"Mısır ve Cumhurbaşkanının Mürşidiyle İlişkileri"

"Mısır ve Cumhurbaşkanının Mürşidiyle İlişkileri"
FHKC'nin sitesinden, Mısır'daki İhvan'ın tavrını Devrim'e ket vurmakla suçlayan dikkat çekici bir analiz...

Mısır ve Cumhurbaşkanının Mürşidiyle İlişkileri

Ali Jaradat*


FHKC


İhvan; patlak verişinden 2 gün ve Mısır halkının bu yoldaki belirsizliğinden sonra, 25 Ocak 2011 devrimine katılmıştı. Ama daha rejim devrilmeden meydanlardan çekildi. Rejimi devirmek için ise ‘anayasal çözümler' ve ‘sembolik olarak' yargılama yollarını seçti. Askeri meclis ile ortak bir çizgide ilerleyerek (her birinin ayrı bir hedefi vardı) devrim güçlerini ‘önce anayasa' ve ‘önce seçimler' gibi sloganlarla yönlendirmeye çalıştı. İhvan'ın amacının meydanlardan yükselen seslere karşılık olarak içte ve dışta, siyasi ve sosyal devrimci değişiklikler yapmak, sistemi değiştirmek değil de ‘sistemle yer değiştirmek' olduğu -siyasetin ne demek olduğunu bilmeyenler tarafından bile- anlaşıldı. Amacı Mısır devletinin ideolojik kimliğini değiştirmekti ki aksi takdirde meydanlara sırtını dönmesi anlamsız olurdu. Sürecin en başından içeriği ve önerileri hazır bir anayasal komisyon oluşturmaları, ‘sivillerin politik ve sosyal güçleri ile' anlaşmazlıklarının birincil ve ana konusu idi.


İhvan'ın; kontrolü altındaki kurumlarla ve anayasa ile devletin ideolojik kimliğini değiştirmesi mümkün değildi. Bu yüzden İhvan; ‘devrimci' ve ‘anayasal' yollar arasında gidip gelen bir taktik izledi. Askeri meclisin ve eski rejimden arta kalanların; ‘meydanlarda anarşizm ve zorbalık' suçlamalarına karşı; İhvan'ın ‘anayasal' çözümlere bağlı olduğunu ama daha sonra da meydanları tekrar hareketlendirip başka örgütlere ‘İhvan'a katılın' çağrısı yapmak için de ‘devrimci' olduğunu da gördük. Anayasa ve devrim arasında gidip geldiler. Daha da kötüsü bu taktiklerine devam ediyorlar ve önerdikleri aday Mursi devletin başına gelmiş oldu.


Ve bugün ‘sivil toplum kurumlarının' temsilcisi anayasa taslağı hazırlama komitesinden çekildi. Çekilme nedeninin arka planında; ‘selefilerin ve İhvan'ın' devletin kimliğini değiştirme hedefleri için hareketlenmelerine karşı olmaları yatıyor. İlk kımıldama; kendilerine bağlı valiler tayin edebilecekleri bir anayasa ilan etmek oldu. Bunu da seçimlerle meşruiyet kazanmış, anayasaya uygun hareket eden, devrimin nihai hedeflerine ulaşmayı tasarlayan meydanlardan çıkma bir ‘asi lider' rolüne bürünmüş Mursi ile gizlemeye çalışacaklar. Ama İhvan'ın ‘anayasa' ve ‘devrim' yolları arasında mekik dokuyan taktiği çirkin ve rezil bir şekilde ortaya çıkmış oldu. ‘Balın içinde zehir saklama' kurnazlıkları başarısız oldu ve onları hayal kırıklığına uğrattı. Bu politikaları halkı, vatanı, toplumu, devrimi, siyasi kurumları, basını sendikaları iki ayrı kampa böldü ve Mısır devletini tarihinde ilk defa tehlikeli bir kavşağa sürüklüyor. Bu politikalar aynı zamanda barışçıl devrimi şiddete dönüştürmekle tehdit ediyor.


Mursi ve ‘cemaatine' karşı protesto için Tahrir Meydanına çıkanlara baskılar uygulanmaya başlandı. Tehlikeli olanı ise liderin cemaati (İhvan) ile protestocular arasındaki çatışmalardır. Ama baroların, basının, işçilerin ısrarı ve siyasi güçlerin, devrimci gençlik koalisyonlarının ve daha önce yaşanmamış birliktelik ile bir cephede toplanan diğer insanların meydanlara çıkmalarına engel olmaya çalışan İhvan'ın gücü bu insanlara yetmeyecek. Tek cephede toplanan bu insanların ortak şiarı ise ‘devrimi halk koruyor'. Bu da Mısır devriminin yeni bir sayfa açtığını müjdelemektedir. Bu sayfanın başlığında; devrimci kazanımları korumak, devletin kimliğini etkileyecek bir anayasa metninden söz ettirmemek ve despot rejimi yeniden kurmalarına engel olmak vardır. Bu mücadele devrimin gerçek güçleri ve daha önce devrilen rejim arasında değil artık -yeni mücadele- devrim güçleri ve ‘İhvan ve Selefiler' ile olacaktır. Bu durumun ortaya çıkardığı iki gerçek var:


1: Devrimcilerin başını koparıp devirdiği –İhvan'ın o sistemin direksiyonuna geçip onu sürme arzusuna rağmen- rejime tekrar teslim olunmamalı. İhvan'ın rejimin kalıntılarını tasfiye ederken sistemin özünde değişiklik yapmadığı bilinmeli.


