Doları silah haline getirmek küresel dolarsızlaştırmayı yükseltiyor

Doları silah haline getirmek küresel dolarsızlaştırmayı yükseltiyor
Washington’un politik sistemi askeri sert güce dayalıdır ve bu güç bugün Çin-Rus-İran saldırı kapasitesinin gerisine düşmüştür. Bu durum Avrasya ve partnerlerinin (Türkiye, Hindistan, Katar, Pakistan, Lübnan, Suriye, Libya, Mısır, Filipinler vs.) stratejik bağımsızlığının garantisidir. Renkli devrimlere gelince, buradaki üçkâğıtçılık gün ışığına çıkmıştır ve ülkeler bu türden saldırıları sonlandırırken onları kolayca tanımakta ve hızlıca harekete geçmektedirler, tıpkı 2014’te Hong Kong’da olduğu gibi.

 

 

 

Federico Pieraccini

 

 

Global Research / Strategic-culture

 

 

Donald Trump sadece iki sene içerisinde Trans-Pasifik Ortaklık (TPP) ve Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) anlaşmalarını iptal etti, ABD'yi Paris iklim anlaşmasından çekti ve İran nükleer anlaşmasında (JCPOA) tek taraflı olarak masadan kalktı.

 

Bu kararların bir bölümü Amerikan kıyılarının çok uzağında da yaygın destek gördü. Washington'un TPP'den çekilmesi Çin Halk Cumhuriyeti tarafından hoşnutlukla karşılandı. Obama'nın başkanlığı sırasında Xi Jinping Pekin'in TPP'den dışlanmasına şiddetle karşı çıkmıştı. TTIP'e gelinde çoğu Avrupalı müttefik anlaşmaya karşıydı, zira Avrupalı çokuluslu şirketler Amerikalı otoritelerin yaptırım ve para cezalarına maruz kalabileceklerdi.

 

Karbondioksit salımına önemli sınırlamalar getiren iklim anlaşması Amerikalı enerji oligarkları tarafından şiddetli bir dirençle karşılaştı. Paris anlaşmasından geri çekilinmesi Trump'ın hidrokarbon endüstrisi ve diğer bağışçılarının önemli bir kısmını tatmin etti. Son olarak JCPOA'dan ayrılma da Riyad ve Tel Aviv -Trump'ın iç ve dış stratejilerindeki iki temel ortağı- tarafından övüldü.

 

Bu politik seçimlerin sonuçlarını gözlemleyerek dünyanın buna az çok benzer bir şekilde tepki gösterdiğini görmek kolaydır: ABD'yi göz ardı ederek kendi aralarında işbirliğine gitmek. TPP, 11 ülke ile yaptığı anlaşmalarla Washington olmadan yerinde kalmayı sürdürdü. ASEAN ve Çin arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi Washington'un katılımı olmaksızın devam ediyor. TTIP durduruldu fakat Kanada ve AB arasındaki -Amerikan ilhamlı TTIP'yı devre dışı bırakan- Kapsamlı Ekonomik ve Ticaret Anlaşması (CETA) nihai onay aşamasındadır. İran anlaşması Washington'un korkakça geri çekilmesine rağmen yürürlükte kalmayı sürdürüyor ve İran nükleer anlaşmasında geriye kalan beş ülke JCPOA'ya saygı göstermede azimliler.

 

Yukarıdaki anlaşmalardan geri çekilmeye ek olarak Washington ciddi bir ticari savaş başlattı ve müttefik ve düşmanlarının önüne aynı şekilde gümrük duvarları örüyor. Rusya'dan AB'ye herkes, aynı şekilde Çin, Güney Kore, Japonya ve Türkiye ticarette beklenmedik şekilde gümrük vergileriyle yüz yüze geliyorlar. 500 milyar doları aşan dış ticaret açığını dengelemenin Trump'ın zihnindeki tek yolu bu.

 

Bozulan anlaşmalar ve gümrük duvarlarına ek olarak Trump 2. Dünya Savaşı sonrasındaki liberal düzenin bazı temellerini de -NATO ve Amerika'nın Avrupalı müttefikleri gibi- şiddetli bir şekilde eleştirdi. NATO'nun modasının geçtiği iddiası Avrupalı başkentleri temellerinden sarstı, hatta öyle ki Rusya Federasyonu bunu ABD ile olumlu ilişkiler sinyali olarak gördü. Sonraları Trump'ın stratejisinin kendisini seçmenleri karşısında somut başarılar kazanmış şekilde göstermek olduğu anlaşıldı. Bu örnekteki hedefi Avrupa'daki NATO ülkelerinin askeri harcamalarını ciddi bir şekilde artırmaktı. Trump gayrisafi yurtiçi hasılanın %2'sinin savunmaya harcanmasını istiyor ve NATO liderleri de şimdilerde bu alana daha fazla para yatırmada uzlaşmış haldeler.

