İsrail’in iki cephede savaş korkusu gerçekleşiyor mu?

İsrail’in iki cephede savaş korkusu gerçekleşiyor mu?
İsrailli askeri uzmanlar bu günlerde, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin İran İslam Cumhuriyeti ile arasındaki koordinasyon ve büyüyen işbirliği ile meşguller. Zira taraflar arasındaki ilişki en yüksek stratejik ittifak aşamasına ulaştı. Bunun sonucunda da Gazze Şeridi’ndeki Direniş gruplarına en gelişmiş askeri teknoloji ulaştırıldı.

 

 

 

Raialyoum

 

 

İsrailli askeri uzmanlar bu günlerde, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin İran İslam Cumhuriyeti ile arasındaki koordinasyon ve büyüyen işbirliği ile meşguller. Zira taraflar arasındaki ilişki en yüksek stratejik ittifak aşamasına ulaştı. Bunun sonucunda da Gazze Şeridi'ndeki Direniş gruplarına en gelişmiş askeri teknoloji ulaştırıldı.

 

Siyonist ordu içerisindeki askeri uzmanlar ile ayrıntılı iletişim ağları ile tanınan, İsrail “Kanal 12” televizyonunun askeri ve güvenlik analisti Nir Dvori, iki açıdan tehlikeli bilgiler içeren bir istihbarat raporuna dayandırdığı haberinde, İsrail ordusunun yaşadığı kâbusu açığa çıkardı:

 

Birincisi: Savaşın aynı anda hem Güney Lübnan hem de Gazze Şeridi cephelerinde birden patlak verme olasılığı vardır. Hizbullah ve Hamas hareketleri, bu güne kadar Lübnan ve Gazze Şeridi'nde kendi başlarına savaştığı için bu durum önceki çatışmalarda hiç yaşanmamış yeni bir tehlikenin sinyallerini vermektedir.

 

İkincisi: Fatih-110 gibi yüksek hassasiyetli gelişmiş füzeler, İran'dan Hizbullah ve Hamas hareketlerine ulaştırılıyor. Zira bu füze, 250 ila 300 km mesafeden fırlatıldığında dahi hedefe 50 metre hata payı ile dakik isabet ediyor. Dahası tanksavarlar ve diğer omuzda taşınan füzeler Apache'ler gibi taarruz helikopterleri ve intihar bombacısı uçakları düşürebilme yeteneğine sahiptir.

 

Hamas Hareketi Siyasi Büro Başkan Yardımcısı ve İran ile askeri koordinasyon sorumlusu Salih el-Aruri, geçtiğimiz hafta başında Tahran'a ziyarette bulundu.  Büyük bir heyet liderliğinde Devrim Rehberi Seyyid Ali Hamanei ile görüşen Aruri, tarihi bir ziyaret olarak tanımladığı bu temasın, İran ve Filistinli taraflar arasındaki derin stratejik ilişkilerin uzantısı olduğunu söyledi. 

 

İsrailli askeri uzmanlar, bu günlerde gelecek savaşın sürprizlerinden daha fazla bahsediyor. Zira bu savaş, aynı anda kuzey ve güneyde iki cephede birden patlak verecek bir çatışmayı kapsıyor. Bu durum, bugüne kadar Tel Aviv'deki siyasi ve askeri liderlerin aklından asla geçmiyordu. Hizbullah lideri Seyyid Hasan Nasrallah el-Menar televizyonuna verdiği son demeçte, bahsi geçen füzeler hakkında son derece açık bir şekilde, güvenle konuştu. Seyyid Nasrallah bu füzelerin işgal altındaki Filistin'in her karışına ulaşabilme ve Hayfa'daki amonyak depolarını yok etme olasılığına işaret etti. Hasan Nasrallah,  gelecek savaşın alevlenmesi halinde, el-Celile'ye girileceği ve belki de Hayfa ve Tel Aviv'e ulaşacağını vurguladı.

 

İran İslam Cumhuriyeti, düşmanları ve Amerika'nın bölgedeki çıkarlarına karşı tehlike oluşturuyor olabilir. Ancak bundan daha önemli olarak Lübnan'da Hizbullah, Yemen'de Ensarullah, Gazze'deki Hamas ile İslami Cihad ve Irak'taki Haşdi Şabi gibi kollarının büyük askeri ve operasyonel yetenekleri de İran'ın düşmanları için hafife alınmaması gereken bir tehlikedir.

 

İsrail askeri liderliği bu konuyu çok iyi anlamış durumdadır. Bundan dolayı kuzey ve güneydeki düşmanlarından aynı anda şok etkisi yaratacak sert bir darbe alma korkusuyla, askeri tacizden bile kaçınıyor. Belki de Benyamin Netanyahu'nun Gazze'deki son çatışmanın başlamasından hemen iki gün sonra Mısır'a koşarak savaşı bitirmek istemesinin sebebi de budur. Çünkü Netanyahu sürprizlerden korkuyor.  

 

 

 

Medya Şafak