Chossudovsky: İran’a Karşı Savaş, 3. Dünya Savaşı’nı Tetikleyecektir

Chossudovsky: İran’a Karşı Savaş, 3. Dünya Savaşı’nı Tetikleyecektir
“Savunma gücümüz, savunma stratejimiz temelinde oluşturulmuştur ve savunma stratejimizi belirleyen düşünce, ABD öncülüğündeki bir koalisyonla büyük bir savaşa gireceğimiz düşüncesidir.” (Tuğgeneral Hüseyin Selami, İslam Devrimi Muhafızları Komutan Yardımcısı, Eylül 2012)
“İran’a Karşı Savaş, 3. Dünya Savaşı’nı Tetikleyecektir”

Prof. Michel Chossudovsky

“Savunma gücümüz, savunma stratejimiz temelinde oluşturulmuştur ve savunma stratejimizi belirleyen düşünce, ABD öncülüğündeki bir koalisyonla büyük bir savaşa gireceğimiz düşüncesidir.” (Tuğgeneral Hüseyin Selami, İslam Devrimi Muhafızları Komutan Yardımcısı, Eylül 2012)

*       *       *

Hem ABD hem de İsrail, İran’a karşı, yıkıcı sonuçları olacak şekilde ön alıcı ilk saldırıyı gerçekleştirme tehdidinde bulundular.

Süregiden bu tehditlere karşı İran İslam Devrimi Muhafızları Ordusu (İDMO) Komutanı General Amir Ali Hacızade İran’a yönelik bir ABD-İsrail askeri saldırısının Üçüncü Dünya Savaşı’nın patlak vermesine yol açabileceği ikazında bulundu.

General Hacızade’ye göre, böyle bir savaşın başlatılması halinde kontrolsüz bir askeri tırmanış senaryosunun gerçekleşmesi muhtemel. Saldırıya uğraması halinde İran, İsrail ve ABD hedeflerine karşı misillemede bulunacaktır ve bunlara komşu ülkelerdeki (Irak, Afganistan, Pakistan, Körfez ülkeleri) ABD askeri tesisleri de dâhildir:

İslam Devrimi Muhafızları Ordusu (İDMO) Hava Kuvvetleri Komutanı Amir Ali Hacızade, ABD ve Siyonist rejimin İran’a saldırmasının 3. Dünya Savaşı’nı tetikleyebileceğini söyledi.

Pazar günü Arap haber şebekesi El Âlem’e demeç veren General Hacızade, ABD ve İsrail’in İran’la savaşa “birbirinden bağımsız olarak giremeyeceğini, yani ikisinden birinin savaşı başlatması halinde diğerinin de katılacağını” söyledi.

General, “ABD ve Siyonist rejimin birbirinin tamamen arkasından olduğunu görüyoruz ve Siyonist rejimin ABD desteği olmadan bir savaş başlatmasını düşünemiyoruz. Aynı nedenden ötürü, eğer bir savaş patlak verirse, kesinlikle her iki tarafla da savaşacağız ve kesinlikle ABD üslerini hedef alacağız” dedi.

General, “bu koşulların gerçekleşmesi halinde kontrol edilemez ve yönetilemez bir dizi olay gerçekleşecektir ve böyle bir savaş Üçüncü Dünya Savaşı’na dönüşebilir. Yani bazı ülkeler, İran’ın yanında veya karşısında savaşa girebilir” diye ekledi.

İDMO komutanı, İran’a karşı böyle bir savaşın başlatılması halinde “komşu ülkelerdeki ABD üslerinin hedef alınacağını ve hatta bu üslerin, bu ülkelerin kendi halkları tarafından da tehdit edileceğini” söyleyerek ikazda bulundu. (Fars Haber Ajansı, 23 Eylül 2012, vurgular eklenmiştir)

Dünya tehlikeli bir yol ayrımında. General Hacızade’nin ifadelerinin ciddiye alınması gerekiyor.

