İslam’a Karşı Suudi Savaşı, İnsanlığa Karşı Siyonist Savaşı

İslam’a Karşı Suudi Savaşı, İnsanlığa Karşı Siyonist Savaşı
Suudilerin İslam mirasına karşı savaşı Siyonistler tarafından mı düzenleniyor? Bazıları Suudi hanedan ailesinin sapkın Siyonist “dönme”lerden -Siyonist sahte peygamber Sabetay Sevi’nin gizli takipçilerinden- geldiğini iddia ediyor. Eğer bu iddialar doğruysa bu, Suudi prenslerinin meşhur kumar alemlerini açıklamalıdır. Suudilerin neden Rothschild temelli Yeni Dünya Düzeni’ni desteklediklerini de...

 

Kevin Barrett

 

Press TV

 

Son haberlere göre, Mekke'deki Mescid-i Haram'ın son kalan tarihi kısımları da yıkıldı (Mescid-i Haram, bütün Müslümanların namazda yüzlerini döndükleri Kâbe'yi de içine alan bölgedir.)


London Independent gazetesine göre Suudiler, Hazreti Muhammed'in (s.a.a.) Kudüs'e ve oradan da semaya yaptığı mucizevi Miraç yolculuğuna başladığı noktayı gösteren kolonu yıktılar. Suudi dini polisinin yıkımı kutladığına dair haberler var!   

Miraç'ın anısını Kudüs'te taşıyan yer, Mescid-i Aksa ve Kubbetü's-Sahra'dır. Bu alan da tehdit altındadır. İşgal altındaki Kudüs'teki İslam Vakfı konseyi başkanı Abdülazim Selheb, bu yılın başlarında, dünya çapından gelen tepkilere rağmen bu alanın altındaki İsrail kazılarının devam ettiğini ve bunların da temelleri zayıflattığını söyledi. 

Neden Suudiler ve İsrailliler birlikte, Miraç'la ilişkili iki yapıyı yıkmaya çalışıyor?

İsrailli Siyonistlerin açık nedenleri var. Öncelikle, yaklaşık 1,300 yıl boyunca Müslüman bir ülke ve İslami tarzda yönetilen kutsal bir toprak olan Filistin'in İslami mirasını silmek istiyorlar. 1948'de Müslüman, Hristiyan ve hatta çok sayıda Yahudi Filistinliyi katleden ve sürgün eden Siyonistler, sistematik olarak Filistin tarihini ve mirasını köklerinden söküp yok ediyor ve ırkçı yerleşimci sömürgeleri için zemini temizliyor.  


Fakat Kubbetü's-Sahra'yla birlikte Mescid-i Aksa, sadece tarihi bir bina değil. Dünyadaki en büyük ve kesinlikle en önemli İslami mimari eseri. Her ne kadar Müslümanlar Mekke'deki Kâbe'ye dönerek namaz kılıyor ve haccı da bu şehirde yapıyorlarsa da, İslam'ın peygamberliğin sonu statüsünü – takipçilerinin İslami idare altında korunması gereken önceki vahiyleri birleştiren ve ilga eden, insanlığın tek gerçek evrensel inancı statüsünü – sembolize eden, Kudüs'teki Mescid-i Aksa'dır. 

Hazreti Muhammed'in (s.a.a) göğe çıktığı alan üzerinde inşa edilmiş olan Mescid-i Aksa, İslam'ın ruhaniliğini ve evrenselliğini simgeler. Peygamber, miraç sırasında Musa ve İsa gibi, kendisinden önceki peygamberlerle karşılaşmıştır. Miraç gibi Kubbetü's-sahra da, önceki peygamberleri şereflendiren ve takipçilerini koruyan evrensel bir inanç olarak İslam'ın statüsünü sembolize eder. Siyonistlerin ve Vahhabilerin kabul edilemez bulduğu anlaşılan şey işte bu sembolizm, yani tek ve gerçek Allah inancı altında dini hoşgörü ve birlik sembolizmidir. 

Siyonistler, Mescid-i Aksa'yı yıkıp onun yerine, bir asır önce Filistin'i işgal etmelerinden bu yana döktükleri kanı kurban olarak sunacakları, eski Yahudi tapınağının bir benzerini yapmayı tasarlıyorlar. Her ne kadar Siyonistler Hristiyanlar ve Müslümanlarla aynı Allah'a ibadet ettiklerini iddia etseler de, Siyonistlerin büyük bölümü ateisttir; kalanların çoğu da evrensel yaratıcı ve adaletin tarafsız dağıtıcısından ziyade Siyonist halkın bir ırksal idolü olan bir ilaha inanıyor gibi görünüyorlar.  (Filistin üzerindeki bütün iddiaları da 3 bin yıllık varsayılan bir emlak tapusuna dayanıyor!) Bu Siyonistler için İslam'ın hoşgörüsü ve evrenselliği lanetli bir şey. Mescid-i Aksa'dan ve onun simgelediği her şeyden nefret etmelerine şaşırmamak gerekir. 

