Nusra Örgütü, Kuzey Suriye'den Güney Lübnan'a

Nusra Örgütü, Kuzey Suriye'den Güney Lübnan'a
Nusra örgütünü ve bu hareketin Lübnan'daki örgütlenme çabalarını ele alan önemli bir analiz...

Nasır Şerare
 

Al-Akhbar
 

Varlığından şüphe edilemeyecek bir gerçek: Lübnan; El-Kaide'nin, dünya üzerinde en hızlı büyüyen örgütlerinden biri olan Nusra'nın, konumlandığı sahalardan biri haline geldi. Tekfirci-cihadçı ideolojideki Nusra, çoğu Selefi için cezp edici ve çekici bir örgüt.
 

Mekan: Arsel
 

Zaman: Şubat ortası (Lübnan ordusuna yönelik Arsel katliamından sonra)
 

Nusra Cephesi bayrağı altında, Suriye Devrimi ile özdeşleşmiş bayrak ile örtülü masa ve masanın üstünde bir Kuran-ı Kerim. Yanı başında onlarca silahlı militan, zafer işareti ve omzunda RPG roketi ile ayakta duran H.G. Dargham ise bir Lübnanlı. Dargham, bu ayın ilk günlerinde, Arsel beldesinde Lübnan askerine yapılan ve bir subay ile askerlerin şehit olmasına neden olan saldırıdan sonra, ilk arananlar listesine girdi. Saldırı; Nusra'ya ve Suriye'deki diğer müttefiklerine lojistik destek sağlayan Halid Hamit'i tutuklama girişimi ile eş zamanlı oldu.
 

Dargham'ın, Arsel pususuna katılan grubu; Nusra örgütünün Lübnan şubesini kurmaya en yakın grup olarak tanımlanıyor.  
 

Suriye ve Lübnan Arasında Büyüme
 

Yıl 2011. Nusra örgütü Suriye'de kurulduktan sonra; Lübnan'ın kuzeyindeki Ayn Hula kampı merkezli Cünd el-Şam ve Feth el-İslam örgütlerinin ona katılımı ile, Suriye silahlı muhalefeti arasında en bariz ve en etkili güç oldu. Hikaye; geçen mart ayında Ayn Hula'dan Suriye'ye göçen ''Şam Beldesinde Abdullah Azzam Tugayı'' emiri, Macit ibn Muhammed Mecid ile başladı. Macid ibn Muhammed'in hedefi, Nusra Örgütü emiri Ebu Muhammed Colani'yi devre dışı bırakmak ve kendini yeni lider olarak ilan etmekti. Fakat, yoldaşlarının büyük bir kısmı ona karşı gelerek Colani'ye katıldıklarını ilan ettiler. Macid ibn Muhammed Ayn Hula kampına geri dönerken, Feth  el-İslam ve Cünd el-Şam örgütlerinden ona karşı gelenler, Colani'nin eğitim atölyesine dahil oldular. Kısa sürede de başarılı oldular. Nusra'da kısa sürede, performans ve örgütlülük yönünden kaliteli bir farklılık oluştu. Nusra'yı, Suriye silahlı muhalefeti içinde ve El-Kaide'nin savaşında en önemli örgütü haline getirdiler.
 

Bugün, Suriye'de cihad hareketinin başlamasından  1.5 yıl sonra, Lübnan'da (farklı milliyetlerden militanları olan) bazı gruplar, örgüte sundukları lojistik destek ve sahadaki  - özelikle Humus ve Şam'da-  yardımlaşmalardan dolayı Nusra ile ilişki kurdular. Lübnan'daki bu gruplar, ''Nusra Örgütü-Lübnan Kolu'' projesi  kapsamında, askeri ve örgütsel olarak birleşmeye çalışıyorlar. Bütün bunlar, olan biteni, başını kuma gömmüş bir halde izleyen Lübnan resmi siyasetinin gözü önünde oluyor. Lübnan'da birleşmeye çalışan, Nusra örgütü kolunun en bariz grupları kimlerdir?  Prensleri kimler? Gündemleri nedir?
 

Nusra Örgütü-Lübnan Kolu oluşumunda dikkate alınan iki ana nokta:
 

1- Ayn Hula kampını bloke etmek. Feth el-İslam, Abdullah Azzam Tugayları, Ziyad Harec Müfrezeleri, Cünd el-Şam ve kamptaki diğer grupları birleştirmek. Gelen bilgilere göre bu dört örgüt, kendilerini aylar önce feshetmişlerdi zaten.  Bu örgütlerin en bariz liderleri: Bilal Bedr (En tehlikelileri olarak tabir ediliyor); Filistinlilerden: Tevfik Muhammed Taha, Ziyad Ali Ebu Niac, Heysem Muhammed Mustafa (Heysem Şe'bi), patlayıcı uzmanı Muhammed Ahmed Dohi ve Naim İsmail Abbas.
 

Ayn Hula kampının yeniden inşa edilen bölgesinde, eskiden sınırlı etkileri olan bu gruplar, şu an kampa hakim olan iklimde, ilginç bir şekilde en çok kabul gören ve en kalabalık sahip örgütlerler haline geldiler. Bu, ideolojik olarak El-Kaide'ye yakın olduğu söylenen İslami gruplara nazaran, Fetih hareketi ve diğer ulusal fraksiyonların daha zayıf bir hal almasına neden olan bir darbe oldu. Bu grupların, Suriye'deki Nusra örgütüne destek olma konusuna gösterdikleri önem, radikalleşmenin artışta olduğu kampta kendilerine sempati kazandırdı. Ardından, kamptaki İslami yapılar içinde (önceden onlara bağlı oldukları Usbat el-Ansar ve Hamas), etkilerini hissettirmeye başladılar.  Nusra örgütü ile ilişkileri olan bu grupların, gerçekler ışığında bakacak olursak, kampta yaklaşık yüzde 70 gibi bir oranda etkileri var. Şimdi sorulmasında veya söylenmesinde tereddüt edilen durum şu:  Sürpriz bir senaryonun gerçekleşmesi ile Nusra örgütünün, bu kampı kontrolü altına aldığını ilan etmesi.
 

