"Budist Rahipler Müslüman Karşıtı Şiddeti Kışkırtıyor"

"Budist Rahipler Müslüman Karşıtı Şiddeti Kışkırtıyor"
Meşhur analist ve Conscience International’in (Uluslararası Vicdan) başkanı Press TV’ye Myanmar’da sürmekte olan Müslüman karşıtı şiddetin Budist rahipler tarafından kışkırtıldığını söyledi.
Analist: Budist rahipler Müslüman karşıtı şiddeti kışkırtıyor


Meşhur analist ve Conscience International’in (Uluslararası Vicdan) başkanı Press TV’ye Myanmar’da sürmekte olan Müslüman karşıtı şiddetin Budist rahipler tarafından kışkırtıldığını söyledi.


Kalkınma için Ulusal Demokrat Parti başkan yardımcısı Hla Thein’e göre Myanmar’ın batı eyaleti Rakhine’de Müslümanlara karşı yakın zamanda ortaya çıkan etnik şiddet dalgasında en az 100 Rohingyalı Müslüman öldürüldü.

Myanmar ordu kuvvetleri Budistlere Müslüman köylülerin evlerini tutuşturmaları için açıkça petrol konteynırları sağladı ve onları evlerinden zorla çıkardı.

Budist ağırlıklı Myanmar hükümeti Rohingyalıları tanımayı reddediyor ve Rohingyalılar 8. yüzyıl başlarında ülkeye gelen Fars, Türk, Bengal ve Pahtan orijinli göçmenler olduklarını söylüyor olsalar bile,  onları yasadışı göçmenler olarak sınıflandırıyor.

Press TV Atlanta’dan Uluslararası Vicdan örgütü başkanı James Jennings ile Myanmar’daki Rohinya Müslümanlarının zor durumuna daha fazla ışık tutmak için bir röportaj gerçekleştirdi.

O, News Analysis (Haber Analiz) programında üç konuğa eşlik ediyor: Londra merkezli Stratfor (istihbarat şirketi) Orta Doğu ve Güney Asya yöneticisi Karman Bokhari.

Aşağıdaki metin bu röportajın yaklaşık bir çözümüdür.

Press TV: Rohinya.org sitesine yerleştirilen bu resim oradaki şartları, orada  neler olduğunu açıklıyor, ‘Binlerce evin yakılıp yıkıldığını, yüzlerce Rohingyalı Müslüman’ın öldürüldüğünü ve tabii yaralılar olduğunu ve onların evlerinden zorla çıkartıldıklarını biliyorsunuz.

Bu Müslümanlara karşı uygulanıyor olan şiddetin yoğunluğuna tepkinizi söyler misiniz?

Jennings: Doğrusu, ben Myanmar’dan geçen hafta döndüm ve gerçek şu ki, şiddet dün ve bugün bile devam ediyor ve bazı insanlar öldürülüyordu.

Bence en dikkat çekici şey Temmuz ve yine bu ay (Ekim) içinde 2000 evin yakılıyor olmasıydı ki, yakılan her bir ev insanların kaçması/ dağılması anlamına geliyordu ve zaten orada yüz bin kişiden altmış – yetmiş bini evlerinden sürülmüş haldeydi; onlar hala kamplardalar ve bu gidişle daha birçok kamp ilave edilecek.

Orada belli başlı problemler olduğunu düşünüyorum, organizasyonumla oradaydım, ‘Uluslararası Vicdan’ toplumsal kalkınma projeleri yapıyor ama (daha evvel) Rakhine bölgesinde değildik.

Durumu inceleyen bir hükümet komisyonu üyesi ile röportaj yaptım. Kendisi durum hakkında bir başka ziyaret ve inceleme yapmak istediğinden meseleyi konuşmayı çok istemedi.

