"Suriye Halkı ÖSO İşgalinden Nefret Etmeyi Öğreniyor"

"Suriye Halkı ÖSO İşgalinden Nefret Etmeyi Öğreniyor"
Washington, “Özgür Suriye Ordusu”na (ÖSO) yakın çevrelerden gelen ve Kuzey Suriye’de, ölüm mangalarının buradaki işgali altında yaşanan felaket derecesindeki karışıklığa karşı yükselen bir nefret dalgasını ortaya koyan haberlerle sarsıldı.

Webster G. Tarpley

Press TV


İleride NATO'nun Suriye'yi istikrarsızlaştırma tarihi derleneceği zaman, geçtiğimiz hafta, akıntının Esad hükümeti lehine, yabancı ölüm mangalarına karşı dönüşü olarak değerlendirilebilir.

Bir yandan Washington – yabancı savaşçıların başlıca destekçisi – “Özgür Suriye Ordusu”na (ÖSO) yakın çevrelerden gelen ve Kuzey Suriye'de, ölüm mangalarının buradaki işgali altında yaşanan felaket derecesindeki karışıklığa karşı yükselen bir nefret dalgasını ortaya koyan haberlerle sarsıldı.

Farklı geçmişlere sahip sıradan Suriyeliler, ÖSO rejiminin getirdiği yozlaşma, yetersizlik ve baskıdan giderek tiksiniyor.  İsyancıların yarattığı kaos, on yıllardır istikrarı ve en kötü mahrumiyetlerden azad olmayı garanti eden Esad'ın ve onun rejiminin popülaritesinin belirgin bir şekilde artmasına katkıda bulunuyor. 

Diğer yandan NATO komutanları, Esad'ı bitirmeyi başaramadan, Fransa'nın Tuareg ilerlemesini engellemek için Kuzey Mali'ye asker çıkarmasından kısa süre sonra Libya merkezli ölüm mangalarını Ayn Emnas doğalgaz tesisinde Amerikalıları rehin almaya göndermek suretiyle Cezayir ve Mali'ye karşı yeni bir savaş cephesi açmak gibi, ölümcül bir stratejik hataya dönüşmesi muhtemel bir iş yaptılar.

Bu noktada NATO kodamanları, Hitler'in Haziran 1941'de İngilizleri nihai olarak elimine etmeyi başaramadan SSCB'ye karşı Barbarossa saldırısını gerçekleştirmesi hatasının aynısını tekrarlıyorlar. Bunun sonucu, Nazi diktatörüne kaçınılmaz sonu getiren, kazanılması imkânsız iki cepheli bir savaş olmuştu.

Gerçeklerden habersiz olan kim – Esad mı yoksa Obama mı?

Washington'ın emperyalist think-tank kuruluşları, 2012-2013 sonbahar sonu ve kış başı boyunca Esad hükümetinin çöküşünün kısa süre içinde gerçekleşeceği konusunda iyimser oldular. Esad'ın Ocak ayında destekçilerinin huzurunda yaptığı meydan okuyan ve kendine güvenen yeni yıl konuşması karşısında afalladılar. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Victoria Nuland, alışılagelmiş art niyetli kinizmiyle, Esad'ın “gerçeklikten habersiz olduğunu” tısladı.  

Bu hafta The Washington Post sürgündeki bir Suriyeli gazetecinin  “pek çok Suriyeli, asıl Amerika Birleşik Devletleri ve müttefikleri gerçeklerden habersiz olabilir mi diye düşünüyor….” şeklindeki sözlerine yer vermek zorunda kaldı. (Liz Sly, “Esad hâlâ Suriye'yi kontrol edebileceği konusunda kendine güveniyor,” The Washington Post, 12 Ocak 2013) 

Arkasından, isyancıların elinde bulunan bölgelerin, ÖSO yönetimi altında özgürlük ve demokrasi cennetine dönmekten hayli uzak olduğu ve bir “çöken devlet”in korkunç özelliklerini taşıdığı yönündeki şok edici raporlar geldi. Dışişleri Bakanlığı ve istihbarat topluluğunun kıdemli kumanda borusu David Ignatius'un 13 Ocak tarihinde yazdığı gibi:  “Bu çıplak analiz, geçen hafta Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile çalışan Suriyeli kaynaklar tarafından Dışişleri Bakanlığı'na sunulan bir rapora dayanıyor. Esad'ın ordusunun büyük ölçüde ortadan kaybolduğu Halep-Türkiye sınırı arasındaki bölgedeki durumu tarif eden rapor, dağınık savaşçılar, açgözlü silah satıcıları ve vurgunculuk yapan savaş baronlarından oluşan bir tablo çiziyor.” (David Ignatius, “Suriye'deki Anarşi,” The Washington Post, 13 Ocak 2013) 

Aynı raporları kullanan Liz Sly, isyancıların nihai çarpışmaları kazanma yeteneğinin olmadığını vurguladı: “İsyancılar, pek çok yerde hükümet pozisyonlarını sistematik olarak ele geçirdi, fakat ülkeyi kontrol etme iddiasındakiler için temel nokta olan başkent Şam'ı çevreleyen çetin savunmalara karşı ilerleme kaydetme becerisini ortaya koyamadı.” 

İsyancılar, şiddetli çatışmalarla geçen beş ayın sonunda Kuzey İdlib vilayetinde bulunan Taftanaz askeri hava üssünün kontrolünü ele geçirebildi, fakat Şam yakınlarında, daha önemli bir askeri tesisin anahtarı olan Daraya mahallesinde üç aylık bir kampanya sonucunda bir ölüm mangasının nihai olarak yenilgiye uğratılmasıyla bunun etkisi hemen sıfırlandı. Hemen hemen aynı zamanlarda Rusya Dışişleri Bakanlığı bir kez daha, Esad'ın iktidarı bırakmaya zorlanmasının parçası olmayacaklarının altını çizdi. 

