Halkın ordusu / Afrika Federasyonu kurulacak mı?

Halkın ordusu / Afrika Federasyonu kurulacak mı?
"Bugüne geldiğimizde, Mwalimu Horace Campbell'in askeri darbelere karşı tepkisiz kalmamamız gerektiğini, çünkü ordunun rolünün önde gelen emperyalist merkezlerde olduğu gibi her zaman gerici olmadığını söyleyen dersine kulak vermek önemlidir."

 

 

Hanna Eid

 

Al Mayadeen English

 

Al Mayadeen English'te daha önce yayınlanan bir makalede belirtildiği üzere The Guardian'ın yakın tarihli bir raporu, ABD ordusunda Neo-Nazi "aktif grupların" varlığını gösteriyor. Bu arada gezegenin diğer ucunda, Batı Afrika'da Mali, Burkina Faso ve Nijer orduları kendi hükümetlerinin kontrolünü ele geçirdi ve bölgedeki neo-kolonyal ve emperyalist güçlere karşı koymak için halklarıyla birlikte çalışıyorlar. Biraz da Çin'e doğru gittiğimizde, Başkan Xi Jinping'in güçlü bir yolsuzlukla mücadele kampanyası başlattığını ve Halk Kurtuluş Ordusu'nda (PLA) daha sağlam bir siyasi ve ideolojik eğitim için bastırdığını görüyoruz. Burada elimizde üç farklı toplum, üç farklı ordu ve üç farklı ekonomi örneği var. Bu analizde, Anouar Abdel-Malek'in [Enver Abdülmelik; Kıpti asıllı Mısırlı-Fransız, Pan-Arabist ve Marksist siyaset bilimci] ulusal devletler taksonomisini ve ulus içinde ordu tartışmalarını, sosyal teorinin birçok sol çevrede genellikle yeterince konuşulmayan birkaç unsurunu ele almak için kullanacağım. Yani ordunun ulus içindeki rolü ve bir ulusun silahlı kuvvetlerindeki sınıf, ırk ve ideoloji sorunlarını.

 

İlk olarak, Amerika Birleşik Devletleri'nde ordunun rolünü tartışacak ve inceleyeceğiz. Abdel-Malek'in koşullu tipolojisine göre, Amerika Birleşik Devletleri "Avrupa ya da Batı tipi" ulus-devletin bir parçası olarak kabul edilebilir. Bu durum kabaca çok partili seçimler, liberal bireysel haklar ile sosyal teoriye ve toplumdaki sosyal etkileşime egemen olan kapitalist-realist bir rasyonalite anlamına gelmektedir. ABD ordusu şu anda 1,4 milyon personel istihdam etmekte olup, insan gücü bakımından dünyanın en büyük 3. ordusudur. Vietnam halkının Amerikan savaş makinesine karşı kazandığı zaferin ardından 1973'te zorunlu askere alma uygulaması sona ermiş olsa da, pek çok kişi günümüzün 'gönüllülük' esasına dayalı ordusunun 'yoksulları askere alma' yoluyla işlediğini düşünmektedir. Genel olarak, ABD ordusunun agresif askere alma kampanyaları kırsal ve düşük gelirli bölgelerin lise ve üniversite çağındaki genç erkeklerini hedef almaktadır (orduya katılmak için 18 yaşında olmak yeterlidir). Ancak bu genç erkek ve kadınlar denizaşırı ülkelerde emperyalist çıkarlara hizmet ettikten sonra Washington'daki kuklacılar tarafından unutulurlar. The Military Wallet adlı yayına göre "Amerika'daki her 10 evsizden 1'i gazidir". Ne yazık ki Amerikan solunda kendilerini ikili ve çelişkili bir ahlaki muammanın içinde bulma eğilimi var. ABD ordusunda faşist ve neo-Nazi unsurların varlığı ordunun geneline uygulanmakta ve bu da ABD solunun Davut ve Golyat fetişini güçlendirmektedir.

 

Sol kanat silah kulüpleri ya da dövüş sanatları eğitimi fikri ancak son zamanlarda ilgi görmeye başladı. Sosyalist Tüfek Derneği gibi bir grubun 2019-2020 yılları arasında üye sayısının 2.000'den 10.000'e çıkması olumlu bir eğilimdir. Buradan yola çıkarak Çin'de ordunun ulus içindeki rolünü analiz edebiliriz.

 

Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun (PLA) (1927-2027) kuruluşunun yüzüncü yılına yaklaşırken, bu ordunun hangi tarihsel bağlamda inşa edildiğini bilmek önemlidir. Başlangıçta Kuomintang (Çin Milliyetçi Partisi) ve Japon emperyalistlerinin ikili saldırısının ortasında kuruldu. PLA'nın öncülü 'Çin İşçi ve Köylü Kızıl Ordusu' olarak adlandırılmış ve bu iç ve dış gelişmeyle mücadele etmek için kurulmuştur. Abdel-Malek'in 1980'de yazdığı tipoloji, Çin'i 'yeniden doğmakta olan bir ulus' olarak nitelendirmekte ve bununla şunu kastetmektedir:

 

Ulusal yaşamın tüm alanlarında (siyasi, ekonomik, kültürel, ideolojik ve sosyal) karar verme gücünü geri kazanarak, gerçek bir ulusal rönesans ya da kimliğin yeniden fethini teşvik etmek için çalışırlar ve böylece çeşitli türlerde sosyal devrimler yoluyla zamanımızın medeniyetine kendi özel katkılarını sağlayabilirler. (Abdel-Malek, Anouar, Nation and Revolution, Part Two of Social Dialectics, 1981, Macmillan Press. London.)