Suudi Vahhabiler ise, hoşgörüyü, evrenselliği ve ruhaniliği, neredeyse Siyonistlerin yaptığı kadar hakir görüyorlar. “Tekfirci” Vahhabiler, bütün gayrimüslimleri ve beraberinde bir çok Müslümanı, meşru bir şekilde kanı akıtabilecek aşağılık “kafirler” olarak görüyorlar. Pratikte ise gayrimüslimlerin en kötülerini onurlandırıp önlerinde eğildikleri gibi, Krallığın devasa petrol zenginliğinin anahtarlarını onların eline verecek kadar ileri gidiyorlar.


Rothschilds'in – İsrail'in kurucu ailesinin – hâkim olduğu Batılı faiz temelli bankacılık sistemi, 1970'den beri Suudi petrol parasıyla desteklendi. O yıl Henry Kissinger yönetiminde Rothschild Merkez Bankası doları altın standardından çıkardı ve Suudi destekli petro-dolar haline getirdi.

Suudiler, Hazreti Muhammed'in (s.a.a.) miraca çıktığı noktayı gösteren sütunu yıkmak suretiyle, İslam'ın hoşgörülü, kapsayıcı, ruhani, evrensel niteliklerini reddetmede Siyonistlere katılıyorlar. İslam'ın tüm tarihini ve kültürünü – ve meselelere tam olarak kendileri gibi bakmayan insanları – yok etmeyi düşleyen, karakteristik olarak katı ve dar zihniyetli Vahhabi “ortodoksluğunu” ifade ediyorlar. 
 

Suudilerin İslam mirasına karşı savaşı Siyonistler tarafından mı düzenleniyor? Bazıları Suudi hanedan ailesinin sapkın Siyonist “dönme”lerden – Siyonist sahte peygamber Sabetay Sevi'nin toplum içinde İslam'ı kabul eden, fakat özel alanda ahlaksız eğlenceler ve başka nefret edilesi şeyler düzenleyen gizli takipçilerinden – geldiğini iddia ediyor.  Eğer bu iddialar doğruysa bu, Suudi prenslerinin meşhur kumar alemlerini açıklamalıdır. Suudilerin neden Rothschild-temelli Yeni Dünya Düzeni'ni desteklediklerini açıklamalıdır. Ve Suudilerin neden, Siyonistler gibi, İslam'ın tarihini ve geleneğini – özellikle de İslam'ın ruhani evrenselliğini sembolize eden Miraç anıtları gibi unsurları – buldozerle temizlediğini açıklamalıdır.  


 

Müslümanların mirasının bu şekilde yıkılması, Siyonist Yeni Dünya Düzeni'nin herkesin mirasını yok etme girişiminin parçasıdır. Örneğin ABD'nin geleneksel kimliği, kitlesel göçe kapıları açan, geleneksel Amerikan kimliğine ve ahlakına karşı medya savaşı açan, Amerikan dövizinin ve ekonomisinin doğasını değiştiren, Amerikan orta sınıfına karşı savaş başlatan ve 11 Eylül darbesiyle sonuçlanacak bir dizi eylemle ABD Anayasası'nın yıkan Rothschild-finansmanlı Siyonist lobi tarafından sistematik olarak tahrip edilmiştir. 

Bazıları, Yeni Dünya Düzeni'nin yolunun üzerindeki en büyük iki engelin İslam ümmeti ve Amerikan orta sınıfı olduğuna inanıyor. Neden? Çünkü Müslümanlar geleneksel değerlerine sıkı sıkı tutunuyor, Siyonizm'e karşı çıkıyor ve faizden tiksiniyor; Amerikan orta sınıfı ise dünyada yaklaşan global diktatörlüğü durdurabilecek kadar eğitimi, ekonomik gücü ve özgür kalma azmi olan tek tutarlı grup.

Amerikan ve Müslüman halkları, Siyonistlere ve onların Suudi vekillerine karşı birleşmeli ve bulundukları yerde Yeni Dünya Düzeni'ni durdurmalıdır. Bu birleşik cephenin önündeki en büyük engel ne yazık ki, 11 Eylül 2001'deki psikolojik operasyonun iyi planlanmış sonucu olan, Amerikan halkındaki İslamofobidir. İşte bu yüzden, Yeni Dünya Düzeni'ni durdurmanın en iyi yolu, 11 Eylül hakkındaki gerçekleri ifşa etmek için çalışmaktır.

 

Çev: Selim Sezer

 

medyasafak.com