Franklin Lamb: Şam Sokaklarından Notlar

Franklin Lamb: Şam Sokaklarından Notlar
Ünlü gazetecinin, Şam halkının nabzını tutan gözlemlerini ve ekonomik yaptırımların insanlara olan yansımasını kaydeden analizi.

Franklin Lamb
 

El Menar
 

“Bu iğrenç kadın kim olduğunu zannediyor?” Burada, Şam'da, ülkesine ait Sovyet tarzı penceresiz yüksek duvarlı devasa bina içindeki Rusya Büyükelçiliği medya ofisinde çalışan bir personel böyle diyordu.
 

“Viktor”; sempatik konuğumuz, bir Şeyh ve Suriye Parlamentosu'ndan bir milletvekiliyle birlikte, orta sınıf Şalan mahallesindeki “Şam'ın Hanımefendisi” restoranında öğlen yemeği yemek üzere masamıza davet edilmişti. İyi konuşan bu centilmen, cep telefonunu altüst edici bazı haberler almış gibi görünür halde kapatırken öfkeliydi. Viktor'u öfkelendiren şey, ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Victoria Nuland'ın, Suriye'nin müttefikine nasihat veren ve rencide eden Rusya karşıtı açıklamalarıydı ve Viktor bunu Rusya'nın Ortadoğu temsilcisi Mikhail Bodganov'un son açıklamasını anlamından saptırma yönünde kaba bir girişim olarak görüyordu. Bodganov, 13 Aralık 2012 tarihinde bir soruya cevaben yaptığı açıklamada “Gerçekleri görmek gerekir. Ne yazık ki Suriye muhalefetinin zaferi göz ardı edilemez” demişti. Bogdanov ayrıca Suriye hükümetinin “giderek daha fazla bölgenin kontrolünü yitirdiğini” söylemişti.
 

Viktor, Siyonist yanlısı, Suriye, Rusya, Arap ve Müslüman karşıtı görüşleriyle bilinen Nuland'a dair Rusları ve büyükelçilikteki meslektaşlarını sinirlendiren şeyin, kullandığı küstah dil olduğunu söyledi: “Rusya hükümetini sonunda uyanarak gerçekleri gördüğü ve rejimin günlerinin sayılı olduğunu anladığı için takdir etmek isteriz.”
 

Viktor'a göre, “Bodganov gerçekte yeni bir şey söylemedi”. “Çok yakında buna dair netleştirici bir açıklama yapacağız” diyen Viktor, şöyle devam etti: “Herkes, yabancı destekli isyancıların kazanmasının teorik olarak mümkün olduğunu biliyor. Bu yeni bir şey değildir ve altüst oluş süreci boyunca bu ihtimal hep vardı. Fakat Nuland, Suriye hükümetinin, güçlerini nüfusun yoğun olduğu merkezlere yoğunlaştırmak için boş alanların bulunduğu kırsal bölgelerden kasten çekildiğini kesinlikle biliyor. Bu çok temel bir askeri stratejidir ve tarih boyunca uygulanmıştır. Buna ‘stratejik geri çekilme' veya ‘taktik amaçlı yeniden konuşlanma' denilebilir. Batı ve Körfez medyasının, Ortadoğu temsilcimizin yaptığı açıklamayı, bir yandan kamuoyunu aldatma amaçlı, diğer yandan psikolojik savaş biçimi olarak kullanması kınanmayı hak eden bir davranıştır.” Arkasından şunları söyledi: “Elbette gerekmesi halinde vatandaşlarımızı tahliye etmek için yaptığımız beklenmedik durum planları bulunuyor. Bu tamamen normaldir ve hem bizim hem de başka ülkelerin Afganistan, Irak, Lübnan, Körfez ülkeleri ve Filistin gibi ülkeler için böyle planları vardır. Rusya Suriye'ye olan desteğini gevşetmemiştir ve aksini düşünmek, Washington'un bugüne kadar yaptığı çok sayıda hesap hatasından bir diğeri olur.”
 

Sadece birkaç saat içinde, Viktor'un da arkadaşı olan Rusya Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Alexander Lukaşeviç bir açıklama yayınladı: “Kendisinin (Bogdanov) son günlerde gazetecilere verdiği röportajlarda böyle bir ifade kullanmadığını belirtmek isteriz. Rusya'nın, Suriye'de siyasi çözüm dışında bir alternatifin bulunmadığı yönündeki ilkesel tutumunu bir kez daha teyit etmek isteriz.”
 

