Abdülbari Atvan: Askerlerinizi İstiyoruz, Gözyaşlarınızı Değil!

Abdülbari Atvan: Askerlerinizi İstiyoruz, Gözyaşlarınızı Değil!
"Filistin halkı, ölümden korkmuyor artık, bütün haklarını sonuna kadar alana kadar direnişe devam edecek. Geri sayım ise Fecr-5 füzesini Tel Aviv ‘in kalbine göndermekle başladı. O füze, tarihe yeni bir sayfa açarken ondan önceki bütün denklemleri bozdu."
Askerlerinizi İstiyoruz, Gözyaşlarınızı Değil!

Abdulbari Atvan

El Quds El Arabi


İsrail’in füzelerine ve bombalı saldırılarına gece gündüz direnen Gazze’nin çocukları kapılarını, Arap Devletleri Birliği Genel Sekreterinin liderliğini yaptığı yetkililerin –Arap Devletlerinin dış işleri bakanları dahil-  yüzüne kapatıp, geldikleri yere geri dönmelerini istemelidir.

Gazzeliler Dışişleri veya Birliğin Genel Sekreterliği düzeyinde bir ‘seyahat’ istemiyor. Gazze’ye, acılarınızı paylaşıyoruz ve dostluğumuzu derinlerde hissederek dayanışmaya geldik yalanlarıyla geliyorlar.

Bunlar Gazze’ye bir kuruş vermemiş, 2006 kışında İsrail’in saldırılarıyla yıkılanlar yerine bir tane ev bile inşa etmemiş ve 10 senedir boğucu bir şekilde devam eden kuşatmayı kırmamışlardır. Gazze’nin çocukları niye selamlarla karşılasın onları? Şehitlerinin ve yaralılarının kanlarıyla boyanmış kırmızı halıyı niye sersinler önlerine? Gazze ehli ne tatlı sözler istiyor ne de şefkat istiyor. Gazze; satırlarımı yazdığım şu ana kadar, çocukların da yüksek oranda olduğu 80’den fazla insanı öldüren İsrail terörüne karşı, onurlarını ve bu çocuklarını savunmada kullanacakları silahı istiyor.

Neden bu konuda geçen haftalarda gördüğümüz gibi uğraş vermezler?  Gazze’deki direniş bileşenlerine neden uçaksavar ‘stinger’ füzeleri vermediler? Bu uçaksavar füzeleri  ‘sünni’ Filistinlileri korumak amacıyla İsrail’e karşı kullanmak haram mıdır?

Müslümanların büyük âlimlerine ve cemaatlerine da soruyoruz “Filistin’deki mücahidlere bağış için camileri ve minberlerini açarken, cihad fetvaları vermemenin sebepleri nedir?”

Biz acılı ve ağrılı hissiyatlar içinde kıvranırken; İsrail’in tanklarıyla, füzeleriyle, uçaklarıyla Gazze’de gerçekleştirdiği katliamları konuşmak için yapılan toplantıya; davet edilen Arap Dış İşleri Bakanlarının büyük çoğunluğunun katılmadığına şahit olduk.

Gazze halkı, dışişleri bakanlarının kendilerine “aracılar” sıfatıyla gelmelerini istemiyor. Acılarda ve akrabalıkta ortaklaşmış, Arap Birliği Sekreterliğine ve Batılılara “aracılar” sıfatıyla gidebilen dışişleri bakanları istiyor.

Recep Tayyip Erdoğan Kahire ziyaretinde “Arap Birliği, Gazze’deki Filistinliler için bir şey yapmıyor” derken doğru söylemişti ama bizim de bunun üzerine ekleyeceklerimiz var. Arap Birliği, kuşatmaya karşı sessiz olmakla emredilmiş, barış girişimleri sahte olan ve işgal altındaki Kudüs’te İsrail ile yerleşim ve kazılar üzerinde gizlice anlaşmış bir birliktir.

Gazze’nin çocukları, bütün dünya önünde İsrail’in çirkin ve terörist yüzünü, kurbanlarıyla ve çocuklarının kanıyla, 2.defa ve belki de 10.defa tekrar keşfediyorlar. Ve karşı füzeleriyle 5 milyondan fazla İsrailliye korku salıyorlar.

Arap-İsrail çatışmalarının başladığı 70 yıldan beri ilk defa, korku dengesi kuruluyor. İsrailliler de korkuyu ve dehşeti, bu duyguların ne demek olduğunu tadıyor.

Halid Meşal Kahire’deki toplantıda “İsrail Başbakanı Bünyamin Netenyahu’nun kendisi anlaşma ve ateşkes istiyor” diye ilan ederken doğru söylüyordu. Bünyamin Netenyahu, öldürmeye ve katliamlara devam edip tanklarını Gazze’ye saldırılara gönderirse,  kendisi ve İsrail geçerli olacak kişisel ve siyasi tehlikeleri güzel bir şekilde anlamıştı.

Batı Şeria intifadaya başladı, intifadası, yerleşimcileri ile birlikte yeri sallamaya başladı. İktidarların çevrelerinde uyanışlar başladığını görüyoruz. Çığlıklar tekrar “bölünmeye son, birliğe evet” sloganlarına döndü. Direnişin siperlerine ek yeni siperler açmaya başladı. Ve bu işaretlerin ve girişimlerin yeni bir sayfa açmasını temenni ediyoruz, Batı Şeria’daki köyleri ve kentleri sokaklara tıkamasını değil.

Filistin halkı, ölümden korkmuyor artık, bütün haklarını sonuna kadar alana kadar direnişe devam edecek. Geri sayım ise Fecr-5 füzesini Tel Aviv ‘in kalbine göndermekle başladı. O füze, tarihe yeni bir sayfa açarken ondan önceki bütün denklemleri bozdu.

Ve buradan direnişin bileşenlerini, ateşkesi İsrail’in şartları ve Arapların baskılarıyla kabul etmemeleri konusunda uyarıyoruz.  İsrail’in askeri terörü karşısında kendilerini koruyacak olan Filistin’in silahıdır. Ahlaki veya insani standartlara, prosedürlere takılmasınlar. Nefsi müdafaa bütün uluslararası sözleşmelerin kefil olduğu bir haktır.

 Son olarak, Gazze şeridinde kararlı bir şekilde konuşlanmış Gazze’nin çocuklarından isteğimiz, Arap dışişleri bakanlarını geldikleri yere geri göndermeleridir, ama kibar bir şekilde. Dilimizi, hak etmelerine rağmen ‘kovun onları’ gibi bir üsluptan koruyoruz. Onlara deyin ki: “Bir daha ki gelişinizde; bizim de büyük kuşatma altında olan Gazze’yi ve çocuklarımızı bombalayan tanklarla, savaş gemileriyle etkili bir şekilde mücadele edebilmemiz için Stinger veya başka çeşit füzelerle gelmezseniz hoş karşılanmayacaksınız.”

Çev. Hasan Sivri

medyaşafak