"Katar’ın Çevirdiği Dolaplar"

"Katar’ın Çevirdiği Dolaplar"
"Kitap, Katar'ın, iç siyasetini ve geçen iki yıl boyunca yaşananlardaki rolünü anlamada önemli bir yer tutuyor. Katar, herkesin dostu olan ülke konumundan, herkesle savaşabilecek konuma gelen devlet oldu; 'iştahlı canavar cüce' de diyebiliriz."

Sami Klib
 

Es-Sefir

Fransa'da yayınlanan ''Katar, Hazinenin Sırları'' adlı kitapta şöyle deniyor: ''Hamad, Esad'ın karşıtı. Bunlardan biri devrilecek''. Kitabın iki yazarı George Molburnt ve Cristian Chino, Batı ve Arap diplomasi kulislerinde dillendirilen bu konuyu, Şeyh Hamad'ın kuzenlerini kaynak gösterip harfiyen şöyle aktarmış: ''Katar Emiri, Suriye konusunu saplantı ve kişisel bir mesele haline getirmiş. Katar Emiri, Esad'ın başarılı olması durumunda, bedeli kendisinin ödeyeceğini biliyor. Bu nedenle Esad'ı devirme adına bütün enerjisini kullanıyor''.

Bir başka cenahta da Doha'daki Avrupalı diplomatlardan benzer sözler aktarılıyor: ''Suriye krizinin ömrü uzarsa, Doha içindeki dengeler sallanacak. Yani, Suriye konusunda ülke stratejisinin mühendisi olan Katar başbakanı (Şeyh Hamad bin Casim) ile veliaht Temim arasında çatışmalar yaşanıyor. Temim Suriye konusunda farklı düşünüyor''. Kitabın yazarlarına bu sözleri aktaran Fransız diplomat ''Katar yönetimi Suriye krizi konusunda uzun vadeli adımlar atamıyor. Kısa vadeli hesaplar yapıyor ki bu da Katar'ın zayıf noktasıdır'' demiş.

Silahlılara Destek

Kitaptaki verilere göre Katar, 2012 yazında, Suriye muhalefetini silahlandırmaya karar vermişti: ''Katar'ın özel harekat Birimleri, Ürdün ve Türkiye sınırlarında konuşlandırıldı. Suriye içine girme teşebbüsleri bir kaç defa başarısız oldu. Geçen eylül ayından sonra sahadaki durum değişti ve Birleşmiş Milletler'in  Suriye'de bulunan bir yetkilisi, Katar'ın özel harekat birimlerinin, Suriye'nin içine girebildiğini açığa çıkarttı. Katar iktidarında bulunan ailenin bir üyesi de, bize aynı sözleri söyledi''.

Fransız diplomatlara dayandırılan bilgilere göre, geçen yılın yazında ''Arabistanlıların desteğiyle Katarlılar; Türklerle, hafif silahların ve özellikle Kaleşnikof ile anti tank ve anti zırh roketlerinin geçişini denetlemekte kolaylık sağlayan ve Türkiye'nin Adana ilinde kurulan ‘savaş odasına' dahil oldular”.

Katar ve Arabistan Arasındaki İhtilaf

Ortadoğu uzmanı olan bu iki yazar, Suudiler ile Katarlılar arasındaki anlaşmazlığın, 2012 Ağustosu'nda başladığını söylüyor. Katar ve Türkiye destekli Müslüman Kardeşler, sahadaki kontrollerini arttırabilmek için, silah geçişini ve aktarımını denetlemek istediler. Suudilerin buna karşı çıkışı, bazı grupların birbirlerinden uzaklaşıp, savaşa farklı farklı bölgelerde devam etmelerine  neden oldu. Anlaşmazlığın sahaya yansıması şu şekilde oldu: Katar ve Türkiye destekli gruplar bir tarafa, Arabistan destekli Selefiler de bir diğer tarafta savaşmaya devam etti.

Yazarlar, Katar'ın Suriye'deki pratiklerinin habercisinin, Libya'da yaşananlar olduğunu söylüyor: ''Silahlı bir grubun komutanı emirlere karşı gelirdi. Hemen ardından Katar elçisi, komutana önemli miktarda para yardımı yapma girişiminde bulunur ama çoğu zaman bu para yardımını, o grubun ikinci adamı kabul eder ve kendi grubunu kurardı. Bu da savaşan gruplar arasında parçalanmalara neden olurdu''.

