"Amerika İslam Karşıtı Politikalarından Pişman Olacak"

"Amerika İslam Karşıtı Politikalarından Pişman Olacak"
Press TV, Washington DC İslam Merkezi İmamı Muhammed El Asi ile Batı’da yakın zamanda düzenlenen İslam karşıtı hareketler meselesini açıklığa kavuşturmak için konuştu.
Amerika İslam Karşıtı Politikalarından Pişman Olacak

Press TV
 


Şu anda bir diğer Müslüman karşıtı hareket de, bir Fransız dergisinin İslam Dünyasında daha fazla öfkeyi ateşleyecek şekilde, İslam Peygamberi’nin (s.a.a) karikatürünü yayımlamasıdır.

Fransa’daki ana İslami teşkilat Fransız Müslüman Konseyi Çarşamba günü Fransız Charlie Hebdosatirical haftalık dergisini Müslüman karşıtı fikirleri ateşlemekle suçladı.

Peygamber Muhammed’in (s.a.a) nezaketsiz karikatürlerinin yayımı İslam’ın en kutsal figürlerini aşağılayan Amerikan yapımı bir filme yönelik yaygın öfkenin ve Arap Dünyası, Afrika, Asya ve bazı Batı ülkelerinde günler süren protestoların arasında gerçekleşti.

Press TV Washington DC İslam Merkezi İmamı Muhammed El Asi ile Batı’da yakın zamanda düzenlenen İslam karşıtı hareketler meselesini açıklığa kavuşturmak için konuştu.

Muhammed El Asi programa Chicago’dan Yazar ve Radyo Programcısı Stephan Lendman ve Londra’dan Tarihçi ve Politika Yorumcusu Adnan Raşid ile birlikte katılıyor.

Aşağıdaki metin bu röportajın yaklaşık bir çözümüdür

Press TV: Fransa Batı Avrupa’da en kalabalık Müslüman nüfusa sahip ülke. Fransa niçin bu zamanda bu karikatürlerin yayımına izin verdi.

Asi: Bu çok önemli bir soru. Bence bu bize, Fransa’nın tansiyonu yükseltmeye ne kadar hevesli olduğunu da söylüyor.

Ben dikkatimizi geçmişe çekmek istiyorum. O zaman hazırlıklar “Libya’nın Kurtuluşu” diye anılıyordu, Fransızlar saldırıya kılavuzluk ediyorlardı ve bu NATO operasyonuyla alakalı herkesi Libya rejimini devirmek için elde etmeyi deniyorlardı. Şimdi birden bire Fransa Amerika Birleşik Devletlerinin önünde gidiyor gibi görünüyor. Ve şu an Fransa, burada,  Amerika’da yapılan, dine hakaret eder tarzdaki filmi de geçmeyi deniyor.

Ölçülü fikirlere sahip insanların bu olaydan dolayı yükselen gerilimden geri adım atacaklarını ve meseleyi sakinleştirmeyi deneyeceklerini düşüneceksiniz.

Tersine, Fransızlar şu an kızıştırıyorlar ve zaten kolayca tutuşabilen meseleyi daha da alevlendiriyorlar. Onlar her ne zaman Müslüman ülkelerdeki ve belki de dünyanın başka yerlerindeki bazı diplomatik misyonlarını ve okullarını kapatacaklarını söyleseler, bu onların bir çeşit özür bekledikleri anlamına geliyor.

Bazı gözlemciler belki biraz daha fazla anlam çıkarır ama şimdilerde Avrupalıların ve özellikle Amerikalıların Suriye ile ilgili çok düzenli çabaları var.

Öyleyse onlar bu geniş çaplı Suriye meselesini sırtlamayı deneyebilirler ve elbette Batılı kitle veya Batılı enformasyon tüketicileri Suriye’nin içinde ne olduğu yahut diğer Müslüman ülkelerde bu konuda ne olduğu hakkında çok bilgili değiller.

Bu iki meseleyi kolaylıkla bir araya getirebilirsiniz ve dersiniz ki, biliyorsunuz, bu, Batının menfaatlerini tehdit eden bir meseledir ve şimdi ordularımızı meydana çıkarma ve yapılması gerekeni yapma zamanıdır.

Öyleyse biz buna Fransız perspektifinden bir mantıkla, bir başlangıç olarak bu meselenin ileri komplikasyonlarına katkı sağlayacak, en iyi menfaatlerinin bulunduğunu kabul ettikleri Müslüman Dünyanın bu gibi bölgelerine bir yahut iki ay içinde olabilecek bir askeri müdahaleyi kızıştırmak gerektiği şeklinde bakabiliriz. Şimdi bana öyle geliyor ki, Suriye Batılı menfaatler, özellikle Fransız ve Amerikalılar için merkezi önemdedir

Böylelikle burada ortak bir sebep ve ortak bir amaç bulabilirler ve bu sebeple İslamcı fanatikleri kendileri için gerekçe gösterebilirler, “bunlar İslamcı barbarlar ve biz bunları medeniyetin otağına getirmek zorundayız,” derler ve bu, biz silahlı kuvvetlerimizi göndermek zorunda kalacağız ve öyle de olacak, demek anlamına gelir.

