008 ekonomik krizi sonrasında da benzer bir eğilime tanıklık etti. 2008 ve 2015 arasında doları dünya ticaretinden dışlamak için imzalan anlaşmalar giderek arttı ve farklı ülkeler arasında imzalanan bu anlaşmaların sayısı 54'i buldu. Çin; Güney Kore, Kanada, Rusya ve Brezilya dahil olmak üzere farklı ülkelerle 32 anlaşma imzalamak suretiyle dolar karşıtı kampanyada başı çekiyor. İkinci ve üçüncü sırada 9 ve 6 anlaşmayla sırasıyla Japonya ve Güney Kore yer alıyor. Britanya ve İsviçre gibi bazı Avrupa ülkeleri de hep birlikte 11 ulusal parayla trampa (swamp) yasası anlaşması imzaladılar.

 

Bölgesel rezerv paranın kullanılması da bu çabada faydalı oluyor. AB'nin avrosu buna örnek. Batı Asya, Güney Amerika ve Doğu Asya'daki bölge ülkeleri kendi aralarındaki ticarette ortak bir bölgesel parada birleşebilirler. Ekonomistler bu adımın dolar dışındaki para birimine dayalı ticareti güçlendireceğini ve böylece hegemon bir para biriminin mevcut olmayacağını söylüyorlar.

 

Aşamalı dolarsızlaştırma anahtar politika olarak duruyor. Bugün Çinli ve Rus ekonomistler ruble ve yuan ile ticareti yapılabilecek ürünlerin listesini hazırlıyorlar. Petrol bunun başında geliyor. Petrol ticaretinden doların kovulmasının hemen ardından -yılda 14 trilyon doları bulan hacme sahip-  ABD doları ağır bir şekilde yara alacaktır.

 

Apaçık olan şey dolar gücünün uzun bir süre daha devam edemeyeceği. 2017'de yayımlanan How he Global Currencies Work: Past, Present and Future (Küresel Paralar Nasıl Çalışıyor: Geçmiş, Bugün ve Yarın) kitabının yazarlarından biri olan Barry Eichengreen rezerv para birimlerinin geçmişte olduğu gibi dolarla eşitlenebileceğini iddia ediyor. 1910-1970 dönemini inceleyen yazar Britanya poundu, Fransız frankı ve Alman markının o dönemde güçlü olduğunu ve şimdilerde de yeni para birimlerinin aynı yeri doldurabileceğini keşfetmiş. Yazar, Amerikan dolarının hiç de uzak olmayan bir gelecekte uluslararası baş para birimi olmayı durduracağını öngörüyor. Kitap, dünyanın küresel para birimlerinin eşit değere sahip olduğu zamanlara dönmesi için önünde kısa bir yolu olduğunu göstermeyi hedefliyor.

 

 

Çeviri: Medya Şafak