Lübnan'da Güvenlik Sorunu mu İsteniyor?

Lübnan'da Güvenlik Sorunu mu İsteniyor?
"Suriye krizinin başlangıcından ve sonraki savaş süresince, muhalefetin bir çok kesiminden, Hizbullah ve İran'a, Suriye ile ilgili yöneltilen suçlamalar durmak bilmedi. Bunların arasında Dr. Burhan Galyun'dan, Müslüman Kardeşler’in Mali İşler Sorumlusu Sadreddin Beyanuni'ye kadar bir çok isim var."

Sami Klib
 

Es-Sefir
 

Moskova'nın, Suriye krizi ile ilgili iyimser buluşmalarının üzerine Şam'ı sallayan kanlı patlamalar, aralarında ölü ve yaralıların olduğu yüzlerce insanı vurdu. Bu patlamalar, Özgür Suriye Ordusu askeri liderliğinin, Hizbullah'a yönelik tehditleriyle eşzamanlı gerçekleşti.
 

Suriye krizinin başlangıcından ve sonraki savaş süresince, muhalefetin bir çok kesiminden, Hizbullah ve İran'a, Suriye ile ilgili yöneltilen suçlamalar durmak bilmedi. Bunların arasında Dr. Burhan Galyun'dan, Müslüman Kardeşler'in Mali İşler Sorumlusu Sadreddin Beyanuni'ye kadar bir çok isim var. Suriye eski başbakanı Riyad Hicab da, Suriye'nin İran tarafından işgal edildiğini ve Suriye'yi yönetenin, gerçekte İran Devrim Muhafızları'nın Kudüs Tugayları komutanı Kasım Süleymani olduğunu söyledi.
 

Biraz geriye dönecek olursak, El-Kaide lideri Eymen Zevahiri'nin de İran ve Hizbullah'a benzer sözlerle saldırdığını görebiliriz. Hizbullah bu konu hakkında pek yorum yapmadı. Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, El-Kaide'yi ''Suriye'de bir tuzağa düştünüz '' diye uyarmadan önce uzun süre bekledi.
 

Hizbullah şimdiye kadar, özellikle bölgede Şiiler ile Sünniler arasında mezhepsel fitneyi önlemeye karşı mücadele ederken bir yandan da açıkça destek verdiği Cumhurbaşkanı Beşşar Esad liderliğindeki Suriye rejiminin savaşının aynı zamanda; İran, Hizbullah ve Filistinli tüm direniş fraksiyonlarının kavgası olduğunu belirtiyor.
 

Seyyid Nasrallah'ın kararı, İran'ın dini liderinin temel kararı ile kesişiyor. Ayetullah Ali Hamaney'in dışilişkiler temsilcisi, Suriye kirizi konusunda ilk aylardan beri çekingen davranan İranlı liderlerin tutumu ve diğer tüm sorunları çözmek amacıyla, Esad'ın devrilmesinin onlar için ''kırmızı çizgi'' olduğunu söyledi.
 

Tüm bunların ardından Özgür Suriye Ordusu başkomutanı Selim İdris'in, Hizbullah'ı hedef almakla tehdit etmesi de doğaldı. Bundan önce Lübnan'da zarar gören yerleri imar ile iligilenen heyetin İranlı lideri Hüsam Hoşnivis Suriye'den geçerken suikaste uğradı. Bu olay, Batılı istihbarat servislerinin, özellikle de Fransa ve İngiltere'nin silahlı muhalefet içindeki bazı taraflara doğrudan yardım ettiği ile bilgilerin ifşa olması ile eşzamanlı gerçekleşti. Konuşulanlar arasında da, Suriye'deki bazı suikastlarda İsrail'in direkt bağlantısı olduğu rivayetleri de var. Kurbanlar arasında özellikle, askeri uzman olan üst düzey subaylar ve bilim adamları var.
 

