"İsrail’in 8 Günlük Savaştaki Yenilgisinin 22 ve 33 Günlük Savaşlardaki Yenilgisinden Farkı"

"İsrail’in 8 Günlük Savaştaki Yenilgisinin 22 ve 33 Günlük Savaşlardaki Yenilgisinden Farkı"
"İsrail, Hizbullah’ın Lübnan topraklarını işgalcilerin elinden kurtardığı gibi, işgal edilmiş Filistin topraklarının da çok uzak olmayan bir gelecekte kurtarılmasına kendisini hazırlamalıdır."
İsrail’in 8 Günlük Savaştaki Yenilgisinin 22 ve 33 Günlük Savaşlardaki Yenilgisinden Farkı

Hüseyin Âlâyi

Tabnak.ir


Gazze Şeridi halkına yönelik 14 Kasım 2012 Çarşamba günü başlayan saldırı, sekiz gün gece-gündüz devam ettikten sonra 22 Kasım 2012 Çarşamba günü akşam son erdi. Her ne kadar Netenyahu’nun seçime yatırım yapmak üzere İsrail’in daha emniyetli bir yer olması için bu saldırıyı başlattığı söyleniyorsa da İsrail askeri daha önceki saldırılarında olduğu gibi bu saldırısını uzun bir zamana yayamadı ve ateşkesi çok çabuk kabul etmek zorunda kaldı.

İsrail bu savaşta, önceki savaşlarda olduğu gibi Gazze Şeridi halkından yaklaşık bin kişiyi öldürüp yaraladı ve direnişin önemli komutanlarından birisini katletti. Ancak hiç kimse İsrail’in tabiatından kaynaklanan bu katliamı, İsrail’in bir başarası olarak görmedi. Bilakis İsrail’in cinayetlerine karşı Gazze halkının direnişi, Filistinlilerin bir zaferi olarak değerlendiriliyor.

Her ne kadar İsrail bu savaşta daha önceki savaşlarda olduğu gibi seferberlik ilan ederek yedek askerleri silahaltına alıp kara harekâtı yapacağını ilan etse de, Gazze’ye kara operasyonu yapmaya cesaret edemedi. Zira başarılı olamayacağını biliyordu. Bu durumda Gazze savaşı, önceki savaşların üçte biri kadar bile sürmedi.

Diğer taraftan, Filistinli direniş grupları bu savaşta işgal edilmiş topraklara daha uzun mesafeli füzelerden daha fazla atabildiler ve İsrail, Demir Kubbe füze savunma sistemini çalıştırmasına rağmen fırlatılan bu füzelerin hedefe ulaşmasını tamamen engelleyemedi.

İsrail, yaklaşık 1500 füzenin işgal topraklarına ateşlendiğini, bunların 500’den azının tespit edilip yok edildiğini ve bunun da 1000’den fazla roketin İsrail’in kontrolünde olan bölgelere düştüğü anlamına geldiğini söylemektedir. Bundan daha ilginci ise, şimdiye kadar direnişin ateşinden mahfuz olan Tel Aviv’in bile uzun mesafeli füzelerle vurulması ve son güne kadar İsrail’in bu füzelerin fırlatıldığı noktalarını yok edememesidir. 8 günlük savaşın şaka gibi olan noktası ise, Filistinlilerin işgal topraklarına fırlattıkları füzelerin İran yapımı Fecr 5 füzeleri olduğunu açıklamaları oldu.

Tüm bunlar, üç ay önce Netenyahu’nun İran’ın nükleer enerji santrallerini vurma söyleminin ardından gerçekleşti. Anlaşıldı ki İran füzeleri Siyonist askerlerin burunlarının dibindedir ve İsrail Gazze Şeridi’ni ablukaya almasına rağmen bu füzelerin direniş bölgelerine girmesine engel olamamıştır. Filistin işgal edilmiş topraklarından İran yapımı füzelerin fırlatılması, Ortadoğu’nun en teçhizatlı ordusuna karşı Filistinlilerin savunma gücünün sadece İslam Cumhuriyeti’nden geldiğini göstermektedir. Böyle bir olayın gerçekleşmesi, İsrail’in Ortadoğu’da yeni bir savaş kararı almasını engelleyici bir unsur olduğu anlamına da gelmektedir.

Aynı şekilde Siyonistler, akabinde Ateş Sütunu operasyonunu gerçekleştirdiği 33 Günlük Savaşın aksine, 8 Günlük Savaşta güçsüzlüğünden dolayı bu tür operasyonlar yapamadı. Ancak siyasi açıdan bakılacak olursa, Arap ülkelerindeki halk kıyamlarının ve İslami uyanışın 8 Günlük Savaşa etkisi dikkate değerdir.

Gazze savaşı olayında, Mısır ve Tunus gibi ülkeler İsrail’i himaye etmemekle kalmamış, üstüne üstlük Mısır’ın Başbakanı ve Tunus’un Dışişleri Bakanı Gazze Şeridi’ne gitmişlerdir. Bu, İsrail’e, Arap ülkelerinin bir numaralı düşmanlarını hala unutmadıklarını göstermiştir. Her ne kadar Mısır, İsrail’in Gazze Şeridi’ne saldırısı sırasında Refah sınır kapısını açmamış olsa da, ancak Mısır başkenti, Filistinli direniş gurupların irtibat bürosu haline dönüşmüştü. Bu da günümüz Mısır’ının, Hüsnü Mübarek Mısır’ından farklı olduğunu göstermektedir. Öte yandan İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanına Gazze Şeridi’ne girme izni vermemesi, Mısır Devleti’nin İran’ın İsrail karşısında en etkili yol olan Direniş hattına olan etkisinin artmasından çekindiğini de gösterdi.

Her halükarda, İsrail’in 8 Günlük Savaşta yenilmesi, gelecekte çıkaracağı savaşlarda Siyonist askeri gücü sınırlamasına neden oldu ve ayrıca İsrail’in “Nil’den Fırat’a” sloganını tamamen unutması ve hatta İslam İnkılabı’nın desteklediği Filistinli ve Lübnanlı Direnişçilerin güçlendiği gerçeğini kabul etmesi gerektiğini göstermiştir. İsrail, Hizbullah’ın Lübnan topraklarını işgalcilerin elinden kurtardığı gibi, işgal edilmiş Filistin topraklarının da çok uzak olmayan bir gelecekte kurtarılmasına kendisini hazırlamalıdır.

“Ey iman edenler! Eğer siz Allah\'a yardım ederseniz O da size yardım eder, ayaklarınızı kaydırmaz.” (Muhammed/7)

medyaşafak