"Washington’un Papa’sı mı? Papa 1. Francis Kimdir?"

"Washington’un Papa’sı mı? Papa 1. Francis Kimdir?"
Prof. Chossudovky'den, yeni papanın ABD'nin gözdesi olduğunu ve geçmişte cuntacılara verdiği desteği gösteren önemli bir analiz...

“Washington'un Papa'sı” mı? Papa 1. Francis Kimdir? Kardinal Jorge Mario Bergoglio ve Arjantin'in “Kirli Savaş”ı
 

Prof. Michel Chossudovsky
 

Global Research
 

Vatikan Meclisi, Kardinal Jorge Mario Bergoglio'yu Papa 1. Francis olarak seçti.
 

Jorge Mario Bergoglio kimdir?
 

1973'te, Cizvit teşkilatının Arjantin “Yöneticisi” olarak atandı.
 

Bergoglio bu sıfatla, General Jorge Videla'nın başında odluğu askeri diktatörlük döneminde (1976-1983) Arjantin'deki en yetkili Cizvit konumundaydı.

Daha sonra Buenos Aires piskoposu ve başpiskoposu oldu. Papa 2. John Paul onu 2001 yılında kardinalliğe yükseltti.
 

1983'te askeri cunta sona erdiği zaman, beklendiği üzere başkan seçilen Raúl Alfonsín,  “Kirli Savaş”ın  (La Guerra Sucia) altında yatan suçlarla ilgili bir Hakikat Komisyonu kurdu.
 

Askeri cunta, Washington tarafından örtülü olarak desteklendi.
 

ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, 1976 askeri darbesinde perde arkasından rol oynadı.

Kissinger'ın Latin Amerika'daki en üst düzey temsilcisi olan William Rogers, darbeden iki gün sonra “Arjantin'de adil düzeyde baskı, belki de iyi bir kan pazarlığı beklemeliyiz” dedi. (Ulusal Güvenlik Arşivi, 23 Mart 2006)


“Akbaba Operasyonu”


İronik bir şekilde, 5 Mart 2013'te, Kardinal Bergoglio'nun Papa seçilmesinden bir hafta önce Buenos Aires'te önemli bir dava süreci başladı.  Buenos Aires'te süregiden davanın amacı, “1970'ler ve 1980'ler sırasında ABD destekli çok sayıda Latin Amerika diktatörlüğünün bu rejimlerin on binlerce muhalifini yakalamak, işkence etmek ve öldürmek için koordine bir şekilde yürüttüğü Akbaba Operasyonu altında gerçekleştirilen tüm suçları incelemek.”
 

Bu konuda daha fazla ayrıntı için, Carlos Osorio ve Peter Kornbluh tarafından 10 Mart 2013'te yayınlanan Akbaba Operasyonu: Latin Amerika'daki Teslim Alma ve Katletme Programı Hakkında Dava isimli yazıya bakılabilir.  


General Jorge Videla'nın başında olduğu askeri cunta, Isabel Peron hükümetini deviren CIA destekli 24 Mart 1976 darbesinden sonra askeri yönetime karşı çıkan rahip ve rahibelerin de olduğu kişilere yönelik sayısız cinayetten sorumluydu:

 

“Videla, ‘kayıplar', işkence, cinayet ve kaçırmalar da dâhil olmak üzere insan haklarına aykırı suçlardan hüküm giyen generaller arasındaydı. 1985 yılında Videla,  Magdalena hapishanesinde müebbet hapse mahkum edildi”


Wall Street ve Neo-liberal Ekonomik Gündem
 

Askeri cuntanın (Wall Street'in talimatlarıyla) yaptığı temel atamalardan biri, Arjantin iş çevrelerinin bir üyesi ve David Rockefeller'ın yakın arkadaşı olan Jose Alfredo Martinez de Hoz'un Ekonomi Bakanı olarak atanmasıydı. Martinez de Hoz tarafından benimsenen neo-liberal makroekonomik politikalar paketi, Şili'de 11 Eylül 1973 darbesi ve Başkan Salvador Allende'nin öldürülmesi sonrasında  “Chicago Çocukları”nın tavsiyesi üzerine Ekim 1973'te Pinochet diktatörlüğü tarafından dayatılan paketin bir kopyasıydı.

