"ABD’nin Jeopolitik Hedefi, Deniz Ticareti Yollarını Uyumsuz Ülkelerin Elinden Çıkarmak"

"ABD’nin Jeopolitik Hedefi, Deniz Ticareti Yollarını Uyumsuz Ülkelerin Elinden Çıkarmak"
"ABD ve Suudi istihbaratı ve askerleri, Salih rejiminin ve ordusunun kalıntıları korumak ve herhangi bir halk ayaklanmasını önlemek üzere Yemen’deler."

ABD'nin jeopolitik hedefi, deniz ticareti yollarını uyumsuz ülkelerin elinden çıkarmak: Analiz

 

ABD ve Suudi istihbaratı ve askerleri, Salih rejiminin ve ordusunun kalıntıları korumak ve herhangi bir halk ayaklanmasını önlemek üzere Yemen'deler.


Suudi Arabistan, geçen yarım asır boyunca Ali Abdullah Salih üzerinden Yemen'i kontrol etti ve Yemen, pek çok bakımdan Amerika Birleşik Devletleri ve emperyalist müttefikleri için stratejik öneme sahip. Bu nedenlerden birisi, Kızıldeniz'e ve Süveyş kanalına giden geçiş yolunu kontrol ediyor olması.



Press TV, Beyrut'ta bulunan Uluslararası Lübnan Üniversitesi'nde öğretim üyesi olan Cemal Wakim'le, Yemenliler ve onların devrimci hedeflere ulaşma umutları hakkında bir röportaj yaptı.

Aşağıda, bu röportajın ana hatlarıyla çözümlemesini sunuyoruz.


Press TV: Pek çok kişi Yemen'de aynı politikaları görmemizin, yahut eski Yemen yönetimine göre dış veya iç politikalarda büyük değişiklikler görmememizin, Suudi Arabistan ve Amerika Birleşik Devletleri'nin aracılık ettiği pakttan kaynaklandığını düşünüyor.

Yapılan anlaşmanın akan kanı durdurmakla birlikte fiilen Ali Abdullah Salih rejimini korumak için yapıldığını söylemek sizce mümkün mü?

Wakim: Kesinlikle. Suudiler Ali Abdullah Salih rejimini destekliyorlardı ve rejimin, Ali Abdullah Salih devrildikten sonra da devam etmesini istiyorlardı; zira Sana'dan Bay Shamsan'ın söylediği gibi Yemen'e Suudi müdahalesi kriz sırasında ya da devrim sırasında başlamadı, bu yaklaşık 50 yıllık bir müdahale. Devrimin Yemen İmamını devirerek Cumhuriyet'i kurmasından bu yana sürüyor.

Bu yüzden Suudiler perde arkasından, o dönemde Nasır tarafından desteklenen Cumhuriyet'e ya da Cumhuriyetçilere karşı bir savaş yürüttü ve sonunda Yemen'de nüfuz ve iktidarı paylaşmak üzere Mısırlılar ve Suudiler arasında aracılı bir anlaşmaya varıldı.

1978'de Ali Abdullah Salih'in iktidara gelmesi de Mısır ve Suudi Arabistan arasındaki bu anlaşmanın bir ürünüydü ve Ali Abdullah Salih Yemen'de Suudi nüfuzunu temsil ediyordu.

Dolayısıyla Suudiler rejimin ayakta kalması kaygısını taşıyorlardı ve bu yüzden de Ali Abdullah Salih'in görevi bırakacağı, yeni devlet başkanının ise selefinin politikalarını sürdüreceği bir anlaşmayı hayata geçirmeye çalıştılar.

Press TV: El Kaide ile savaş veya kullanılan ifadeyle terörle savaş konusunda bazı kişiler Yemen'in şu anda, El Kaide tehlikesinin kendi başına üstesinden gelemeyeceğini söylüyorlar.

Diğer yandan başka kişiler de, Amerika Birleşik Devletleri'nin sürdürdüğü uzun vadeli savaşın bu tehdidi Yemen'den uzaklaştırmaya yardımcı olmayacağını belirtiyorlar.

Temel olarak ifade etmek gerekirse, Yemen bugün El Kaide gibi gruplardan gelen bu terörizmin nasıl üstesinden gelebilir?

Wakim: Öncelikle, terörizm meselesi basit bir bahane. El Kaide'nin var olmadığını söylemiyorum, fakat varlığı, Yemen siyaseti üzerinde o kadar da belirleyici değil. Bu, çok önemli bir jeostratejik bölgeye yönelik Amerikan müdahalesi için bir bahane olarak kullanıldı – Yemen Kızıldeniz'in diğer tarafında; Somali ve Cibuti'de kriz olduğunu ve Etiyopya'da yeni bir krizin tohumlarının olduğunu görüyoruz.

Dolayısıyla bu, daha büyük bir tablonun parçası; bölge, Amerika'nın şekillenmekte olan bir Avrasya bloğu olarak gördüğü ve kontrol alınması gerektiğini düşündüğü şeye yönelik stratejisinin bir parçası.

Bu Avrasya bloğu, Çin, Rusya, İran ve Orta Asya cumhuriyetlerinden oluşuyor ve bunlar, Amerika Birleşik Devletleri'ni Asya politikalarından uzaklaştırma tehlikesi arzediyor.

Dolayısıyla Amerika Birleşik Devletleri, bu bloğun deniz ticareti yollarına erişmesini engellemeye çalışıyor ve Yemen de bu büyük stratejinin bir parçası. İşte bu yüzden Yemen'deki kaos bu anlamda, özellikle de Yemen'in Kızıl Deniz'e ve elbette Süveyş kanalına giden yolları kontrol etmesi bağlamında Amerikan çıkarlarına hizmet edebilir.

Press TV: Yeni Yemen'den bahsettiğimizde, elbette Arap Baharı devrimleri bakımından pek çok umut var; geçiş hükümeti kurulduğu için Yemen'de de böyle bir devrim yaşandı denilebilir ve bunun, devrimcilerin istediği türden bir geleceğin önünün açması umudu bulunuyor.

Gördüğümüz işaretlere bakarak, iyimser olduğunuzu söyleyebilir misiniz? Bir yandan aşırı yoksulluk görüyoruz; şu aşamada Suudi Arabistan ve diğer Arap ülkeleri Yemen'e fon ve yardım sunduklarını söylüyorlar, fakat haberlerden anladığımız kadarıyla, bu fonlar yoksullukla karşı karşıya olan Yemen halkına ulaşmıyor?

Wakim: Ben Arap Baharı konusunda iyimserim, fakat kısa vadede değil, çünkü çok uzun zamandır siyaset üretmesi yasaklanan ülkelerde yaşıyoruz. Bizde, henüz genç insanlar tarafından yeni yeni şekillendirilen siyasi seçkinler bulunmuyor ve açık biçimde tanımlanmış bir programa sahip olmak için gerekli deneyimi edinmek zaman alacaktır. Dolayısıyla zamanla ilgili bir durum bu.

Fakat diğer yandan, Suudiler pek çok Arap ülkesindeki müttefiklerini, gerçek devrimlerin iktidarı ele geçirmesini engellemek üzere harekete geçirmeye çalışıyorlar.

Mısır, Mübarek'e karşı devrim yapanların iktidarı almalarının engellendiği açık bir örnek. Yemen bir başka örnek. Harcanan paralar, Yemen veya Mısır halkına ulaşmak üzere değil, Yemen'de, Mısır'da, veya başka yerlerde, örneğin Suriye'de, Libya'da Suudi çıkarlarını geliştirecek kişileri desteklemek üzere kullanılıyor.

medyaşafak