Rehber üzerinde yaptırımlar? “Milyoner Molla” mitinin sonu (1)

Rehber üzerinde yaptırımlar? “Milyoner Molla” mitinin sonu (1)
“Milyoner Molla” fikri, 2003’te ileri düzeyde kapitalist bir yayın olan Forbes Dergisi tarafından tasarlandı. Daha kötü olan şuydu ki fikri oluşturan, neoliberal kapitalizmin eski SSCB’nin tüm uluslarını utanmazca tahrip ederek halkın / devletin uzun vadeli mal varlıklarını Batı yüksek finansmanına devrettiği Yeltsin döneminde, derginin uzun süreli Rusya editörüydü.

 

 

Ramin Mazaheri

 

 

Press TV

 

 

(Ramin Mazaheri, PressTV'nin Paris baş muhabiri ve 2009'dan bu yana Fransa'da yaşıyor. ABD'de günlük gazete muhabirliği yaptı; Küba, Mısır, Tunus, Güney Kore ve daha birçok yerden haberler aktardı. “Her Şeyini Yıkacağım: Kızıl Çin Üzerinde Batı Propagandasının Sonu” kitabının yazarıdır.) 

 

İran ile ilgili söylenegelen ve Batı'da kuvvetli biçimde inanılan; fakat İran dahilinde hiçbir karşılığı olmayan pek çok saçmalık var. Batı'nın hayal gücünü büyüleyen ancak gerçekte hiçbir temeli olmayan “Milyoner Molla” konsepti de bunlardan biri.

 

“Milyoner Molla” fikri, 2003'te ileri düzeyde kapitalist bir yayın olan Forbes Dergisi tarafından tasarlandı. Daha kötü olan şuydu ki fikri oluşturan, neoliberal kapitalizmin eski SSCB'nin tüm uluslarını utanmazca tahrip ederek halkın / devletin uzun vadeli mal varlıklarını Batı yüksek finansmanına devrettiği Yeltsin döneminde, derginin uzun süreli Rusya editörüydü. 

 

Bu fikrin Batılıların kulağına “doğru” gelmesinin üç olası nedeni var: Birincisi, Batılılar, genellikle koyu sekülerler bu nedenle tüm dini otoritelere şüpheyle yaklaşıyorlar. İkincisi, tüm Müslüman dini otoritelerin de tıpkı Roma Katolik Kilisesi gibi bağnaz biçimde kapitalist olduğunu varsayıyorlar. Üçüncüsü, 1979 sonrası İran ekonomisinde gerçekleşen benzersiz şekilde devrimci ve doğal olarak antikapitalist değişiklikler hakkında hiçbir bilgileri yok. 

 

Bu saçmalığa bir son verelim: İran'da molla olmak genellikle alt-orta sınıfta yer almaktır. İran'daki Şii din adamları abartılı ve savurgan bir yaşama sahip değiller; amacı böyle bir yaşam olanlar için din adamlığı yanlış seçim. Dahası, -Batı'daki algının aksine- İran yönetimine son derece eleştirel bir gözle bakan İran basını, savurgan bir milyoner hayatı yaşayan herhangi bir mollanın varlığı durumunda, bunu mutlaka afişe ederdi. Fikir tamamen saçma ve daha da önemlisi kanıtsız. 

 

ABD'nin, İran İslam Devrimi Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamaney'e karşı inanılmayacak biçimde aptalca yaptırımları nedeniyle bu konu yeniden gündeme geldi. 

 

Ayetullah Hamaney ve ailesi -tıpkı kendisinden önceki lider Ruhullah Humeyni ve ailesi gibi- tüm İranlılar tarafından sade yaşamları ve oldukça mütevazı kişisel mal varlıkları ile biliniyorlar. Tüm İranlılar bunu nereden biliyor? ABD'deki her vatandaş, Trump'ın genel finansal geçmişini bilmiyor mu?

 

Öncelikle İranlı olmayanlar için biraz temel bilgiler verelim: Ayetullah Hamaney, hem anne hem de baba tarafından bir din adamı ailesinden gelir. Ailesi, İranlı din adamlarının çoğunluğu gibi zengin değil, alt-orta sınıftı. 1979 Devrimi, kesin biçimde sınıf temelliydi -öyle ki “Çıplak Ayaklıların Devrimi” olarak adlandırılırdı- ve din adamları sınıfına da yayıldı. Bu nedenle Ayetullah Hamaney'in sınıfsal geçmişine sahip birinin bu kadar yükselmesi şaşırtıcı olmamalı. 

 

Din adamları da insan olduğu için, çeşitli kişisel ilgilere sahip olma hakları var: Eski İran Cumhurbaşkanı Haşimi Rafsancani, fıstık tarımı ile uğraşan zengin bir aileden gelen devrimci bir din adamı olarak, İran İslam Devrimi dâhilinde istisna niteliği taşıyordu ve iş dünyasına yönelik kişisel bir ilgiye sahipti. Ayetullah Hamaney ve kendileri de din adamı olan birkaç kardeşinin böyle bir ilgiye sahip olmadığı yaygın bir bilgidir. Ailenin ilgi alanları net olarak din ve siyasettir.

