Dankof: 11 Eylül Saldırılarını İsrail Rejimi Örgütledi

Dankof: 11 Eylül Saldırılarını İsrail Rejimi Örgütledi
"ABD’nin resmi 11 Eylül soruşturmasını yürüten kişilere baktığınızda, soruşturmanın başındaki Chertoff ve Philip Zelikow’un her ikisinin de aynı zamanda İsrail vatandaşı olduğunu görürsünüz."
Dankof: 11 Eylül saldırılarını İsrail rejimi örgütledi

Press TV


ABD ordusu, 2001’deki tartışmalı 11 Eylül saldırılarını planlamakla suçlanan beş Guantanamo tutuklusunun mahkeme öncesi ifadelerini alırken, sanıklar askeri mahkemede adaletin olmadığını söylüyor.


Pazartesi günü itibariyle Halid Şeyh Muhammed ve diğer dört varsayılan El Kaide üyesinin mahkeme öncesi ifadeleri alınmaya başlanırken, sanıkların, sıklıkla işkence haberlerinin geldiği, Küba’nın Guantanamo Körfezi’nde bulunan ABD deniz üssü ve ünlü hapishane kampında yapılacak askeri mahkeme duruşmalarına katılmaya zorlanamayacağı yönünde bir karar alındı. 

Pazartesi günü, ABD hükümetinin rolü hakkında cevapsız soruların giderek arttığı, fazlasıyla ihtilaflı 11 Eylül terörist saldırıları nedeniyle gerçekleşen mahkeme sürecindeki 25 dava hakkında, bir hafta boyunca sürecek olan duruşma öncesi sorguların ilk günüydü. Sanıkların isimleri, aralarında komplo, cinayet, uçak kaçırma ve terörizmin de bulunduğu 87 suçlamada geçiyor. Mahkemenin Mayıs 2013 tarihinde başlaması planlanıyor.

Press TV, konuyu daha ayrıntılı tartışmak üzere San Antonio’dan önde gelen bir siyasal analist olan Mark Dankof’la bir röportaj yaptı. Aşağıda, bu röportajın yüzeysel bir çözümlemesini sunuyoruz.  . 

Press TV: Görmüş olduğumuz, daha doğrusu, kamera bulunmadığı için duymuş olduğumuz mahkeme öncesi sorgulamalardan söz edelim. Tüm bunlara dair fikriniz nedir? Öncelikle, 11 Eylül saldırılarından 11 yıl sonrasından bahsediyoruz ve bu mahkemelerin gizli şekilde gerçekleşeceği de düşünüldüğünde, bunun genel olarak Amerika Birleşik Devletleri’ndeki hukuk sistemi bakımından anlamı nedir?

Dankof: Pek de olumlu şeyler ifade etmiyor, değil mi? Bence bu davanın Guantanamo’da değil, bir sivil mahkemede görülmesi gerekir. 

İkinci olarak, sanıklardan biri için mahkeme tarafından atanan avukat Jason Wright’a katılıyorum: ABD hükümetinin itiraf almak için bu sanıklara işkence yaptığı yönünde ciddi iddialar var ve ifadelerin gizli şekilde alınması ve bazı ifadelerin ulusal güvenlik sırrı kapsamına alınması, bu itirafların nasıl alındığı konusunda herhangi bir tartışma yürütülmesini engellemenin uygun bir yolu.  

Burada olan ve benim çok önemli ve ciddi olduğunu düşündüğüm bir şey daha var o da şu ki, Amerika’da pek çok kişi o gün New York’ta olanlara dair anlatılan resmi hikâyeye inanmıyor. 11 Eylül’de yaşananların parçası olan bir başka unsur daha vardı ve o da İsrail hükümetidir. 

ABD’nin resmi 11 Eylül soruşturmasını yürüten kişilere baktığınızda, soruşturmanın başındaki Chertoff ve Philip Zelikow’un her ikisinin de aynı zamanda İsrail vatandaşı olduğunu görürsünüz.

Bence bunun, İsrail’in bu sürecin parçası olduğuna dair dolaylı kanıtlar varken müdahil olmuş kişilerin hiçbir zarar görmeden İsrail’e dönmesine izin verilmesiyle yakından ilgisi var. 

