"Mısır IMF Tuzağına Düşmemelidir"

"Mısır IMF Tuzağına Düşmemelidir"
"Yapmayın Başkan Mursi! Uluslararası Para Fonu’ndan 4,8 milyar dolar borç almayın! Bu bir hile, üçkâğıt, tuzak. Batı’nın Kötü Cadısı, IMF Başkanı Christine Lagard sizi ayartıyor. Onu reddedin!"
Mısır IMF Tuzağına Düşmemelidir

Rodney Shakespeare

Press TV

Yapmayın Başkan Mursi! Uluslararası Para Fonu’ndan 4,8 milyar dolar borç almayın! Bu bir hile, üçkâğıt, tuzak. Batı’nın Kötü Cadısı, IMF Başkanı Christine Lagard sizi ayartıyor. Onu reddedin!

Lagard, Mısır’ın istikrarını geliştirmesine, yatırımcıların güvenini yeniden tesis etmesine, iş olanakları yaratmasına ve çok ağır finansman koşullarının mali yükünü hafifletmesine yardımcı olmak istediğine dair ballı sözler mırıldanıyor.

Seni kötü cadı! IMF, Batı’nın mali çıkarlarının bir koludur. Eğer Mısır para alırsa, senin borç kölen haline gelecektir. Esaret altına girecektir. Bir düğün, bir cenaze yahut bir çocuğun hastalığı için aşırı faiz oranlarıyla ödeyemeyeceği borçlar alan Pakistanlı Haris gibi, Mısır da ebediyen köleleşecektir.

(Açıklayıcı not: Haris’in sürekli bileştirilen borcu kuşaktan kuşağa geliyor, böylece her yeni kuşak doğduğu andan itibaren imkânsız olan geri ödeme göreviyle karşılaşıyordu. Ailelerin tümü hayatlarının geri kalanı için zavallı denebilecek ücretler karşılığında uzun saatler boyunca çalışırken, kızları fuhuş yapmak üzere satılıyordu.)

“Durun! Bana iftira atılıyor!” diye bağırıyor cadı. “Mısır’a aşırı faiz oranlarıyla borç verileceğini kim söyledi? IMF beş yıl için yalnızca %1,1 gibi çok makul bir oran sözü vermedi mi?”

Evet öyle kötü kadın ve işte hile, üçkâğıt ve tuzak tam olarak burada yatıyor. %1,1 oranıyla para temin etmek kolay gibi görünüyor ve bu yüzden arkasından başka bir teklif gelecek. “Neden bir 5 milyar dolar daha almıyorsunuz?” Ve bir tane daha… Ve bir tane daha…  

Tuzak öncelikle çok kısa geri ödeme periyodunda yatıyor. Borç bu kadar kısa zamanda geri ödenemeyeceğinden, çok daha yüksek, sürekli bileştirilen faiz oranlarıyla başka borçlar almak zorunlu hale gelecektir.

2000 yılında Nijerya Devlet Başkanı Obasanjo’nun söylediklerine kulak verelim: 

“1985-1986 yıllarına kadar aldığımız borç sadece 5 milyar dolar civarındaydı. Şu ana kadar yaklaşık 16 milyar dolar ödedik ve bize hâlâ 28 milyar dolar civarında borcumuz olduğu söyleniyor. Bu 28 milyar dolar yabancı alacaklarının adaletsiz faiz oranlarından kaynaklanıyor. Bana dünyadaki en kötü şeyin ne olduğunu sorarsanız, bileşik faiz olduğunu söylerim.”

5 milyar dolarla başlanan (tıpkı Mısır’daki gibi) borç birkaç yıl içinde 44 milyar dolara dönüşmüş.

İkinci olarak, geri ödemenin dolar cinsinden yapıldığına dikkat etmek gerekiyor. Uluslararası bankerlerin tek yapması gereken, Mısır para biriminin değeri üzerinden oynamaktır (Malezya’da 1998’de yaptıkları gibi) ve para biriminin değeri düşünce geri ödenmesi gereken meblağlar fırlayacaktır.

Fakat tuzağın üçüncü, daha derin ve daha kirli bir yanı da var. Dünya çapındaki halklara ve hükümetlere borç para almanın tek yolunun bir bankaya ya da IMF’ye gidip faizli borç almak olduğu anlatılıyor. Peki, hükümetler bir yana, kaç insan borç alınan paranın altın ya da fiziksel bir gerçekliği olan başka bir şey değil, yalnızca bilgisayar tuşlarına basılarak yaratılan bir elektronik görüntü olduğunun farkında?

Bu fark edildiği zaman duyarlı insanlar, dışarıdan veya ticari bankalardan borç almanın gerekli bir şey olmadığını da fark ediyorlar. Bundan ziyade bir ülkenin yapabileceği ve yapması gereken şey, kendi milli bankasından borç almaktır (onlar da aynı şekilde bilgisayar tuşlarına basabilir).

Bu, faiz işlememesi ve geri ödemenin yalnızca Mısır para birimi üzerinden yapılabilmesi gibi büyük avantajlar getirecektir. Maalesef bu, %1,1 oranındaki IMF kredisi olmadan hükümetin yabancı banka sisteminden yüksek faiz oranlarıyla (%15 civarında) borç alması gerekeceğini söyleyen Başbakan Kandil tarafından anlaşılmayan bir şey. Bir ülke, kendi milli bankasından %0 faiz oranıyla borç alabilir.

Mümkün olabildiği takdirde hiçbir ülke, özellikle de geri ödemenin yabancı para birimiyle yapılacağı durumlarda yurtdışından kesinlikle borç almamalıdır. Dahası, gerekmesi halinde Mısır, Mübarek rejiminin yozlaşmasının ve devrimin neden olduğu altüst oluşu gerekçe göstererek tüm yabancı alacaklılara yapılacak geri ödemeler için moratoryum ilan etmelidir. Aynı zamanda bir sermaye kısıtlamaları dönemini getirmelidir.

Fakat, kişisel olarak Cumhurbaşkanı Mursi düzeyinde söyleyecek olursak, Mısır 1998 yılında IMF’ye karşı koyan (ki 2 yıl sonra özür dilemek zorunda kalmıştı) Malezya Başbakanı Mahathir’in gösterdiği cesaretten habersiz gibi görünüyor.

Sonuç olarak Mısır, Kötü Cadı’nın kurduğu tuzağa düşüyor.

Mısır’da Selefi Nur Partisi, söz konusu olan faiz olduğu ve Kuran’ın riba (faiz) yemeyi yasakladığı gerekçesiyle IMF kredisine karşı çıkıyor.

İlave olarak, partinin yüksek kurul üyesi olan ve dış borcu reddetmek gerektiğini anlamış görünen Yunus Mahyun, geçenlerde “Dışarıdan borç almak tefeciliktir. Allah, tefecilik üzerine kurulu bir ekonomiyi hiçbir zaman mübarek kılmaz” dedi. “Yabancıların ülkenin içişlerine karışmasına izin vermek” yerine fon geliştirmenin başka yollarının bulunması gerektiğini savundu.

Evet, kesinlikle haklı.

Maalesef cadılar her yerde ve Dünya Bankası da Haziran ayında 200 milyon dolarlık bir kredi anlaşmasının imzalanmasıyla Mısır’ı borç tuzağına düşürdü.

Bu cadıları reddedin Başkan Mursi!

medyaşafak