ABD Komploları ve FBI

ABD Komploları ve FBI
Yeni yayınlanan bir kitap, FBI’ın dünyanın en büyük terörist istihdamı örgütü olduğunu ifşa etti. Ancak kanıtlar, yalnızca terörizmin en temel unsurunun “yanıltma harekâtı” olmadığını, aynı zamanda “terörizm felaketi” yaratıp buna çare bulmanın dünyadaki en büyük işlerden biri olduğunu gösteriyor.

FBI ve Amerika'ya karşı yanıltma harekâtı savaşı


Gordon Duff


Press TV


FBI'a karşı dava 

Trevor Aaronson'ın FBI'ın terörizm yaratmadaki rolü hakkındaki kapsamlı araştırma çalışması, The Terror Factory (“Terör Fabrikası”), imal edilen “yanıltma harekâtı terörü”nü ifşa ettiği gibi, bazıları dünya çapında faaliyet gösteren diğer kuruluşların da araştırılması için kapıyı açıyor.

Aaronson, ABD içinde, FBI'ın en az 15 bin muhbir çalıştırarak yılda 3,3 milyar dolar harcadığını belirtiyor. 

Ancak Aaronson'a göre FBI'ın “anti terör muhbirleri” toplamı, çoğu “kitaplarda bulunmayan” ve sayılabilir olmayan kişiler olmak üzere, 45 bini geçebilir. Bunların çoğu gerçekte, hapishaneden uzak kalmak veya suç girişimlerine devam etmelerine izin verilmesi için otoritelerle işbirliği yapan suçlular; bazıları hukuki yaptırımlardan tamamen azade ve çoğu tam ortaklık içinde.   

Bunlardan bazıları muhbirler, ancak çoğu, Amerika çapındaki İslami örgütlere, camilere ve Müslüman cemaatlere sızmakla görevli işe alım memurları.

Tipik olarak bunların hedefleri, akıl hastası, çoğu zaman şizofreni teşhisi konulmuş, hayal dünyasıyla gerçekliği birbirinden ayırt edemeyen insanlar.  

Diğerleri, iradesiz, evsiz, kolaylıkla etkilenebilen kişiler. 

Aaronson'ın kitabında tarif ettiği gibi, muhbirler terör hücrelerini topluyor ve “hücre komutanı” rolünü üstleniyor. Bunlar, insanları örgütlüyor ve eğitiyor, finansman ve ekipman sağlıyor, radikal felsefeleri ve İslam'ın tuhaf yorumlarını telkin ediyor ve er ya da geç, hedef seçiyor, bomba ve silah tedarik ediyor ve akşam haberleri için titizlikle hazırlanan dramatik terörist tutuklamaları için düzenleme yapıyor.

2011 itibariyle ABD çapında 500'den fazla böyle vaka yaşandı. 

Aaronson, 2011 yılında Mother Jones'da yayınlanan bir makalede FBI'ın metodolojisini şöyle tarif ediyor: 

“İşte böyle işliyor: Muhbirler eğiticilerine, diyelim, teröristlere sempati duyan ifadeler kullanan kişilerle ilgili rapor veriyor. Bu isimler daha sonra göç ve suç kayıtları gibi, mevcut istihbarat verileriyle çaprazlama inceleniyor. FBI ajanları bundan sonra başka bir gizli ajana, kendini radikal olarak göstermek yoluyla hedefe yaklaşma görevi verebilirler. Kimi zaman ajan bir komplo önerecek, patlayıcılar sağlayacak ve hatta hedefe sahte bir El Kaide yemini ettirecektir. Yeterince suçlayıcı bilgi toplandıktan sonra bir tutuklama ve bir komplonun daha ortaya çıkarıldığını duyuran bir basın toplantısı gelecektir. 

Eğer bu kulağa çok tanıdık geliyorsa, böyle acı operasyonların manşetlerde sık sık yer alması nedeniyledir. Washington Metrosunun bombalanması komplosunu hatırlıyor musunuz? New York alt geçidi komplosunu? Sears Tower'ı havaya uçurmayı planlayan kişileri? Portland'da Noel ağacı ışıklandırmasını bombalamaya çalışan genci? Bu komploların her biri ve ülke çapındaki onlarca başka komplo, bir FBI unsuru tarafından yönlendirildi.” 

