Filistin Direnişi Gazze’de galip geldi bile

Filistin Direnişi Gazze’de galip geldi bile
"İsrail'in kayıplarını durdurmak için yapabileceği hiçbir şey yok. Söz konusu olan sadece maddi can kayıpları, ekonomik yıkım ya da dünyadaki büyük güven ve itibar kaybı değil. Aksine, İsrailliler insanlıklarını kaybettiler."

 

 

Susan Abulhawa

 

The Electronic Intifada

 

22 Kasım 2023

 

 

İsrail'in soykırıma varan Gazze işgalinin sonucu ne olursa olsun, Filistinli direnişçiler çoktan galip geldiler bile.

 

İsrail hedeflerine başarılı bir askeri baskın düzenledikleri o ilk günden itibaren zafer onlarındı. Varlığını büyük ölçüde askeri prestijine ve yerli Filistin nüfusu ile çevresindeki Arap komşularına terör estirme kabiliyetine borçlu olan İsrail'e vurulmuş yıkıcı bir darbeydi bu.

 

Hamas özellikle, İsrail'in on yıllardır Filistinlilerin tüm yaşam merkezlerinin etrafında kurduğu ve genişlettiği ağır tahkimatlı kolonileri hedef aldı. Tüm Siyonist koloniler gibi Gazze'yi çevreleyenler de hâlâ mülteci olmayı sürdüren Filistinlilerin atalarının köyleri üzerine inşa edilmiştir.

 

İsrail dünyanın dört bir yanından yabancı Yahudileri ithal etmekte ve onları, Filistinlilerin özgürlük ve evlerine geri dönme isteklerine karşı canlı kalkan olarak ön saflarda yaşamaya teşvik etmektedir. İşkencecilerine direnen savaşçıların birçoğu için 7 Ekim, Gazze'nin açık hava hapishanesinin duvarlarını ilk kez aşabildikleri ve daha önce sadece kendilerine anlatılan hikâyelerde duydukları ata topraklarını görebildikleri gün oldu.

 

O kader belirleyici günden itibaren Direniş, kendi halkına ve dünyaya İsrail'in yenilmezliği fikrinin bir sahtekârlık, klasik bir kâğıttan kaplan olduğunu gösteriyor.

 

Arapça popüler bir ifadedeki gibi, “el-ceyşullezi la yukhar” - yenilmesi mümkün olmayan bu ordu -  Kitab-ı Mukaddes’tekilere denk bir efsane olduğunu gösterdi. Ev yapımı roketler ve hafif silahlara sahip küçük bir gerilla gücü İsrail'in gözetleme kulelerini etkisiz hale getirmeyi ve İsrail'in ünlü istihbarat aygıtını saatlerce atlatmayı başardı. Filistin direnişinin çeşitli kanatları, birçoğu suçlama ya da yargılama olmaksızın yıllarca hapis yatan binlerce Filistinli mahkûmun serbest bırakılması için yapılacak pazarlıklarda kullanmak üzere İsraillileri esir aldı.

 

Uydurmalar

 

İsrail bu hadise hakkındaki anlatıyı umutsuzca kontrol etmeye çalıştı ve İsrail'in ünlü propaganda aygıtını yüzyılın alay konusu haline getirecek şekilde art arda bir dizi palavra uyduruldu. Tecavüzler ve başı kesilen bebeklerle ilgili sansasyonel yalanlar, başlarda ana akım Batı medyası tarafından eleştirilmeksizin papağan gibi tekrarlanmasına rağmen sonrasında sessizce geri çekildi.

 

Kırk ölü bebek sayısı bire indirildi. Başlangıçta 1.400 İsrailli öldürüldü denirken sonra bu sayı 1.200'e düştü. Aralarında eğlenceye gidenlerin de bulunduğu pek çok kişinin aslında İsrail'in, ABD’nin yolladığı Apaçileri tarafından kalabalığa ateş açılmasıyla ve esirlerin de kendilerini taşıyan Hamas savaşçılarıyla birlikte hedeflenerek öldürüldüğünü ve yakıldığını gösteren video görüntüleri ortaya çıktı.

 

İsrail, Gazze'deki El Şifa hastanesinin Hamas savaşçıları tarafından kullanıldığına dair baştan savma "kanıtlar" sunmaya da çalıştı. Sosyal medya kullanıcıları derhal resmi anlatıda büyük delikler açarak İsrail ordusunu videoları silmeye ve yerine daha da aptalca montajlar yapmaya zorladı.

 

Ancak Filistin direnişinin dünyaya armağan ettiği en önemli ifşaat, İsrail'in şaşırtıcı ahlaki iflası ve bunu alkışlayan Batı'nın ikiyüzlülüğüdür. Sadece İsrail'in siyasi ve askeri kurumları değil, tüm halkı akıl almaz bir acımasızlık, merhametsizlik ve ahlaksız şiddet sergilemektedir.

 

Sıradan İsrailliler, en korkunç şekillerde öldürülen Filistinlilerin tarifsiz acılarıyla alay eden videolar yayınlamaya devam ediyor. Bu Filistinlilerin bedenleri parçalanıyor, yakılıyor ya da bombalanan evlerinde diri diri gömülüyorlar. İsrailliler bu esnada sokaklarda dans edip kutlama yapıyor, Filistinlilerin topyekûn soykırıma uğraması ve çalıntı topraklar üzerindeki Siyonist kolonilerinin genişlemesi için çağrıda bulunuyor.

