Abdülbari Atvan: Başkan Abbas’a Beş Tavsiye
- Medyasafak.net
- ANALİZ
- 03.12.2012

"Mahmut Abbas’ın BM’ye başvurusundan sonra Liberman ona ‘siyasi terörist’ adını verdi. Eski Mossad ajanı ve uzunca süre Arapları öldürmekle meşgul olan ‘ılımlı’ hanımefendi Tzipni Livni; Abbas’ın son BM adımını ‘stratejik terörist saldırı’ diye tanımlayarak bu önemli lakabı güçlendirmiş oldu."
Kuds el Arabi
Abdulbari ATVAN
Kasım ayı Filistin halkının; bölgedeki güç dengelerinin ve denklemlerinin çoğunu değiştirebilecek 3 kilit zaferi gerçekleştirdiği ay olarak Filistin tarihine girecek:
1- Filistin direnişi büyük bir askeri zafer kazandı. Bu zafer, Tel Aviv Kudüs ve diğer kentlere ulaşıp 4 milyon insanın panik ve korku ile sığınaklara inmelerine ve korku dengesinin kurulmasına neden olan -İran yapımı veya yerli yapım olsun veya olmasın- füzelerle sağlandı.
2- İkinci zafer ise diplomatik oldu. Başkan Mahmut Abbas’ın ‘gözlemci üye’ adımı Birleşmiş Milletlerde kabul edildi. Oylamada 138 devletin kabulüne karşılık; haritada büyüteçle arasanız ancak görebileceğiniz 9 devletin hayır oyu oldu ki bu da ABD ve İsrail’in gururlandıran bir hadise olmadı.
3- Filistin vatanında uzlaşma fırsatı güçlü bir şekilde ortaya çıkmış oldu. Liderlik denkleminde yer alan ‘Fetih’ ve ‘Hamas’ arasında ciddi mutabakatlar oluşturulabilir.
...
İsrail askeri ve -ileri gelen sorumlularının hezeyanıyla- siyasi hezimetlerin acısını yaşıyor. Bu siyasi acı; devletlerinin Filistin konusundaki yeni duruşlarını ve geldikleri kavşağı itiraf edememelerinden, ayrıca -umutsuz intikam girişimleri olan- işgal altındaki Batı Şeria’ya 3 bin yeni konut dikme ilanlarından kaynaklanıyor.
Burada kendiliğinden ama güçlü bir şekilde ortaya çıkan bir soru var. Bu askeri ve siyasi başarıların önümüzdeki haftalarda ve aylarda nasıl devam ettirilmesi gerekir? İsrail’in sabote etmeye yönelik herhangi bir atağına karşı bu başarılar nasıl güçlendirilir ki bu başarılara diğer başarıları ekleyebilelim ve daha sonra mesela devlet sistemlerinde ‘savaş suçları mahkemesi’ni kurabilelim?
Bu bağlamda burada bir dizi adım önerelim:
1- Bu diplomatik zaferi abartılı bir şekilde kutlamamak gerekir. Bu talebe karşılık devletlerin kabulü kağıt üzerinde ve sadece teorik olarak mevcut. Daha önceki abartılı, şarkılı, halaylı kutlamaları hatırlatalım: 1988’de Filistin Ulusal Meclisinin bağımsızlık ilan etmesi, ondan sonra Oslo ittifakı… Hatta bu kutlamalarda bazıları İsrail askerlerinin tüfeklerine zeytin dalları koydu ve ‘Filistin devleti kapının hemen arkasında’ inancı yayıldı.
2- Batı Şeria’da -köyleriyle beraber- işgalci İsrail’e karşı protesto gösterileri ve isyanlarının tekrar başlatılması gerekir. Çünkü Gazze ve Birleşmiş Milletler zaferlerinin ana kaynağı Batı Şeria’daki sivil isyanlar ve gösterilerdi. Ramallah’ta; Mahmut Abbası ve onun BM’deki adımlarını destekler nitelikteki onbinlerce kişilik gösteriler düzenlemeye eğer iktidarın gücü yetiyorsa; İsrail’in bu yerleşim planları karşısında da bu kalabalığı toplamaya gücü yeter.