11 Eylül'den bu yana yüzlerce “terörist şüpheli” tutuklandı ve 158 dava oldu. Aktarılan bütün “büyük terör komploları” içinde yalnızca üç tanesi doğrudan doğruya Federal Soruşturma Bürosu tarafından işe alınan, eğitilen ve tedarik alan terör şüphelerine doğrudan bağlanamıyor. 

Gerçek şu ki, bu üç örnek hakkında da sorularımız var. 

Yakın zamandaki bir örnekte, bir Cami, bir terörist istihdamcıyı FBI'a bildirdi. Ancak istihdamcı FBI'dı.

Muhbirler ordusuna gelince, bunların çoğu kendilerinin işe aldığı ve çoğu, karmaşık paramiliter operasyonlar bir yana, kendilerine bile bakabilecek durumda olmayan teröristler için “kişi başına” veya “olay başına”, 100 bin dolara kadar ödeme alıyorlar.

Dolayısıyla COINTELPRO operasyonlarının, yani yaklaşık 50 yıldır “radikal grupların” içine sızmak yoluyla gerçekleştirilen kilise ve sinagog kundaklamaları, linçler, bombalamalar ve suikastlar ile süren kötü şöhretli programın yalnızca sürmekle kalmadığını, dahası FBI'ın başlıca fonksiyonu haline geldiğini görüyoruz.

Dahası Yurtiçi Güvenlik Bakanlığı, daha da büyük, daha da fazla finanse edilen ve çok daha az kusurlu olarak işleyen kendi programına sahip. Bunların fonksiyonlarından yalnızca bir tanesi etraflıca incelendi: Hızlı ve Öfkeli Operasyon.

Burada, Meksika ve ABD çapında faaliyet yürüten suç gruplarına binlerce askeri silah sağladılar. Başka ne yapıyor olabilirler?

ABD hükümeti, yanıltma harekâtı terörizmi üzerinde tekele sahip değil. 

ADL, AIPAC ve Haber Kuruluşları 

Haber teşkilatları ve “kamu yararına çalışan gruplar” çoğu zaman terör hücreleri, “kara propaganda” operasyonları ve muhbirlik örgütleri için cephe işlevi görmektedir.

Bunların hepsi, gerçekte, “kendi kendini finanse edebilme” kapasitesine sahip istihbarat kuruluşlarıdır. Hayır vakıflarından ve yüzbinlerce kandırılmış bireysel destekçiden finansman alan ölüm mangaları ve terör hücreleri kullanmaktan daha iyi ne olabilir ki? 

Bir dizi dış görünüş, onlarca “mağduriyet” üzerine kurulu cephe grubu ve think-tank kuruluşları altında çalışan, dünya medyasının büyük bölümünün sahibi olan veya bunları kontrol eden, dünya telekomünikasyon sistemini yöneten, bankaları, kara para aklama, kumar, film ve televizyon endüstrilerini güden ve İsrail istihbarat teşkilatlarıyla ittifak içinde olan bu gruplar, FBI veya DHS'den çok daha geniş bir gündeme sahipler.

Terörizm sadece bombalar demek değildir. Aynı zamanda kamuoyunun, kaos teorisinin bir alt kümesi olan oyun teorisi savaşı üzerinden önceden hazırlanmasıdır. Kamuoyuna yalnızca medya, eğlence ve haberler üzerinden değil, aynı zamanda eğitim ve internetin kontrolü üzerinden propaganda yapılır ve doktrin aşılanır.

İlave olarak, “muhalefeti” temsil eden grupların herhangi biri veya hepsi ya satın alınır, ya bunlara sızılır ya da güdümlü muhalefet olarak yaratılır.

“Muhalefeti kontrol etmenin en iyi yolu muhalif olmaktır.” Vladimir Lenin 

Satın alınamayan, tehdit edilemeyen veya kontrol edilemeyen örgütler ve bireyler, sistematik olarak sıkıştırmak, yok etmek ve eninde sonunda öldürmek üzere karalama kampanyaları ve ekonomik saldırıların hedefi haline gelir.