 

Bir kararnameyle ücretler hemen donduruldu. Reel alım gücü, 24 Mart 1976'yı takip eden 3 ay içinde yüzde 30'dan fazla oranda düştü. (Yazarın tahminleri, Cordoba, Arjantin, Temmuz 1976). Arjantin halkı yoksullaştı.
 

Ekonomi Bakanı Jose Alfredo Martinez de Hoz'un idaresi altında, merkez bankasının para politikası büyük ölçüde Wall Street ve IMF tarafından belirlendi. Döviz piyasasında manipülasyon yapıldı. Peso'nun kasten aşırı değerlendirilmesi, aşılamayan bir dış borca yol açtı. Bütün ulusal ekonomi iflasa saplandı.  
 

Wall Street ve Katolik Kilisesi Hiyerarşisi
 

Wall Street, “Kirli Savaş” başlatan askeri cuntanın kesin olarak arkasındaydı. Katolik Kilisesi hiyerarşisi de askeri cuntanın meşruiyetinin onaylanmasında merkezi bir rol oynadı.
 

Katolik Kilisesi'nin içindeki muhafazakâr, fakat en nüfuzlu kanat olan ve Arjantin'in ekonomik seçkinleriyle yakından ilişkili olan Cizvitler de, Peronist hareket içindeki sözde “solculara” karşı askeri cuntanın kesin olarak arkasındaydı.
 

“Kirli Savaş”: Kardinal Jorge Mario Bergoglio'ya Karşı İthamlar
 

2005 yılında insan hakları avukatı Myriam Begman, Kardinal Jorge Bergoglio'ya karşı ceza davası açtı ve onu 1976'da iki Cizvit papazının kaçırılmasında askeri cuntayla işbirliği yapmakla suçladı.
 

O dönemde Cizvit teşkilatının “Yöneticisi” olan Bergoglio, Katolik Kilisesi'nin rolü ve askeri cuntayla olan ilişkileri konusunda teşkilat içinde yaşanan bölünmelerin ardından iki “Solcu” Cizvit papazının “papazlık işini bırakmalarını” emretti (yani kovuldular).
 

Askeri diktatörlüğü kınamak (insan hakları ihlallerinden ötürü kınamak bile) Katolik Kilisesi içinde tabuydu. Kilise'nin üst kademeleri askeri cuntayı desteklerken, Kilise tabanı askeri yönetimin dayatılmasına karşıydı.
 

2010 yılında, “Kirli Savaş”tan kurtulanlar Kardinal Jorge Bergoglio'yu Cizvit teşkilatının iki üyesi olan Francisco Jalics ve Orlando Yorio'nun kaçırılmasına yardım etmekle suçladı.  (El Mundo, 8 Kasım 2010) 2005'te başlayan dava süresince, “Bergoglio iki defa Arjantin kanunlarının kendisine verdiği, açık mahkemeye çıkmayı reddetme hakkını kullandı ve nihayet 2010'da ifade verdiğinde bile, cevapları baştan savmaydı”:
 

“En az iki dava doğrudan Bergoglio'yu ilgilendiriyordu. Biri, 1976'da kurtuluş teolojisini savundukları gecekondulardan kaçırılan iki Cizvit papaza — Orlando Yorio ve Francisco Jalics — işkence yapılması davasıydı. Yorio, rejime onların çalışmasını desteklediğini söylemeyi reddetmek yoluyla Bergoglio'yu onları ölüm mangalarına teslim etmekle suçladı. Jalics, bir Alman manastırında inzivaya çekildikten sonra tartışmaya girmeyi reddetti.”  (Los Angeles Times, 1 Nisan, 2005)


Diktatörler için Kutsal İttifak
 

İki Cizvit papazının kaçırılmasıyla ilgili olarak Bergoglio'ya yöneltilen suçlamalar, sadece buz dağının görünen kısmı. Bergoglio Katolik Kilisesi içinde önemli bir figür iken, askeri cuntayı desteklemede elbette yalnız değildi.
 

