Seyyid Hasan Nasrallah: Bizlerin Geride Kalacağı ve Onlarınsa Yok Olacağı Zaman Gelmiştir

Seyyid Hasan Nasrallah: Bizlerin Geride Kalacağı ve Onlarınsa Yok Olacağı Zaman Gelmiştir
"Seyyid Hasan Nasrallah Suriye meselesi hakkında da Şam’da birçok ölüme ve yaralanmaya sebebiyet veren intihar saldırılarını kınayarak, “Bazı televizyon kanallarında muhaliflerin bu saldırıların arkasında devlet güçlerinin olduğunu iddia ettiklerini görüyoruz” dedi ve şöyle devam etti:"
Seyyid Hasan Nasrallah: Bizlerin Geride Kalacağı ve Onlarınsa Yok Olacağı Zaman Gelmiştir

El-Menar

Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, Beyrut’un güney banliyölerinden Haret Hreik’te 2006 yılındaki savaş sonucunda hasar gören yerleşim yerlerinin onarılacağına dair verilen “sözün” tutulması dolayısıyla yapılan kutlamalarda konuştu.

Yerleşim yerlerinin yeniden inşası konusunda Seyyid Nasrallah şunları söyledi: “Savaşın sona ermesinden önce, İran’daki dostlarımızla bağlantıya geçtim ve onlara düşmanın yıktığı yerleri yeniden inşa etmek istediğimizden bahsettik. İmam Seyyid Ali Hamanei ve Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejad, yerleşim yerlerinin tekrar inşa edilmesi konusunda finansal destek vermeyi kabul ettiler, böylece savaşın bitimiyle doğrudan işe başladık. ‘Vaad Projesi’ asla devlet tarafından desteklenmiş değildir, bu bizim bölgede İran’a olan bağlılığımızın bir ürünüdür.”

Sözlerinin devamında İslam İnkılabı lideri ve İran halkına özellikle teşekkür etti ve şunları ekledi: “Eğer İran’ın ekonomik yardımları olmasaydı biz bu projeye başlayamazdık ve şu an başarıya ulaşmış olan şeyi yapamazdık. Meclis Başkanı Nebih Berri’nin yönetimi ikna çabalarını da unutmamak gerekir.”

Direnişin Denklemleri

Seyyid Nasrallah, direnişin gücünü, karar alma ve zafere ulaşma kapasitesini yükselttiğini dile getirdi. Nasrallah, banliyölerde kurulacak her binanın Tel-Aviv’de bir binanın yıkılışı anlamına geldiğinin de altını çizdi.

Nasrallah, Hizbullah’ın Tel-Aviv ve ayrıca işgal altındaki Filistin’deki her noktayı vurabilecek güçte olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam etti: “Bir vakit biz yerlerimizden edildik ve bir yere gidemedik. Evlerimizin yıkıldığı, onların evlerininse korunduğu vakit bitti. Size söylüyorum, bizlerin sağ salim kalacağı, onlarınsa yok olacağı zaman gelniştir.”

Gazze ve Mülteciler

Gazze meselesine de değinen Seyyid Nasrallah, tüm Arap, Müslüman ve güç sahibi devletlere Gazze halkına daha fazla yardım eli uzatma ve evlerinin yeniden inşa edilmesi için kendilerine yardım etme çağrısında bulundu.

Seyyid Nasrallah, Gazzelilere maddi yardım yapılmasını ve ayrıca Gazze savaşı boyunca gidemedikleri ülkelerine dönmeleri konusunda yardım edilmesi gerektiğini belirtti. Gazzelilerin birçoğunun yerlerinden edildiğini söyleyen Nasrallah, biz bu projeyi öyle ya da böyle hayata geçireceğiz, dedi.

“Biz Lübnan’da Filistinlilerin herhangi bir anlaşmanın konusu edilmesine razı değiliz ve onların mülteci olarak her haktan yararlanabilmelerini istiyoruz. Nehr el-Bared kampı yeniden inşa edilmelidir, çünkü o geri dönüşün ve asla göz ardı edilemeyecek ve unutulamayacak Filistin meselesinin sembolü konumundadır.”