Nuland'a olan tepkilerini gösterdikten sonra Victor ve masamızdaki diğer kişiler, Brüksel'de NATO merkezinde Hollanda Başbakanı'yla bir araya geldikten sonra basına bir demeç veren NATO genel sekreteri Anders Fogh Rasmussen'in söylediklerine bütünüyle ilgisiz kaldı. Rasmussen, Hollanda Başbakanı'yla bir araya geldikten sonra “Şam'daki rejimin çöküşünün yaklaştığını düşünüyorum. Sanırım bu artık sadece zaman meselesi.” demişti.
 

Suriyeli milletvekili, Mart 2011'de başlayıp Ekim ortasına kadar devam eden süreçte Libya halkının karşı karşıya olduğu en büyük tehdidin NATO olduğu, o tarihte orada bulunan herkes (bu gözlemci dâhil) tarafından çok iyi biliniyor olmasına rağmen, NATO'nun Libya'daki varlığına dair söylediği yalanlar ve NATO'nun 9 bini aşkın bombalama misyonunun “sivil nüfusu koruduğunu” söylemesi sonrasında Rasmussen'in hiçbir güvenilirliğinin olmadığını söyledi. Gerçekten de NATO güçleri Sorman'dan Sabna'ya kadar Libya'nın sivil halkına ayrım gözetmeksizin ölüm yağdırmıştı ve Rusya Devlet Başkanı, Şubat ayında Obama'yla bir araya geldiğinde ABD ve NATO'yu, gerçek amaçları konusunda Rusya'yı ve uluslararası toplumu kandırması nedeniyle kınamıştı. Viktor, ülkesinin Suriye için de benzeri bir aldatmacanın yakın olduğu korkusunu taşıdığını söyledi.
 

Şamlılar, son açıklamalar ve sözde “isyancılar” tarafından gerçekleştirilen ve birçok kişinin terörist eylem olarak tanımladığı eylemler sonrasında gerginler ve suratları asık, ancak panik halde değiller.
 

Buradaki üniversitelerin ve kolejlerin, bir araya gelmekten büyük keyif aldığım öğrencilerine göre, başkanları Beşar Esad hâlâ nüfusun çoğunluğunun desteğine sahip. Pek çok kişi, Esad hükümetinin yaptığı gibi, prensip olarak Nisan 2012 Cenevre Önerilerini kabul ediyor. Bu inisiyatif, diyalog sonucunda oluşacak ve, tüm adaylara açık olacak 2014 seçimlerine kadar görevde kalacak bir geçiş hükümetini öneriyor. Bu insanlar, Suriye halkının bir sonraki devlet başkanının kim olacağına seçim sandığında karar vermesine izin verilmesi taraftarılar.



Burada, Şam'da halkın en büyük kaygısının, genel olarak yasadışı ve ahlak dışı olarak görülen ABD öncülüğündeki yaptırımların çok katmanlı etkileri olduğu çok açık. Bir başka konudan söz ederken üniversite öğrencisi Tamara, isyancıları destekleyenler tarafından öğrencilerin hedef alınmasının ve tehdit edilmesinin, dahası aynı unsurlar tarafında ev ve araçlardan kaçırılmasının buradaki eğitimi olumsuz etkilediğini, buna karşın okul ve üniversitelerin işlemeye devam ettiğini söyledi.
 

Bu gözlemci, ABD öncülüğündeki yaptırımların rejiminin sivil nüfus üzerindeki etkileri konulu bir araştırma yapmak için Şam Üniversitesi öğrencilerinden kurulu küçük bir gruptan yardım aldı. Bu konuda görüş bildiren herkes, bu gözlemciye, Amerikan yaptırımlarının tek amacının, uzun ekmek kuyrukları vb. gibi şeylerin şiddete yol açmasını ve Beşar Esad hükümeti ile sivil halk arasındaki bağların kopmasını sağlayacak kadar nüfusun acı çekmesini sağlayarak rejim değişikliğini gerçekleştirmek olduğunu söyledi. Buradaki insanların tümü, İran'a yönelik ABD öncülüğündeki yaptırımların da Washington'un İran'ı tamamen yasal olan nükleer geliştirme programından vazgeçirebileceğine inanmasıyla değil, rejim değişikliği amacıyla ilgili olduğunu düşünüyor.
 

