"Nikaragua 'da Ne Olduysa Suriye 'de de Aynısı Oluyor"

"Nikaragua 'da Ne Olduysa Suriye 'de de Aynısı Oluyor"
"ABD 1980’lerde Nikaragua’da Kontraları kurduğunda şimdikiyle tamı tamına aynı şeyi yapmıştı, bu grup insanları öldürüyor, katliam yapıyordu, fakat ABD medyası elbette Kontraların işlediği suçlardan hiçbir zaman bahsetmiyordu, zira onlar ABD tarafından destekleniyor ve finanse ediliyordu."
Aktivist: ABD, Suriye’yi istikrarsızlaştırma kampanyasının içinde

Press TV
 


Bir analist Press TV’ye, kâr amaçlı ABD şirketlerinin ve bankacılarının Suriye hükümetini anti-emperyalist duruşu nedeniyle istikrarsızlaştırmaya çalıştığını söyledi.


BM ve Arap Birliği’nin Suriye Özel Temsilcisi Lahdar Brahimi, İran’a, 25 Ekim’de başlayacak olan dört günlük Kurban Bayramı süresince Suriye’de ateşkes sağlanmasına yardımcı olması çağrısı yaptı. 

Brahimi, Tahran ziyareti sırasında Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad, Dış İşleri Bakanı Ali Ekber Salihi ve İran’ın Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreteri Said Celili ile görüşmeler yaptı. 

Aynı sıralarda İran cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad, Tahran’ın, Suriye’deki silahlı krizi sonlandırmanın bir yolu olarak serbest seçimlerin yapılması için zemin sunacak ateşkes ve müzakereleri desteklediğini açıkladı. 

Suriye 19 aydan beri, aralarında çok sayıda asker ve güvenlik görevlisinin de bulunduğu pek çok Suriyelinin ölümüne neden olan kanlı bir altüst oluşa sahne oluyor.

Press TV, konuya daha fazla ışık tutmak üzere, New York Uluslararası Eylem Merkezi’nden Caleb Maupin’le bir röportaj yaptı. 

Maupin’e iki konuk daha eşlik etti: Washington’daki Onur, İnsan Hakları ve Barış Örgütü’nden Randy Short ve Londra’daki Arap Medya İzleme kuruluşundan Şerif Neşaşibi. 

Aşağıda bu röportajın ana hatlarıyla çözümlemesini sunuyoruz. 

Press TV: Uluslararası barış temsilcisi Lahdar Brahimi’den son derece ciddi bir uyarı geldi. Brahimi, Suriye’deki kriz için “Kriz Suriye coğrafyasında tecrit olmuş halde kalamaz. Ya çözülecek ya da daha da ağırlaşarak bölgeyi tutuşturacak” dedi.

Doğrudan veya dolaylı olarak bu sürecin içinde olan farklı ülkelere yaptığı ziyaretlerden sonra bu cümleyi sarf ettiği zaman tepkiniz ne oldu?

Maupin: Evet, kesinlikle hakikati söylüyor, zira Suriye’de barışın önündeki en büyük engel Amerika Birleşik Devletleri ve onun vekili İsrail.

Şu anda, dünya çapında nerede ABD’ye kafa tutan bir hükümet varsa – ki Esad hükümeti de ABD’ye kafa tuttu ve ABD’nin emirlerine körü körüne itaat etmedi – ABD burada bir istikrarsızlık kampanyasını hayata geçiriyor, bu hükümetleri devirmek ve onları hareket edemez hale getirmek üzere kaos çıkarmak için çaba sarf ediyor. 

Sözde Özgür Suriye Ordusu için de bu geçerli. Onlar insan hakları veya buna benzer bir şey için savaşmıyorlar. Onlar, Washington D.C.’ye itaat etmeyecek olan bir hükümeti devirmek üzere Batı tarafından destekleniyorlar.

ABD 1980’lerde Nikaragua’da Kontraları kurduğunda şimdikiyle tamı tamına aynı şeyi yapmıştı, bu grup insanları öldürüyor, katliam yapıyordu, fakat ABD medyası elbette Kontraların işlediği suçlardan hiçbir zaman bahsetmiyordu, zira onlar ABD tarafından destekleniyor ve finanse ediliyordu. 

Tüm Batı medyasında görülen, Özgür Suriye Ordusu’nun bir özgürlük savaşçıları topluluğu olduğu yönündeki fikir, büyük bir saçmalıktan ibaret. 

Bunlar insanlığa karşı suç işleyen, sivilleri katleden insanlar, fakat Suriye için savaş tamtamlarının çalındığı Amerika Birleşik Devletleri’nde hiçbir zaman bunlara dair tek kelime duymuyoruz. 

ABD, bölgenin kontrolünü ele geçirmek için iç savaş ve altüst oluş yaratmaya çalışıyor ve dünya halklarının buna karşı durması gerekiyor. 

