"Amerikalı Katiller ve Onların Katil Arkadaşları"

"Amerikalı Katiller ve Onların Katil Arkadaşları"
"1968 yılında, Vietnam’ın My Lai köyünde, Amerikalı askerler beş yüz civarındaki silahsız sivili katlettiler. Kurbanların çoğu, kadınlar, çocuklar, bebekler ve yaşlılardı."
Amerikalı Katiller ve Onların Katil Arkadaşları

Rodney Shakespeare

Press TV
 


1968 yılında, Vietnam’ın My Lai köyünde, Amerikalı askerler beş yüz civarındaki silahsız sivili katlettiler. Kurbanların çoğu, kadınlar, çocuklar, bebekler ve yaşlılardı.

Kadınların çoğu tecavüze uğradılar, toplu tecavüzlere maruz kaldılar, ya da bedenleri türlü işkenceler sonrası tanınmaz hale getirildi. Sadece tek bir asker bu yapılanlardan ötürü suçlu bulundu ki, ona da verilen ceza üç buçuk yıl ev hapsi idi! Anlayacağınız, üç buçuk yıl boyunca kanepede uzanmak, pizza yeyip, Coca-Cola içmek, ve televizyon seyretmekle cezalandırıldı.

1988’de, İran Havayolları’nın 655 sefer sayılı sivil taşımacılık yapan uçağı, USS Vincennes adlı Amerikan gemisinden gönderilen roketlerle düşürüldü. Uçaktaki iki yüz doksan kişi, altmış çocuk ve on dört mürettabat görevlisi de dahil, öldü. Birleşik Devletler, ne sorumluluk kabul etti, ne de bir özür diledi. 

2007’de  kamuoyuna sızan görüntülerde, Amerikan helikopterlerinin, en kısa sürede öldürebildikleri kadar insanı otomatik silahlarla öldürmek üzerine kurulu ‘hadi hepsini öldürelim’ oyunu oynadıkları ortaya çıktı. Youtube’a koyulan otuz dokuz dakikalık kokpit görüntülerinde üç hadiseye tesadüf ediliyor; herşeyden habersiz Bağdad sokaklarında yürüyen insanlar, arabalarının içinde oturan veya binalara giren insanlar, birden bire Apaçi helikopterlerin hedef tahtası haline geliyorlar.

Kendisi için çalışan iki Iraklı gazetecinin de ölümü üzerine, Reuters Haber Ajansı, bilgi edinme kanunu çerçevesinde bu görüntüleri talep ettiyse de, herhangi bir sonuç alamadı. Görüntüler, nihayet 2009 yılında belirsiz bir kaynak yolu ile Wikileaks’in eline geçti ki, onlar da görüntüleri 2010 yılında “sivil zayiat” ismiyle yayınladılar.

Dahası, ‘sivil zayiat’ malumunuz üzere, yanlışlıkla sivillerin öldürülmesi demek, ancak unutulmamalı ki, ne zaman ‘sivil zayiat’a bir atıf yapılsa, Amerikalılar için bıyık altından gülme vaktidir.  Onların, ‘sivil zayiat’tan anladıkları, çeşitli ülkelerde insansız hava araçlarıyla öldürdükleri yüzlerce sivil, ve bu masumların ardından kuru bir özür bile dilememek. Bunlar savaş suçlarının en kötüsü. Dahası, Amerikan’ın insansız hava araçlarıyla uyguladığı bu öldürme politikası, her geçen gün yeni ülkelere doğru genişletiliyor.

Ve şimdi yeni bir video, eğer gerçekse, Suriyeli asilerin kurşuna dizmeden önce askerleri dövdüklerini gösteriyor. Bu sonuncu katliam, Suriye’deki katliamlar dizisinin sadece son örneği. Müsebbibleri ise, Amerikalılar, Suudiler, Katarlılar ve Türkler tarafından desteklenen bu ali kıran baş kesen çapulcu sürüsü, haydut asiler.