Avukat Myriam Bregman'a göre:  “Bergoglio'nun kendi ifadeleri, kilise yetkililerinin cuntanın vatandaşlara işkence yaptığını ve öldürdüğünü o zamandan bildiğini kanıtlıyor, buna rağmen diktatörleri açıkça desteklediler. Bu temel destek olmadan diktatörlük böyle hareket edemezdi.” (Los Angeles Times, 1 Nisan 2005, vurgular bize ait)


Tüm Katolik hiyerarşisi diktatörlüğün arkasındaydı. 23 Mart 1976'da, askeri darbenin arifesindeki durumu hatırlatmakta fayda var:
 

“Videla ve diğer komplocular, silahlı kuvvetlerin bölge papazı işlevi de göre Paraná başpiskoposu Adolfo Tortolo tarafından kutsandı.  Darbenin gerçekleştiği gün ise askeri liderler, piskoposlar konseyinin liderleriyle uzun bir toplantı yapıtı. O toplantıdan çıkan Başpiskopos Tortolo, “her ne kadar kilisenin özgün bir misyonu varsa da… söz konusu olan devletin özel düzeniyle ilgili sorunlar olsa da, bunlara müdahil olmaktan imtina edemeyeceği koşullar vardır” dedi. Arjantinlilere yeni hükümetle “pozitif bir şekilde işbirliği yapma” çağrısı yaptı. (The Humanist.org, Ocak 2011, vurgular bizim)


Şu an müebbet hapis cezasını çeken General Jorge Videla, El Sur'la yapılan bir röportajda şunları teyit etmişti:
 

“Katolik hiyerarşisini rejimin siyasi muhalifleri “kaybetme” politikası hakkında bilgilendirdi ve Katolik liderler politikanın nasıl “yürütüleceği” konusunda tavsiyeler sundu.”


Jorge Videla, rejiminin solcu aktivistlere karşı kirli savaşı hakkında Arjantin'in başpiskoposu Kardinal Raúl Francisco Primatesta ile “pek çok görüşme” yaptığını söyledi. Arjantin'in piskoposlar konseyinden önde gelen başka piskoposlarla ve ülkenin o tarihteki papalık elçisi Pio Laghi ile de görüşmeler olduğunu kabul etti.
 

Videla, “Durumla baş etme tarzına dair bize tavsiyelerde bulundular” dedi. (Tom Henningan, Eski Arjantin diktatörü Katolik Kilisesi'ne kayıplardan bahsettiğini söyledi,  Irish Times, 24 Temmuz 2012, vurgular bize ait)


Asker cuntaya destek veren Katolik hiyerarşisi, işkencelerin ve kitle katliamlarının, tahminlere göre 1976-1978 yılları arasında gerçekleşen 22 bin ölüm ve gözaltında kaybın suç ortağıdır. 1978'den, ordunun iktidardan uzaklaştırıldığı 1983'e kadar binlerce kurban daha hayatını kaybetmiştir. (Ulusal Güvenlik Arşivi,  23 Mart 2006).


Katolik Kilisesi: Arjantin'e karşı Şili


Şili'de 11 Eylül 1973'te gerçekleşen askeri darbenin ertesinde Santiago Kardinali Raul Silva Henriquez'in General Augusto Pinochet başkanlığındaki askeri cuntayı açıkça kınadığını belirtmek gerekir. Şili'deki Katolik hiyerarşisinin Arjantin'le keskin bir karşıtlık içindeki bu duruşu, Salvador Allende destekçileri ile askeri rejim muhaliflerine karşı yönelen siyasi cinayetler ve insan hakları ihlalleri cereyanını durdurmada araçsal bir rol oynamıştı.  
 

Eğer Jorge Mario Bergoglio Kardinal Raul Silva Henriquez'e benzer bir tutum alabilseydi, binlerce hayat kurtarılabilirdi.
 

“Akbaba Operasyonu” ve Katolik Kilisesi
 

Vatikan meclisinin Kardinal Bergoglio'yu Papa 1. Francis seçmiş olması, Buenos Aires'teki süregiden “Akbaba Operasyonu” davası üzerinde dolaysız yankılar getirecektir.   
 

Kilise, askeri cuntaya destek içindeydi. Bu, dava sürecinde ortaya çıkacak bir şeydi. Hiç şüphesiz, Katolik hiyerarşisinin ve askeri diktatörlük sırasında Arjantin Cizvit teşkilatının başı konumunda olan yeni seçilmiş Papa 1. Francis'in rolünü gizleme girişimleri olacaktır.  
 

Jorge Mario Bergoglio:  “Washington'un Vatikan'daki Papa'sı” mı?
 