 

Asıl öldürücü darbe ise İran nükleer anlaşmasından geri çekilme sonucunda Avrupalı müttefikler arasında büyük gerilimler doğması suretinde belirdi. Washington 2018 Kasım'ı itibariyle Tahran ile iş yapan şirketlere yaptırım uygulama kararı aldı. AB ise hemen AB şirketlerini Amerikan para cezalarından korumaya dönük bir yasa onayladı, fakat pek çok Fransız ve Alman firması Washington'un misillemesinden korktuklarından İran'daki projelerini şimdiden iptal ettiler.

 

Trump tarihsel müttefiklerini doğrudan hedef almaya bile başladı. İlk olarak Mayıs ayında Brexit'teki yavaşlığı yüzünden Birleşik Krallığı güçlü bir şekilde eleştirdi, ardından da S-400 füzelerini satın aldığı için ve 2016 darbe girişimine katılmakla suçlanan Amerikalı rahibin tutuklanması yüzünden Türkiye'yi. Türkiye'nin yakın müttefiki Katar karşısında ticari ve politik savaş başlatması için de Suudi Arabistan'a yeşil ışık yaktı.

 

Bu belirsiz ve öngörülemeyen ortamda Donald Trump'ın en iyi dostları İsrail, Suudi Arabistan ve Avrupa'da Donald'a karşı çıkmayıp güler yüz gösteren tek büyük ülke olan İtalya'dır. İtalyan hükümeti kendisini Fransa ve Almanya ile karşıtlık içerisinde göstererek Avrupa kararlarında etkide bulunduğu günlere dönmek istiyor. Bu politik yolun ne kadar geçerli olduğunu göreceğiz, özellikle de Trump'ın siyasi desteği karşısında Conte'den ne isteyeceğinin -Libya hakkında ve farklı ticaret ve gümrük meselelerinde- ışığında.

 

Trump 24 ayı aşan başkanlığı süresinde politik stratejisinin taslağını çizmiş gözüküyor. 11 Eylül sonrasında neoconlar Irak ve Afganistan'da karşılarında duracak rakip bir güç olmaksızın askeri kuvvet kullandılar. Obama ile strateji, demokrasi ve insan hakları perdesi altında rejim değiştirmek için renkli devrimlere başvurmak gibi daha ince araçlar kullanmaya dönüştü. Bu genel strateji Trump ile sürüyor gözüküyor. Amerikalı askeri planlayıcılar bugünlerde işlerine köstek olan etkili bir askeri güçle mücadele etmek zorundalar; Moskova Kırım'ı Rusya Federasyonu'na geri döndürüyor ve Suriye'deki yasal hükümeti desteklemek için sahaya müdahale ediyor.

 

Trump Pekin ve Moskova'dan gelen sahalarının, nüfuz alanlarının ve hâkimiyetlerinin dokunulmaz olduğu yönündeki mesajı anlamış gözüküyor. Bu nedenle Washington'un agresifliği daha çok ekonomik sahada yoğunlaşıyor. Trump doları silah haline getirdi ve ABD için çıkar sağlamak amacıyla bunu hem müttefik hem de düşmanlarına karşı kullanıyor. Hâlihazırdaki yönetimin hedefi doların statüsünü -halen bir rezerv para ve petrol gibi kalemler için değişim aracı- müttefik ve düşmanları karşısında bir silah olarak kullanmaktır. Ve bu durum, küresel ekonominin Washington ve dolar etrafında dönmesi yüzünden ellerinden bir şey gelmeyen bu ülkeler için acı verici bir durum.

 

İran'da faaliyet yürüten Avrupalı şirketlere yasak koyma kabiliyeti petrodoların statüsünden kaynaklanıyor. Washington yabancı bankaların İran bankalarıyla çalışmasını yasaklıyor ve böylece ülkeye Amerikan dolarlarının akışını etkili bir şekilde bloke ediyor. Buna ilaveten hedef aldıklarını SWIFT bankacılık şebekesinden de dışlıyor.

 

Bu eylemlerin sonuçlarını anlamak için Trump'tan önceki başkanların Amerikan emperyalizmini ilerletmek için nasıl çalıştıklarını kaydetmek önemlidir. Bahsedildiği üzere Irak ve Afganistan savaşlarının ardından pek çok ülke sıra beklemeye ve Amerikan saldırganlığı karşısında planlar yapmaya başladı. İttifaklar güçlendirildi (Pakistan-Çin, Hindistan-Rusya, Katar-Türkiye, İran-Rusya ve Çin, İran-Rusya ve Türkiye), pek çok mesele yavaş yavaş çözülüyor (Hindistan ve Pakistan, Güney Kore ve Kuzey Kore) ve pek çok ülke Amerikan emperyalizmini uzakta tutmak için Rusya ve Çin'den silah satın almayı tercih ediyor.