Tabii ki, bir kez daha savaş suçlarıyla bağlantısı ortaya çıkacak diye korkuya kapılan Amerika Birleşik Devletleri’nin iddiası, bu katliamın bir kaç kendisi bilmezin icraatı olduğu yönünde ve tabiki Amerika yine masum!

Hayır, değiller! Amerika Birleşik Devletleri bu katillerle işbirliği içinde. Onlar sadece, 1968’de My Lai’de, 1988’de  İran uçağına yapılanlar, ya da 2007’deki o videoda gördüklerimiz ortaya çıktığında, bu olaylardaki gibi savaş suçlarına olan ortaklıklarını belgeleyen güçlü deliller ortaya çıktığında şikayet ediyorlar. ABD, bu vahşi katilleri eğitiyor, besliyor ve silahlandırıyor. Ne zaman ki bunu doğrudan yapamıyor, o zaman da müttefiklerini kullanıyor, Türkiye örneğinde, ya da Suudi Arabistan örneğinde gördüğümüz gibi. Bu savaş suçları devam ediyor çünkü ABD’nin İslam’a karşı başlattığı topyekün savaş devam ediyor ve bu yolda da her şeyi mübah görüyorlar.

Savaşı 2001 Eylül’ünde başlattılar. (Sadece, Yedi Numaralı Kule’yi düşünün, herhangi bir uçak dokunmadığı halde aniden tuzla buz olan o kuleyi…)

ABD yine de çok dikkatli davranıyor, olur da, bu kadar savaş suçlarından birinde yakayı eleverirsek diye, ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) yetki alanına giren suçlardan bilhassa kaçınmaya çalışıyor. Dahası, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde ABD’nin veto hakkı var, ve Konsey’in ABD’yi Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin önüne çıkarmasını önlemek için bu veto hakkı her zaman yeterli bir silah.

Ancak, dünya kamuoyu her geçen gün ABD’nin, tıpkı Siyonist İsrail gibi, savaş suçları işlediğini ve bunları da pek umursamadığını daha da net görüyor. ABD için tek başına savaş suçları işlenmesi sorun değil, o sadece işlenmiş savaş suçunun açığa çıkmasından rahatsız oluyor.

Bunun için, genç Amerikalı asker Bradley Manning, henüz yargılanmadan ve suçlu dahi bulunmadan, askeri hapishanede işkenceye maruz kalıyor, ve bunun içindir ki, ABD ve onun sadık uşağı İngiltere, dünya kamuoyunu sarsan malum videolar yüzünden Julian Assange’i yakalamak için yanıp tutuşuyorlar. Eğer Assange’in bir suçu varsa, o da bir gazetecinin yapabiliyorsa her zaman yapacağı bir işi yapmak olmuştur: Hükümetin suçlarını açığa çıkarmak.

Fakat, ABD, o ukala istisnacılık hissi ile dolup taştığı için (yani ABD’nin kendisinin eşsiz, benzersiz olduğuna dair inancı ve kendisi hiç bir ayrım gözetmeksizin işkenceden geçirip, öldürebilirler ve aynı zamanda da dünyanın geri kalanı tarafından takdir edilir) savaş suçları işlemeye bir son vermeyecek. Onun yerine, sadece alternatif habercilik yapan medya kuruluşlarını, mesela Press TV, kapatmaya çalışacak.

Yine ABD kendi müttefiklerini de savaş suçları işlemekten, ya da diğer suçları işlemekten alıkoymayacak. Rejim, gittikçe genişleyen Siyonist varlığına olan gizli ya da aleni desteğini sürdürmeye devam ettikçe, Amerikalıların gözünde, onların yanlış bir şeye suç ortağı olabilmesi imkansızdır. Bunun içindir ki, İsrail her gün savaş suçları işlemekte, ve Suudi Arabistan ve Bahreyn her gün sivilleri öldürmekte.

Yani bir daha ki sefere, Hillary Clinton’ı külhanbeyi gibi birilerine özgürlük ve demokrasi üzerine ders verirken gördüğünüzde, sadece şunu hatırlayın, bu laf oyunlarının ve palavralarının ardında, savaş suçları işlemeye veya işletmeye teşne olan şeytani niyetleri yatıyor.

medyaşafak