2- Trablus'u bloke etmek. Grupların lideri olan Hüsam Sabe ve 300-400 civarındaki militan ile planlananlardan biri de bu.
 

Trablus ve Ayn Hula'nın bloke edilmesine ek olarak, Nusra-Lübnan Kolu projesine dahil silahlı grupların Kuzey'de ve Bekaa'da yayılması da söz konusu. En barizleriyse şunlar:
 

1- Kendine Sakkur Akkar ismini vermiş gruplar: Bu ismin aynı zamanda, Nusra'nın Suriye'de kendine bağlı bazı gruplara vermiş olduğu bir isim olduğu söyleniyor. Bir yıldan biraz daha az bir süre önce oluşturulan bu grupların liderliğini, Baalbekli (Lübnan-Bekaa) Hadr M.H. yapıyor. Grupların, Akkar bölgesine yayılmış onlarca elemanı var. Bölgede her aktif olduklarında güvenlik açısından huzursuzluk yaratıyorlar. Liderlerinin (Hadr Huveylid) lakabı Ebu Seir, Talheye'nin Akkariye merkezinden geliyor.  
 

2- Dargham'ın grupları: Arsel'de konumlanmış haldeler. Çoğu militanı, Dargham'ın oralı olduğu Baalbek'tir. Bu gruplar, Nusra örgütü ile yakın lojistik ilişkileri olan yapılanmalardır. Aynı zamanda, Nusra'nın, Lübnan kolunu inşa çizgisine en yakın  olan gruplar diye değerlendiriliyorlar. Bu gruplar, Dargham'ın öncülüğünde faaliyet yürütüyor ve bazı militanları, Arsel pususuna katılmış.
 

El-Kaide'ye bağlı grupların önde gelen liderleri; kendi tabirleri ile ''Lübnan Nusra sahası'' ve ''Suriye'deki Cihad'' arasında koordinasyon sağlamaya çalışıyor; Suriye'deki hareketin şimdi ve sonrası için de askeri ve maddi destek için çalışmalar yürütüyorlar. Bunların arasında en öne çıkan isimler: Faslı Muhammed Dveyk, Arabistanlı Abdullah Hater ve Eşref Amidi, Suriyeli Muhammed Mahmud Halef, Tunuslu Zahdi Muhammed Kvadiri, Mısırlı Ahmed Mısri (Ebu Huzeyfe), Kuveytli Cihad Beyani, Bahreynli Seyf Yusuf bin Seyf, Çeçenistanlı ''Aslan'' ismiyle bilinen lider. Bu isimler Lübnan ve Suriye arasında sürekli bir hareket içindeler.  Gelen bilgilere göre, Nusra Örgütü-Lübnan Kolu projesinin örgütsel adımları olgunlaştı ve şimdiden başarılar kaydettiler. İlanı için ise, uygun siyasi ortamı bekliyorlar. Proje ile ilgilenen gruplar arasında Şeyh Salem Rafii'ye büyük saygı gösteriliyor.
 

Nusra'nın Lübnan'daki bu koluna karşılık ve onlara paralele bir blok kurmak amacıyla, kuzeydeki Selefi şeyhleri de harekete geçti. Hedefleri; Nusra'ya muhalefet değil, aynı hedefe koşarken rekabet etmek olacak. En barizleri: ''Şiilere karşı, Lübnan Sünni Cihadın Doğuşu.'' Bu grup aynı zamanda Suriye'deki İslami Cihad hareketini de destekliyor.
 

Bu bağlamda, geçen haftalarda Şeyh Şehil, Sayda ve Arsel'e kapsamlı bir ziyaret gerçekleştirdi. Kentin müftüsü Selim Sosan'ın da aralarında bulunduğu, bir kaç şeyhi ziyaret eden Şehil, Lübnan Sünni İslami Cephesi'ni inşa etme önerisinde bulundu.Şeyh Şehil, yakın ilişki kurduğu diğer şeyh Selim Rafii ile randevulaştığından dolayı, Ahmet El-Esir ile görüşmesini iptal etti.
 

Son olarak, Lübnan'da hala, Nusra ile yakın ilişkiler kuran taraflar bakımından, bazıları için cezp edici olan bir kaç proje üzerinde çalışılıyor. Varlıklarını Lübnan'da ilan etmek için huzursuzlanıyorlar. En bariz proje, Hüsam Sabe'nin, Humus'dan Lübnan Kuzeyine kadar bölgeleri içine alan ''İslami Emirlik'' kurma projesi. Bunun yanında konuşulan bir diğer proje ise, bu güçler içinde mevcut güçlerin eğilimi ile ilgili. Bu eğilim, Selefi-Cihadist güçlerin, tüm Lübnan'ı bir güvenlik krizine sokacak kıvılcımı başlatmaları gerektiğini savunan bir eğilim. Ardından büyük hadiselerin patlak vermesi ve bu hadiselerin şu mesajı vermesi amaçlanmakta: Biz buradayız, galip olan bizleriz!
 

Çev: Hasan Sivri
 

medyasafak.com