Bu metodolojiye maruz kalanların sayısı on binlercedir. “Tutuklu X” bunlardan biriydi. 

Amaçlar daha geniştir ve her durumda şu hedef doğrultusundaki “bir veya iki darbe” gelir: 1) Kontrol ve İstikrarsızlaştırma, 2) Çöküş ve Balkanlaşma.

Bu amaç doğrultusunda bir zamanların güçlü demokrasileri vekil haydutlar haline gelir, petrol ve mineralleri ele geçirmek, uyuşturucu ve insan kaçakçılığı operasyonlarını korumak ve kelimenin gerçek anlamıyla yüz milyarlarca doları düzmece askeri anlaşmalara akıtmak üzere dünya çapına asker gönderir. 

Son birkaç haftanın haberlerine, İngiltere'deki yeni muhbirlik (telekulak) tutuklamalarına ve İsrail'in Chuck Hagel'in Savunma Bakanlığı'nı atanmasını durdurmak için ABD hükümetini saçma bir şekilde durdurmasına bakabiliriz.

“Yanıltma harekâtının” kokusu 

Erken dönemdeki bir “11 Eylül öncesi” terör eylemi, Oklahoma City bombalamasıydı. Bize, Michigan Milislerinin eski “bağlaşığı” ve eski ABD Ordusu komandosu Timothy McVeigh'in eski sorumlu olduğu anlatıldı.  

Ancak McVeigh'in Michigan Milislerine bir FBI muhbiri olarak yaklaştığı yönünde de güvenilir bilgilerimiz var. Gerçekte, Oklahoma City bombalamasıyla ilgili hemen hemen hiçbir şey yerine oturmuyor gibi görünüyor. 



McVeigh “eylemi tek başına” yapmadığı gibi elimizde, FBI'ın aktif desteğine dair kanıtlar ve Mossad Operasyon Şefi Mike Harari'nin OKC bombalamasıyla bağlantısını kuran doğrudan tanıklıklar var. Harari, eski Sovyet nükleer silah uzmanı Dimitri Khalezov'u işe alma çabaları içinde, Oklahoma City, Bali ve diğer bombalamalardaki rolü hakkında hayli sesini çıkarmıştı.  

Harari yüksek düzeyde bir operasyon yöneticisiydi. Bunula birlikte, kendi yolunda yıkım yaratan başka ajan sınıfları da var. Yazar Jeff Gates, kullanılan ajan sınıflarından ikisini şöyle tarif ediyor:  

“Ajanlar, bir operasyonun niyetlenen amacı konusunda tam bilince sahipler. Kasten öldürme ile taksirle öldürmeyi birbirinden ayıran şey niyettir. Suçluluk, haleti ruhiye ile ölçülür. Ajanlar, kanunun aşırı kasıt ve ‘kötü niyet' olarak adlandırdığı şeyle hareket ediyor. Bu neden kasten ve tasarlayarak cinayet işleme yaptırımları uygulanmalıdır.

Ellerindeki ajan, - kabul edilebilir bir olasılıklar yelpazesi içinde – kişisel profillerine göre tutarlı davranacağına güvenebilecekleri kişiler. Bu ajanlar, kasıtlarının olmaması nedeniyle geleneksel suç için gerekli haleti ruhiyeye sahip değiller. Bir operasyona yalnızca bilinçaltındaki kişisel ihtiyaçlarının peşinden koşarak katkı sunuyorlar. Tipik olarak bu ihtiyaçlar tanınma, nüfuz, para, seks, uyuşturucu veya bütün uyuşturucuların en büyüğü olan ideolojidir.” 

John Friend, casusluk ve siyasi nüfuzun ABD gibi bir ülkeyi nasıl felce uğratacağını ve dahası yanıltma harekâtı gerçekleştiren terör hücrelerinin ve ölüm mangalarının nasıl ceza almadan faaliyet gösterebildiklerini de yazıyor: 

“Her şeyden önce, istihbarat kuruluşlarının, özellikle de İsrail'in Mossad teşkilatının nasıl çalıştığını ve operasyonlarının nasıl yürütüldüğünü biraz anlamak gerekiyor. Victor Ostrovsky'nin kaleme aldığı, eski bir ‘katsa'nın, veya bir Mossad istihbarat memurunun gözünden Mossad'ın iç çalışmalarını anlatan By Way of Deception (“Aldatma Yoluyla”) kitabını kesinlikle öneririm.  

