"Bölge Yeni Bir Aşamada / İran’a Baskılar Yenilgiyle Sonuçlandı"

"Bölge Yeni Bir Aşamada / İran’a Baskılar Yenilgiyle Sonuçlandı"
Fars Haber Ajansının bildirdiğine göre Beyrut’ta İran ve Suriye’ye yakın kaynaklar Arap liderlerinin toplantısından sonra Suriye yönetiminin düşmeyeceğini ve herkesin siyasi çareler peşinde olması gerektiğinin anlaşıldığını belirtiyorlar.
Bölge Yeni Bir Aşamada / İran’a Baskılar Yenilgiyle Sonuçlandı

 

Fars News


Fars Haber Ajansının bildirdiğine göre Beyrut’ta İran ve Suriye’ye yakın kaynaklar Arap liderlerinin toplantısından sonra Suriye yönetiminin düşmeyeceğini ve herkesin siyasi çareler peşinde olması gerektiğinin anlaşıldığını belirtiyorlar.

Fars Haber Ajansı’nın bildirdiğine göre İranlı, Suriyeli ve Irak Başbakanı Nuri Maliki gibi Iraklı yetkililere yakın Lübnanlı kaynaklar; Suriye yönetiminin değişmesi için İran ile Irak’a yapılan baskıların bölgeyi yeni bir aşamaya soktuğunu söylüyorlar.

Bu kaynaklardan biri Lübnan’ın el-Sefir gazetesine yaptığı açıklamada, Bağdat’ta Arap liderlerin katıldığı toplantıdan (ve Bağdat’ın Arap Birliğinin Başkanı olmasından) sonra Suriye sorununun çözümü için siyasi seçeneklerin diğer şıkların yerini aldığını söyledi. Bu kaynaklar Baba Amr’daki çatışmalardan (iki ay önce) sonra şuanda Suriye yönetimi ile muhalifler arasında mantıklı diyalogdan başka çare kalmadığını ve Suriye yönetiminin düşmesi ya da askeri müdahale seçeneklerinin yenilgi ile sonuçlandığını ifade ettiler. Bu kaynaklar Mayıs ayında Fransa’da ve sonbaharın sonlarında Amerika’da yapılacak seçimler bitene kadar İslami, uluslararası, Lübnanlı ve milliyetçi Arap akımları siyasi diyaloga çağırdılar.

El-Sefir gazetesi “Bölge meseleleri dominosu Tahran ve Beyrut’tan Bağdat ve Şam’a kadar olan bölgede çözüm aşamasına girdi… Bölge güvenliği hakkındaki telaşlar devam etmektedir” unvanıyla güvenilir kaynaklara dayanarak verdiği haberinde şunları kaleme aldı: “Suriye yönetimi kontrolü ele alarak içine düştüğü çıkmazdan kurtulmayı başardı. Ancak bu, açıkça muhaliflere silah ve mali yardımlarda bulunan Arabistan ve Katar gibi ülkelere bağlı akımlarla sorunların bittiği anlamına gelmemektedir. Bu ülkelerin çabaları da bir sonuç vermeyecektir ve en fazla Suriye’nin farklı bölgelerinde ülkenin güvenliği aleyhinde operasyonların ve bombalamaların yapıldığına şahit olacağız. Tabii bu girişimler muhalifleri güçlendirmeyeceği gibi daha da zayıflatacaktır. Bu yüzden muhaliflerin, özellikle ülke içindekilerin Suriye yönetiminin belirleyeceği şartlar altında siyasi müzakere yapmasından başka çaresi kalmayacaktır. Zira uluslararası, bölgesel ve Suriye’nin iç şartları Suriye yönetiminin düşmesine izin vermeyecektir.”

İran, Meclis Seçimlerinden Sonra Daha da Güçlendi

El-Sefir yazısının devamında şunlar ifade edilmektedir: “Ama İran hususunda, bazı kaynaklar geçen hafta Lübnan’ı ziyaret eden İran Dışişleri Bakanı Yardımcısı Hüseyin Emin Abdullahiyan ile görüşmeyi başardı. Abdullahiyan bu görüşmede İran meclis seçimlerinden sonra İran İslami düzeninin daha da güçlendiğini, zira devrim önderinin etkisinin daha da arttığını ve Amerika ile İsrail’in askeri seçeneklerinin rafa kaldırıldığını söyledi. Ambargolar konusunda da İran’ın ekonomik düzenini kötü etkilemeye çalıştıklarını belirterek şunları kaydetti: İran’ın bunu aşmaya gücü yeter. Zira İran 1979’dan bu yana sürekli ambargolar altındadır ve bunları etkisiz kılmayı başarmıştır. İran; BRIC ülkeleri (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika), Türkiye, Irak, Pakistan, Afganistan ve bazı Orta Asya ülkeleri ile ekonomik ilişkilerinin olduğu bugünde bu ambargoları atlatması daha kolay olacaktır. Zira bu ilişkiler İran’ı her türlü siyasi ve ekonomik baskılar karşısında güçlü kılmaktadır.”

