Kaani Bağdat’ta: Zurfi’nin şansı azalıyor

Kaani Bağdat’ta: Zurfi’nin şansı azalıyor
Irak dosyası hâlâ Kudüs Gücü’nin elindedir. Bu nedenle İran’ın bu dosyaya yaklaşımı ve bazen yaşanan çelişkiler, Kudüs Gücü liderliği ile bağlı değildir. Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani suikastı, kendisine dayanan bölgesel dosyaları yöneten konumunu güçlendirdi.

 

 

Akhbar

 

 

İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Lideri General İsmail Kaani'nin Irak ziyareti gündemin ilk sıralarına yerleşti. Önceki gün başkent Bağdat'a konuk olan Kaani, El-Fetih Koalisyonu lideri Hadi el-Amiri, Hukuk Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki, Ulusal Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hekim gibi önemli isimlerle görüştü. Bugün ise, Necef'te Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr ile görüştüğü düşünülüyordu. Ancak bu görüşmenin olup olmadığı henüz kaynaklar tarafından doğrulanmadı.

 

Gelen verilere göre, Kaani “Şii dörtlüsü” ile yaptığı görüşmelerde Adnan ez-Zurfi'nin hükümeti kurmakla görevlendirilmesine karşı alternatif seçmeye çağırdı. Tahran'ın seçilecek isimlere müdahale etmeyi reddettiğini vurgulayan Kaani, seçimi Iraklılara bıraktıklarını kaydetti.

 

Kaani'nin görüşmesini takip eden kaynakların, el-Akhbar gazetesine verdikleri demeçte, Kaani'nin Iraklı liderlere ülkesinin “kendilerine düşman görünen” adayları reddetmesi konusunda bilgi verdiğini ve Tahran'ın tek isteğinin, mevcut yetkililerin yerine seçim mekanizmasında Şii evinden isimlerin yer alması olduğu belirtildi.

 

Kaani'nin bu hareketi birkaç anlam taşımaktadır:

 

1. Irak dosyası hâlâ Kudüs Gücü'nin elindedir. Bu nedenle İran'ın bu dosyaya yaklaşımı ve bazen yaşanan çelişkiler, Kudüs Gücü liderliği ile bağlı değildir. Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani suikastı, kendisine dayanan bölgesel dosyaları yöneten konumunu güçlendirdi.

 

2. Irak dosyasının yönetimi ile ilgili, İran liderliğinin yürüttüğü bir inceleme bulunuyor. Bu inceleme, Kudüs gücünün Iraklı partiler ve güçler arasında görüşleri yakınlaştıran bir koordinasyon rolü oynaması ve oluşabilecek çatlakları doldurması şartıyla Iraklıları kararlarından sorunlu tutmak konusunda açık görünüyor.

 

3. Tahran geçmişte Amerika'nın ajandasına hizmet eden kişilerin seçilmesi konusundaki deneyimlerini bugün tekrar etmeyi reddediyor. Yani Tahran, şartlar ya da kriterler koymuyor. Ancak Ayetullah Ali Sistani'nin kriterlerine göre “tartışmalı” kişilerin başkanlık koltuğuna oturmasını da kabul etmiyor. Ya da Amerika'nın safında yer alan siyasileri seçmiyor.

 

4. Tahran, ez-Zurfi'nin “parlamentodan geçmek” ve ilk alıştırma sürecini geçmeyi kolaylaştırmak için müttefiklerine baskı yaparak “güven mektubu” sunma girişimlerini reddediyor. Dolayısıyla bir yandan açıkça Şii örtüsü olmayan diğer yandan da  “anayasaya aykırı” bir mekanizma ile üretilmiş olan Zurfi gibi yüzlerin, Tahran ya da müttefiklerinden onay alması mümkün değildir.

 

5. Geçtiğimiz günlerde yaşanan durgunluktan sonra Zurfi'ye bir alternatif seçmek için “Şii Evi”nin önde gelenlerinin “toplantı”  yapması, Zurfi ve destekçilerinin siyasi güçler ve partileri kutuplaştırmasına ve bakanlık ekibinin parlamento “geçişini” sağlamak için onunla müzakere etmelerine izin verdi.

 

Bu sahnenin karşısında, Kaani'nin görüşmelerinin şimdiye kadar başlıca taşıdığı işaret: İranlı ziyaretçilerin yönetimi  “Şii fikir birliği ile” yeniden bağdaştırdığı bir zamanda, Zurfi'nin şansı büyük ölçüde azalıyor. Önümüzdeki birkaç saat “Şii evi”nin Zurfi'ye karşı nihai konumunu ve eğer varsa) ona alternatif olarak sunacağı kişileri gösterecektir. Olası bir saha tırmanmasının ışığında ve ziyaretin sahanın sıcaklığı ile olan ilişkisinin sorgulandığı bu karmaşık siyasi sahnede, kaynaklar bu ziyaretin sadece siyasi nitelik taşıdığını doğruluyor.

 

 

Medya Şafak