Hizbullah: İster inanın ister inanmayın bizim şakamız yok

Hizbullah: İster inanın ister inanmayın bizim şakamız yok
Sahadaki bu bağlara değinen Hizbullah’a yakın kaynaklar, herhangi bir savaşın sadece Amerika ile İran arasında olmayacağı, ateşin otomatik olarak bölgeye yayılacağını vurguluyor. Bu nedenle Washington ve Tel Aviv, belki savaşı başlatabilir ancak sonrasında yaşanacakları asla kontrol altına alamayacak ve savaşı sonlandıramayacaktır.

 

 

 

İmad Mermul

 

 

Alnahdanews

 

 

 

Tahran tarafından Amerikan uçağının düşürülmesinin ardından bölgede savaş davulları çalarken, Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah'ın sessizliğine rağmen Hizbullah olayları uzaktan izlemekle yetinmiyor, hararetli bölgenin merkezinde konumlanıyor ve burada yazılan tarihe ortak oluyor.

 

Büyük ihtimalle Amerikan uçağının düşürülmesi ve arkasından yaşanan gelişmeler Hizbullah'ın hesapları ve seçimlerinde hiçbir şey değiştirmedi, Nasrallah'ın Kudüs Günü'nde açıkladığı geçmiş stratejik denklemlere yoğunlaşıldı. Nasrallah şu uyarıda bulunmuştu: “İran'a karşı savaş, tüm bölgenin ateşe atılması anlamına geliyor. Bu ateş ülke sınırlarında durmayacak, bölgedeki Amerikan güçleri ve çıkarlarını yok edecektir.”

 

En kötü senaryoların olasılığını göz önünde bulunduran Hizbullah, Washington ya da Tel Aviv'i savaş kararı almaya götürecek dramatik bir gelişmeyle yüzleşebilmek için savaşta olabilecek en yüksek hazırlık düzeyinde kalmak istiyor. Yine de bir iş adamı olarak başkanlık pozisyonunda görev yapan Donald Trump'ın diğer bir emre kadar İran'a karşı kapsamlı bir savaşa girmeye cesaret edemeyeceğine inanan Hizbullah, öte yandan artçı sarsıntıların asıl depremin etkisinden daha güçlü olabileceğini biliyor.

 

Amerikan uçağının “avlanması”, Hizbullah'ın mevcut savaş olasılığının uzak olduğuna inancını güçlendirmeye katkı sağlamış gibi görünüyor. Zira Trump eninde sonunda iki topun kendi kalesine girmesini kabul etmek zorunda kaldı: Bunların ilki, İslam Cumhuriyeti Rehberi Seyyid Ali Hamanei'nin Japon aracı yoluyla gelen mektubu reddetmesidir. İkincisi de Amerika'nın gelişmiş keşif uçağının düşürülmesidir. Trump bu iki aşağılanmayı da bir şekilde yutarak, askeri hedefler üzerinden cevap vermedi, yaptırımların dozunu artırmakla yetindi.

 

Fakat aynı zamanda Hizbullah mecbur kalırsa varoluşsal bir meydan okumaya girmekten de tereddüt etmeyecektir. Bu anlamda Seyyid Nasrallah'ın Kudüs Günü konuşmasında yaptığı uyarılar, medya üzerinden yürütülen bir yıpratma kampanyası ya da psikolojik baskı aracı değildir. Doğruluğu ile bilinen Seyyid Nasrallah, ABD İran'a karşı geniş bir savaşa girerse meydana gelecek olayları tanımlıyordu.

 

Bu bağlamda Hizbullah'a yakın kaynaklar, Washington ve Tel Aviv'in, Nasrallah'ın uyarılarını ciddiye almaları gerektiğini, İslam Cumhuriyeti'ne saldırılması durumda bölgenin tamamında yangın çıkacağını söylüyorlar. Bu kaynaklar, Seyyid Nasrallah'ın gösteriş yapmak için konuşan biri olmadığını, karmaşa çıkarmak için gürültülü ses bombaları kullanmadığını, ne söylerse yaptığının tecrübeler ile kanıtlandığını ve Nasrallah'ın bu konuda şakası olmadığını vurguluyor.

 

Bazı iç güçler, Amerika ve İran arasındaki olası savaşa Hizbullah ve Lübnan'ın sürüklenmemesi gerektiğini düşünüyorsa da, Hizbullah'ın bu konudaki tutumu bu düşüncelerden tamamen farklıdır. Hizbullah, ABD güçlerine karşıt eksenin Suriye, Filistin, Yemen, İran ve Lübnan Direnişine düzenlenen saldırılarda bölgedeki sahaları birbirine bağladığını düşünüyor.

 

Bu bağlamda Hizbullah, bu aşamada İran'a saldırıya yoğunlaşmanın, Trump'ın “Tahran'ın düşürülmesin Lübnan Direnişi dâhil tüm Direniş Ekseninin çöküşüne sebep olacağını” düşünmesinden kaynaklandığına inanıyor. Dolayısıyla Hizbullah bu tehdit karşısında tarafsız kalamaz.  

 

Sahadaki bu bağlara değinen Hizbullah'a yakın kaynaklar, herhangi bir savaşın sadece Amerika ile İran arasında olmayacağı, ateşin otomatik olarak bölgeye yayılacağını vurguluyor. Bu nedenle Washington ve Tel Aviv, belki savaşı başlatabilir ancak sonrasında yaşanacakları asla kontrol altına alamayacak ve savaşı sonlandıramayacaktır.

 

 

Medya Şafak