Suriye'nin isyancıların kontrolündeki bölgelerde koşullar hızla bozuluyor 

Sly'ın aktardığına göre Hama'dan bir rejim karşıtı ajitatör olan Musab el Hamawi, “İsyancıların kontolündeki bölgelerde koşullar dramatik bir şekilde bozuluyor. Esad kendine güveniyor, çünkü halk arasında popülerlik bakımından zemin kaybettiğimizi biliyor…” diyor.

Akıllara Floransalı yazar Niccolo Machiavelli'nin 1509'da hükümetine verdiği ve Cambrai Ligi Savaşı sırasındaki Agnadello çarpışmasından sonra Fransız güçleri tarafından işgal edilen Venedik bölgesinin bazı kısımlarındaki koşulları anlattığı rapor geliyor. Machiavelli, Fransız işgalinin ahmakça ve baskıcı olduğunu ve işgalcilerin pek yakında kovulacağını, Venediklilerin ikinci bir yaşama şansı kazanacağını yazmıştı. Bu öngörü kısa sürede doğrulandı. 



Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, Mali macerasına başlıyor 

2011 yılında Libya istihbaratı, NATO ve İsraillilerin Berberi-Kabiliyeli-Tuareg halklarını – köken itibariyle Sahra'nın Arap olmayan göçebelerini – bir istikrarsızlaştırma aracı olarak kullanma planlarına dikkat çağrısı yaptı. Bir grup Tuareg maceracısı dini aşırıcılık örtüsünü kullanarak Güney Libya'da askeri bir kampanya başlattı, bu kısa süre içinde Kuzey Mali'nin Timbuktu civarındaki bölge dâhil önemli bir bölümünü kontrol altına almalarını sağlandı. Burada, İslamcı olma iddiasındaki katı ve acımasız bir rejim kurdular ve Mali'nin güney kısmını da fethetmek için hazırlıklara başladı. 

Tuareg'lerin varlığını bir gerekçe olarak gösteren Fransız Cumhurbaşkanı Hollande geçen hafta Fransa'nın, Mali hükümetinin ayrılıkçılara karşı askeri güç gönderilmesi talebine karşılık vereceklerini duyurdu. Fransa içinde bu harekete karşı muhalefet susturuldu. Eski savaş karşıtı solcuların ve Libya saldırısını destekleyen başkalarının çoğu, son emperyalist maceraya sınırlı itiraz gösterdi.

Cezayir, Mali'ye giden uçaklar için Fransa'ya hava sahasını açtı ve bu da, terörizm ve kaçırma konusunda uzman Muhtar Bilmuhtar'a bağlı aşırıcı grubun Güney Libya'daki barınaklarından çıkarak Ayn Emnas'taki British Petroleum doğalgaz tesisine saldırmanın, çok sayıda yabancıyla birlikte yüzlerce Cezayirli işçiyi de rehin almanın görünürdeki bahanesi oldu.

Geçmişte Kuzey Cezayir'den gelen terörist gruplar, ülkenin yaşamsal önemdeki petrol ve doğalgaz sanayiine saldırmak üzere çöl üzerinden kuzeyden güneye geçemezlerdi. Fakat şimdi, bir terör üssü olarak Güney Libya'nın varlığı sayesinde bu mümkün. 

İç savaş denemesinin dışında: Cezayir'in teröristlere karşı amansız savaşı 

Cezayir, Fransız sömürgecileri çıkarmak için verilen uzun ve maliyetli bir bağımsızlık savaşının mirası nedeniyle, NATO bloğuna karşı kendi ulusal egemenliğini savunma geleneğine sahip. Cezayir'in, Fransız ordusuna karşı Ulusal Kurtuluş Cephesi (UKC) saflarında direniş konusunda kıdemli başkanı Bouteflika, GIA çözülürken iktidara geldi ve o tarihten bu yana görevde. Açıkça, CIA'in vurma listesinde bulunuyor.

2011 yılında Bouteflika NATO'yu, isyancılara destek için Libya'nın bombalanmasının bölgeyi istikrarsızlaştıracağı yönünde ikaz etti ve Libyalı isyancıların düşmanlığını topladı. Daha yakın zamanda, Fransa Mali'ye müdahale edeceğini açıkladığında da Bouteflika bölgenin istikrarsızlaştırıldığı ikazını tekrarladı. Geçtiğimiz yıllarda ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'un Cezayir'e yaptığı iki ziyaret, Cezayir'i bir NATO uydusu haline gelmek için yeterli olmadı.  

Suriye'nin istikrarsızlaştırılması sonrasında Mali ve Cezayir'i belirsizliğe sürüklemek, NATO generallerinin deliliğini gösteriyor. 

Ancak şimdi, isyancıların Şam'a karşı saldırısının çıkmaza sürüklenmesi ve Suriye ordusunun devasa sayıda yabancı savaşçıyı öldürmesi sonucunda kolay bir zafere olan inancın yıkılmasıyla beraber, Suriye artık eskisi kadar çekici görünmeyebilir. Mali ise, doğrudan Fransız ve belki ABD kuvvetlerine karşı savaşma olanağı sunuyor. NATO generalleri güçlerini böldü ve ikinci bir cephe açtı – bu kesinlikle güvenilir bir başarı reçetesi değil.

Çev: Selim Sezer

medyasafak.com