"İran’ın Yükselen Gücü Siyonist-Emperyalist Yöneticileri Korkutuyor"

"İran’ın Yükselen Gücü Siyonist-Emperyalist Yöneticileri Korkutuyor"
"Amerikan askeri üsleri ve uçak gemileri tarafından kuşatılmış bir ülke her nasılsa özgür olmayı başarıyor! Televizyon ve radyo yayınları bastırılan bir ülke mesajını ulaştırmayı bir şekilde başarıyor!"

Rodney Shakespeare

Press TV

 

Amerikan askeri üsleri ve uçak gemileri tarafından kuşatılmış bir ülke her nasılsa özgür olmayı başarıyor! Televizyon ve radyo yayınları bastırılan bir ülke mesajını ulaştırmayı bir şekilde başarıyor!
 

Başka hiçbir ülkeye saldırmamış, başka hiçbir ülkeyi işgal etmemiş, uyuşturucu tacirleriyle iş yapmamış, el Kaide ile işbirliğinde bulunmamış, bilerek mezhepçi nefreti tahrik etmemiş, borç içinde olsa bile kimseye tuzak kurmamış, Filistin için adalet isteyerek riske girmiş ve tüm dış politikası çatışmalar ve insansız hava aracı saldırıları yerine konferanslar ve tartışmalar temelinde olan, diğerleri tarafından onur duyulan bir ülke!
 

Ekonomik, politik ve uluslararası yaptırımlara maruz bırakılan bir ülke ki, eli kolu bağlanıyor, ambargo ve baskı altında tutuluyor, engelleniyor ve yasaklanıyor ama ne yapıp edip diğerleriyle ticareti başarıyor!
 

Ve dolarlarla iş yapmıyor! Yükselen bir başarıyla, Bağlantısızlar Hareketi ile çalışıyor!


En kötüsü, İran (evet, onu tahmin ettiniz, aferin!) uluslararası yaptırımların darbesini azaltmak ve emellerini kısıtlamaya teşebbüs eden Batı'ya karşı bir diplomatik ağ ve ekonomik ilişkiler kurmak için ekonomi ve güvenlik anlaşmaları imzalamak suretiyle Latin Amerika ülkeleriyle işbirliğini sürdürüyor.


Panik! Bir şeyler yap
 

İşte bu yüzden Amerika Birleşik Devletleri, özellikle İran'ın Güney Amerika'da büyüyen etkisine karşı atak yapmayı amaçlayan, İran'a Karşı Batı Yarım Küre Sözleşmesini kısa zaman evvel kanunlaştırdı. Bu kanun Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığından 180 gün içinde “İran'ın Latin Amerika'da büyüyen düşmanca mevcudiyeti ve faaliyetlerine eğilen” bir strateji geliştirmesini istiyor.
 

Bu kanun, Amerikan ulusal iktidarının bütün unsurları kullanılarak koordine edilmiş ve hedeflenmiş bir strateji yoluyla İran'ın etkisine karşı durmanın Amerikan politikası olduğunu açığa çıkarıyor. Kanun, Amerika Birleşik Devletleri yönetimini İran, İran Devrim Muhafızları Ordusu, Kudüs Ordusu, Hizbullah ve Hamas'ın Batı Yarımküre'deki varlığını detaylandırmakla yükümlü kılıyor.
 

İlaveten, bu kanun Amerika Birleşik Devletleri'nin güneybatı sınırının güvenliği ve İran destekli Hizbullah veya Hamas ‘terörist'lerinin Amerika'ya girişinin önlenmesi için bir plan yapma çağrısında da bulunuyor. Yine bu kanun yönetimden İran'ı ve vekillerini finansal destek kaynaklarından izole etmesini ve Kongre'ye ve Amerikan halkına uygulanan stratejinin ilerleyişine dair rapor vermesini de talep ediyor.
 

Elbette bununla ilgili problemler vardır. Mesela, şüphesiz Hizbullah Amazon ormanlarını fethetmeyi hayal etse ve Kudüs Ordusu Patagonya dağlarını tırmanmayı arzulasa bile (hepimiz yapmaz mıyız?), onlar Güney Amerika'da değiller ve oraya gitme istekleri olduğuna dair bir şey bilinmiyor.
 

