İbrik üretiminden nano teknolojiye / İran’ın Direniş Ekonomisi

İbrik üretiminden nano teknolojiye / İran’ın Direniş Ekonomisi
İran’ın geleneksel ibrik üretmekle sınırlı sanayisinden devasa bir üretim endüstrisine geçişi, 1979 yılı Şubat ayında doğan Devrim’in ilk adımlarından biriydi. Bu üretim, İran’ın dengeli ve öznel yeteneklerini artırdı ve insanlığa hizmet eden en önemli ülkeler arasına girmesini sağladı.

 

 

 

Sadık Nablusi

 

 

Al-Akhbar

 

 

İran'ın geleneksel ibrik üretmekle sınırlı sanayisinden devasa bir üretim endüstrisine geçişi, 1979 yılı Şubat ayında doğan Devrim'in ilk adımlarından biriydi. Bu üretim, İran'ın dengeli ve öznel yeteneklerini artırdı ve insanlığa hizmet eden en önemli ülkeler arasına girmesini sağladı. İran ekonomisinin Şah döneminde petrole dayanan titrek bir ekonomi olduğu biliniyor. Batıya bağımlı ve üretmeyen bu ekonomide, iç üretim döngüsü ve İran halkının ihtiyaçlarını karşılayacak sektörler hiç yoktu. Bu ihtiyaçlar ancak dış piyasalardan karşılanabiliyordu.

 

İslam Devrimi zaferi ve İmam Humeyni'nin iktidara gelmesiyle birlikte, ülkede ekonominin kuralları değişti. İç üretime önem veren yönetim, dışa bağımlılıktan kurtulmak, gıda güvenliği sağlamak, çeşitli alanlarda üretim merkezleri oluşturmak gibi konuları öncelik listesinin ilk sıralarına koydu. Bu ilerleyiş asla kolay olmadı ve İran içyapısal kısıtlamalar ile ekonomik yaptırımların ağır yükü altında çok zorlandı. Bu duruma ayrıca Irak rejimi lideri Saddam Hüseyin'in başlattığı sekiz yıl süren şiddetli savaş eşlik etti.

 

Ancak sosyal ve ekonomik dengeleri değiştiren dürüst devrim, çözümün kapılarını açtı ve İran halkının önüne alternatifler sundu. Bu noktada yeni aşamayı İran'ı sağlam temeller üzerine inşa etmek üzere iyi yönetecek, idari ve ekonomik yöneticilerin yetkilendirilmesiyle, zayıf ve çürümüş olan devlet altyapısında reformlara ihtiyaç vardı. Böylece İran halkını yoksulluk, bilimde geri kalmışlık ve gelişmeden uzak bir halk olmaktan kurtaracak planlar geliştirildi.  

    

Rekor bir sürede elektrik, su, gıda ve diğer tüm önemli konulardaki eksiklikler giderildikten sonra gelişim ve rekabet aşamasına geçildi. 20 yıl önce ve bugün İran'a gidenler bu büyük farkı gözle görülür bir şekilde anlayacaktır. Gelişmiş kara yolları, şehir ve köyleri bir ucundan diğerine bağlayan demir yolları, havaalanları, sanayi şehirleri ve gelişmiş araştırma merkezleri ile İran bugün çok büyük yol kat etmiş durumda.

 

Eğer bir ülkenin ekonomisi politik bir eylemse, ya da rakamların dilinde bir politikaysa, bu durum Direniş Ekonomisini kurmak üzere ülkede tedbir alınması için en yüksek otoriteden siyasi karar çıkması gerektiği anlamına gelir. Bu süreçte İran'da reaksiyon aşamasından gerçekler, başarılar ve projelere yönelik umutları yansıtan rakamlar aşamasına geçildi. İran diğer ülkelere nasıl bağımsız ve güçlü bir ekonomi kurulacağı konusunda rol model oldu. Bu bağımsız ekonomi, en yüksek düzeyde esnek ve açık koşullarda, kendisinden daha büyük, daha gelişmiş ve modern dünya ülkelerinin ekonomileri ile rekabet etti. Bu sayede devlet ile halkın gücünü ve yeteneklerini insani kalkınma ve geleceğe dönük çalışmalarla ortaya koydu.