Eğer bölgede barış istiyorsak, ABD’deki savaş girişimlerine ve Suriye halkını istikrarsızlaştırma çabalarına karşı durmamız gerekir. 

Press TV: Caleb Maupin, sizin fikirleriniz [programın diğer konuğu] Randy Short ile benzer yönde, fakat sizin ve Randy Shorts’un bakış açısından bir sonuca ulaşmak üzere bir şey soracağım, belki yeni şeyler de ekleyebilirsiniz: mevcut tüm tutarsızlıklar içinde, ABD’nin ve müttefiklerinin planı nedir?

Benim edindiğim sonuç şu ki, bu gruplardan ve aşırıcılardan bazılarını doğrudan veya dolaylı olarak destekleyerek, yaratılan kargaşa üzerinden bütün bölgede kendi kontrollerini sağlamak istiyorlar, zira aynı şekilde baktıkları başka ülkeler de var, örneğin Lübnan yahut örneğin İran veya başka ülkeler de onların planlarının parçası olabilir. 

Maupin: Evet, burada, Amerika Birleşik Devletleri’nde hükümeti yönlendiren bankalar ve şirketler küresel bir bakış açısına sahip ve dünyanın her köşesinde sürekli yeni yerler bulup kendileri için kâr elde etmek üzere kullanmanın yollarını arıyorlar.

Suriye hükümeti ise onlara kafa tutmuş bir hükümet; pek çok örnekte onlara itaat etmedi ve bunun sonucunda da onu istikrarsızlaştırmaya çalışıyorlar. 

Fakat bu, onların küresel gündeminin bir parçası. Suriye hükümetinin İran’la, Rusya’ya, Çin’le müttefik olması hoşlarına gitmiyor.

Küresel bir tahakküm ve küresel bir hegemonya istiyorlar ve bunu yapmanın en iyi yolunun kaos yaratmak olduğunu öğrendiler.

Biliyorsunuz, Libya’da benzer bir duruma tanık olduk. Medyanın kahramanlar diye alkış tuttuğu sözde isyancılar vardı, ama sonra ne oldu?

Onlar yalnızca ülkeyi yıktılar, harabeye çevirdiler. Halk şimdi sefalet içinde. 

Dünyanın her yerindeki olaylar karşısında ABD her zaman dövünür, insanlıktan söz eder ve barış getirmeye çalıştığını söyler, oysaki bu yalandır.

Press TV: Evet! Caleb Maupin, devam edin lütfen. 

Maupin: Burada oturup, “eh, bu yönetim mükemmel değil” demek çok daha kolay… Fakat bu sırada ABD bir ülkeyi istikrarsızlaştırmaya ve bir hükümeti devirmeye çalışıyor. 

ABD her zaman daha kötüsünü getirir. Dünyada ABD’nin bombalayarak ve yıkarak var olanın daha iyisini getirdiği bir örnek yoktur. Ve ABD ne zaman bir ülkeyi bombalayıp yıksa, insan haklarından bahseden bir medya kampanyası buna eşlik eder. İnsan hakları, insan hakları, insan hakları!

Fakat ABD dünya çapında insan haklarını ihlal etmektedir ve bir halk, Batı’ya itaat eden bir hükümete kafa tuttuğu zaman, onların kaygılarını duymayız. Hiçbir zaman böyle halklar için kaygılandıklarını duymayız.

Bakın! Dünyanın her yerinde ABD insan haklarını ihlal ediyor ve… Dünyadaki en büyük sivil katliamlarında ABD emperyalistleri silahlarını birilerine çevirir, bana göre onların, ABD’ye karşı çıkmak için herhangi bir sınav vermesine gerek yoktur. 

Saldırı altında olan halklar, benim kaygılı olduğum ölçüde herhangi bir sınav vermek zorunda değildir. En büyük kitle katliamlarında silahlar onlara yönelip vurmaya hazır hale geldiğinde, kendilerini savunmak ve bu saldırıya karşı durmak dünya halklarının görevidir ve kurbanlardan bir talepte bulunmam. Kurbanları, Batı’nın yaptığı şey nedeniyle suçlamam. 

…Bu akademik bir tartışma değil. Basit bir kuramsal tartışma değil. Şu anda Suriye’de insanlar ölüyor ve şimdi tarafları ayrıştırmanın zamanı. 

Ben, ABD emperyalizmine karşı olan halkların tarafındayım. Halkın tarafındayım. İnsan hakları hakkında akademik bir tartışma değil bu. Süregiden şey gerçek bir savaş ve ben de halkın tarafındayım.

Batı, onları istikrarsızlaştırmaya ve yok etmeye çalışırken, Suriye halkını destekliyorum. Tarafımı seçtim ve şimdi dünya halkları da tarafını seçmelidir.

medyaşafak