Irak Arap Birliği Toplantısından Sonra İç Siyasi Sorunları Aştı

Irak meselesinde güvenilir kaynaklar Bağdat’ta yapılan Arap Birliği toplantısından sonra Irak’ın daha güçlü bir şekilde ortaya çıkarak iç siyasi olayları arkada bıraktığını ifade ettiler. Zira eski Başbakan Eyad Alavi’ye bağlı akım dağınık ve zayıf düşmüştü. Tarık Haşimi ise Katar’a sığınmış vaziyette. Bu yüzden siyasi açıdan teveccüh edilemeyecek bir insan konumundadır ve hatta kendisine bağlı gruplar bile kendisinden yüz çevirmektedirler. Bu insanlar kuşkusuz zamanla Irak Başbakanı Nuri Maliki’nin etrafında toplanacaklardır. Ancak güvenlik eksenli baskılar ve bombalamalar Arap Birliği toplantısının burada yapılmasını engellemedi. Gerçi bazı ülkeler bu hususta kendilerine yakışmayan bir tavır takındılar. Katar’ın Arap Birliği toplantısının Bağdat’ta yapılmasına karşı çıkması bu minvaldedir.

Her halükarda bu kaynaklar Irak’ın mevcut sorunlarının yolsuzluk ve hizmet sektöründe azalma ile ilgili olduğunu söylemektedirler. Bu sorunlardan ötürü Ayetullah Sistani bugüne kadar hiçbir politikacıyı huzuruna kabul etmedi. Bu da Iraklı akımların ülkenin düzenine daha çok teveccüh etmelerini, çalışma şekillerini değiştirmelerini ve Irak’ın yeni siyasi gerçekliğine önem vermelerini gerektirir.

Bu kaynaklar; Irak’ın Suriye ile olan ilişkileri hususunda Irak devletinin son aylarda benimsedikleri pozisyonlarını onaylamakta ve Suriye’deki olayların azalarak siyasi diyalog sürecine girmesinin Irak’ın da menfaatlerine olduğunu söylemektedirler. Zira olayların devamı Irak için kötü sonuçlar doğurabilir. Bu yüzden ülke içindeki akımlardan hiçbiri Suriye muhalefetiyle işbirliğine girmedi ve bütün akımlar bu sorunun çözümü için çabalamaktadır.

Bu kaynaklar ayrıca şunları vurguluyorlar: Amerika’nın geri çekilmesinden ve Irak’ın Arap dünyasını kendi iç sorunlarını çözmeye teşvik etmesinden sonra İranlı taraflar nükleer müzakerelerini Bağdat’ta yapılması taleplerini dile getirdiler. Bununla Türkiye alması gereken mesajı aldı. Bu yüzden Türkiye’nin ambargolara karşı takındığı tavır daha da aşikâr olacaktır. Hatta Suriye meselesinde Recep Tayyip Erdoğan’ın Tahran’da kullandığı dil Ahmet Davutoğlu’nun kullandığı dilden çok farklıydı.

Hizbullah’ın Konumu

Bu kaynaklar; Hizbullah cephesinden içinde bulunulan durumlar göz önünde bulundurulduğu zaman geçen yılki endişelerin artık bittiğini ve Hizbullah’ın yeni durumlara göre hareket ettiğini söylemektedirler. Yani Suriye rejimi zor ve sıkıntılı günleri geride bırakmış ve yeni bir siyasi aşamaya girmiştir. Hizbullah Suriye rejimini savunmakla Arap ve İslami akımlarla bilhassa İhvan ile ilişkilerinde kötü sonuçlarla karşılaşacağını bilmekteydi. Bugün herkes siyasi çözümden ve reformlardan başka bir yolun kalmadığını kabul etmektedir. Nitekim akıllı hiç kimse muhalifler müzakere masasına oturmasın dememektedir. Bu kaynaklar bu düşüncelerin Lübnanlı, milliyetçi Arap ve İslami akımlarda belirdiğini ve hiç kimsenin Suriye düzenini askeri ve sivil yollardan düşeceğine inanmadığını söylüyorlar. Suriye’nin durumu Mısır, Tunus, Libya ve Bahreyn’den kesinlikle farklıdır.

Bu kaynaklar beyanlarına şunları da ilave ediyorlar; Hizbullah ve Hamas şuanda Lübnan ve Filistin’deki durumu kontrol altında tutmaktadır. Hamaslı yetkililer Şam’dan başka seçeneklerinin olmadığını anlayınca Suriye rejimi ile ilişkilerini devam ettirecek kanalları korumaya çalışmaktadırlar. Eğer geçmiş aylardaki olaylardan ötürü bazı Hamas yetkilileri geçici bir süreliğine Şam’ı terk ettilerse de son olaylar onların tekrar Şam’a dönmelerine ve bütün direniş güçleri ile ilişkilerini onarmalarına neden oldu. Zira herkes Şii-Sünni akımları arasında ihtilaf yaratacak etkinliklerden kaçınmanın ve bölgedeki denge değişimleri üzerine hesap yapmanın yanlış olduğunu anladı. Bugünlerde Beyrut’a gelen her Avrupalı heyet bu çetrefil sorunlar yumağından çıkabilmek için Kofi Annan planının kurtuluş olduğunu kabul etmektedir.

 

Sedat Baran tarafından medyasafak.com için çevrildi.