Katar'ın, Batılı ortaklarından silah elde etme çalışmaları da olmuş. Yazarların aktardığına göre geçen yılın sonbaharında, Fransa Cumhurbaşkanı Holland; Katar başbakanı ile buluştuğunda, Fransız ve Katar güçlerinin, Suriye muhalefetine yardım yaptıkları ortak ve gizli anlaşmalarına devam edileceğini belirtmiş.

İbrahimi'nin Katar ile Anlaşmazlığı

Katar'ın, Arap Birliği'ndeki rolünü görmek için, yazarların ayrıca aktardığı, Irak'ın Arap Birliği temsilcisi Dr. Kays Azavi'nin sözlerine de dikkat çekelim.

Azavi: ''Suriye'nin Arap Birliği üyeliğinin askıya alınma kararı alınırken, Cezayir, Lübnan ve Irak farklı görüşteydi. Ben, diğer ülkelerin de bu karar karşısında durması için bir şeyler yapmaya çalıştım ve Mısır, Yemen, Sudan ve Tunus elçileri ile görüştüm. Hepsi de bana, Suriye'nin uzaklaştırılmasına karşı olduklarını söylediler ama oylama sırasında Şam karşıtı karara onay vermelerine şaşırdım''.

Azavi daha sonra: ''Katar'ın, Tunus, Mısır ve Sudan'a çok destek olduğunu biliyorsunuz. Bu yüzden, Katar'ın bu devletlere bir tür şantaj veya baskı yaptığını söyleyebiliriz. Ama bugün de diyebiliriz ki, Birlik'teki Batılı diplomatlarda Katar'a karşı bir huzursuzluk belirmeye başladı. Katarlıları kendini beğenmiş olarak görüyorlar''.

Fransız iki yazar, Akhdar İbrahimi'nin de, 13 Eylül 2012'de, Kahire'den Şam'a, Cumhurbaşkanı Beşşar Esad ile görüşmeye giderken bu sonuca vardığını söylüyorlar: ''Mısır'a vardıktan sonra, Katar başbakanı onu, oteline, yanına çağırdı. İbrahimi'nin bu davete cevabı hızlı bir şekilde ‘benimle görüşmek istiyorsa otelime gelebilir' şeklinde oldu. Bunun ardından Şeyh Hamad, Cezayirli diplomat ile (İbrahimi), Arapların huzurunda görüşebildi''.

Görüşmede İbrahimi, Katar başbakanının kendi belirlediği seçeneklerle sunduğu istekleri reddetti. Katar başbakanının ''Avrupalı devletler, uçuşa yasak bölge kurmalılar'' sözlerine karşılık İbrahimi ''Ben bu şekilde çalışmıyorum. Ben Birleşmiş Milletler özel temsilcisiyim ve herhangi birinin benim görevimi ve ne yapmam gerektiğini belirlemesini kabul edemem'' diyerek cevap verdi.

Yazarlar ayrıca, İbrahimi'nin bir defasında, Arap Birliği Genel Sekreter Yardımcısı Cezayirli Ahmed bin Heli'yi de, “Katar diplomasisine bağlı iş yapan korkak” diye tanımlamaktan çekinmediğini kaydediyorlar.

Kitapta ayrıca Katar'ın, Kaddafi'nin devrilmesini kolaylaştıran rolünden de bahsediliyor. Silah ve para yardımının yanında Sudan'dan geçen askeri konvoylardan bahsediliyor. Özellikle Fransızlar, bu silah yardımının bir kısmının, geçici hükümetin bilgisi dışında, direkt olarak radikal islamcılara gitmesinden dolayı Katar'a öfkelenmişlerdi. Bu öfke ile birlikte, Fransa'nın eski cumhurbaşkanı Sarkozy, Katar emirini, Bingazi'deki yeni Libya kutlamasına davet etmedi.

Kitap, Katar'ın, iç siyasetini ve geçen iki yıl boyunca yaşananlardaki rolünü anlamada önemli bir yer tutuyor. Katar, herkesin dostu olan ülke konumundan, herkesle savaşabilecek konuma gelen devlet oldu; ''iştahlı canavar cüce'' de diyebiliriz.

Çev: Hasan Sivri

medyasafak.com