Dahası, hiç şüphesiz binlerce Meksikalının bunu yapmasına karşılık İranlı ‘terörist'ler Amerika'nın (çok açık) güneybatı sınırını bir sel gibi geçmediler.
 

Gerçeği söylemek gerekirse, Amerika'nın yanlış bayrak saldırılarının yokluğunda (şimdi bu beklenmelidir zira Amerika tıpkı İsrail gibi bunda ustadır) İranlılar Güney Amerika'da sadece barışçı bir mevcudiyettirler ve elçilikler ve delegasyonlarda olduğu gibi çok küçük sayıdadırlar.
 


Ve bütün bunların üstüne “İran'ı ve onun vekillerini finansal destek kaynaklarından izole etme” kanununun kabulü Amerika Birleşik Devletleri'nin dostları olarak düşündüğü ama sayıları artan bir şekilde dostları olmayan tüm bu ülkeleri de izole teşebbüsüdür. Mesela, çok daha fazla ülke Amerika'nın ardı arkası gelmeyen askeri saldırılarının ve tecavüzlerinin iyi niyetine dair şüphe içindedir (En son haberlere göre Amerika otuz beş Afrika ülkesine asker göndermektedir. Afrika'da kırk dört ülke bulunduğundan, gidilecek sadece on dokuz ülke kalmıştır…).
 

Peki, ne yapılmalıdır? Ve onu şimdi yap!
 

Bu yazar, yakın zaman evvel Beyrut'ta yapılan, demokrasi, ifade hürriyeti ve ekonomik ve sosyal adaleti var etmenin övgüsü haline gelen konferansta tecrübelerini, özellikle Bahreyn'deki korkunç baskı ile ilgili olsa da, alçakgönüllülükle anlattı. Öyleyse lütfen kendinize bu soruyu sorun: Washington veya Londra böylesi bir konferansı herkes onların önüne geçip gülmeksizin şu an gerçekleştirebilir miydi?
 

Elbette hayır! Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere şu an baskının temel unsuru olarak kabul ediliyorlar ve ekonomik ve sosyal adalete gelince, onlar bu hakları kendi halklarına bile sağlayamazlar.
 

Bu yüzden, Amerika şu an bir paranoya içindedir ve tamamen yozlaşmış bir halde olsa bile Amerika Birleşik Devletleri'ne panik yapmaması tavsiye edilir. Daha ziyade, sakin olmalı ve aşağıdaki listeyi uygulamaya geçirmelidir. Bunun ardından dünyadaki etkisini (felaket denecek kadar azalmasının aksine) yeniden büyür halde bulması sürpriz olmayacak.


Amerika Birleşik Devletleri şunları yapmalıdır:
 


• Diğer ülkelere saldırmayı ve onları işgal etmeyi durdurmalıdır.

• Dünya'nın nüfusunda Amerika'nın oranını yansıtması için askeri harcamalarını kesmelidir.

• Özellikle Amerika'da sosyal ve ekonomik adaleti uygulamalıdır.

• İfade hürriyetinin her yerde destekleneceğini ilan etmelidir.

• Filistin için gerçek bir adaleti garanti etmelidir (Şu an pratikte ancak ırkçı olmayan tek devletli çözüm olabilir)

• Vaaz ettiği şeyleri Yeni Yıl'ın Çözümü olarak hayata geçirmelidir.


Bununla birlikte, hiç kimse bunların, özellikle Yeni Yıl'ın Çözümü'nün uygulanacağını umarak nefesini tutmamalıdır.


Yazar Hakkında:

Rodney Shakespeare Jakarta, Endonezya'da bulunan Trisakti Üniversitesi'nde İkili Ekonomiler alanında misafir profesördür. Akademik kariyerini Cambridge'de tamamlayan Shakespeare, Küresel Adalet Hareketi'nin kurucularındandır. Ekonomik Adalet için Hıristiyan Konseyi'nin bir üyesi olan Shakespear aynı zamanda Bahreyn'de İşkenceye Karşı Komite'nin de başkanıdır.


medyasafak.com