2: İhvan; iktidarı ele geçirmek, sivil güçleri dışlamak ve devletin ideolojik kimliğinde değişiklik yapmak için uğraş veriyor.


Mısır Cumhurbaşkanı Mursi'nin ‘kendisine bağlı valiler' ile yaptığı ‘açılış', İhvan'ın devrim adını kullanarak ne elde etmek istediğini gösteriyor. Dolayısı ile Mursi'nin ‘açılışı' ve yeni anayasa ilanıyla attığı adımların başarısız olacağı ve şiddeti arttıracağı; uyandırdığı yankılarda ve meydanlarda apaçık görülüyor. Mursi'nin ‘devletin kanunlarına ve yasalarına uygun hareket eden ve bütün Mısırlıların lideri' olmadığı görüşü yaygınlık kazanmaya başladı. ‘Cemaatin lideri' Mursi; akıl hocalarının (İhvan'ın kılavuzları), işadamlarının ve tüccarların öğretileriyle hareket ediyor. Bu politikalar, halkın öfkesinin dalga dalga her yeri yakmaya başlamasına sebebiyet verdi. Devrik lider Mübarek'in partisinin merkezlerinin yakıldığını gördüğümüz gibi, İhvan'ın birden fazla bürosunun ve siyasi kolu Adalet ve Kalkınma partisinin de merkezi ve bürolarının yakıldığını gördük. Bunlar ne anlama geliyor?


Görünüşe göre İhvan hiçbir şey anlamamış. Mısır devriminden gerekli dersleri almamış ve onu yeteri kadar da sindirememiş. Bu devrim, insanlardaki korku bariyerlerini geriye dönüşsüz yıktı. Bundan sonra da bu korku bariyerlerinden değil gelecekten bahsedilmeli.  Bu tarihi bir hadisedir. Devrim sürecinin hızlı, istikrarlı ve kararlı bir şekilde kazandırdıklarına olan duyarlılık devam ediyor. İnsanların ekmek, onurlu bir yaşam, sosyal adalet ve özgürlük hedeflerine ulaşılmadığı sürece ve baskıyı boyunlarında hissettikleri sürece; halkın dökülen kanı bu duyarlılığı koruyacak ve devrimi ebedi kılacaktır. En önemlisi de budur: ‘Devrimi ebedi kılmak'. Devrimin sürekliliğini sağlarken ideolojisini de değiştirmeden pazarlıksız ilerlemek olanaksız değil ama zor bir meseledir. Bu sürekliliği sağlayan bütün devrimci dalgalar durulmayacak. Ama iktidarın; ‘daha da gelişmekte' olan bu devrimci gruplardan kaçırılmaya çalışılması bir yana dursun, insanlara verilen sözlerin yerine getirilmemesinde bile ısrarcılar. İhvan'ın halen üzerinde çalıştığı şey ise sadece devrik rejimin sistemini geri getirmek değil devletin ideolojik kimliğini de tersyüz etmek.


Burada bir soru ortaya çıkıyor: Eğer İhvan -kendi yorumlarından da anladığımız gibi- devrimde kaydedilen bütün bu gelişmelerin farkında olduğunu iddia ediyorsa, resmi karşılıkları olan Mısır Cumhurbaşkanı Mursi'ye neden bu felaket sayılabilecek anayasayı ilan ettirdiler? Meşru olan siyasi eleştirilere karşı dayanacak güçleri mi kalmadı? Veya bir sonraki seçimin lehlerine olmayacağını bildikleri için mi bu şekilde bir anayasa ilan ettiler? Dolayısı ile anayasa mahkemesinin devre dışı bırakılması, devletin kimliğini değiştirmek ve hedeflerine ulaşmak için son şanslarıdır. Bu mahkeme; ‘şura meclisi' ve ‘anayasa komitesi'nin çözülmeleri amacıyla karar alınabilecek ‘köşeyi dönmece' bir kurum haline geldi.


Mısır Cumhurbaşkanı Mursi'nin, Müslüman Kardeşlerin ‘rehberlik bürosu' yönlendirmesiyle ve onların adına ilan ettiği anayasanın -bütün tepkilere ve sorulara rağmen- esas hedeflerinin bunlar olduğunu düşünüyorum.


Ali Jaradat:  İsrail hapishanelerinde kararsız-mahkemesiz ‘idari gözaltı' ile 12 yıl alıkonulan Filistinli bağımsız yazar.


Çev. Hasan Sivri

medyasafak.com