 

İran'daki İslam Devrimi Önderi İmam Seyyid Ali Hamanei'nin “direniş ekonomisi” konusunda ortaya koyduğu çalışması, ekonomi ve sosyal adalet kuralları alanında bilimsel kuralları ilişkilendiriyor. Hamanei, bu konuda direniş ekonomisinin abluka ve ambargolar karşısında halkın moralini yükseltmeyi amaçlayan bir slogan olmadığını, aksine dış güçlerin hegemonyasından bağımsız güçlü bir ekonomi kurmak isteyen tüm ülkelerin şartlarıyla orantılı bilimsel bir yöntem olduğuna işaret ediyor.

 

Bu ekonomi iç olanaklar ve enerjiye dayanıyor ancak dışarı ile bağlantısı da kesilmedi. Üretim oranını yükseltmek için ülke içindeki insani aktiviteyi kullanıyor ve daha sonra rekabet ve işbirliği konumuyla dışarıdaki yabancılarla etkileşime geçiyor. Bu bir halk ekonomisidir, çünkü insanların ihtiyacından başlayarak beklentilerine, iş, değişim ve gelişim yönündeki isteklerine dayanmaktadır. Yani bu ekonomide aktör olan insanlar finanse ediyor, üretiyor, yetenekli deneyim ve uzmanlık sahibi ve çeşitli endüstriler kullanıyor.

 

İnsanların yanında olan hükümet rehberlik, yönlendirme, destek, programlanma, organize yasaları uygulama, uygulamaları kolaylaştırma ve gerekli olanakları sağlama görevlerini yerine getiriyor. Ekonomiyi iyileştirmek için gerekli şartları sağlayan yönetim, bir yandan serveti biriktirmek için devamlı büyüme durumuna getiriyor, bir yandan da tüm halkın bireylerine en iyi şekilde dağıtılmasını sağlamak için çalışıyor.

 

Direniş Ekonomisi mevcut problemlere ve koşullara bakmıyor, eğer bu problem bir iç meseleyse en hızlı şekilde çözüm bulmak için çalışıyor. Yaptırım ya da düşman güçlerin ambargoları gibi harici bir meseleyse de bunları aşmanın yollarını arıyor. İç karışıklıklar ya da küresel sarsıntılar karşısında ekonomiyi istikrarlı hale getiren yapısal reformlar hedefliyor.

 

Seyyid Hamanei ulusal üretimi destekleyerek, iç tüketimi sağlayıp gelişen ekonomi için petrole bağımlılıktan kademeli olarak vazgeçerek ve yurt dışından mal satın almak için finansal kaynaklar sağlayarak, dış bağımlılıktan kurtulmanın gerekliliğini vurguluyor. Yetkililer ve halkın dikkatini sanayi, tarım ve bunlara paralel diğer sektörleri güçlendirmeye çekerken ambargo, İran halkına karşı düşmanlık ve baskı altındaki koşullarda bile ülke kalkınıyor ve insanlara kaynak sağlıyor.

 

Rehbere göre, Direniş Ekonomisinin en temel dayanaklarından biri ekonominin bağışıklığı ve iç ile dış zorluklara karşı savaşma yeteneğidir. Örneğin üretimin artırılması, istihdam, işsizliğin azaltılması, enerji bağımlılığının azaltılmasının yanı sıra bilgi ekonomisinin yayılması ve sosyal adalet göstergelerinin artması bağlamında, yardım rehberliği programından faydalanma fikrini gündeme getirdi.

 

Dış zorluklarla yüzleşme düzeyinde, hükümetin ülkenin tüm hayati potansiyeli ve koordinasyon yoluyla Direniş Ekonomisi için genel politikalara ulaşmak üzere aşağıdaki önlemleri alması gerekiyor.

 

Birincisi: Saldırı yeteneği ve gerekli önlemlerin alınması için bilimsel, teknik ve ekonomik olanakların teşhis edilerek kullanılmasıdır.

 

İkincisi: Yaptırım programlarının gözlenmesi ve düşmanın masraflarını artırmaktır.

 

Üçüncüsü: Amerika'nın yaptırımlarını boşa çıkarmaktır.

 

İslam Cumhuriyeti Rehberi İran'ın siyasi bağımsızlığının ekonomik bağımsızlık kazanılmadan elde edilemeyeceğini vurguluyor. Yani ekonomi kendi kararlarını alamıyor, kendi ayakları üzerinde duramıyorsa ve siyasi bağımsızlık kazanmadıysa diğer tüm sözler boş konuşmadan başka hiçbir şey değildir. Dolayısıyla ekonomisini güçlendiremeyen ve kendi bağımsızlığına dayanmayan her ülke uluslararası ve kültürel düzeylerde hiçbir etki sahibi olamaz.

 

 

Medya Şafak