Press TV: Evet, konuyu getirmek istediğim şeylerden bahsettiniz, zira sizin de söylediğiniz üzere, giderek artan sayıda kişi 11 Eylül’de yaşananlar hakkında Amerikan hükümetinin anlattığı resmi versiyonu gerçekten de sorguluyor. 

Peki neden örneğin medya, yahut çeşitli kuruluşlar ABD hükümetine en azından bu sorgulama ya da duruşmaların kamuoyuna açık olması, ya da en azından kameraların bulunması ve böylelikle insanların bu kişilerin 11 Eylül senaryosuyla ilgilerinin olup olmadığını duyabilmelerinin sağlanması için baskı yapmıyor?

Dankof: Amerikan halkının pasifliği beni her zaman şaşırtmıştır. Örneğin Kennedy cinayetine kadar gidecek olursak, en başından itibaren Warren Komisyonu’nun John Kennedy’nin başına gelenlere dair hazırladığı rapor hakkında ciddi soru işaretleri vardı. 

Yıllar geçip de Başkan Kennedy’nin ölümünün Warren Komisyonu’nun anlattığından çok farklı bir şekilde olduğu çoğumuz için gayet açık bir hal aldığı zaman bile tüm bu durumlara dair gerçekten iyi, düzgün, formel bir resmi soruşturma olmadı. Çoğumuz hâlâ bunun üzerinin örtüldüğünü düşünüyor. 

ABD’nin eski Pennsylvania Senatörü, Kennedy cinayeti sırasında Phiadelphia’da  Adalet Bakanı olan ve bugün ölmüş olan Arlen Specter’ın Warren Komisyonu tarafından bir dizi şeyle görevlendirilmiş olması ve bunların sonucunda komisyonun Kennedy’ye ve Vali Connely’ye isabet eden sözde tek ya da büyülü kurşun teorisi de dahil olmak üzere resmi bulgularının ortaya çıkmış olmasını ilginç buluyorum.   

Elbette Arlen Specter’ın ABD Senatosu içinde olduğu dönemde muhtemelen İsrail lobisinden, diğer siyasetçilerin hiçbirisinin almadığı kadar para almış olması, bazılarımızın dikkatinden kaçmamıştı. 

Bu, bazılarımızın 11 Eylül gerçeğinin üzerinin örtülmesinde önemli payı olduğunu düşündüğü türden güçler hakkında bir fikir veriyor. İsrail lobisinin ve Yahudi çıkarlarının Amerika’da medya içinde sahip olduğu büyük gücün bu tür şeylerin tartışılmasını engellediğini de eklemek gerekir.

Bana göre John Kennedy’nin başına gelenler ve Warren Komisyonu’nun resmi açıklamaları ile yıllar sonra yaşanan 11 Eylül trajedisi ve yaşananlara dair çoğumuzun inanmadığı resmi açıklama arasında bir bağ bulunuyor. 

Press TV: Eğer söylediğiniz şey doğruysa, bunun Amerikalıların kendi hükümetlerini denetlemeleri bakımından nasıl bir etkisi olabilir? 

Dankof: Ne olur bilmiyorum. Bu rahatlatıcı bir düşünce değil ama bana öyle geliyor ki Amerikan halkının eninde sonunda orada neler olduğu konusunda uyanması için büyük bir trajedinin yaşanması gerekebilir.   

En kaygılı olduğum şeylerden birisi, bunun temel olarak İsrail’in ve İsrail lobisinin kışkırtmasıyla Amerika’nın Ortadoğu’ya yönelik askeri müdahalelerinin genişlemesi ve Amerikalıların yüzünde hem askeri bir felaket, hem siyasi bir felaket, hem de ekonomik bir felaketle patlaması şeklinde tezahür etmesi. 

Eğer bunlar yaşanırsa belki en sonunda Amerikan halkının “yeter” – “yıllardır olanlardan bıktık” – “banka sistemimizin başına gelenlerden bıktık” – “medyamızın başına gelenlerden bıktık” – “hükümetimizin satılık karakterinden bıktık” – “ABD’de, hayatımızın bir yerlerinde ne zaman suç dönemleri yaşansa, özellikle gerçeğin gizlenmesi konusunda, verilerin hep aynı kaynakları işaret etmesinden bıktık” dediğini görürüz.

medyaşafak