 

Çin bugün emperyalist kuşatmayla ve beşinci kolcuların onu içeriden yıpratma girişimleriyle karşı karşıyadır. Bu durum karşısında Başkan Xi, yolsuzlukla ve rüşvetle mücadele kampanyalarını görev süresinin odak noktası haline getirdi. South China Morning Post'ta yer alan bir makaleye göre, "yolsuzlukla mücadele çabalarının önemi, Ordu’nun, ülkenin istikrarındaki rolüne verdiği güçlü değerin göstergesidir". Yolsuzlukla mücadele kampanyaları etkili olmuş, PLA'nın bazı üst düzey generalleri yolsuzluk ve zimmete para geçirmekle suçlanmıştır. Bu bağlamda bu ne anlama geliyor? "Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra, PLA ulusal savunma, sosyalist devrim ve inşa görevlerini üstlendi ve aynı zamanda orduyu daha devrimci, modernize ve düzenli hale getirmeye çalıştı". 1980'lerden bu yana, Çin'in iç kalkınması hızlandıkça, PLA'nın artan oranda üniversite ve lisansüstü eğitimi almış askerleri kabul ettiğini görüyoruz. Yani bir anlamda PLA, sosyalizmin inşasına ve anavatanın savunulmasına adanmış, iyi eğitimli, işçi sınıfından çıkmış bir güçtür. Peki bu güç son zamanlarda haberlere konu olan Mali, Burkina Faso ve Nijer ordularıyla nasıl karşılaştırılabilir?

 

Batı Afrika'da ordunun ulus içindeki yerine ilişkin bu araştırmaya Thomas Sankara'nın ünlü sözüyle başlamalıyız: "Vatansever bir siyasi eğitim olmadan, bir asker sadece potansiyel bir suçludur". Bu zihniyet, sömürgeci Fransa'dan bağımsızlıklarını kazanmalarının ardından Burkinabe ordusuna da uygulanmıştır. Bağımsızlık döneminden günümüze kadar Abdel-Malek'in Batı Afrika devletleri tipolojisi geçerliliğini korumuştur; Abdel-Malek bu devletleri "birlikçilik çağrısına sahip yeni ulusal devletler" olarak adlandırmaktadır. Abdel-Malek'e göre "bu, köleliğin kana buladığı siyah Afrika ülkelerinin çoğunu kapsamaktadır". Bugüne geldiğimizde, Mwalimu Horace Campbell'in askeri darbelere karşı tepkisiz kalmamamız gerektiğini, çünkü ordunun rolünün önde gelen emperyalist merkezlerde olduğu gibi her zaman gerici olmadığını söyleyen dersine kulak vermek önemlidir. Burkina Faso'dan Yüzbaşı İbrahim Traoré'ye göre, Mali ve Nijer ile aynı doğrultudaki hareketleri, pan-Afrikanizmi canlandırmayı ve Fransızlar tarafından dayatılan vesayet bağlarını kırmayı amaçlayan bir harekettir. Hem Mali hem de Burkina Faso devrimci savunma komiteleri kurmuştur. Burkina Faso'da bu komitelere VDP (Volontaires Pour La Défense de La Patrie) adı verilmiştir. Traoré Rusya-Afrika zirvesinde de şu mesajı vermişti:

 

Bugün Burkina Faso'yu ilgilendiren konuya gelince, sekiz yılı aşkın bir süredir emperyalist yeni sömürgeciliğin en barbar, en vahşi biçimiyle karşı karşıyayız. Kölelik bize kendini dayatmaya devam ediyor. Seleflerimiz bize bir şey öğretti: kendi isyanını sahiplenmeyen bir köle acınmayı hak etmez!

 

Bu mesaj Nijer ve Mali'nin askeri hükümetleri tarafından tekrarlanmaktadır. Hem Mali hem de Burkina Faso, ECOWAS ya da AFRICOM tarafından yapılacak herhangi bir müdahalenin kendilerine karşı açılmış bir savaş sayılacağını ilan etmişlerdir. Mali hükümetinin yeni anayasa reformuna, bir pan-Afrika federasyonu kurulması halinde egemenliklerinin bazı unsurlarından vazgeçmeye hazır olduklarını belirten bir madde eklendiğini de belirtmek gerekir. Dolayısıyla şimdi şu soru ortaya çıkıyor: Nijer; Mali ve Burkina Faso arasında kurulması önerilen federasyona katılacak mı?

 

Bu makalede Abdel-Malek'in ulus-devlet tipolojisi ve ordunun ulus içindeki rolüne ilişkin sorusu üç farklı bağlamda incelenmiştir. Yankee ordusu, en savunmasız vatandaşlarını avlayan emperyalist bir ordudur. Çin'deki PLA, 1949'dan bu yana ülkenin kalkınmasının ve sosyalist inşasının bir parçası olan iyi eğitimli, işçi sınıfından doğmuş bir ordudur. Son olarak Mali, Nijer ve Burkina Faso orduları, askerlerin önderlik ettiği devrimlerin mutlaka gerici olmak zorunda olmadığını ve aslında emperyalist yağmaya son vermeye yardımcı olabileceğini vurgulamak amacıyla incelendi. Umuyorum ki bu makale solda, ağaçlar için ormanı gözden kaçırmayan bir tartışma başlatabilir. Herhangi bir devrimci bağlamda ordunun rolü hakkında konuşmamız önemlidir... A Luta continua! (Mücadele sürüyor!)

 

 

Çeviri: Medya Şafak