"Pakistan’daki Şii Katliamlarının Arkasındaki Nedenler"

"Pakistan’daki Şii Katliamlarının Arkasındaki Nedenler"
İdeolojik olarak yozlaşmış Batı hükümetleri ile onların Batı dünyasındaki kuklalarının desteğiyle, Sipah-i Sahabe-i Pakistan (SSP), nam-ı diğer Ehli Sünnet vel Cemaat (ASWJ), Leşker-i-Cengvi (LeJ), Tehrik-i-Taliban Pakistan (TTP) gibi örgütler Pakistan’ı kan gölüne çevirmeye devam ediyor.

Anthony Mathew Jacob


Press TV

 

Biz birbirimizle konuşurken, evinin köşesinde oturan yaşlı bir anne, genç oğlunun ölümü nedeniyle sessizce gözyaşı döküyor, zayıf ve çaresiz baba, ailenin tek ekmek getireni artık var olmadığı için biraz para kazanma mücadelesi veriyor.


Bir genç adam, onu okutma sözü veren ağabeyi öldürüldüğü için, okulunu ve hayallerini terk etmek zorunda kalıyor.

Bir çocuğunu koluna almış halde, diğerine, artık yatağa aç gitmeyi öğrenmesi gerektiğini söyleyen genç bir dul hayal edin. Biraz daha ekmek için ağladıklarında çocuklarına ne söyleyeceklerini merak ediyorum. En sevdiği şekerden istediği zaman küçük çocuğuna ne diyeceğini merak ediyorum… İstatistikler, öksüz ve sakat kalan, öldürülen veya sevdiklerini kaybeden milyonlarca Pakistanlı Şii'nin anlatılmayan acılarını izah edemez. Gazeteler bize ancak kurşunlar ve bombalarla hayatını kaybeden insanların sayısını söyleyebilir, fakat ya kurbanların yaşamlarının her anında ölecek olan aile üyeleri?

Rakamlara göre son on yılda, Pakistan'da yirmi bin civarında sivil ve beş bin güvenlik personeli hayatını kaybetti. Yalnızca 2013'ün başından beri bin civarında masum insan öldürüldü. Hemen hemen her gün patlamalar, ateş açmalar, hedefli suikastlar ve kameraya alınan katliamlarla ilgili haberler okuyoruz. Son birkaç ayda yüzlerce Şii din adamı ve profesyonel hedef alındı; bu vahşice eylemlerin son kurbanı, Karaçi'deki Liyakatabad Yüksekokulu Müdürü, Avukat ve Profesör Seyid Sibte Cafer Zaidi oldu.

Geçen her günle birlikte durum bir insanlık krizine dönüşüyor ve eğer gerekli adımlar şimdi atılmazsa, yakın gelecekte hepimiz bir şey yapamadığımız için pişman olacağız.

Sorumlu kim?
 

Pakistan'da bugünkü Şii soykırımı bağlamında, 1980'lerde ülkedeki Şii katliamlarının temelini atan kişi, kana susamış ve iktidara acıkmış General Ziya'ül-Hak'tır. Pakistan'ın Şiilerini ortadan kaldırmak için terörist Vahhabi örgütlerini sistematik olarak silahlandırmaya ve finanse etmeye başlayan General Hak'tı ve onun yarattığı şey Pakistan'ın bugüne dek devam eden yıkımı oldu. Bu berbat eylemi başlatmasının ve desteklemesinin nedenlerinden biri, Pakistan'ı bir Sünni İslam devletine çevirme ve İran ile dünya çapındaki Şiilerin büyüyen etkisini kontrol altına alma hayaliydi. Komşu oldukları için, İran'daki İslam Devrimi'nin Pakistan'ın gençlerini ve genel olarak halkını etkilemesi son derece doğaldı. İslam Devrimi'nin zaferi sadece İranlılar için bir zafer değildi; dünyanın bütün ezilen sınıflarının zaferiydi. Devrim, Şiilere dünyanın gözlerini önünde inançlarını ve ideolojilerini savunmak için bir şans verdi.

Doğal olarak bu, kaybetmesi muhtemel olanlar için doğrudan bir tehditti. General Ziya'ül-Hak bunu çok iyi biliyordu; Suudi yönetici elitleri ile Washington, Londra, Tel Aviv ve dünyanın diğer yerlerindeki efendileri de öyle. Yapılması gereken bir sonraki mantıklı şey, Şiileri, başkalarını ideolojileriyle etkileyemeyecek ve yönetici elitlere karşı durmaya cesaret edemeyecek kadar zayıflatmaktı.

İdeolojik olarak yozlaşmış Batı hükümetleri ile onların Batı dünyasındaki kuklalarının desteğiyle, Sipah-i Sahabe-i Pakistan (SSP), nam-ı diğer Ehli Sünnet vel Cemaat  (ASWJ), Leşker-i-Cengvi (LeJ), Tehrik-i-Taliban Pakistan (TTP) gibi örgütler Pakistan'ı kan gölüne çevirmeye devam ediyor. İlave olarak aşırıcı Vahhabi teröristler (ah pardon, din adamları demek istemiştim!) bu bozgunda çok önemli bir rol oynuyor; Şii Müslümanları kâfirler olarak yaftalıyor ve Vahhabileri, onları cennet için öldürmeye teşvik ediyor, böylelikle zaten deli olan Vahhabilere teşvik sunuyor. 

Cinayetlerin arkasındaki nedenler 

Şii-Sünni ihtilafı 


Müslümanların yaşadığı çöküş, düşmanlarının gücünden değil, kendi aralarındaki bölünme ve ihtilaflardan kaynaklanıyor. Şiilere yönelik saldırıların temel amaçlarından biri, Sünni kardeşlerine karşı ve Sünnilerde onlara karşı nefret oluşturmak. Fakat Pakistan'daki ve dünya çağındaki Müslümanlar, masum insanları öldürenlerin ve İslam'ın dokusunu yok edenlerin Şiiler veya Sünniler değil, İslam'ın düşmanları olduğunu anlamaya başlıyor.

İran'ın ve Şii ideolojisinin büyüyen etkisini kontrol altına almak

Hegemonik hükümetlerin en büyük korkularından biri, İran'ın ve dünya çapında Şii ideolojisinin etkisinin büyümesi. İslam düşmanları için Şii İslam, 11 Eylül'den bu yana besledikleri Amerikancı ve Talibanlaşmış İslam versiyonunun tam zıddı. Washington ve dostları, insanları öldürerek bir ideolojiyi öldürebileceklerini varsayıyorlar. 

İmam Humeyni bir kez, İran'daki teröristler için “onlar bütün mantıklarını yitirdiler, eğer bir mantıkları olsaydı oturur ve bizimle konuşurlardı” demişti.

Keşke bu ahmaklar insanları öldürerek ve katlederek bir şey elde edilemeyeceğini, eğer bu yapılabilseydi ve George W. Bush, Tony Blair ve Saddam, kötü şöhretli savaş suçluları değil, dünyanın en başarılı insanları olurdu…

Şiilerden nefret edenler, onların, şu sözleri söylemiş olan Hz. Ali'nin (a.s) takipçileri olduklarını bilmelidir: "İki tür kardeşiniz vardır; biri imanda kardeşiniz, diğeri insanlıkta kardeşinizdir. Allah'ın size merhamet etmesini istiyorsanız siz de her ikisine de merhamet ediniz.”
 

Çev: Selim Sezer
 

medyasafak.com