Papa 1. Francis'in seçilmesi, tüm Latin Amerika bölgesi için geniş jeopolitik içerimlere sahip.
 

1970'lerde Jorge Mario Bergoglio, ABD destekli askeri diktatörlüğü destekliyordu.  
 

Arjantin'deki Katolik hiyerarşisi askeri hükümeti destekledi.
 

Wall Street'in çıkarları, Jose Alfredo Martinez de Hoz'un Ekonomi Bakanlığı'ndaki göreviyle korundu.
 

Latin Amerika'da Katolik Kilisesi siyasi bakımdan nüfuz sahibidir. Kamuoyu üzerinde de etkisi vardır.

Bu, ABD dış politika mimarları tarafından biliniyor ve anlaşılıyor.

Pek çok hükümetin şu anda ABD hegemonyasına meydan okuduğu Latin Amerika'da, Bergoglio'nun geçmiş performansından hareketle, Katolik Kilisesi'nin lideri olarak yeni Papa 1. Francis'in de facto, Washington adına belli bir “gizli” siyasi rol oynaması beklenebilir.


Jorge Bergoglio, Vatikan'daki Papa 1. Francis (ki kendisi General Jorge Videla'nın en parlak günlerinde inançla ABD çıkarlarına hizmet etmişti)  ile, Latin Amerika bir kez daha, sadece Cristina Kirschner hükümeti bakımından Arjantin'de değil, Venezuela, Ekvador ve Bolivya da dâhil olmak üzere bölge çapında “ilerici” (solcu) hükümetleri yıkmak üzere manipüle edilebilir.
 

Bir “ABD yanlısı Papa”nın seçilmesi, Başkan Hugo Chavez'in ölümünden bir hafta sonra meydana geldi.
 

Vatikan'da Washington ve Wall Street'in Papa'sı mı?
 

ABD Dışişleri Bakanlığı rutin bir şekilde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyelerine, Güvenlik Konseyi kararlarında oyları etkileme amacıyla baskı yapıyor.
 

Dünya çapında farklı ülkelerde ulusal seçimleri etkileme amacıyla rutin olarak, ABD örtülü operasyonları ve propaganda kampanyaları yürütülüyor.
 

ABD hükümeti yeni papanın seçilmesini de etkileme girişiminde bulundu mu?  Jorge Mario Bergoglio, Washington'un tercih ettiği adaydı.
 

Latin Amerika'da ABD dış politikasının çıkarlarına inançla hizmet edecek bir papanın seçilmesi için Katolik Kilisesi içinde, Vatikan meclisinin üyesi olan 115 kardinal üzerinde Washington tarafından doğrudan veya dolaylı bir basınç uygulanmış olabilir mi?
 

Yazarın Notu

1976'daki askeri rejimin ilk zamanlarında, Arjantin'deki “Universidad Nacional de Cordoba”da Sosyal Politikalar Enstitüsü'nde misafir öğretim üyesiydim. O tarihte araştırmalarımın yoğunlaştığı temel nokta, askeri cunta tarafından benimsenen ölümcül makroekonomik reformların sosyal etkileriydi.

  

Katolik din adamlarının tabandaki ilerici üyelerini de hedef alan ilk cinayetler dalgası sırasında Cordoba Üniversitesi'nde ders veriyordum. Kuzeydeki sanayi şehri Cordoba, direniş hareketinin merkeziydi. Katolik hiyerarşisinin askeri cuntayı nasıl aktif ve rutin bir şekilde desteklediğine ve ülke çapında gözdağı ve korku atmosferi yarattığına tanık oldum. O tarihteki genel hissiyat, Arjantinlilerin, Katolik Kilisesi'nin üst kademeleri tarafından ihanete uğradığı şeklindeydi.

 

Üç yıl önce, Şili'de gerçekleşen ve Salvador Allende'nin Halk Birliği hükümetini deviren 11 Eylül 1973 askeri darbesi zamanında Santiago'da, Şili Katolik Üniversitesi Ekonomi Enstitüsü'nde misafir öğretim üyesiydim. Şili'deki darbenin hemen akabinde, Santiago Kardinali Raul Silva Henriquez'in –Katolik Kilisesi adına hareket ederek– askeri diktatörlüğe nasıl karşı geldiğine tanık oldum.


Çev: Selim Sezer
 

medyasafak.com