Bahreyn

Hizbullah Genel Sekreteri Bahreyn konusunda ise mevcut halk hareketinin zulme rağmen, sebat, kararlılık, iman ve direnç gösterdiğini dile getirdi.

Seyyid Nasrallah sözlerinin devamında “Bazı siyasi partilerin Hizbullah’ın Bahreyn’de şiddeti desteklediğini söylediğini işitiyoruz, bu koca bir yalan, yanlış yönlendirme ve hatadır. Biz böyle bir şey yapmadık ve yapmayacağız da ancak Ayetullah İsa Kasım tarafından yönetilen barışçıl Bahreyn hareketini desteklemekteyiz, sonuçta el-Halife rejimi onları yenemeyecektir. Allah bu iman dolu insanları bir araya getirecek ve bir çıkış yolu sağlayacaktır. Şiddeti tetikleyen ve birilerini silahlandıran da yönetimin kendisidir” diye konuştu.

Suriye

Seyyid Hasan Nasrallah Suriye meselesi hakkında da Şam’da birçok ölüme ve yaralanmaya sebebiyet veren intihar saldırılarını kınayarak, “Bazı televizyon kanallarında muhaliflerin bu saldırıların arkasında devlet güçlerinin olduğunu iddia ettiklerini görüyoruz” dedi ve şöyle devam etti: “Sizler devletin ve istihbarat güçlerinin intihar bombacıları yetiştirdiğini söylüyorsunuz, bunlar güvenlik güçlerini ve istihbarat servislerini mi bombalıyor? Suriye’de olup bitenler konusunda bir mantık eksikliği var gibi.”

Seyyid Nasrallah sözlerinin devamında şunları dile getirdi: “Irak’ta devlet binalarını, merkezleri bombalayan aynı eller, bugün de Suriye’yi yok etmeye çalışıyorlar. İntihar saldırıları mı reform ve demokrasi getirecek? Biz gün geçtikçe Suriye konusundaki duruşumuzun doğruluğundan emin oluyoruz ve Suriye’yi yıkmak isteyenlerin de: Batı, Amerika, İsrail olduğundan eminiz. Çünkü onlar bu şekilde, Bush’u buralardan süren ve yeni bir rüzgâr estiren, Lübnan ve Filistin direnişini ve bunu destekleyen bölgesel direnişi, Suriye devleti ve halkını yok etmek istiyorlar.

Olan bitenin demokrasi ya da reformla bir alakası yok. Seçimler çok zor bir ortamda yapıldı. Katılım bazı Avrupa, Latin Amerika ve Arap ülkelerinden yüksekti. Suriye halkının önünde iki yol var: ya siyasi yollarla reform ve demokrasi elde edecekler ya da bombalamayı, silahlanmayı teşvik eden hareketlerin yıkım taraftarı düşüncesiyle birlikte olacaklar.”

Seçim Kanunu

Seçim kanunları konusunda da Seyyid Nasrallah, kapılarının herkese açık olduğunu dile getirdi ve şöyle devam etti: “Biz herkese kapılarımızı açtık bu meseleyi tartışmak için. Biz gerçekten temsil sağlayacak her türlü seçimi kabul ediyoruz. Diyalog vurgusu yapıyoruz ve hiçbir gruba da baskı yapılmasını istemiyoruz ancak ben gelin konuşun ve diğer siyasi kesimleri ikna etmeyi deneyin diyorum.

Bizler meclis seçimlerinin zamanında olmasını istiyoruz, halkın ihtiyacı budur ve bu konuyu kimse tartışmıyor. Silah baskısıyla hiç kimseyi etkileyemezsiniz. Demem o ki, Babylos’taki bir kıza ya da Balbek’teki bir erkeğe gelin seçime deyip, sonra da füzeyi hazır edip onları etkileyemezsiniz, onlara yalnızca listelere oy vermelerini söylüyorum ben.

Bizim görüşümüz, hiçbir grubu dışarıda bırakmayan ve tek tarafı baskın çıkarmayan oransal sistemin en iyi sistem olduğu yönündedir.  Şiiler, Sünniler, Hıristiyanlar, Dürzüler böylelikle kendi haklarını savunabileceklerdir.”

 

medyasafak