İran’a karşı aktif savaş hazırlıkları sekiz yıldır devam ediyor. 2005’ten beri ABD ve müttefikleri, Amerika’nın NATO’daki ortakları ve İsrail de dâhil olmak üzere, gelişmiş silah sistemlerinin aşırı düzeyde konuşlandırılması ve stoklanmasıyla meşgul. ABD’nin, NATO üyesi ülkelerin ve İsrail’in hava savunma sistemleri bütünüyle entegre olmuş durumda. İsrail, müttefiklerinin desteği olmadan hareket edemez.

Bu, Pentagon’un, NATO’nun ve İsrail ordusunun İran’a karşı koordinasyon içinde bir çabası anlamına geliyor. Cephe hattındaki Arap devletleri (NATO tarafından oluşturulan Akdeniz Diyaloğu ve İstanbul İşbirliği İnisiyatifi üyesi) de dâhil olmak üzere, NATO üyesi olmayan çok sayıda ülke de bu sürecin bir parçası.

Medya Dezenformasyonu

Medya aldatmacalarının etkisi altında olan kamuoyu, topyekûn bir savaştan ziyade İran’ın nükleer tesislerine karşı fiili bir “cezalandırma” olarak sunulan şeyin muhtemel sonuçlarına karşı ya kayıtsız, ya bunları ihmal ediyor ya da zımnen destek veriyor.

İran’la savaş kamuoyuna, öteki meselelerin yanında bir mesele olarak sunuluyor. İnsanlığa karşı bir tehdit olarak görülmüyor. Hatta tam tersi: insani bir çaba olarak görülüyor.

Misilleme

Batı medyası, savaş tamtamlarını çalıyor. Amaç, bıktırıncaya kadar kendini tekrar eden medya haberleri üzerinden, halkın alt bilincine, İran tehdidinin gerçek olduğu ve İslam Cumhuriyeti’nin “işinin bitirilmesi” gerektiği düşüncesini zımni bir şekilde yerleştirmek.

İran, belirgin güçte askeri kapasitelere sahip. İran’a yönelik bir saldırının misillemeye ve savaşın büyümesine yol açabileceği, bunun da “küresel bir savaşa” yol açma ihtimalinin bulunduğu, bir endişe konusu değil.

İslam Cumhuriyeti İsrail’in güvenliğine bir tehdit teşkil etmezken, İran’ın askeri kanadı, ülkelerine yönelik bir İsrail saldırısı durumunda İsrail’e karşı misilleme yapmayı tasarladıklarını ve bunun da yıkıcı sonuçlar getirebileceğini söyledi:

Cumartesi günü İDMO’nun üst düzey komutanı Tümgeneral Muhammed Ali Caferi, İran’a yönelik bir düşman saldırının ihtimal dâhilinde olduğunu, fakat böyle bir savaşın Siyonist İsrail rejiminin ömrüne son vereceğini söyledi ve “Savaş patlak verebilir, ama eğer Siyonistler [İsrail hükümeti] bir şeyleri başlatırsa bu onların yok olma noktası ve hikâyelerinin son noktası olur” diye ekledi.

Caferi, ayrıca, “hiç kimse İran’a yönelik kapsamlı bir kara saldırısına cüret edemez” şeklinde bir vurgu da yaptı.

General, düşmanın aklı başında olsaydı hiçbir sorunun olmayacağını söyledi ve “fakat sorun şu ki, rasyonel hareket edeceğinin hiçbir garantisi yok ve bu yüzden biz de hazırlanmalıyız” dedi.

Dün geç saatlerde ise yardımcısı, Tuğgeneral Hüseyin Selami, Siyonist rejimin İran İslam Cumhuriyeti’ne karşı gerçekleştireceği olası bir saldırının, Tahran’a, bu rejimi haritadan silmek için bir fırsat vereceği uyarısında bulundu.

