İsrail stratejik karmaşa tüneline mi giriyor?

İsrail stratejik karmaşa tüneline mi giriyor?
Bu endişe ve korku Siyonist ordu birimlerini, İşgal Edilmiş Topraklarda sınırdan 7 km içeriye kaçmak zorunda bıraktı. Bu stratejik bir zafer olarak sınıflandırılır. Askeri mevkileri 7 km derinliğe kadar boş bırakmak, İsrail’in stratejik yeteneklerinin başarısızlığına dair çok sayıda soruyu akıllara getiriyor.

 

 

 

Emcad İsmail el-Aga – Suriyeli yazar

 

 

Al-Mayadeen

 

 

“Denklemimiz açıktır. Lübnan'a karşı her türlü saldırı en uygun caydırıcılık ile karşılık görecektir. Hiçbirimiz (olacaklar için) garanti vermiyoruz. Ne düşman İsrail ile karşılıklı mesajlaşacak durumdayız, ne de herhangi bir cevap vermekle ilgiliyiz. Biz düşmanın güvenliği için garanti vermiyoruz, onlara saldırmayın diyoruz.”

 

Bu sözler, Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah'ın “el-Mayadeen” televizyon kanalına verdiği röportajda kullanıldı. Siyonist İsrail, caydırıcılık ve yeni angajman kuralları dayatmak açısından Seyyid Nasrallah'ın oluşturduğu bu denklemlerin benzerini getiremeyecek gibi görünüyor. Sarı Bayraklar, İsrail Ordusunun geleneklerini defalarca kırdı ve gelecek savaşı Hizbullah'ın kurallarına göre olacak hale getirdi.

 

Yan savaşlar ise, caydırıcı angajman kuralları oluşturabilmek için Hizbullah'ın askeri sistemleri ve cephanesinin nabzının yoklanmasından öteye geçmeyen bir yapbozun parçalarıdır. İsrail rejiminin Lübnan'ın güneyinde yer alan banliyölerde giriştiği macera ve Şam'ın güneyinde Hizbullah savaşçılarını hedeflemesi, Direniş Ekseni ile İsrail rejimi ve arkasındaki Washington arasındaki eksen çatışmasının doğası gereği yaşanan siyasi ve askeri bağlamdan fazlası değildir. İsrail, Direniş Ekseni ile çatışma politikasında özlü bir değişim oluşturmaya çalışıyor. Direnişin kazandığı askeri başarılarının birikimi, İsrail rejimi üzerinde baskıcı bir unsur oluşturuyor. Bu durum, tekrarlanan saldırıların, Washington'u Direniş Ekseninin siyasi ve askeri kollarına baskıyı artırmaya itmeyi amaçladığı şeklinde yorumlanabilir.

 

İslami Direnişin stratejik sessizliği çok uzun sürmedi. Siyonistleri şaşkına çeviren cevap, İsraillilerin karşıt cevap verme girişimini çember altına alırken, Hizbullah'ın stratejik cevaba dayanan alfabesine uygun bir şekilde geldi.

 

Tüm bu sessizlik, Direniş Ekseninin günlerdir uyguladığı psikolojik baskının önemli bir parçası olarak geldi. Siyonist ordu saflarının Lübnan ile sınır bölgelerini boşaltırken yaşadığı bocalamanın yanı sıra tüm savaş birimlerinde verdiği alarm durumu bunu açıklıyor. Dolayısıyla, özellikle de Hizbullah'ın bölgesel eksenlerle birlikte dayattığı dengeler, sahadaki hâkim ve etkili güç haritasını oluştururken, İsrail, Direniş Ekseni ile yeni bir askeri cephe açmaya cesaret edemeyecektir.

 

Netanyahu, İşgal Edilmiş Filistin'in kuzey sınırındaki herhangi bir tırmandırmanın, siyasi bir zafer olarak yorumlanacak her türlü başarının arayışı içinde olduğu bir dönemde kendisi için felaketli sonuçları olacağını bilmelidir. Hizbullah'ın nitelikli cevabı Siyonist rejime uzun süre gem vuracaktır.

