Yüzyılın Anlaşması’ndan kaybetme korkusuna… Direniş Ekseni Golan’ı özgürleştirebilir mi?

Yüzyılın Anlaşması’ndan kaybetme korkusuna… Direniş Ekseni Golan’ı özgürleştirebilir mi?
Golan Tepeleri’nin Siyonist rejim için stratejik önemine baktığımızda, bu bölgenin Direniş Ekseni tarafından kurtarılması Siyonistlerin bölgedeki varlığına güçlü bir darbe oluşturabilir, hatta haritadan silinmesine bile yol açabilir.

 

 

 

Alwaght

 

 

Siyonistlerin Suriye'de Hizbullah'a bağlı bölgelere yönelik son saldırıları, İsrail İHA'larının Beyrut'un güneyine girmesi ve Lübnan Hizbullahı Lideri Seyyid Hasan Nasrallah'ın Tel Aviv'den intikam tehditlerinin ardından, gasıp İsrail rejimi, Nakura kıyısından Udeyse köyüne kadar yaklaşık 50 kilometrekare boyunca Lübnan-İsrail sınırına komşu olan bölgelerin çoğunluğunu tahliye etti. Bu durum, Hizbullah güçlerinin işgal edilmiş topraklardan bir kısmını özgürleştirmek için saldırı olasılığına karşı işgal ordusunun bu hücumu geri püskürtme yeteneği hakkında sorgulamalara sebep oldu.

 

Bu bağlamda Seyyid Hasan Nasrallah, Muharrem ayının üçüncü gecesi münasebetiyle yaptığı konuşmasında, Hizbullah'a bağlı güçlerin işgal altındaki topraklarda yürüttüğü operasyonun, Lübnan sınırlarının savunmasının yeni adımı olduğunu belirterek, İsrail'in saldırılarına cevap vermeye devam edileceğini vurguladı. Son aylarda meydana gelen tüm bu olaylar ve açıklamalar bizi Hizbullah güçlerinin, işgal altındaki Golan'ı kurtarması senaryosunu incelemeye götürdü.

 

 

Hizbullah ve Siyonist varlık arasındaki geleneksel Golan çatışması

 

Suriye krizinin sona yaklaşması ve İsrail'in Amerika'daki Siyonistlerin yolunu izleyen Donald Trump yönetiminin imkânlarını sömürme girişimleri ile birlikte son yaşanan olaylar, 1967'den bu yana bölgede aktif olarak faaliyet gösteren Direniş Ekseni ile Tel Aviv arasındaki çatışmada yeni bir cephe açacak gibi görünüyor.

 

Siyonist rejimin geçtiğimiz yıllar boyunca Suriye'nin birçok bölgesi üzerine doğrudan saldırıda bulunması, Şam yönetimine bu saldırılara cevap vermek için gerekçe sundu. Bu arada, Şam yönetimi İdlib kentinde mevzilenen teröristler sorununu sonunda çözecek gibi görünüyor.

 

 

İşgal altındaki Golan'da İsrail'in hırsları ve stratejileri

 

Çok sayıda haber kaynağı 1967 yılındaki savaştan sonra İsrail'in Golan'daki 139 Arap köyünden sadece yedisinde kalabildiğini gösteriyor. İsrail Ordusu savaş sırasında Golan'dan Suriyeli vatandaşların neredeyse tamamını göç ettirmek yoluyla; geriye kalan köyleri, çiftlikleri ve evleri yıkarak Golan bölgesini coğrafi ve demografik açıdan Siyonist projeye uyacak şekilde yeniden inşa etmeyi amaçlayan sistematik bir kampanya için gerekli koşulları sağladı. 

 

Bu yıkım, 1948 yılındaki Nekbe'nin ardından yerleştikleri Filistin'in imhası projesini neredeyse tamamlayıcı bir yıkım mesabesindedir.

 

Aynı haber kaynaklarına göre, 14 Aralık 1981 yılında İsrail'in yasama organı olan Knesset, “Golan yasası” adı altında bu bölgeye İsrail'in hukuku, yargısı ve yönetimini dayatan bir karar çıkardı.

 

İsrail'in kararı, uluslararası toplum tarafından tanınmazken, BM Güvenlik Konseyi tarafından da 17 Aralık 1981 tarihli ve 497 sayılı karar ile reddedildi. BM belgeleri bu toprakları “Suriye'nin işgal edilmiş Golan'ı” olarak nitelendirirken, Arap medyası ve bazı uluslararası kuruluşlar da aynı tanımı kullanıyor.

 

Güvenlik Konseyi kararında, BM sözleşmesi gereğince toprak işgalinin kabul edilemez olduğu ve İsrail'in eyleminin uluslararası düzeyde hukuk dışı ve geçersiz olarak kabul edildiği belirtildi. Bir işgal gücü olarak İsrail'den söz konusu kararı acilen iptal etmesi istense de, akabinde Güvenlik Konseyi İsrail'in Golan'ı ilhak etme kararı nedeniyle hiçbir yaptırım uygulamadı.

 

İsraillilerin, stratejik konumunu nedeniyle Golan'ı kontrol altına almak hususuna oldukça önem verdiklerine dikkat çekmek gerekiyor. Sadece Golan Tepelerinin eteklerinde durmak bile irtifası nedeniyle işgal altındaki Filistin topraklarının kuzey doğusunu çıplak gözle görebilmeyi sağlıyor. Aynı durum Suriye coğrafyası için de geçerlidir. Bu yükseklik, Suriye topraklarını başkent Şam'ın uçlarına kadar ortaya koyuyor.