 

Renkli devrimlerin metodolojisi başka sahnelerde (Libya, Ukrayna ve Suriye) doğrudan askeri müdahalenin (Irak ve Afganistan'daki gibi) yerine geçti (Rusya ve İran'ın sağladığı koruma nedeniyle). 2002 ve 2003'teki Irak ve Afganistan savaşlarından sonra Çin, Rusya ve İran Washington'un müdahaleciliği karşısında kırmızıçizgi çizdiler. Renkli devrimlerin etkisi ise Ruslar, Çinliler ve İranlıların demokrasi ve insan hakları perdesi altında rejim değiştirme hedefi güden Soros ve diğer küreselci finansörlerce fonlanan sivil toplum kuruluşlarını kovmaya başlamasıyla yok edildi.

 

Washington'un politik sistemi askeri sert güce dayalıdır ve bu güç bugün Çin-Rus-İran saldırı kapasitesinin gerisine düşmüştür. Bu durum Avrasya ve partnerlerinin (Türkiye, Hindistan, Katar, Pakistan, Lübnan, Suriye, Libya, Mısır, Filipinler vs.) stratejik bağımsızlığının garantisidir. Renkli devrimlere gelince, buradaki üçkâğıtçılık gün ışığına çıkmıştır ve ülkeler bu türden saldırıları sonlandırırken onları kolayca tanımakta ve hızlıca harekete geçmektedirler, tıpkı 2014'te Hong Kong'da olduğu gibi.

 

Donald Trump bu nedenle hadiseleri şekillendirmek için elinde kalan son silaha, Amerikan dolarının ekonomik gücüne başvurmuş gözüküyor. Kısa dönemde bazı faydalar sağlasa da uzun vadede Washington için öldürücü etkiler doğuracak bir stratejidir bu. İşin aslı, ABD'nin finansal egemenliği ile savaşmanın yegâne yolu diğer para birimleri lehine Amerikan dolarını dışlamaktan geçiyor. Washington'un ekonomik gücü dünyanın doları kullanma tercihinden kaynaklanıyor. Eğer bu yapılırsa, Trump'ın Amerikan dolarını silah olarak kullanma kararı gelecekte ülkesine pahalıya mal olacak ve dolar muhtemelen küresel rezerv para birimi olma konumunu kaybetmek zorunda kalacaktır. Tarihin gösterdiği üzere bir rezerv para başka bir parayla yer değiştirdiğinde bu rezerv paranın bağlı olduğu imparatorluk da kendi kendine çöker. Fransa ve Britanya için böyle olmuştur ve muhtemelen ABD için de aynısı gerçekleşecek.

 

Eğer S-400'leri ABD'nin hava hâkimiyetini deldiği için askeri anlamda Washington'a yönelik bir “orta parmak” sayacak olursak, dolarsızlaştırma da Trump'ın Amerikan parasını dost ve düşman karşısında silah olarak kullanması karşısında net bir cevap olacaktır.

 

Bu kırılganlık ceplerini ve devlet kasalarını sıfır faiz oranla basılmış Amerikan dolarları ile doldurmuş ABD müttefikleri için bir uyanış çağrısıdır. Yaklaşık 100 milyar dolar dış borcu olan Türkiye'ye bakın sadece. Ekonomisinin aşırı derece dolarizasyonundan ciddi sıkıntı çekmektedir. Böylece Trump tarafından yapılan bir ABD doları saldırısına maruz kalmıştır. Katar'ın 15 milyar dolarlık yatırım desteği olmasaydı Türk lirası daha fazla direnemeyecekti. 1990'ların sonunda Asya'da tecrübe edilen cinste öldürücü finansal spekülasyon saldırıları yoluyla gerçekleşecek ekonomik çöküş reel bir tehlikedir. Bunun aksine Moskova ise çok düşük kamu borcuna sahiptir, dolar hâkimiyetindeki tahvil sahasında sadece 13 milyar dolar borcu vardır ve ekonomisini hızlıca dolarsızlaştırmaya devam etmektedir.

 

Trump dolaylı olarak küresel bir dengeleme ihtiyacını tetiklemiştir. Washington'un daha sınırlı küçük bir güce dönüşmesi küresel ekonomik seviyede radikal bir değişiklik ile mümkün olacaktır ancak. Washington istediği kadar para basıp borcunu artırmada ve gerçek malları elindeki dolarla takas etmede özgür kaldığı ve dünyanın geri kalanı güvenli bir liman olarak altın yerine ABD parasını satın almaya devam ettiği sürece Trump doları dostlarının ve düşmanlarının kafasına vuracağı sopa olarak kullanmakta serbest kalacaktır. 

 

Amerikan dolarının beyzbol sopası olarak kullanılma potansiyeli Ruslar, Çinliler ve İranlılar için on yıldan daha fazla bir süredir açıkça tecrübe edildi. İşte bu nedenle yıllardır dolarlarını diğer para birimleriyle değiştiriyorlar. Çöken bir imparatorluk olarak ABD saldırıya geçiyor ve dünyanın yegâne süper gücü konumunu korumak için her silaha başvuruyor. Şimdi sıra Amerikan müttefiklerinin doları bırakarak gerçek bağımsızlığın ekonomik egemenlik ile temin edileceğini anlamaya başlamalarında.

 

 

Çeviri: Medya Şafak