Analist: Suriyeli Militanlar Fiilen İsrail’in Paralı Askerleridir

Analist: Suriyeli Militanlar Fiilen İsrail’in Paralı Askerleridir
Bir analist, Suriye’deki El Kaide üyesi silahlı teröristlerin, İsrail’in bölgesel çıkarlarına hizmet etmek üzere ülkeyi “bölünme yaratarak” istikrarsızlaştırmaya çalışan “İsrail’in fiili paralı askerleri” olduğunu söylüyor.

Press TV


Suriye'deki silahlı krizin son gelişmesi olarak Siyonist rejimin savaş jetleri 30 Ocak Çarşamba günü Suriye hava sahasını ihlal etti ve başkent Şam yakınlarındaki bir araştırma merkezini bombaladı. Eş zamanlı olarak İran Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreteri Said Celili saldırıyı kınadı ve Tel Aviv Siyonist rejiminin Suriye'ye saldırdığına pişman olacağını söyledi. Suriye, Mart 2011'den bu yana yabancı destekli bir silahlı ayaklanmayla karşı karşıya. Aralarında çok sayıda güvenlik görevlisinin de olduğu pek çok insan çatışmalarda hayatını kaybetti. Suriye hükümetine göre kaos dışarıdan örgütleniyor ve pek çok sayıda militanın, bazı bölge ve Batı ülkeleri tarafından desteklenen El Kaide ve El Nusra Cephesi gibi aşırıcı ve terörist örgütlere üye yabancı uyruklu kişiler olduğu yönünde raporlar var.

Press TV, bu konuyu tartışmak üzere İran'ın başkenti Tahran'dan Müslüman-Yahudi-Hristiyan İttifakı'ndan Kevin Barrett'la bir röportaj yaptı. Press TV'nin Tartışma programında Barrett'a iki konuk daha eşlik etti:  New York City'den, stopimperialism.com sitesinin kurucusu Eric Draitser, ve Washington D.C.'den Ortadoğu Araştırma Merkezi'nden Richard Hellman. Aşağıda bu röportajın yaklaşık bir çözümlemesi sunulmaktadır.


Press TV: Sayın Kevin Barrett, size göre İsrail'in Suriye müdahalesi temel olarak ne anlama geliyor? 

Bazıları Başkan Esad'ın iktidar üzerindeki, dolayısıyla da ülke üzerindeki, kimyasal silahlar da dâhil olmak üzere kontrolünü kaybettiğini ve İsrail'in bu nedenle kaygı duyduğunu söylüyor.

Suriye'nin silahları ve bunun bölgeyi nasıl etkileyeceği meselesi, İsrail ve Amerika Birleşik Devletleri tarafından temel bir kaygı olarak ifade edildi.

Barrett: Ben bunun saçma olduğunu düşünüyorum. Kimyasal silahlar meselesi dezenformasyondur. Siyonistler ve Suudiler tarafından finanse edilen, El Kaideci, sözde Suriyeli isyancı grupların Suriye hükümetini suçlamak üzere kimyasal silahlarla yanıltma harekâtı saldırıları için planlar yaptığını gördük. Dolayısıyla nedenin kesinlikle bu olmadığını düşünüyorum.

Bence bu, hiçbir ilerleme kaydedememiş olmaları nedeniyle son bir gayretle yapılan umutsuz bir eylem. Daha ziyade yabancılar tarafından yönlendirilen bir istikrarsızlaştırma çabası olan Suriye ayaklanması açmaza girdi ve bence bu Şam saldırısının ortaya çıkardığı şey, İsrail ve El Kaide arasındaki hayret verici bir yakınlaşmadır. Bütünüyle aynı tarafta gibi görünüyorlar.


 
İsrail Suriye'yi istikrarsızlaştırıyor, El Kaide Suriye'yi istikrarsızlaştırıyor; İsrail Lübnan'ı zayıflatmak istiyor, El Kaide Lübnan'ı zayıflatıyor. Biliyorsunuz, El Kaide dünya çapında Müslümanlara saldırıyor ve İsrail de dünya çapında Müslümanlara saldırıyor, öyle ki, bazen İsrail acaba El Kaide'nin başka bir kolu olabilir mi diye düşünüyorum.


Dolayısıyla sanırım Başkan Obama'ya bir mektup yazacağım ve kendisinden El Kaide'nin işgal altındaki Filistin'deki kolunun liderine – bu kişinin adı Benyamin Netanyahu olmalı – insansız uçakla bir saldırı düzenleme üzerine düşünmesini önereceğim. 

Press TV: Suriye hükümetinin İsrail'in bu saldırısına nasıl yanıt verdiğine bakalım.