Mossad'ın tüm operasyonlarında değilse de bile en azından büyük bölümünde, özellikle de 11 Eylül'le ilintili olanlarda ‘sayanim' denilen gönüllü Yahudi yardımcıların rolü hayati önemdedir. ‘Sayanim'ler, diasporada yaşayan (yani İsrail'de yaşamayan) ve bir örtülü operasyonu kolaylaştırmak üzere destek sunmaları istenen Yahudilerdir. Bu gönüllüler örtülü operasyonun içeriğini ve ayrıntılarını bilmeyecektir ve takip sürecinde küçük bir rol oynayabilir. Örneğin, New York'ta yaşayan apartman sahibi bir Yahudi'den, bir operasyonu başarılı bir şekilde tamamlamak üzere bir süreliğine bir Mossad ajanına evini açması istenebilir.” 

Bu operasyonlar, COINTELPRO ve FBI'ın daha tehlikeli mevcut terör istihdamına tamamen paralel olabilir ve genelde öyledir. 

ABD içinde terör hücreleri toplayan, zihin özürlülerin içinden katiller çıkaran veya kitle katliamı sahneleri için her zaman donuk gözlü, uyuşturucu almış, zihin özürlü veya uygun şekilde ölmüş “kurban”lar hazırlayan sadece ABD hükümeti değildir.

Cehennemde yapılmış bir evlilik 

1980'li yıllarda, neo-Nazi, beyaz ırkçısı, İsrail yanlısı ve Siyonist yanlısı gruplar ve Hristiyan evanjelistler arasında bir koalisyon kuruldu. 


Onları bir araya getiren şey, Afrikalı Amerikalılara yönelik nefret, Murdoch ve Romney medya imparatorluklarının sonsuz propagandasına duyarlılık ve “dünyanın sonu” temalı kıyamet teolojisine olan sado-mazoşist bir ilgidir. 

Bütün bunların arkasındaki alt metnin ideolojik ve mitolojik kökleri, Masonluk ve Şeytan Kilisesi'nde bulunmaktadır.


İlk amaç, ABD'de, West Point-Annapolis'teki hizmet akademilerini ve Colorado Springs'deki Hava Kuvvetleri akademisini ele geçirmekti. 

Amerika'nın subay teşkilatı, tüm servisler, Gates'in “ideolojik ajanlar” olarak tanımladığı kişiler tarafından enfekte edildi; bunların her biri “Görev, Onur ve Ülke”ye İsrail adına ve nükleer kıyamet üzerinden küresel yıkımı getirme amacı doğrultusunda ihanet etmeye istekliydi.

Daha da olağandışı bir birliktelik, uzun süre anti-semit ve neo-Nazi olan Amerikan sağı ile Wall Street ve Yeni Dünya Düzeni “sayanim”lerini, Siyonistler, mali suçlular, uyuşturucu karteller ve elitist fanatiklerden oluşan uluslararası bir topluluğun hizmetinde bir araya getirdi.  

Uzun süre nefret ve komploya ibadet etmiş, cehaletten keyif alan, içlerinden çoğu toplumun kenarlarında yaşayan “Kızıl Devlet” hoşnutsuzları, Yahudilere olan nefretlerini bir tarafa bırakıp onlara daha soylu bir dava gibi görünen, insanlığın kanını tüketme çabalarında alçaklara yardım etmeye oldukça istekliydiler. 

Anonimliğin verdiği cesaretle, silahları olan yayın akışlarının atıp tutma ve iftira saldırılarıyla doldurulduğu, saçma ve tutarsız e-postaların onlarca üst düzey ve ilgisiz alıcıya gönderildiği internet onların savaş alanı olabilir.

Başarı, düzensizlik etkilerinde, düşmüş yaşam standartlarında, kültürün yıkımında, geleneksel sosyal ve siyasal kurumların dağılmasında ve nefret, cehalet ve vahşiliğe tapılmasında ölçülebilir.

Çev: Selim Sezer

medyasafak.com