Bana göre burada iki şey gerçekten meseledir. Birisi vatandaşlık meselesidir. Ulusların ulusal sınırlar boyunca organize edildiği bir dünyada bu imkânsızdır, herhangi bir halkın vatandaşlığının yalanlanabilmesi gayrı ahlakidir ve nüfusun %4’ünü oluşturan 1,7 milyonluk sayılarıyla Myanmar Müslümanları ki, bunların çok daha azı, belki 800 bin kadarı Rakhine bölgesinde yaşıyor, Bangladeş ve Myanmar onları istemiyor ve Budist çoğunluk ile Müslümanlardan nefret eden bazı Budist rahipler bugün bile protestolara öncülük edip halkı ajite ediyorlar.

Öyleyse vatandaşlık meselesi çözülmelidir ve bence diğer mesele tecrübesiz demokrasidir ki, Myanmar yerleştirmeye angaje ediliyor ve doğrusu Başbakan Thein Sein bunu yapıyor, bana göre bu çok makul bir fikir; ilk olarak o Rohingyalılar Myanmar’a gönderilmelidir diyordu, sonra onlar kamplarda kalmalıdır dedi; şimdi eğer onlar iki nesil evvelini ispat edebilirlerse onlara vatandaşlık verilebilir, diyor.

Bunu yapmak zor olacaktır ama en azından problem için doğru bir başlangıçtır ve bu fikir takip edilmek açısından iyi olacaktır.

Ama durumun bu şekilde militarize edilmesiyle Myanmar’daki 50 milyon insanın demokratik haklarını kaybetmekle tehdit edilecek olması bir tehlikedir.

Press TV: 15 Ekim’de Myanmar hükümeti İslam İşbirliği Organizasyonu’nun Rohingya Müslümanları için bir ofis açmasını engelledi.

Başkan bunu niçin yaptı? Ve o, “Bu halkın arzularıyla uyumlu değil” dediğinde ilginç bir soru ortaya çıkıyor, halkın geneli tarafından Rohingya Müslümanlarından niçin bu kadar çok nefret ediliyor? Söyler misiniz?

Jennings: Ortadaki resim bu ama aslında bir süredir devam eden bir kışkırtma var. 1978 – 1991 arasında yaklaşık çeyrek milyon Rohingyalı Bangladeş’e sürüldü. Temmuz ayında Bangladeş Başbakanı Şeyh Hasina, Bangladeş’in zaten aşırı kalabalık olması sebebiyle hiçbir Rohingyalı’nın gelmesini istemediğini söyledi. Zaten kamplarda 300 bin Rohingyalı var ve onlarla ilgilenemezler ama bence milli kimliklerinin tehdit ediliyor olduğunu düşünen bazı Budist liderlerin ajitasyonu oldu.

Bu gerçek sebebiyle şok oldum. Amerika Birleşik Devletlerinde benzer bir problemimiz var ama Amerikan Kongresinin bazı üyeleri Amerika’ya gelen ve pasaportu olmayan Latin ve Hispaniklerin sınır dışı edilmesini istiyor olsalar bile şiddetin seviyesi bu noktaya ulaşmadı. Öyleyse bu problem dünyanın birden fazla yerinde mevcuttur.

Yine de orada bu kadar uzun süre kalmış insanların vatandaşlığı hak etmeleri sebebiyle bu çok önemli bir meseledir.

Yakınlarda 1835 yılından bir kitap okudum. Bu kitapta o bölgedeki Budistlerin güçlü kültürel kimliği ve tarihi sebebiyle Rakhine’de devam eden çatışmadan bahsediliyordu. 

Öyleyse bu süregelen bir meseledir ve dediğim gibi, vatandaşlık meselesi ürkütüyor; bu sorunun üzerine eğilinmiyor, bu soruna eğilinmelidir ve diğer şey de tecrübesiz demokrasidir… çözüm için bir umut olacaksa, bu yalnızca askeri bir çözüm değildir, Myanmar’daki tecrübesiz demokrasi korunmak zorundadır.

medyaşafak