Kevin Barrett'a soracağım; Suriye Savunma Bakanı General Fahd Casım el Freyc, İsrail'in araştırma merkezine, isyancıların orayı ele geçirememiş olması nedeniyle saldırdığını söyledi ve isyancıları “İsrail'in aletleri” olarak adlandırdı.   

Esad da saldırının, İsrail'in oynadığı gerçek rolün üzerindeki örtüyü kaldırdığını, yabancı düşman güçler ile onların Suriye toprağındaki temsilcilerinin işbirliği içinde olduğunu söyledi.

Suriye hükümetinin söylediği gibi İsrail'in başlangıçtan bu yana, doğrudan bir şekilde değilse de, isyancılarla işbirliği içinde olduğu söylenebilir mi? 

Barrett: Evet, kesinlikle. İsrail on yıllardan beri komşu ülkeleri istikrarsızlaştırmaya çalışmıştır. 

Eski bir tarihte, sanırım 1970'lerde ortaya çıkarılan Yinon Planı İsrail'in gelecek on yıllara yönelik stratejisini ortaya koyuyordu ve bu strateji Ortadoğu'nun Balkanlaştırılması üzerine kuruluydu: bölgede bulunan ve İsrail'e stratejik tehdit oluşturan ülkelerin bir gün parçalanması. Çünkü bölge halkları İsrail apartheid rejimi için hiçbir işe yaramıyor ve Filistin'deki yerleşimci kolonisi, bu sürdürülemez durumu halletmek için çevrelerindeki ülkeleri küçük ve güçsüz birimlere bölmeye karar verdi ve bunu yapmak için hâlihazırda var olan fay hatlarına vuruyorlar: Sünni-Şii bölünmesinden kaynaklı fay hattı, farklı etnik gruplar arasındaki fay hatları, Suriye'deki Kürtlere, Alevilere vb. karşı Müslüman Kardeşler.

Herhangi bir ülkede böyle bir ihtilaf varsa, işin içinde İsrail vardır. İsraillilerin orada bölünme yaratmak ve ülkeyi yıkmak için gece gündüz çalıştıkları üzerine bahse girebilirsiniz.

Biliyorsunuz Irak'ı şimdiden fiilen üç ayrı topluluğa böldüler, pek çok insanı Irak'tan dışarıya attılar, Libya'yı kolu-kanadı kırılmış bir ülkeye çevirdiler, coğrafi olarak en büyük Arap ülkesi ve en büyük Afrika ülkesi olan Sudan'ı ikiye böldüler. Dolayısıyla Suriye'deki her tür istikrarsızlaştırma çabasının esas galibi İsrail'dir ve bu yüzden de El Kaide denilen bu paralı askerlerin, Suudilerin Suriye'ye gidip insanları öldürmeleri için hapisten çıkardığı kişilerin fiilen İsrail'in paralı askerleri olduğunu düşünüyorum. Bir gün Fars Körfezi bölgesindeki insanların bunu anlayacağını da düşünüyorum.  

Press TV: İsrail'in bu söylenen rolüne katılmayanlar da var. Sayın Barrett'a sormadan önce Facebook sayfamıza konulan bir başka yoruma bakalım. 

Facebook sayfasındaki takipçilerimizden Stan Li Mudenda adını kullanan biri, ele aldığımız, Suriye'deki durumda İsrail'in rolü ile ilgili soruya [İsrail'in Suriye krizindeki rolü nedir? Suriye'yi istikrarsızlaştırmaya mı çalışıyor?] “Araplar paranoyaklar, birbiriyle yaşadıkları her sorunda hemen İsrail ve Amerika'yı suçluyorlar.
Ne zamandan beri İsraillilerin Suriye'de savaştığını görüyoruz? Suriye, silah üretim tesisine yapılan varsayılan İsrail saldırısından çok önce istikrarsızlaştırılmıştı. İsrail'in Suriye'deki karışıklıktan sorumlu olduğunu kesin olarak söyleyemezsiniz. Hakikaten ahmak insanlarsınız” diye yazmış.

Kevin Barrett, buna ne dersiniz? 



Barrett: Evet, Arapların paranoyak olduğunu söylüyor… Ben Arap değilim ve burada, Tahran'da, Press TV'deki insanların çoğu Arap değil… Biliyorsunuz, 60'lardan kalma eski bir söz vardır, hippiler “sırf sen paranoyaksın diye söylediğin yanlış olacak diye bir şey yok" derlerdi. Ve evet, burada söylediğiniz doğru.