Öğrencilerin öncülüğünde Şam bakkallarında yapılan ve 12 Aralık 2012 tarihinde tamamlanan araştırma, iktisatçıların şu anda yüzde 40 ila 60 arasında olduğunu öngördükleri yüksek işsizlik rakamları karşısında Suriye vatandaşlarının ödemesi gereken gıda fiyatlarındaki artışı göstermektedir.
 

Şam öğrenci araştırması: Mayıs 2011-Aralık 2012 arasında gıda ürünlerinde yaşanan fiyat artışları

(Resmi döviz kuruna göre 80 Suriye poundu bir ABD dolarına eşittir)

Kuzu eti—500 Suriye poundundan bu haftanın fiyatı olarak 750 sp'ye; Tavuk eti—200 sp'den 450 sp'ye; Süt—litresi 40 sp'den 95 sp'ye; Pirinç—40 sp'den 100 sp'ye; Yumurta—orta büyüklükteki 30 yumurtalık kutu için 160'dan 300 sp'ye; Yemeklik yağ—litresi 30'dan 60 sp'ye; Şeker—kilosu 40'tan 85 sp'ye; Ekmek—10 somun pide ekmeği için 20'den sp olan fiyat şu an Şam'da 55, Halep'te ise 220 sp, Humus, Hama ve Doğu'da ise büyük bir insani kriz hızla yayılıyor.
 

Rusya, bu temel gıda maddesi için buğday sözü verdi. Fakat zaman büyük önem taşıyor. Suriye'nin pek çok bölgesinde büyük ihtiyaç duyulan, gıda malzemeleri tedarik eden STK'lar bulunmuyor.
 

Fiyatı 500'den 1000 sp'ye çıkan şişelenmiş pişirme gazını da Şam'ın pek çok mahallesinde bulmak giderek zorlaşıyor.
 

Litresi 100 sp olan ısıtma yağı şimdi 250 sp'den satılıyor ve giderek daha ender bulunuyor. Şam'daki bazı beş yıldızlı oteller bile, ciddi mazot yakıt sıkıntısı nedeniyle, odalara sabah 7-10 arası ile akşam 8-10 arası dışında ısı ve sıcak su veremiyor. Rusya'nın bir tanker yakıt sözü verdiği aktarılıyor ama buradaki nüfus merkezlerine karayoluyla aktarılması tehlikeli olacaktır, zira Suriye Arap Cumhuriyeti Kızılay Teşkilatı'nda gönüllü olarak çalışan öğrencilere göre isyancı güçler giderek artan oranda, kırsal alanda yardım konvoylarına saldırıyor ve yardımları ya çalıyor ya da yok ediyor.
 

Şam'daki öğrenciler iki haftada bir tüketici mallarına dair daha ayrıntılı listeler yayınlama niyetindeler. Dün bazıları, ABD öncülüğündeki yaptırımları protesto etmek için boş Amerikan büyükelçiliği önünde toplandı. Pankartlardan birinde, “Suriye halkı, Amerika'nın bizi aç bırakıp boyun eğdirme kampanyasını hiçbir zaman unutmayacak ve affetmeyecektir” yazısı okunuyordu.
 

Bu gözlemciye görünen o ki, Suriye'nin sivil halkına dayatılan ve acilen Lahey'e götürülmesi gereken yasadışı ve ahlak dışı ABD yaptırımları, tıpkı İran örneğinde olduğu gibi, bu yaptırımları hazırlayan kinik insanların niyetlerinin tam tersi sonuçlar yaratıyor. Yaptırımların yoğunlaşması, bir yandan fiyat artışlarını yavaşlatmaya çalışan ve bunu bir nebze olsun başaran, diğer yandan ise fiyat artışlarının Suriye'nin Amerikalı ve Siyonist düşmanlarından kaynaklandığını söyleyen Esad hükümetinin itibarını arttırıyor. Bu görüş, Şam Üniversitesi ve kamuoyu içinde yaygın bir şekilde paylaşılıyor.
 

Franklin Lamb Suriye'de araştırma yapmaktadır ve kendisine fplamb@gmail.com adresi üzerinden erişilebilir.
 

Çev: Selim Sezer

medyasafak.com