 

Kendi güçlerinden ve altı hafta içinde en az 20.000 Filistinlinin öldürülmesinden duydukları memnuniyetten o kadar sarhoşlar ki, kana susamışlıklarının vicdanları nasıl sarstığını anlayamıyorlar.

 

Cesaret

 

İsrail 7 Ekim'den hemen sonra kara işgali tehdidinde bulunmaya başladı. Ancak ABD'nin iki uçak gemisini ve en gelişmiş nükleer denizaltısını Akdeniz'e göndererek (bombalar ve diğer silahların yanı sıra ABD vergileriyle finanse edilen milyarlarca dolarlık mali yardımla birlikte) imdadına yetişmesinden sonra bile bunu ertelemeye devam etti.

 

Gazze'ye her girme girişimi Filistinlilerin şiddetli direnişiyle karşılaştı ve İsrail'in birkaç kez geri çekilmesine neden oldu. İsrail nihayet Gazze'ye girmeye başladığında da Filistinli direnişçiler İsrail askerlerini bozguna uğrattılar.

 

Hamas'ın askeri kanadı Kassam Tugayları ve diğer direniş yapıları her gün operasyonlarının video kanıtlarını yayınlamaya devam ediyor. Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük askeri güçlerinin tarifsiz katliamlarına karşı direniyorlar.

 

Esir takası anlaşması tam da Hamas'ın başından beri belirlediği şartlarda gerçekleşiyor. Hareket, Filistinli siyasi tutuklular salınmadan hiçbir esirin serbest bırakılmayacağını söylemişti.

 

Şu anda 50 İsrailli kadın ve çocuk, 7 Ekim öncesinden bu yana İsrail hapishanelerinde çürüyen 150 Filistinli kadın ve çocukla takas ediliyor.

 

Filistin'in direniş savaşçılarının cesareti efsaneleşmiştir. Hafif silahlarla donatılmış, çakma Adidas eşofmanlı ve parmak arası terlikli adamlar birbiri ardına İsrail tanklarını havaya uçuruyor ve en ünlü İsrailli ve Amerikalı askeri beyinleri alt ederek giderek daha fazla esir alıyor.

 

Siyonist gündemlerden fazlasıyla etkilenen sosyal medya devlerinin, İsrail'in askeri kayıplarının büyük ölçüde eksik bildirildiğini açıkça kanıtlayan bu videoları kullanıcıların paylaşmasını yasaklaması şaşırtıcı değil.

 

Ancak bunun artık pek bir önemi yok. İsrail'in kayıplarını durdurmak için yapabileceği hiçbir şey yok.

 

Söz konusu olan sadece maddi can kayıpları, ekonomik yıkım ya da dünyadaki büyük güven ve itibar kaybı değil. Aksine, İsrailliler insanlıklarını kaybettiler.

 

Dünyanın gözleri önünde kalan şey, görünüşe göre öldürmek, yok etmek ve toptan terörize etmekten başka bir şey yapamayan grotesk bir ölüm makinesinin ruhsuz kabuğudur.

 

İsrail Gazze'yi yerle bir etti. Yolları, evleri, binaları, fırınları, alışveriş merkezlerini, dükkânları, su tesisatlarını, üniversiteleri, hastaneleri bombaladı; tüm kurumları asla bilemeyeceğimiz bedenlerin, anıların, hayallerin ve potansiyellerin yer üstündeki mezarlıklarına dönüştürdü.

 

Birkaç hafta içinde 20.000'den fazla insanı öldürmenin ve on binlerce insanı sakat bırakmanın barbarlığını anlamak mümkün değil. İsrail'in, özellikle de su, gıda, yakıt ve tıbbi malzemelerinin girişini kestiği bir dönemde, kaçacak hiçbir yeri olmayan 2,3 milyon insanın üzerine yağdırdığı terör ve travmayı hayal etmek bile acı verici.

 

Açlık ve susuzluktan ölümler olduğuna dair inandırıcı korkular var ve daha fazlasının da geleceği kesin.

 

Filistinlilerin ödemek zorunda bırakıldıkları bedel akıl almazdır ve bu bedel aynı derecede müthiş bir kararlılık, derin bir inanç, haysiyet ve tevazu ile karşılanmaktadır ki bu durum dünyayı utançtan ağlatmalı aslında.

 

Filistinlilerin cesur direnişi sayesinde dünya bir daha asla eskisi gibi olmayacak. Kassam Tugayları vatanımızın kurtuluşu için bir savaş başlattı ve bunu yaparken hepimizi uyandırıyor ve özgürleştiriyorlar.

 

İsrail daha ne kadar insan katlederse katletsin, ne kadar çalıp bombalasın, yenilgisini inkâr edemez. İsrail kılıcıyla yaşamaya devam edemez.

 

İsrail ya üstünlükçü, dışlayıcı Siyonist ideolojisinden vazgeçecek ve Filistin toplumuna, bölgeye efendiler değil eşitler olarak entegre olacak ya da çok daha büyük, kararlı ve uzlaşmaz bir direniş tarafından yok edilecek. Tıpkı bizi yok etmek istediği gibi.

 

Yaşananları asla unutmayacağız.

 

 

Çeviri: Medya Şafak