Selami, Cumartesi gecesi devlet televizyonunda, “Eğer Siyonistler İran’a saldırmaya girişirlerse, bu, İslam Devrimi’ne onları dünya coğrafi tarihinden silmek için tarihsel bir fırsat verir” dedi.

Komutan, “Bundan böyle Siyonist rejimin tehditlerinden kaygı duymuyoruz” dedi ve İslam Cumhuriyeti’nin, Hizbullah ve Hamas hareketi de dâhil olmak üzere bölgedeki müttefikleriyle son on yıldaki savaşlarından acı hatıraları olduğunu ekledi.

Selami, “(Bahsi geçen yenilgilerden hareketle) o (Siyonist rejim) İran İslam Cumhuriyeti’ne tehdit oluşturmayı nasıl isteyebilir?” diye sordu.

Ayrıca İran’ın, ülkeye yönelik her türlü saldırıyla yüzleşebilecek hazırlık düzeyinin altını çizdi ve şunu söyledi: “Savunma gücümüz, savunma stratejimiz temelinde oluşturulmuştur ve savunma stratejimizi belirleyen düşünce, ABD öncülüğündeki bir koalisyonla büyük bir savaşa gireceğimiz düşüncesidir.”

Cuma günü, İran Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Seyid Hasan Firuzabadi de Tahran’ın, ülkeye yönelik herhangi bir saldırıya, “derhal” ve “kesintisiz” bir karşılık vereceğini vurgulayarak söyledi.

Tümgeneral Firuzabadi, Cuma sabahı Tahran’daki Mukaddes Savunma Haftası vesilesiyle yapılan 21 Eylül askeri geçidini izleyen gazetecilere, “Siyonist liderlerin kibirli açıklamaları karşısında kendimizi tehdit altında hissetmiyoruz, çünkü onlar İran’ın tehditlere karşı cevabının hazır, derhal ve kesintisiz bir cevap olacağını bildikleri için feryat etmeye devam eden korkak yaratıklar” dedi.

“Siyonist rejimin yetkilileri, (askeri) öngörülerinde İran’a yönelik askeri operasyonların İsrail tarafından yapılamayacağını ve onun için faydalı da olmayacağını belirttiler” diye ekledi.

Ayrıca İran’ın silahlı kuvvetlerinin bugün tahmin edilemez boyutta olduğunu ve stratejisinin ve eylemlerinin düşmanlar tarafından öngörülemeyeceğini ifade etti.

İranlıların 1980’lerde Irak tarafından dayatılan ve 8 yıl süren savaşta verdikleri kurbanları andıkları Mukaddes Savunma Haftası Cuma günü ülke çapında, İslam Cumhuriyeti Ordusu’nun, İslam Devrimi Muhafızları Ordusu’nun (İDMO) ve Güney Tahran’daki Besic (gönüllü) milislerinin pek çok biriminin düzenlediği askeri geçitlerle başladı. (Fars Haber Ajansı, 23 Eylül, 2012, vurgular eklenmiştir)

Savaş dalgasını tersine çevirmek

Okuyucularımıza bu mesajı, olabildiğince yaymaları çağrısı yapıyoruz.

Amerika’da, Batı Avrupa’da, İsrail’de, Türkiye’de ve dünyanın farklı yerlerinde yaşayan halklara bu askeri projeye karşı çıkmaları, İran’a karşı askeri eyleme destek veren kendi hükümetlerine karşı çıkmaları, İran’a yönelik bir savaşın yıkıcı sonuçlarını gizlemeye çalışan medyaya karşı çıkmaları çağrısında bulunuyoruz.

İsrail halkı, Başbakan Benyamin Netanyahu’nun İran’a saldırı fikrinin karşısında büyük ölçüde birlik olmuş durumdadır.

İsrail ve İran arasında bir saldırmazlık protokolüne varılmalıdır.
 


medyaşafak