 

 

İsrail'in Golan egemenliğinin Amerika tarafından kabul edilmesine uluslararası kınamalar

 

ABD Başkanı Donald Trump'ın geçtiğimiz Pazartesi günü, İsrail'in 1967 yılında işgal ettiği ve 1981 yılında ilhak ettiği Golan Tepeleri'ndeki İsrail'in egemenliğini kabul eden bildiriyi imzalaması, çok sayıda Arap ülkesi ve uluslararası çevre tarafından kınandı.  

 

Buna karşın İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu Amerika'nın adımını memnuniyetle karşılarken, Şam yönetimi, Dışişleri Bakanlığının açıklaması ile kararı kınadı. Güvenlik Konseyi'ndeki bazı Avrupalı ülkeler de kınama mesajları gönderdiler. Almanya, Fransa, İngiltere, Belçika ve Polonya gibi BM Güvenlik Konseyi üyesi ülkeler geçtiğimiz Salı günü Amerika'nın kararını reddetti. Bahsi geçen ülkelerin büyükelçileri, BM kararı uyarınca “İsrail'in Golan Tepeleri dâhil olmak üzere 1967 yılının Haziran ayından bu yana işgal ettiği bölgelerdeki egemenliğini tanımıyoruz” açıklamasında bulundu.

 

Diğer yandan Filistin Dışişleri Bakanlığı da Amerika'nın kararını kınayarak, yönetiminin kararının, geçmiş yönetimlerin siyasi ve idari pozisyonlarına karşı bir darbe, Arap haklarına açık bir saldırı ve uluslararası yasalara karşı açık bir ihlal olduğunu kaydetti.

 

Aynı bağlamda Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt da Pazartesi günü ABD'nin beyanını şiddetle kınayarak içeriği ve formunu geçersiz olarak tanımladı.  

 

Öte yandan Suriye rejiminin müttefiki olan Rusya da ABD'nin bu hamlesinin ardından Ortadoğu'da yeni gerginlik dalgası yaratmak konusunda uyarıda bulundu. Rus haber ajansları, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zakharova'nın kararla ilgili “Maalesef Ortadoğu'da yeni bir gerginlik dalgasına yol açabilir” sözlerini aktardı. BM Sözcüsü Stephane Dujarric de BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in “Golan'ın konumunun değişmeyeceği açıktır” sözlerini aktardı. Dujarrik şöyle devam etti: “BM'nin Golan konusundaki politikası Güvenlik Konseyinin bu konudaki kararını yansıtıyor. Bu politika ise değişmemiştir.” Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da Amerika'nın Golan kararının kabul edilmesi imkânsız olduğunu söyledi.

 

 

Direniş Ekseni güçleri Golan Tepelerini özgürleştirebilir mi?

 

Bölgede yaşanan son olaylar Direniş Ekseninin, Siyonist rejimi bu konu hakkında tehdit etmesi için olanak sunan birçok seçeneği olduğunu gösterdi. Direniş Ekseninin Suriye ve Irak'ta teröristlere karşı kazandığı saha zaferleri, tüm dünyaya Direniş güçlerinin İsrail'in güvenliği ve istikrarını tehdit eden çok sayıda gelişmiş askeri ekipmana sahip olduğunu gösterdi. Aynı bağlamda Lübnanlı yetkililer de Siyonist rejim Lübnan içerisine saldırmayı denerse, Arap ülkelerine yayılmış olan Direniş Ekseni güçlerinin Lübnan'da tek bir şemsiye altında toplanacağına ve işgal altındaki Golan'ı kurtarmak için askeri operasyona başlayacağına dikkat çekiyorlar.  

 

Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn ise konu hakkında şu ifadeleri kullandı: “Golan Tepeleri Arap Suriye topraklarıdır. Ne hiçbir karar bu gerçeği değiştirebilir, ne de hiçbir ülke toprak sahipliği hakkını bir ülkeden başka bir ülkeye devredebilir.”

 

Avn şöyle devam etti: “İsrail şiddet ve saldırı ile toprakları işgal ederek genişlediğini zannediyorsa, kendisini büyük bir yalnızlık ve yeni bir askeri yenilgi ile karşı karşıya bulacağını bilmelidir. O zaman ne gücü ne de ırkçılığı fayda edecektir.”

 

 

Sonuç

 

“Golan tepelerinin Suriye'ye ait olması ve İran rejiminin buradaki varlığının ötesinde bir şey vardır. O da, İran'ın uzun menzilli, gelişmiş ve ölümcül hassas füzelerini Suriye'ye getirmeye çalışmasıdır.”

 

Bu cümleler Netanyahu'nun Twitter üzerinden yazdığı mesajda yer alıyor. Mesaj, Siyonist rejimin Suriye ve Golan'daki gelişmeler hakkındaki endişesinin boyutunu yansıtıyor. Netanyahu başka bir mesajında da: “Bu işi kabul etmeye hazır değiliz. İran'ın askeri güçlerini Suriye'de konuşlandırma ve gelişmiş silahları buraya getirme çabalarına karşı önlemlerimiz devam edecektir” ifadelerini kullandı.

 

Bu noktada, Suriye Ordusu ve müttefiklerinin ülkenin güneyindeki operasyonlarına dikkat çekmek gerekiyor. Burada terörist grupları yenilgiye uğratan Suriye ordusu güçleri ile müttefikleri, işgal edilmiş toprakların birkaç kilometre yakınına dek ilerleyebildi. Bu durum Siyonistlerin Suriye'de güvenlik krizinin sona ermesi olasılığına dair endişelerini artırıyor.  

 

Golan Tepeleri'nin Siyonist rejim için stratejik önemine baktığımızda, bu bölgenin Direniş Ekseni tarafından kurtarılması Siyonistlerin bölgedeki varlığına güçlü bir darbe oluşturabilir, hatta haritadan silinmesine bile yol açabilir.

 

 

Medya Şafak