3- Birleşmiş Milletler’e tutukluların bırakılması için giden ve Mahmut Abbas’ı destekleyen Hamas’ın lütuflarına karşılık adımlar atabilecek ‘Filistin vatanının birliği’ seçeneğini güçlendirmek gerekir. Filistin çıkarları için var olan seçenekler çok fazla ama bunların arasında en önemlisi ve en baştaki seçenek ise tüm biçimleriyle Filistin mukavemeti –direnişi- seçeneğidir.
4- Haklarına tamamen sahip olması seçeneği ile beraber Filistin’in ‘değişmezlerini’ bütün etkinliklerde sahiplenerek tekrarlamak ve Filistin’in başkenti olan işgal altındaki Kudüs’e sıkı sıkıya sarılmak gerekir.
5- Koşulsuz şartsız seçeneğini dayatan Amerikalıların ve Avrupalıların baskılarına boyun eğmemek ve savaş suçlusu İsrail’i takip etmesi amacıyla Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesine katılma kararından vazgeçirmeye çalışan bu baskılara karşı mücadele vermek gerekir.
...
Başkan Abbas; İsrail’in aylardır uyguladığı psikolojik terörü ve baskıları umursamayarak duruşundan ödün vermedi ve kendisine uygulanan izolasyonu kırmayı başardı. Obama yönetiminin aynı hedefle yürüttüğü şantajlara ve politikalara da takılmadı. Abbas’ın bu yolda devam etmesi gerekiyor. Önümüzdeki aşamada İsrail’in sert ve acımasız adımlarına tanık olabiliriz. Özellikle New York ve Gazze’de iki tane yenilgi alan İsrail başbakanı Bünyamin Netenyahu sert bir seçim kampanyasına kilitlenecek. Seçmenler arasındaki şansını arttırmak için onu başarısızlıkla suçlayan politikalara karşı direnecek.
İsrail vergi olarak topladığı Filistin’e ait parayı göndermeyi kesebilir. Her yıl gönderdiği 100 milyon doları artık göndermemek veya dondurmak amacıyla kongreye baskılar yapabilir. Bu tür acımasızca ve zalimce adımlar atabilir. Ama bunlar Filistin halkının yararına olacak ve 3.intifadada gizli olan halkın öfkesini açığa çıkaracaktır.
Zafer kutlamalarının tozu kalktığı zaman, Filistinliler İşgalci İsrail’in halen ayakta olduğunu, utanç bariyerlerinin kurulu olduğunu, yerleşim politikalarının devam ettiğini ve çözüm için Arapların resmi desteklerinin olmadığını tekrar görecekler. Medyanın ilgisinin giderek düşeceğini de göreceğiz. Yol haritamız; bütün bu olumsuzlukların karşısında güçlü bir şekilde duracak olan savaşçı-mücadeleci duruş olmalıdır. Bunun 1.dereceden sorumluları da yönetim ve onun lideridir.
Başkan Abbas Filistin lideri olarak 5 önemli lakaba sahip: Yönetim Lideri, Örgüt-Organizasyon Lideri, Feth Hareketi Lideri, Silahlı Kuvvetlerin Genel Komutanı. Ama bunların arasında en önemlisi de İsrail Dış İşleri Bakanı Liberman’ın verdiği lakaptır. Mahmut Abbas’ın BM’ye başvurusundan sonra Liberman ona ‘siyasi terörist’ adını verdi. Eski Mossad ajanı ve uzunca süre Arapları öldürmekle meşgul olan ‘ılımlı’ hanımefendi Tzipni Livni; Abbas’ın son BM adımını ‘stratejik terörist saldırı’ diye tanımlayarak bu önemli lakabı güçlendirmiş oldu.
Abbas’ın yerinde olsaydım en çok bu en sondaki lakaba sevinirdim. Çünkü bu lakap Filistinliler için çok şey ifade ediyor. Özellikle en uçtaki düşmanlarımız tarafından böyle adlandırılmak bize büyük şeref veriyor.
Oslo anlaşmasının pratikte lağvedilmesi bize göre Birleşmiş Milletlerde gözlemci üye statüsü almaktan daha büyük başarıdır Abbas için. Çünkü bu anlaşma Filistin ulusal hareketinin en büyük hatalarından biriydi.
Çev. Hasan Sivri
medyaşafak