Ve bu ancak onların Müslümanların iç işlerine daha çok karışmaları için bir diğer bahane olacak. Şimdi, Suriye iç çatışması veya iç savaşı özellikle öyle anılacak.

Press TV: Peki, İmam Muhammed El Asi, Birleşik Devletlerin içinden yerel bir perspektifle analiz edelim ve sonra onların dış politika kavramlarını ortaya koyalım.

Siz Washington DC İslam Merkezi’nin imamısınız ve ilginçtir ki bazı analistler bunun Amerika Birleşik Devletleri içindeki Müslümanlar, Müslüman âlimler ve İslam dinine tabi herhangi birisi için büyük bir fırsat olduğunu, hep birlikte olduklarını, dışarı çıkıp protesto ettiklerini ve bunu Birleşik Devletler içindeki politikaların yere serilmesinden ileri götürmediklerini, Müslümanlar hakkında bir sınav olduğunu söylediler.

Müslüman profil bakımından, olumsuz bir şekilde, Müslümanların şeytanlaştırılması.

Eğer tepki gösteriliyorsa, böylelikle en azından Müslümanların kötü durumu şimdi bu protestolar yoluyla aydınlanacak. Benimle hemfikir misiniz?

Asi: Peki, Şayet bu olabilirse hemfikirim ama asıl problem şudur ki, bu olmayacak.

Ve bu basit bir sebepten olmayacak. Sebep, sizin de iç yüzünü anlayabileceğiniz gibi, her türlü yolla Suudi Arabistan ve Arap Yarımadasına finansal bağlarla uzanan, ülkenin birçok metropolüne yayılmış,  Amerika’daki bir çok İslami organizasyon, dernek ve enstitünün varlığıdır ve Suudi Arabistan ve Arap Yarımadası ile Amerika Birleşik Devletleri arasında kritik ilişkiler vardır. Müslüman Doğu’da ne oluyor ve burada, Birleşik Devletler içinde ne oluyor.

Tüm bunlara tutarlı bir yaklaşımı olmamasıyla Müslüman dünyanın farklı bölümlerindeki bu tip olayları kışkırtan belirli unsurlar üzerinde etki sahibi olan Suudi rejimidir.

Selefi veya Tekfiri hareket olarak anılan şeylerin hepsi kişisel mal olarak görülüyor.

Bence Birleşik Devletler dolaylı yoldan olayları kontrol ettiğinden bundan memnun, Amerika bölgedeki daha saldırgan politikalarını haklı gösterebilir ki, onlar bunu ulusal çıkarlarına hizmet etmek olarak algılıyorlar.

Bu bölgede biz, Suudi Arabistan olarak anılan ülkenin katalizör olmasıyla Amerikan dış politikası ve iç politikasının senkronize edildiğini görürüz.

Press TV: Ama bu ters tepen bir mantık değil mi? Demek istediğim şu, bu gruplar, Suudi Arabistan tarafından para akıtılan bir kısım yardım grupları ki, bunlar  El Kaide gibi terörist denilen bazı grupları destekliyorlar.

Oysaki biz Libya’da ne olduğunu gördük ve Amerika Birleşik Devletlerinin Libya elçisi, üç çalışanıyla birlikte can verdi.  Bunun ters tepebileceğine dair örnekler var. Ters tepmeyebilir mi?

Asi: Pekâlâ, evet. Eğer olayların yakınlığına bakarsak, evet, bir çeşit bumerang etkisinin yer aldığını görürüz.

Ama kendimizi bu şeylerin oynanmaya başladığı birkaç aya verirsek, şu anda neler olduğunu;  Amerikan politikalarına karşı zamansız tepki gibi görünenin daha fazla Amerikan saldırısına, bölgede daha fazla genişlemeye ve sahip oldukları emperyalist dizaynın daha çok pekiştirilmesine yönlendirilecek şeyler olduğunu görebiliriz.

11 Eylül’den sonra Amerika’da olanları hatırlayın; Suudileri yakaladılar ve 11 Eylül’den bunlar sorumludur, dediler. Tamam da, onlar Suudi Arabistan’daki hükümeti düşürmek yerine Irak’a gittiler, Irak’taki hükümeti düşürdüler.

Aynı şey burada da yapılabilirdi. Libya’da bir şeyler oluyor ve onlar bunu Suriye’deki hükümeti düşürmek için kullanıyor.

Tamamıyla alakasız olaylar ama ayrıntılardaki genel cehalet ve gözler önüne serilenlerin detayları sayesinde Amerika Birleşik Devletleri bu cehaleti her yolla savaş meydanına sürükler ve oradaki işlerini bitirmeyi dener.

Irak’taki ve Afganistan’daki işleri bitmedi ve maalesef Washington bölgeyi, Müslümanları çok iyi bilen tarihçilere sahip değil ve bu sebeple kısa vadede olduğu gibi uzun vadede de politikaları geri tepecek.

Ama kısa ve uzun vade arasındaki orta dönemde,Amerikan dizaynının tükeneceğini ve bu tip politikalardan pişman olacaklarını göreceğiz.

medyaşafak