Foreign Policy: Hamas yenilginin eşiğine gelirse Devrim Muhafızları müdahale edecek

Foreign Policy: Hamas yenilginin eşiğine gelirse Devrim Muhafızları müdahale edecek
Tahran, Hamas'ın İsrail'e yönelik saldırılarını İsrail ile daha uzun süreli bir çatışmanın başlangıcı olarak görüyor. Esasen Devrim Muhafızları Ordusu’nun bu uzun savaş etrafında inşa ettiği doktrin İsrail'e uzun bir süre boyunca yavaş yavaş kan kaybettirmeyi amaçlıyor. Devrim Muhafızları’nın üst düzey komutanlarının da belirttiği gibi, ‘Filistin operasyonu Direniş Ekseni'nin İsrail'i yok etme hareketinin başlangıcıdır.'

 

 

Foreign Policy: Hamas yenilginin eşiğine gelirse Devrim Muhafızları müdahale edecek

 

Foreign Policy dergisinde yayınlanan bir makalede, Siyonist rejim ile Filistin Direnişinin hâlihazırdaki çatışmasının uzaması durumunda Suriye ve Irak’taki Şii Direniş Güçlerinin oynayacağı rol ele alındı. Yazıda İslam Devrimi Muhafızları Ordusu’nun Aksa Tufanı Operasyonu’nu Siyonist Rejimin yok oluşu ile sonuçlanacak bir sürecin stratejik başlangıcı olarak değerlendirdiğini ve Hamas’ın yok olma tehlikesiyle yüz yüze gelmesi durumunda buna kesinlikle cevap vereceğinin de altı çiziliyor. İlgili bölümlerin çevirisini sunuyoruz:

 

“İsrail ve Hamas arasındaki çatışmanın 7 Ekim'de patlak vermesinden bu yana İran'ın bölgedeki milis ağı aracılığıyla İsrail'e karşı çok cepheli bir saldırı başlatabileceği endişesi sürekli olarak dile getirildi. Şimdiye kadarki dikkatler, Devrim Muhafızları Ordusu'nun (DMO) en eski ve en ölümcül müttefiki Lübnan Hizbullahı'na odaklanmıştı. Ancak Tahran'ın cephaneliğinin daha az dikkat çeken bir başka boyutu daha var: Suriye ve Irak'ta kontrol ettiği sayısız milis grubu.

 

İran’ın milis ağını yönetmekten sorumlu Devrim Muhafızları Ordusu-Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani, 7 Ekim saldırısının ardından Devrim Muhafızları'nın Suriye’deki ve komşu Irak'taki vekilleriyle koordinasyon sağlamak üzere Suriye'ye çok sayıda ziyaret gerçekleştirdi. Kaani'nin ziyaretlerini, Tahran'ın vekillerinin Suriye ve Irak'taki Amerikan güçlerine karşı hem ABD'nin kırmızıçizgilerini test etmek hem de gerilimin tırmanma seyrini kontrol amacıyla gerçekleştirdiği 40'tan fazla füze veya İHA saldırısı izledi. Bu saldırılar, Devrim Muhafızları'nın Suriye'deki vekillerinin İsrail sınırına doğru harekete geçmeye başladığını gösteren çok sayıda haberle aynı anda gerçekleşti. Suriye medyası da Hizbullah'ın elit Rıdvan Birimi'nin Ekim ayında Suriye'ye geldiğini ve İsrail yakınlarında konuşlandığını belirtti.

 

Ancak Suriye cephesinin İran Devrim Muhafızları'nın İsrail'e karşı çok cepheli tırmanışındaki ayrılmaz rolüne dair belki de en net işaret, Kaani'nin 22 Ekim’de Suriye'nin güneyini ziyaret etmesi ve Golan Tepeleri'nin yanında İran Devrim Muhafızları ve vekilleri için yeni bir ‘ortak operasyon odası’ kurduğunun bildirilmesiydi.

 

İranlılar ortaklarını sahaya sürme kararını muhtemelen İsrail'in Gazze Şeridi'nde Hamas'ı yok etme kampanyasında kaydettiği ilerlemeye göre verecekler. İsrail ilerledikçe Devrim Muhafızları'nın Direniş Ekseni’nin vereceği yanıtın şiddeti de artacaktır. Bu durum özellikle Hamas'ın Gazze'de yenilginin eşiğine gelmesi halinde geçerli olacaktır. Irak ve Suriye'deki milisler bu yanıtta büyük rol oynayacaklar.

 

Tahran, Hamas'ın İsrail'e yönelik saldırılarını İsrail ile daha uzun süreli bir çatışmanın başlangıcı olarak görüyor. Esasen Devrim Muhafızları Ordusu’nun bu uzun savaş etrafında inşa ettiği doktrin İsrail'e uzun bir süre boyunca yavaş yavaş kan kaybettirmeyi amaçlıyor. Devrim Muhafızları’nın üst düzey komutanlarının da belirttiği gibi, ‘Filistin operasyonu Direniş Ekseni'nin İsrail'i yok etme hareketinin başlangıcıdır.’

 

Başka bir deyişle, Hamas-İsrail çatışması sonunda yatışsa bile, Tahran farklı cephelerdeki yeni tırmanışlara hazırlanıyor ve Suriye bu noktada özellikle önem arz ediyor.

 

Tahran Suriye'de çok sayıda milis gücüne komuta ederken, özellikle ağır silahlarla donatılmış ve endoktrine edilmiş iki örgüt öne çıkıyor. İslam Devrimi Muhafızları Ordusu tarafından kurulmuş bu iki örgüt ilk günden bu yana özellikle İsrail'i hedef almak üzere tasarlandılar. Afgan Şiilerden müteşekkil ‘Fatimiyyun’ ve Pakistanlı Şiilerden oluşan ‘Zeynebiyyun’ milisleri.

 

Fatimiyyun savaş gücünü sadece birkaç yıl içerisinde 15.000’den fazla militana, Zeynebiyyun’un ise ise yaklaşık 5.000 savaşçıya çıkardı.”

 

Suriye’de sıfır saatini bekleyen Şii mücahitlerin öne çıkan başka bir grubu da Şeyh Ekrem Kaabi önderliğindeki Iraklı örgüt El-Nuceba hareketi. Bu konudaki ilgili yazı için bkz. https://medyasafak.net/haber/3426/irak-direnisinin-siyonist-rejimin-eylat-limanini-vurmasinin-stratejik-

 

 

Çeviri: Medya Şafak