James Petras: Türkiye, Suriye’ye Karşı Batı Saldırganlığının Aracı

James Petras: Türkiye, Suriye’ye Karşı Batı Saldırganlığının Aracı
Press TV, New York’taki Binghamton Üniversitesi’nden emekli öğretim üyesi ve yazar James Petras’la, Erdoğan’ın seçimleri sonucunda Suriye-Türkiye sınırındaki gerilimin artması ve NATO adına koruma altına aldığı terör gruplarının Suriye’deki savaşı Türkiye’nin kapısının eşiğine kadar getirmesi hakkında röportaj yaptı.
Türkiye, Suriye’ye Karşı Batı Saldırganlığının Aracı

Bölgedeki gerilim artarken Türkiye, Suriye Ordusu’nun isyancılarla yoğun çatışma içinde olduğu Suriye sınırına askeri birlikler konuşlandırdı.


Konuşlandırmanın, Türk medyasının geçen hafta Suriye’den topçu ateşinin geldiğini söylediği bir bölgede yapıldığı ve yerel sakinler arasında paniğe yol açtığı aktarılıyor. 

Tüm bunlar Türkiye’nin, Suudi Arabistan ve Katar’la birlikte, Suriye’yle olan sınırının yakınlarında, Suriye karşıtı gruplara askeri destek sağlamak üzere gizli bir üs kurduğu sırada oldu.

Press TV, New York’taki Binghamton Üniversitesi’nden emekli öğretim üyesi ve yazar James Petras’la, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimleri sonucunda Suriye-Türkiye sınırındaki gerilimin artması ve NATO adına koruma altına aldığı terör gruplarının Suriye’deki savaşı Türkiye’nin kapısının eşiğine kadar getirmesi hakkında bir röportaj yaptı. 

Aşağıda, bu röportajın ana hatlarıyla çözümlemesini sunuyoruz. 

Press TV: Bir yandan Türkiye kendi sınırlarının yakınında bombardıman olduğunu söylüyor, fakat Suriye’deki bu durumun başlangıcından bu yana Türkiye askeri birliklerini sınırın yakınına ilk defa getirmiyor. 

Sizce bunun arkasındaki temel amaç nedir? Bu yalnızca bir provokasyon mu yoksa başka bir şeylere dönüşecek gibi mi?

Petras: Evet, çok ciddi bir durum olduğunu düşünüyorum. Bence Erdoğan, Türk ordusunun son mahkemeler ve çok sayıda üst düzey askerin hapis cezası almasından ötürü çok kızgın olması nedeniyle dikkatleri başka tarafa çekmeye çalışıyor. 

Ve bence bu “savaş korkusu”nu, Türk bayrağına sarılmak ve orduyu meşgul etmek üzere önüne bir askeri görev koymak için yarattı. Bir faktörün bu olduğunu düşünüyorum. 

Bir diğer faktör ise Türkiye’deki büyük kızgınlık dalgası. Türk halkı, Suriye’den aşırı miktardaki mülteci girişi ve hükümetin silahlı gruplara müsamaha göstermesi nedeniyle yönetime çok tepkili.

Erdoğan, teröristlerin sınırdan saldırı düzenlemesi için sığınak sundu ve sınır üzerinden dev silah akışları gerçekleşiyor.  

Sanırım çok, çok fazla sayıda Türk – ve kastettiğim sadece Alevi Türkler değil – Türkiye’nin Suriye’ye karşı Batı saldırganlığının bir aracı olmasından ve on binlerce mültecinin sınır bölgelerinde ve hatta ötesinde yaşayan çok sayıda Türk’ün yaşamını etkilemesinden rahatsızlık duyuyor. 

Üçüncü faktör ise şu: NATO’yla birlikte çalışan Türk hükümeti, silahlı saldırganların ana üslerinin şimdi Suriye’de olduğu fikrini yaydı. 

Sanırım Türkiye’nin planı, NATO ülkelerinin bir uçuşa yasak bölge üzerinden Suriye savaşına müdahil olmasını sağlayacak bir köprü oluşturmak üzere Suriye içindeki bu silahlı grupları korumak ve onlar için bir örtü sağlamak. 

Dolayısıyla Türkiye’nin seferberliğinin arkasında üç faktör bulunduğunu söylemiş oluyoruz: Birincisi şu sıralar kendisine öfkeli olan Türk ordusunun dikkatini başka tarafa yöneltmek ve onu angaje etmek; ikincisi Türkiye’nin Suriye’ye karşı bir NATO operasyonunun parçası olmasını istemeyen Türk halkının dikkatini dağıtmak; üçüncüsü ise bir anda Suriye sınırında ortaya çıkan ve Suriye topraklarını elinde bulundurduğunu iddia eden silahlı hareketlerin üsleri için bir örtü sağlamak. Dolayısıyla bu çok ciddi bir hareket.

Press TV: Bunun Türk hükümeti ve Erdoğan’a karşı ters tepme ihtimali ne kadar?
Az önce, birkaç gün önce üst düzey Türk askerlerinin hapis cezası almasından, ayrıca Türk halkından pek çok kişinin devam eden durumdan ve Ankara’nın tutumundan, izledikleri perspektiften ve genel olarak Suriye krizinden duyduğu memnuniyetsizlikten söz ettiniz. 

Buradan hareketle, tüm bunların Türk hükümetine karşı ters tepme şansı ne kadar var?

Petras: Elbette, işgalciler ve NATO stratejistleriyle, onlara Suriye’ye giriş imkânı sunma, silah ve lojistik destek sunma anlamında açıkça müttefik haline gelmenin ciddi bir şekilde ters tepme ihtimali bulunuyor.

Sanırım Erdoğan, tüm bunların Türkiye içinde ciddi bir negatif etki yaratmasını beklemiyordu, bu yüzden evet, önünde iki seçenek var: Bunlardan biri, geri çekilip sınırı kapatmak ve isyancıların Türkiye’yi bir sıçrama tahtası olarak kullanmasına bir son vermek.

Diğer seçenek ise, sürece düşük düzeyde müdahil olması sonucunda içeride destek kaybetmesi nedeniyle müdahalesini arttırmak olabilir. Belki de Erdoğan, tek çıkış yolunun süreci daha fazla tırmandırmak olduğunu düşünüyor ve NATO desteğiyle – uçuşa yasak bölgeyle – Esad’ı dize getireceğini umuyordur.

Bu, son derece riskli bir girişim olur, zira Türkiye ne kadar müdahil olursa, Türk tarafından da ölümlerin artması ihtimali o kadar artar.

medyaşafak