 

Hizbullah'ın cevabı bölgedeki tüm askeri ve politik şartlara uygun bir şekilde geldi. Hizbullah'ın operasyon öncesi cevap için araştırma ve incelemeler çerçevesinde yaptığı açıklamaları, belki de işgalci İsrail varlığı için şaşırtıcı sonuçlar doğurmuş, zamanlaması ise bir misillemeyi önlemiştir.

 

Cevap, bölgedeki çemberleri daraltmak kapsamında alındı. Ancak stratejik önemi ile birlikte cevabın boyutu ve İsrail içerisindeki yankıları, yeni bir korku denklemi dayatmanın yanı sıra, cevabın mekânı ve zamanına dair verileri analiz etmek için Siyonist rejimin, ordusunun ve istihbarat servisinin uzun zamanını alabilir.  Hizbullah'ın geliştirdiği bu denklem için önümüzde üç veri noktası bulunuyor:

 

Birincisi: Zamanlama açısından; İsrail, bu cevap için Hizbullah'ı kendi belirlediği bir zamanlama sistemine çekmeyi başaramadı. Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah'ın el-Cerud'un teröristlerden kurtulmasının ikinci yıl dönümü münasebetiyle Ayn el-Bekaiye kentindeki toplu kutlamada yaptığı konuşma ve Aşura'nın birinci gecesini ihya konuşmalarından sonra, İsrail Lübnan'ın güneyinde çok sayıda kışkırtıcı operasyon düzenledi. Ancak caydırıcılığın alfabesini yeniden yazan stratejik sessizlik, İsrail Ordusunu bocalamaya sürükledi. Özellikle de Hizbullah'ın sahip olduğu savaş kartları, Hizbullah'ın askeri haritası üzerinde belirlediği hedef bankasının, füzeler ve nitelikli operasyonlar kapsamında olacağını vurguluyor.  Siyonist rejim, Hizbullah'ın füze gücünün yıkıcılığı ve hassasiyetini çok iyi biliyor. Bu durum İsrail'in askeri ve siyasi varlığını, Hizbullah'ın stratejik sessizliğe büründüğü günler boyunca ince bir ip üzerinde yürümek zorunda bıraktı. Bu ise İsrail'i yeni bir maceraya atılmaktan caydıracak en önemli unsurlardandır.

 

İkincisi: Mekân açısından; Hizbullah'ın cevabının doğası ve niceliği üzerine yoğunlaşan İsrail'in kaygıları, Siyonist orduyu Lübnan sınırı boyunca mevkilerinden ayrılmak ve askeri noktaları kamufle etmeye çalışmak zorunda bıraktı. Bu endişe ve korku Siyonist ordu birimlerini, İşgal Edilmiş Topraklarda sınırdan 7 km içeriye kaçmak zorunda bıraktı. Bu stratejik bir zafer olarak sınıflandırılır. Askeri mevkileri 7 km derinliğe kadar boş bırakmak, İsrail'in stratejik yeteneklerinin başarısızlığına dair çok sayıda soruyu akıllara getiriyor. Hizbullah'ın, İsrail tarafından Lübnan sınırı boyunca yerleştirilen tüm elektronik sistemleri aşabilmesi gibi askeri mesajların okunmasını sağlıyor. Dolayısıyla, Hizbullah'ın hedefi altındaki her askeri mevki, işgal altındaki tüm Filistin topraklarının Hizbullah'ın askeri hedefleri kapsamında olduğunu gösteriyor.

 

Tüm bunlar bizi İsrail varlığının gücü ve iradesinin şüphe ve sorgulanma alanına girdiği sonucuna götürüyor. Çünkü İsrail ordusunun aldığı caydırıcı tedbirlerin tamamı, Hizbullah'ı bu cevaptan caydırmayı başaramadı.

 

Üçüncüsü: İsrail rejiminin stratejik öngörü hataları; İsrail'in başarısızlığının sadece askeri açı ile sınırlandırılmayacağı açıktır. İstihbarat alanı da İsrail'in başarısızlığından en büyük payı almıştır. 2006 Temmuz Savaşının sonuçları ile ilgili hatalı okumalar ve incelemelerin yanı sıra, Hizbullah'ın Suriye savaşındaki deneyimleri, İsrail'in ve ABD istihbaratına dayanan istihbarat organının, Hizbullah savaşçılarının ulaştığı yeterlilik ve etkinlik derecesini anlayamadığını gösteriyor.  

  

 

 

Medya Şafak