"Bölgede ve Lübnan'da Tehlikeli Aylar"

"Bölgede ve Lübnan'da Tehlikeli Aylar"
Önde gelen İslamcı kaynaklara göre, önümüzdeki 3 ay için şunları söyleyebiliriz: ''Başta Lübnan ve Suriye sahalarında olmak üzere ana güçler kendi saflarına askeri ve güvenlik alarmı verebilirler ve her türlü ihtimale ve İsrail'in Lübnan'a yeni bir saldırı olasılığına açık, tehlikeli gelişmeler yaşanabilir.''

Kasım Kasir
 

El-Sefir
 

Önde gelen İslamcı kaynaklara göre, önümüzdeki 3 ay için şunları söyleyebiliriz: ''Başta Lübnan ve Suriye sahalarında olmak üzere ana güçler kendi saflarına  askeri ve güvenlik alarmı verebilirler ve her türlü ihtimale ve İsrail'in Lübnan'a yeni bir saldırı olasılığına açık, tehlikeli gelişmeler yaşanabilir.''
 

Lübnan, iç siyasi gerginlik yaşarken, bölge de, uluslararası ve bölgesel uzantıları olan iki eksen arasındaki mücadelelere sahne oluyor. Lübnan ve bölgenin yaşadığı durum, İsrail'in, 1982 yılındaki Lübnan işgali sırasında yaşananlarla benzerlik gösteriyor. Bu durum, aynı kaynaklara göre iki ihtimale doğru yol almakta.
 

Birincisi, Suriye'deki askeri ve güvenlikle ilgili noktaların yelpazesinin genişlemesi. Merkezdeki Arap ülkesinin (Suriye'nin); son yıllarda daha da artan bir şekilde, Lübnan ve Filistin'deki mukavemet güçlerine verdiği destek devam ettikçe bu ülkenin tahribine devam edileceği söyleniyor. Sonuçta bu şekilde, sahadaki güçler, konumlarında geri çekilmeler yaşasın diye beklenecek.  
 

İkincisi ihtimalin ise, daha tehlikeli ve geniş sonuçları olacaktır. Bu ihtimal, Suriye içindeki savaşın Lübnan sahasına taşınma olasılığıdır. Bunun da, Lübnan içindeki mukavemeti meşgul edip kaygılandırabilecek kanlı bir iç savaşa neden olabileceği söyleniyor.
 

1982 yılından önce; İsrail'in işgalini bekleyen ve ardından da sahadaki başarısını ispat eden, Lübnan Ulusal Hareketi ve Filistin Kurtuluş Örgütü ittifakının gücü, Mukavemet'i oluşturan ana unsurlardan biriydi. Bunun aksi tarafta, iç mücadeleler ve savaşlar yüzünden, İsrail'e fırsatlar veren, güney sınırından Sayda'ya kadar kaynayan bir  saha vardı. Mukavemet bugün, iç hesaplarını çok dikkatli bir açıdan ele alıp incelemekte: ''2006 Temmuzu'nda, sahada bize karşı duramayanlar; tek bir kurşun atmadan, Mukavemeti devirmenin en iyi yolunun, onu iç sorunlarla karşı karşıya bırakmak olduğuna ikna olmuş durumdalar.''
 

İslamcı kaynaklar, bu dönemde direniş saflarında ortaya çıkabilecek gelişmelerden dolayı - özellikle, Obama'nın İsrail ziyareti, İsrail'in artan tehditleri ve liderlerinin gözetimindeki askeri eğitimler ile elit birliklerinin tatbikatlarından sonra- alarm durumuna geçildiğini belirtiyorlar. Bunun yanında, Suriye'de silahlı grupların tırmanışa geçebilme potansiyelinden de bahsediliyor (en tehlikelisi de -Batı ve Suriyeli basın organların aktardığına göre- kimyasal silah kullanımı). Geçen aylarda ilk defa, askeri gelişmeler, Suriye sınırına yakın olan Lübnan bölgelerine de taşındı. Bekaa, Kuzey ve Ksayr bölgelerine yakın sınır alanlarında çatışmalar yaşandı.
 