Hizbullah'ın, Suriye'de olan bitenler karşısında, eli kolu bağlı durmadığından şüphe yok. Hizbullah, Suriye rejimine destek vermenin, savaşı kendi mıntıkasına -özellikle güney banliyölerine- çekmeyi engelleyeceğini düşünüyor. Hizbullah senelerdir hedefte olduğunu söylüyor. Suriye'nin sınırda güçsüz duruma düşen görüntüsünden ardından Lübnan-Suriye sınırında zirve yapan silah kaçakçılığını ve  girişimlerini diplomatik söylemlerle zayıflattıktan sonra neden hedef listesinin başında olmasın ki? Suriye ve İran'ın Hizbullah ile güvenlik ortaklığı ve yardımlaşması gizli bir şey değildir. Bu durum Suriye krizinin doğurduğu bir durum da değil ama kriz bazı şeyleri değiştirdi. Bu ortaklaşma, Suriye savaş sahasında bazı sonuçlar doğurdu. Silahlı muhalefet Hizbullah tehlikesinden bahsetmeye başladı.  Bunun ardından birden pek çok Suriyeli, Arap ve Batı cephesinden kişi bu konuyla ilgili endişeler dillendirmeye başladı. Hizbullah'a Lübnan'da baskı yapmak için bir çok girişimde bulundular. Hizbullah'a ve mezhebine karşı oluşumlar örgütlendirildi. Kuzey Lübnan'dan Sayda'ya dek fark edilecek şekilde Selefi oluşumlar göze çarpmaya başladı. Rivayetlere göre, aralarında siyasilerin de olduğu bazı taraflar, bunlara çok ciddi miktarda para yardımı yapmış. Hizbullah'ın güvenlik birimlerinin, Güney banliyölerini hedefleyen bazı planları gerçekleşmeden önce öğrendiği ve engellediği de söyleniyor.
 

Suriye'deki patlamaların, Hizbullah'ın kontrolünde olan bazı bölgelere taşınmasını ne engeller?
 

Lübnan, tüm silah kaçakçılarının ve istihbarat servislerinin cirit attığı bir ülkedir. Ülkenin mezhepsel konumu daha da keskinleşmekte. Bir çok ülke ve taraf, Hizbullah'ı mezhepsel bir iç savaşa sokmak istiyor. Bu cepheler; İran'ı ekonomik olarak boğmaya çalışmanın; Suriye'yi, güvenliğini ve toplumsal yapısını vurmanın Hizbullah'ı esas hedeflerinden uzaklaştıracak bir güvenlik sorunu içine iteceğine inanıyorlar.
 

Onlara karşı çıkmak, El-Kaide ve Nusra Cephesinden grupların Lübnan'a ulaşmasını engellemiyor. Suriye ordusunun sahada daha çok ilerlemesi, bu grupların Lübnan'a taşınmasına neden olacaktı. Siyasi çözüm fırsatı daha da güçlendirilseydi, Suriye ordusu, cihadçılara ve Nusra Cephesinden militanlara daha özgür bir şekilde darbeler indirebileceği bir aşamaya girecekti. Bu gruplar (cihadçılar) nereye gidecek? Ürdün kapıları tamamen kapalı. Kral Abdullah'tan gelen merkezi karar ile, Ürdün istihbaratı ve Suriye muhaberatı ortak ve dikkatli bir şekilde çalışıyor. Kral Abdullah da iki gün önce, Rus muhataplarına, El-Kaide ve cihadçılara darbe vurma konusunda katkıları konusunda görüşme sözü verdi. Türkiye de bunlara izin vermeyecektir çünkü cihadçılar, ülkenin iç işlerine ciddi sorunlar teşkil edebilecek durumda. Irak ise senelerdir onları kendi sahalarında ve sınırda vurmaya çalışıyor. Bu yüzden Lübnan onlar için en iyi mekan. Bazı kamplarda ve mahallelerde var oldukları da söyleniyor.
 

Lübnan yakında seçimlere girecek. Uluslararası örtü altında İran-Suriye-Suudi anlaşması sağlanmaya çalışılıyor. Seçim adayları şu anda bir barut fıçısı gibi. Lübnan'da durumlar pek tatsız. Batılı ülkeler endişeli. Amerika'dan, Fransa'ya ve geçenlerde Lübnan'ı ziyaret edip Lübnan'ın Suriye krizinden etkilenmemesi uyarısında bulunan ingiltere Dışişleri Bakanı William Hague'ye, bu konu hakkında sürekli yönlendirmeler geliyor.
 

Güzel sözler ve sloganların arkasında barut fıçıları, havanlar, füzeler, kaçakçılık ağları ve patlamaların bulunduğu ortaya çıkmıştır. Bunlardan nasıl kurtulacağımızıysa sadece Allah bilir.
 

Çev: Hasan Sivri
 

medyasafak.com