Abdel Bari Atwan: Aksa Tufanı

Abdel Bari Atwan: Aksa Tufanı
Hamas'ın Gazze Şeridi'ndeki askeri kanadının lideri Muhammed Dayf'ın yaklaşık iki yıl önceki Kudüs Kılıcı Operasyonu’ndan beri niçin ortalarda gözükmediğini artık biliyoruz. Meğer karşı saldırının plan ve hazırlıklarıyla meşgulmüş. Cumartesi günü, sözcüsü Ebu-Ubeyde ile birlikte ortaya çıkarak bunu ifşa etti.

 

 

Raialyoum

 

 

Hamas'ın Gazze Şeridi'ndeki askeri kanadının lideri Muhammed Dayf'ın yaklaşık iki yıl önceki Kudüs Kılıcı Operasyonu’ndan beri niçin ortalarda gözükmediğini artık biliyoruz. Meğer karşı saldırının plan ve hazırlıklarıyla meşgulmüş. Cumartesi günü, sözcüsü Ebu-Ubeyde ile birlikte ortaya çıkarak bunu ifşa etti.

 

Birlikte Aksa Tufanı Operasyonu'nun başladığını ilan ettiler ve bunu gezegendeki en uzun işgali sona erdirecek bir savaş olarak tanımladılar. Birkaç dakika içinde binlerce roket fırlatılarak İsrail'in çok övündüğü hava savunma sistemleri dumura uğratıldı ve savaşçılar kuşatma altındaki bölgeden çıkarak Gazze sınırındaki İsrail yerleşimlerine hücum ettiler.

 

Sosyal medyada paylaşılan operasyon görüntüleri hayret vericiydi: Merkava tankları yanıyor, içindekiler sürüklenerek dışarı çıkarılıyor ve merhamet dileniyor; yerleşimciler panik içinde kaçışıyor, yardım çığlıkları ise dikkate alınmıyordu. Bu yazı yazılırken 100'den fazla İsraillinin öldürüldüğü [8 Ekim itibariyle en az 700’ü] ve İsrail'in elindeki Filistinli mahkûmların serbest bırakılması için pazarlık kozu olarak kullanılmak üzere çok sayıda kişinin esir edildiği bildirilmişti.

 

Operasyonun İsrail elitlerinin ve halkının morali üzerindeki etkisi devasa boyutlardaydı. Siyasi, emniyet ve askeri kurumları, Ekim 1973 savaşından bu yana geçen 50 yılın en büyük darbesini aldı. Dünyanın en güçlü dördüncü ordusuna sahip olduğu söylenen İsrail, güya güven içindeki yerleşimcilerinin hedef alınmasını önleyemiyor ya da buna tepki veremiyorsa, bu ciddi bir gerilemenin işaretidir.

 

Önümüzdeki günlerde ve haftalarda olaylar nasıl gelişirse gelişsin, Direniş büyük bir zafer kazanmıştır. Bu uzun bir savaştır. İsrail devasa boyutlarda ölüm ve yıkıma yol açabilir ama kendisi de bundan zarar görmeden sıyrılamayacaktır. Ve eğer çatıma birden fazla cephedeki bölgesel bir savaşa dönüşürse, Siyonistler için felaket kapıda demektir.

 

Bu operasyona yönelik düşünce, planlama ve yönetim, dünyanın en iyi askeri akademilerinde öğretilen şeylerle eşdeğerdir. Bu operasyon için eğitim alan savaşçıların videoları sosyal medyada yayımlandığında, hepsi İsrail ve onun normalleştirici Arap müttefikleri tarafından alay konusu olmuştu. Sandhurst ve West Point askeri akademilerinden mezun generallerin dönemi geride kaldı. Dayf hiçbir zaman askeri bir unvan talep etmedi ama 'general' rütbesini, Arap ordularının geçit törenleri düzenlemekten ve silah anlaşmalarından komisyon koparmaktan başka bir şey yapmayan bol madalyalı şişko komutanlarından çok daha fazla hak ediyor.

 

Bu tarihi, 7 Ekim'i unutmayın. Bu tarih, Arap dünyasında zillet, teslimiyet, normalleşme ve düşmanın koruyucu olduğu yanılsaması döneminden onurlu ve özgür bir döneme -Filistin'in tamamen kurtuluşuna- geçişi sağlayacak tarihi bir dönüm noktası olabilir.

 

Netanyahu savaş hali ilan etti, yıkıcı bir karşılık verme tehdidinde bulundu ve ordusunun yedeklerini göreve çağırdı. Ama daha önce yapmadığı ne yapabilir ki? Gazze'de yüzlerce masum insan daha mı öldürecek? Öyleyse bu ilk kez olmayacak. Fakat bu defasında Tel Aviv, Hayfa ve Kudüs'e kadar uzanan çok yıkıcı bir tepkiyi tetikleyebilir.

 

İslami Cihad, Filistinli tüm büyük grupların silahlı direniş kanatları gibi bu savaşta Hamas'a katıldı. Batı Şeria'daki - Cenin Nablus, Tulkarem ve potansiyel olarak El Halil'deki - direniş tugayları bundan ilham aldılar ve arkalarındaki sağlam halk desteğiyle mücadeleye katılmaya başladılar. Öte yandan Lübnan ve Suriye, hatta Yemen ve Irak'taki Direniş Ekseni unsurlarının da yakın gelecekte, hatta bugün yarın bu mücadeleye katılma ihtimali de göz ardı edilemez.

 

Çeviri: Medya Şafak