Bu örnekte, İsrail'le ilgili görünürdeki paranoya için çok iyi bir neden var, zira İsrail kurulduğundan beri bölgede aşırı saldırgan ve istikrarsızlaştırıcı bir rol oynuyor ve İsrailli stratejistler görünen o ki bu rolü oynama kararı verdiler, bir noktada Birleşmiş Milletler sınırları içinde, hatta 1967 öncesi sınırlar içinde komşularıyla barış içinde yaşama seçenekleri vardı, fakat bunu yapmak istemediler ve 1967'de bir saldırı savaşı hazırladılar, dünyanın manevi olarak en önemli toprağı olan Kudüs de dahil olmak üzere pek çok toprağı çaldılar. Ve yanıltma harekâtı saldırılarıyla dünya çapına müdahale edegeldiler. 

Mısır'daki Amerikalılara saldırdılar ve Arapları suçlamaya çalıştılar. Ben 11 Eylül saldırılarının da, 11 Eylül sonrasındaki Londra, Bali, Madrid vs. saldırılarının da arkasındaki temel gücün onlar olduğuna ikna olmuş durumdayım.
 

İsrailliler birçok tehlike yaratıyorlar, eşit şartlarda düşünüldüğünde dünyadaki en saldırgan ülke onlar ve Mossad teşkilatı, “Aldatmaca yoluyla savaşacaksın” sözünü model olarak benimsemiş durumda.


Yalancılık düzeyinde gizli işler çevirdiklerinden, olayların suçlarını başkalarına attıklarından ve bütün komşularını zayıflattıklarından kibirle söz ediyorlar. Bunu on yıllar önce basılmış ve sözünü ettiği Yinon Planında da kabul ettiler; onların planı Ortadoğu'yu küçük parçalara ayırmaktır. Bunu saklamıyorlar bile.

Dolayısıyla Araplara ve diğer Ortadoğululara paranoyadan çıkıp gerçeği görme çağrısı yapmak bence hayli naifçedir ve bana göre Batı'daki, özellikle de ABD'deki insanlar Ortadoğu'da gerçekten neler olup bittiği hakkında hiçbir bilgiye sahip değiller. Bunu Ortadoğu araştırmaları doktorası olan biri olarak söylüyorum, araştırmalarımı yapıncaya kadar ben de mesele hakkında bir şey bilmiyordum ve öğrendikçe, İsrail hakkında daha fazla paranoyaklaştım.

Press TV: Sayın Barrett, programın başında, İsrail saldırısının Esad'a karşı askeri yaklaşımın bir çıkmaza geldiğinin ve başarısız olduğunun kanıtı olduğunu düşündüğünüzü söylediniz ve şimdi, Batı tarafından desteklenen muhalif Ulusal Koalisyon'un lideri Ahmed Muaz El Hatib'in Rusya'yla ve İran'la görüştüğü ve “Esad hükümetiyle müzakerelere hazırız” dediği yönünde haberler alıyoruz. 

Öncelikle Hatib'in bu görüşmelere ABD'nin desteğiyle, daha önce İran ve Rusya'yla görüşmeye karşı olan ülkelerin desteğiyle girdiğini düşünüyor musunuz? 

Barrett: Evet, bana göre Suriye'yi istikrarsızlaştırmaya çalışan bu ülkeler bir çıkmaz noktaya geldiler ve bunu da biliyorlar. Bunu, kendimize şu soruyu sorarak anlayabiliriz: Suriye'yi istikrarsızlaştırma operasyonunun temel oyuncusu olarak Ortadoğu'da nefret edilen İsrail'in Suriye'ye saldırısının politik yansıması nedir? Kamu ilişkileri perspektifinden bakıldığında bu, hayli saçma görünüyor. 

İsraillilerin bunu yaptığını görürken, radikal Suudileri Suriye'ye gelip savaşmaya ikna etmeye nasıl devam edebilirsiniz?
Dolayısıyla bana göre bir şeylere başvurma ihtiyacı duyduklarında umutsuz olan şeyi yapıyorlar, bence bu yolun sonuna yaklaştığımızın göstergesi. ABD, Türkiye, Suudiler ve elbette bütün bunları yürüten İsrail bunu anlıyor; bence ABD'nin Ortadoğu politikasını yürüten de İsrail; diğer konuğun söylediklerinin aksine, ben bunların ABD'nin çıkarına olduğunu düşünmüyorum. 

ABD'nin çıkarına olan şey istikrarlı bir Ortadoğu'dur. ABD, 11 Eylül 2001 darbesiyle ABD'nin kontrolünü ele alan İsrail'in yarattığı tüm bu kaos nedeniyle dünyaya jandarmalık yapmanın maliyetinden ötürü iflasa doğru gidiyor.  

Çev: Selim Sezer

medyasafak.com