Hariri’nin istifasının ardından Lübnan nereye gidiyor?

Hariri’nin istifasının ardından Lübnan nereye gidiyor?
Lübnan politikası, daha önce görülmemiş boyuttaki mali krizler ve geniş halk hareketleri ile eşzamanlı olarak Başbakan Saad Hariri’nin istifasını açıklamasının ardından yeni bir aşamaya girdi.

 

 

Alwaght

 

 

Lübnan politikası, daha önce görülmemiş boyuttaki mali krizler ve geniş halk hareketleri ile eşzamanlı olarak Başbakan Saad Hariri'nin istifasını açıklamasının ardından yeni bir aşamaya girdi.

 

Başbakan Saad Hariri'nin istifasının arkasındaki nedeni tam olarak bilmiyoruz. Bu istifanın dış baskılara verilen bir yanıt ve dolayısıyla Cumhurbaşkanı Avn'ı devirme planlarının bir parçası mı yoksa Lübnan sokaklarının baskısına verilen bir cevap mı olduğunu henüz kestiremiyoruz. Bu adım, halkın öfkesini emmek için çalışılmış bir oyun mu yoksa Hariri'nin istifa açıklamasında söylediği gibi gerçekten bir çıkmazın sonucunda mı atıldı?   

 

Hava hala sisli görünüyor. Bu istifa halkın taleplerine cevaben verilmiş olsa bile aslında Cumhurbaşkanı ve Meclis ile birlikte tasarlanmış bir hamle değildir. Bu durum da bizleri başka seçeneklere itiyor. Başbakan Hariri, krizin çıkmaz bir tünele girdiğine ve Sünni caddelerini kaybetme korkusuna değinerek, Trablus'taki Sünni tarafların kışkırtılmasının gölgesinde istifaya yöneldi. Bu taraflar, ya hükümet başkanlığına ulaşmak amacıyla Trablus'taki caddeleri ateşe vermeye çalışıyor ya da zaten dış aktörler ile bağlantılıdır.

 

Bu seçenekler, istifaya yönelmeyecek olan Cumhurbaşkanı üzerinde baskı oluşturdu. Cumhurbaşkanı Avn bu hafta hızlı bir şekilde başkan adayının seçilmesi için parlamentoyu istişareye çağırdı.

 

Ülkenin tehdit altında olduğu doğrudur. Ancak Hariri'nin bu adımı yönetimdeki diğer taraflarla eşgüdümlü görünmediği için var olan tehdidi başka bir boyuta taşıdı. Bazı kaynaklar, Hariri'nin gelecek hükümetleri zayıflatacak taleplerinden bahsediyor. Hariri'nin istifasını sunmasının ardından, ülkenin birçok şehrinde kutlamalar düzenlendi. Müstakbel Hareketinin destekçileri, toplantılara katılmak için En-Nur meydanına gideceklerini açıkladılar. Diğer yandan Hariri'nin bazı destekçileri de istifaya karşı çıkarak Beyrut'ta yolları kapattı.

 

Hükümetin istifasının ardından caddelerde gözle görülür bir rahatlama yaşandı. Aynı şekilde çok sayıda siyasi taraf diyalog çağrısı yaptı. Cumhurbaşkanı ise bu durumda tehdidi fırsata çevirmeye çalışıyor.

 

Dün Lübnan Güvenlik Güçleri işe gitmek isteyen insanların yollarının kesilmesini engelleme ve tüm yolları açma ve kararı aldı. Ordu Komutanlığı konuya ilişkin bir bildiri yayınladı: “Komutanlık tarafından daha önce yayınlanan açıklamalara ilaveten, halk gösterilerinin ve protesto hareketinin başlangıcının üzerinden 13 gün geçmesinin ardından, vatandaşlar arasındaki problemler Lübnan'ın çeşitli bölgelerindeki hayati yolların kesilmesi sonucu tehlikeli bir şekilde artıyor. Son yaşanan siyasi gelişmelerden sonra Ordu Komutanlığı tüm göstericilerden hayatın normale dönmesi ve tüm bölgelere ulaşabilmek için kapatılan yolların geri açılmasını istiyor.”

 

Bugün yolların açılmasının ardından caddelerde çözüm için umut ışığı görünüyor. Bu bağlamda finansal kriz, reform kartı ve gelecek hükümet hakkındaki soru işaretlerinin cevabını aşağıda topaldık:

 

Birincisi: Başbakan Hariri'nin, teknokrat hükümeti seçeneğini görüşmek üzere protesto hareketinden bazı gruplar ile düzenlenen gizli toplantıların gölgesinde, halat politikasını kullandığını söyleyebiliriz. Elbette Hariri kendisini bu yeni hükümetin başkanlığı için saf dışı bırakmıyor. Dolayısıyla, dün gelen istifa halkın sloganları karşısında krizden çıkma girişimiymiş gibi görünmeyi amaçlıyor. Gel gelelim ki Hariri'nin siyasi hayatı burada sona ermeyecek. Kaynaklar, kendisinden önce 8 Mart İttifakından Basil'i hükümetten çıkarma girişimlerine işaret etti.

 

Niçin Basil'in çıkarılması isteniyor? Direniş'in yanındaki konumu ve Suriye ile ilişkisinden dolayı mı? Peki, Dışişleri Bakanlığı'na kim getirilecek? Bu bakanlık bölgesel ya da Amerika'nın çıkarlarına göre mi atanacak?

 

İkincisi: Hariri, kişisel anlaşmazlıklarından ve hatta Dışişleri Bakanı Cibran Basil ile uluslararası – bölgesel anlaşmazlığından dolayı ülkeyi bilinmeyen bir krize sokma hakkına sahip değildir. Hariri ve Basil geçmiş dönemde hükümetteki en güçlü müttefikler değil miydi? İkisi arasındaki insicam Lübnanlı pek çok siyasi kesimi öfkelendirmemiş miydi? Hariri'nin istifası dış baskılara işaret etmiyor mu? Ordu ile güvenlik güçleri niçin yolları açmayı ve kaosa sebep olan şeyleri önceden hesap etmeyi gerekli görmedi?

 

Üçüncüsü: Lübnan'da ittifak politikasının önümüzdeki aşamada yoğunlaşacağı görünüyor. Vatansever Hareket, Hizbullah ve Emel hareketinden oluşan üçlü ittifaka karşı Caca, Hariri ve Canpolat ittifakı ile karşılaşabiliriz. Bu arada Eski Milletvekili Velid Canpolat, Hariri'nin istifasını olumlu karşılarken, Lübnan Kuvvetler Partisi Başkanı Samir Caca ise Başbakan Hariri'nin istifasının halkın talebi üzerine geldiği açıklamasında bulundu.

 

Dördüncüsü: Tüm bunlardan daha önemlisi halk gösterilerinin kazanımının politik çıkarlar tuzağına düşmesidir. Bugün herhangi bir siyasi anlaşmazlık, önceki dönemin devam etmesi ve Lübnan'ın modern tarihindeki en büyük reform fırsatının yok edilmesi demektir.

 

Kimse gelecek aşamayı tam olarak kestiremiyor. Ancak açık ve net olan tek şey, gelecek aşamada karşılaşılacak olası senaryolar için Özgür Vatansever Hareketi, Hizbullah ve Emel arasında bir dizi toplantılar düzenlendiğidir.   

 

 

Çeviri: Merve Soydaş

 

 

Medya Şafak