 

Ayrıca, YouTube'da yer alan konuşmalarına göz attığınızda (Belki siz bunu hâlâ yapabiliyorsunuz; ancak PressTv, Nisan'da YouTube'da yasaklandı.) görürsünüz ki Ayetullah Hamaney, daima İslam'da sade yaşamın ve tasarrufun kişileşmiş hâli olan, adını O'ndan aldığı İmam Ali'den örnek verir. “Şii”, “Ali'nin taraftarı” anlamına gelir; bu bilgi Müslüman olmayanların, Hamaney insanları sürekli Hz. Ali'nin yolunu takip etmeye teşvik ederken kendisinin onun gibi yaşamamasının, genellikle eğitim düzeyi yüksek ve siyasetle ilgili İran halkı içinde ne kadar hızlı ve büyük bir tepki doğuracağını tahayyül edebilmeleri açısından önemlidir. 

 

Demem o ki, bir zimmete geçirme dedikodusunun izi dahi, Ayetullah Hamaney'in statüsü için çok büyük bir risktir. 

 

İkinci bölüm, Ayetullah Hamaney'in en büyük düşmanlarından ana akım Batı medyası tarafından -hiçbir kanıt bulunmamasına karşın- öne sürülen, kendisinin İran'ın kaynaklarını kişisel zenginliği için kullandığı iddialarına açıklık getirecek. Ayrıca, bu noktada böyle bir hırsızlığın, devlet memuru olarak görev yapan düşük rütbeli din adamları arasında tolere edilmesinin, hiçbir infiale yol açmamasının da mantıklı bir gerekçesi yok. 

 

Ayetullah Humeyni ve Ayetullah Hamaney'in dünyevi zenginliği reddeden yaşam biçimleri, gelecekte aynı yaklaşımda liderlerin ortaya çıkmasına da yardımcı olacaktır. Ancak İran İslam Cumhuriyeti'nin herhangi bir zaman aralığında lideri olacak herhangi bir kişi, zaten şeffaf bir dindarlık ile beraber ahlaki, manevi ve ekonomik dürüstlüğünü fedakâr bir yurtseverlik anlayışıyla birleştirmiş olmak durumundadır; İslami önderliğin özü budur. Rehberin görevi, günümüzde Batılı liderlerden çoğunlukla beklendiği gibi yalnızca bir teknokrat olmak değil, “ulusun ruhu” niteliğini taşımaktır, ben buna “devletin ruhu”nu da ekleyebilirim. 

 

Bu tür değerler, 1979'da İranlıların seçim yapması için uygulanan devlet felsefesi olan Batı sekülerizminden oldukça uzak niteliktedir. Ancak ateist sekülerlerin dahi kabul etmesi gereken şudur ki Batı sekülerizmi, İranlılar tarafından demokratik olarak reddedilmiştir. Her ne kadar bu gerçek, İranlı olmayanlar tarafından anlaşılmaz bulunabilecek olsa da görmezden gelinemez. 

 

Açıkça söylemek gerekirse: Batı, gerçekten İranlıların Ayetullah Hamaney'in kişisel ahlâkı konusunda iyi bir algıya sahip olmadıklarını mı düşünüyor? Hamaney, Fransa Başbakanı Macron'un yaşadığı yıldan daha uzun süredir halkın gözü önünde; Macron'un ayrıcalıklı bir ailede büyüdüğü, çikolata üreticisi zengin bir ailenin varisi olan lise öğretmeni ile evli olduğu ve Rothschild ailesi finans danışmanlığı geçmişinden gelen yaşam tarzı, tüm Fransızlar tarafından gayet iyi biliniyor. Bütün bir ulus, liderinin gerçek kişisel özellikleri hakkında bilgisiz kalamaz, insanlar hiçbir yerde aptal değil. Ayrıca İran basını, zannedildiği gibi hiç olmayan veya tamamen iktidara hizmet eden bir yapı değil. 

 

Bu durum hakkında ortalama bir İranlıdan şu sözleri duyarsınız: “Eğer Ayetullah Seyyid Ali Hamaney -Batılı her CEO gibi- lüks ve savurgan bir yaşam sürüyor olsaydı -ve ne acı ki Batı medyasında bu durumla ilgili hiçbir kınama yayımlanmasaydı- bütün İranlılar bu durumdan haberdar olurdu ve toplumda ciddi tepkiler ortaya çıkardı.”

 

Bütün bunlar, İranlıların, liderleri Ayetullah Hamaney üzerindeki ABD yaptırımlarını neden saçma ve hem propaganda hem de cahillik temelli bulduklarını açıklıyor. Yaptırımlar, New York Times'ı bir ikileme soktu: Gazete, sahip olduğu ağır İranofobi ve aynı derecede taraflı Trump karşıtı yayın politikası arasında kaldı. Gazetenin mizahi ama isabetli başlığı “İran, Son ABD Yaptırımlarını Alaycılıkla Selamladı”, o gün, gazetenin haber merkezinde Trump karşıtlarının, İran-fobiklere galip geldiğini gösteriyor.

 

Ayetullah Hamaney'in ötesinde, Batı'nın “Milyoner Molla” mitolojisinde neden ve nasıl ısrar ettiğini çok kısa olarak şöyle özetleyebilirim:

 

İran'da ekonomiye yön veren pek çok ilkenin Batı'da temeli ve karşılığı yok - bu ilkeler nihayetinde “devrimci.” İlkelerin çoğunluğu İslami ekonomi temelinde ve İslami hayır ekseninde; aynı zamanda açıkça 20. yüzyıl Sosyalizminden alınmış antikapitalist bir düzlemde. Bahsedilecek çok fazla şey var; üç bölümden oluşan bu makalenin ikinci bölümünde, özellikle din adamlarıyla ilgili ve -İranofobi de eklendiğinde- böyle büyük ve cahilce bir propagandaya neden olan birkaç kilit noktayı ele alacağım.

 

 

Çeviri: Ragibe Yılmaz 

 

 

Devam edecek…

 

 

Medya Şafak