Kaynaklar, başkent Beyrut'taki son gelişmelere de parmak basıyor. Ondan önce de Sayda'da, kuzey bölgelerinde ve Bekaa'da yaşananlara dikkat çekiliyor. Bütün bu yaşananların işaret ettiği noktalar var. Son 7 yıldır yaşatılan kışkırtma, mezhepsel gerginlik ve kutuplaştırma ikliminin yansımalarını ve etkilerini görmeye başlıyoruz. Köktendinci gruplar, Lübnan'ın bir çok bölgesinde adım atacak basamaklar buldular. En barizi ise Şeyh Ahmet El-Esir hareketi. Lübnan'da acaba amaçlanan, Hizbullah'ı 2006 savaşından 2008 Mayısı'na kadar yaşanan, kanlı iç çatışmalara benzer aşamalara sürüklemek midir?
 

Kaynaklar, Hizbullah'ın, barış için İslami birlik konusuna öncelik tanıdığını ve Sünni-Şii çatışmasının veya herhangi bir iç karışıklığın onlar için kırmızı çizgi olduğunu vurguluyorlar. Kaynaklara göre ayrıca, ''İsrail ve Suriye cephelerindeki gerginlikler, Lübnan içinde de Suriye krizi konusundaki duruş ve seçim kanunlarındaki ihtilaflara eşlik ediyor. Bunun yanında Necip Mikati hükümetinin istifa etmesi de bekleniyor. Bu durum da, içteki güvenlik sorunları ve askeri kurumların, birleşik bir siyasi karar olmadan istikrarı sağlamadaki yetersizliğini ortaya çıkaracaktır. İç ve dış bazı odaklarda, Hizbullah'ı iç karışıklığa bulaştırma arzusu mevcuttur. Bu  arzuları, Amerika ve  İsrail'in, Hizbullah'ı Sünni-Şii çatışmasına sokma hedefleriyle örtüşüyor ama bu çatışma Lübnan ile sınırlı kalmaz ve hudutları aşar.''
 

Aktarılanlara göre, Hizbullah ve  Emel Hareketi, kendilerini kontrol etme siyasetini benimsemeye devam ediyorlar. Öyle ki, olaylara ve çatışmalara sürüklemek için, iki tarafın liderlerine ve kadrolarına kadar varan hakaretlere, provokasyonlara, güney yollarını kapatma tehditlerine ve Filistinli güçleri çatışma için kışkırtma politikalarına rağmen, iki taraf da sakinliğini koruyor. Fakat büyük korku, hem Emel'i hem de Hizbullah'ı, kimsenin sınırlarını tasavvur edemeyeceği bir savaşa sürükleyebilecek gelişmelerin yaşanabilme olasılığıdır.
 

Kaynaklar ayrıca, bazı bölge ülkelerinin ve Arap güçlerinin, Suriye krizini çözme amaçlı yürütülen Rus-Amerikan müzakerelerine karışmakta ısrar etmesinin, gelecek haftalarda Suriye'deki tehlikeli durumun yükselişe geçmesine neden olacağına işaret ediyor. Bu unsurların yaptıkları ''ödemelerle'', sahadaki durumu değiştirmeye ve muhalefeti, müzakerelerde daha güçlü bir pozisyona sokmak istedikleri söyleniyor. Kaynaklar savaşın, Humus-Ksayr bölgesinde ve Lazkiye-Humus arasındaki ana hatlarda şiddetleneceğini düşünüyor. Aynı durum, Şam kırsallarında ve Hizbullah'ı saha içine dahil ederek sınır bölgelerinde önemli bir rol oynamasına itebilecek bir şekilde Lübnan sınırının paralelinde bekleniyor.
 

Bütün bu riskleri dikkate alan İslami kaynaklar, yeni seçim kanunları için anlaşma sağlamak için atılacak adımları hızlandırma ve oyalanmayı bırakma çağrısı yaparken ayrıca, bazı güçlerin 8 Mart hareketini köşeye sıkıştırma arzularından vazgeçmesi gerektiğini söylüyorlar. Bu amaçla, Cumhurbaşkanı Michel Süleyman da, Suriye'de ve bölgede yaşananlara karşı uzlaşılmış bir duruş belirlemek için diyalog masasına çağrıda bulunmalıdır. Aksi takdirde gidişat, tehlikeli ve geniş olasılıklara açık olacaktır.
 

Çev: Hasan Sivri
 

medyasafak.com